Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/487 E. 2023/725 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/487
KARAR NO: 2023/725
DAVA: Tespit
DAVA TARİHİ: 20/06/2023
KARAR TARİHİ: 09/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekilinin tüketici mahkemesine sunduğu 20/06/2023 tevzi tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; 22/03/2022 tarihinde davacı ——– idaresindeki ——– plakalı tır ile dava dışı 3. kişi aracı ile trafik kazası meydana geldiğini, davacının aracını sağa park etmiş halde iken 3. kişi önündeki araçları sollama değil de sağlama yapmak istediğini, ancak bu sefer de davacının park etmiş aracını göremeyerek çarptığını, iki aracın ZMMS poliçesini de diğer taraf olan ——– şirketinin düzenlendiğini, bu nedenle şirketin kendince bir kusur dağılımı yaptığını, halbuki iki farklı şirket olsa kar zarar durumuna göre bir belirleme yapılmasını isteyeceğini ve bu şekilde arkadan çarpma ile oluşan kazada öndeki araca zaten hiç kusur verilmeyeceğini, ancak davalı şirketin hem davacının hasarsızlık indirimini vermemek hem de kusur nedeniyle yüksek fiyattan poliçe imzalamak için davacıya da kusur atfettiğini ve ——— bu şekilde rapor verdiğini, ancak davacının olayda kusuru olmamasına rağmen ona kusur verildiğinden bahisle yeni poliçe düzenlerken onun hasarsızlık indiriminden faydalandırılmamasının taraflar arasındaki sigorta sözleşmesine aykırı olduğunu, davanın sigorta sözleşmesinden kaynaklanan bir nedenden kaynaklandığını, sigorta sözleşmelerinin 6502 SK’nın md. 3/1-(l) bendinde tanımlandığı üzere tüketici işlemlerinden olduğunu, olayın ceza soruşturmasında alınan bilirkişi raporunda olayda kazaya karışan 3. kişinin yaralandığını ve bu nedenle davacı ——— kusurunun olup olmaması nedeniyle hakkında ceza soruşturması açıldığını,——— Soruşturma nolu dosyası olduğunu, bu ceza soruşturması dosyasında alınan kusur bilirkişi raporunda başvurucu ——— kusurunun olmadığının belirtildiğini, bu nedenle ilgili ceza soruşturması dosyasında davacı ——– hakkında ——— kararı verildiğini, ———- kapsamında alınan bilirkişi raporunda davacı aracının maddi hasarına ilişkin ——— 06/07/2022 tarihinde başvurmuş olduğunu, ——– sayılı dosya oluşturulduğunu, bu dosya kapsamında da 25/10/2022 tarihli bilirkişi raporu alındığını, bu raporda da tüm kusurun 3. kişiye verilmiş olup davacının tamamen kusursuz olduğunun belirtildiğini, adli trafik bilirkişisi ———- tarafından hazırlanan 15.04.2022 tarihli mütalaa niteliğinde bilirkişi raporunda ——— plakalı araç sürücüsü ——– kural ihlalinin bulunmadığı kanaatine varıldığını, ——– Sigorta ile yapılan ———- sayılı arabuluculuk dosyasında, kaza tarihindeki sigorta poliçesi olan ——— numaralı sigorta poliçesinin süre sonuna geldiğinde tekrar davalı ——– şirketine gittiğini, ancak başvurucunun kusuru olmadığı halde ——– şirketinin yeni poliçeyi ——— poliçe numarası ile düzenlediğini ancak davacıyı hasarsızlık indiriminden faydalandırmadığını, halbuki davacının ——— numaralı poliçesinde davacının kusurunun olmadığı kazalarda hasarsızlık indiriminden faydalanacağı belirtildiğini, ancak bu indirimin uygulanmaması nedeniyle davacının yeni poliçeye 33.723,45 TL ödediğini, hasarsızlık indirimi uygulansa idi daha az miktarda bir bedel ödeyecek olduğunu, davalı sigorta şirketinin sözleşmeye aykırı davrandığını, davacının kusurunun olduğu gerekçesi ile sıradan poliçe fiyatı yerine daha yüksek fiyattan poliçe düzenlendiğini, bu nedenle davacı kusurlu olduğundan bahisle iki kez cezalandırıldığını, davalı sigorta şirketi ile yapılan arabuluculuk toplantısında kendilerinin savcılık dosyası ilgilendirmediğini tahkim dosyasınında poliçenin hasar dosyası ile ilgili olmadığını belirterek bir mahkeme ilamına dayanan bilirkişi raporu bulunmadığından bahisle talebi reddettiklerini, davacının kusurunun olmadığı kaza nedeniyle hem yüksek fiyattan poliçe düzenlenmesi hem de hasarsızlık indiriminden faydalandırılmaması nedeniyle davacının kazada kusurunun olmadığının tespitini, davacının kusursuz olduğunda ödemesi gereken gerçek poliçe bedelinin tespitine karar verilmesini bilirkişi raporu alınarak kazada davacının kusurunun olmadığının tespitini, ——– numaralı sigorta poliçesi yönünden davacının kusuru olmadığı durumda hem kusurdan dolayı yükselmeyen hem de hasarsızlık indirimi uygulandığında gerçek poliçe değerinin tespitini, kusursuzluk durumuna göre sigorta poliçesini kesen acenteye yahut sigorta kuruluşuna müzekkere ile ilgili poliçe kesim tarihi kıyaslı hasarsızlık indirimi uygulanır poliçe pirim bedelinin sorulmasını, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP :Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.——– sayılı 20/06/2023 tarihli kararı ile :”28.11.2013 tarihli ———yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Dava dilekçesine ekli sunulan belgeler ve uyaptan alınan ——– plakalı araca dair takyidat raporu dikkate alındığında söz konusu aracın “çekici” vasfında olduğu, bu nedenle davacının tüketici olarak kabulüne olanak olmadığı, uyuşmazlık sigorta hukukundan kaynaklandığından ve bu husus TTK’da düzenlendiğinden davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde çözümlenmesinin gerektiği anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine ..”şeklinde karar verilerek dosya Mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilmiştir

DELİLLER :———- Soruşturma sayılı dosya sureti, ——— sayılı dosyası,-Davalı şirket tarafından gönderilen 14/08/2023 tarihli yazı cevabı ve ekleri,

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava; 6100 Sayılı HMK’nun 106.maddesi gereğince kusur oranlarının ve gerçek poliçe değerinin tespiti istemine ilişkin tespit davasıdır. Davacı vekili ——– 06/07/2022 tarihinde başvurmuş olduğunu, ——– esas sayılı dosya oluşturulduğunu, bu dosya kapsamında da 25/10/2022 tarihli bilirkişi raporu alındığını, bu raporda da tüm kusurun 3. kişiye verilmiş olup davacının tamamen kusursuz olduğunun belirtildiğini, adli trafik bilirkişisi ———- tarafından hazırlanan 15.04.2022 tarihli mütalaa niteliğinde bilirkişi raporunda ———- plakalı araç sürücüsü ——— kural ihlalinin bulunmadığı kanaatine varıldığını, davacının kusurunun olmadığı kaza nedeniyle hem yüksek fiyattan poliçe düzenlenmesi hem de hasarsızlık indiriminden faydalandırılmaması nedeniyle davacının kazada kusurunun olmadığının tespitini ve davacının kusursuz olduğunda ödemesi gereken gerçek poliçe bedelinin tespitine karar verilmesini tespitini talep etmiştir. 2918 sayılı Kanun’a dayanılarak çıkarılan Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin,“Trafik Kazalarına ilişkin işlemler” başlıklı 156. Maddesi ” Trafik kazaları ile ilgili olarak yapılacak işlemlerde aşağıdaki usul ve esaslar uygulanır.a) Trafik kazası tespit tutanağının düzenlenmesi 1) Örneğine uygun olarak; kaza yerinin durumu, iz ve deliller, kazaya karışan sürücüler, varsa ölü veya yaralılar, hasar veya zarar, gün ve saat ile gerekli görülen diğer hususlar belirtilmek üzere düzenlenir ve olay yerinin durumu bir krokide gösterilir. Tutanağa kazazedelerin olay yerindeki ölüm veya yaralanma durumu işlenir. Trafik Kazası Tespit Tutanağı; soruşturma evrakına eklenmek, dosyasında saklanmak ve sayısına göre taraflara verilmek üzere yeter sayıda düzenlenir. Trafik kazası tespit tutanağının düzenlenmesi ile tutanakta yer alan bilgilerin bir veri tabanında toplanmasına ve bu bilgilerin ilgili taraflarla paylaşımına ilişkin usul ve esaslar ——— Müdürlüğünce belirlenir.2) Trafik kazası tespit tutanağı düzenlemeye 154 üncü maddenin (a) bendi gereğince trafik zabıtası ve genel zabıtanın görevli personeli yetkilidir. Tutanaklar en az iki görevli tarafından düzenlenir. Hafif yaralanmalı veya hasarlı kazalarda tek görevli tarafından rapor şeklinde de düzenlenebilir. Ancak, ——— ait araçların karıştığı trafik kazalarında bir askeri temsilcinin bulundurulması mecburidir.3) Tutanak düzenleyenler, tutanakta taraflar için kusur oranı belirtmeksizin sadece kazanın oluşumunda kimin hangi trafik kuralını ihlal ettiğini belirtirler.4) Karayolu üzerinde ölüm veya yaralanma ile sonuçlanıp, olay yerindeki iz ve delillerin tespit ve değerlendirilmesi sonucunda trafik kazası olduğu anlaşılan durumlarda; kazaya karışan taraf veya unsurlardan birinin, birkaçının ya da tamamının olay yerinden ayrılmış olması halinde de trafik kazası tespit tutanağı düzenlenir.5) Önceden meydana gelmiş veya olay yerinden kaldırılmış araçların karıştığı ve yalnız maddi hasarla sonuçlanan kazalar için trafik zabıtası ve genel kollukça hasar tespitine dair kazaya karışanlara verilmek üzere tutanak veya rapor düzenlenmez. Bu durumlarda hasar tespitleri ilgililerin sigortalarına veya yetkili mahkemelere başvurmaları suretiyle yapılır..” şeklindedir.——– sayılı kararında “Mevzuat kısmında ayrıntılı olarak belirtilen düzenlemelere göre, trafik kazası tespit tutanağı, kazaya karışan taraflar arasında çıkabilecek hukuki uyuşmazlıkların çözümüne esas olacak ve trafik zabıtasınca düzenlenecek bir belge olup, idari işlem niteliği de bulunmayan bu belgenin, adli yargı yerlerinde çözümlenecek uyuşmazlıkların görümü sırasında o mahkemelerce değerlendirilecek olduğundan, 09/08/2020 tarihli Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağının iptali istemine yönelik davanın idari yargı yerinde görülmesi olanağı bulunmamaktadır. Bu durumda, maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağına itirazen açılan ve idari yargı yerinde görülmesi olanağı bulunmayan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.” gerekçesi ile Sulh Ceza Hakimliğinin ——— kararının kaldırmıştır. Davanın hukuki niteliği yukarıda açıklamalara göre tespit davası niteliğindedir. 6100 Sayılı HMK’nun 106.maddesi gereğince tespit davaları bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalar olup, bu yol ile mahkemeden bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu yahut belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Tespit davası, eda davasının öncüsü konumundadır. Tespit davasının işlevi bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespiti olup, bundan ileri gidemez.Tespit davasının dinlenebilmesi için genel dava şartlarından başka hak ve hukuki ilişki ile hukuki yarar şartının da bulunması zorunludur. 6100 Sayılı HMK’nun 106/2.fıkrasına göre tespit davasını açan davacının davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Bir hukuki ilişkinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararın bulunması şu üç şartın birlikte varlığına bağlıdır. Birincisi; davacının bir hakkı veya hukuki durumu, güncel bir tehlikeyle tehdit edilmiş olmalı, ikincisi; bu tehdit nedeniyle davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalıdır. Üçüncü ve son şarta göre; yalnız kesin hüküm etkisinde olup, icraya konulamayan tespit hükmü bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Tespit davasında yalnız tespit hükmü verilir. Ayrıca eda hükmü verilemez. Davacı vekilinin icra edilebilir bir hüküm elde etmeye çalıştığı kanaatine varılmıştır. Öte yandan davacının tespit davasıyla istediği hukuki korunma diğer dava çeşitlerinden biriyle sağlanabiliyorsa davacının o konuda tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Nitekim davacı tarafından karşı tarafa veya karşı taraf tarafından kendi aleyhine tazminat davası açılması halinde yargılama içersinde kusur oranlarının tespiti mümkündür.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; HMK’nın 114/1-h maddesine göre davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmasının dava şartı olduğu, dava dilekçesi içeriğine göre trafik ceza tutanağındaki kusur oranlarının gerçeği yansıtmadığı ileri sürülerek davacının kusurunun bulunmadığının tespitine ve davacının kusursuz olduğunda ödemesi gereken gerçek poliçe bedelinin tespitine yönelik talepte bulunulduğu, tespiti talep edilen kusur oranının eda davası açılması durumunda ön sorun niteliğinde inceleneceği, Yargıtay içtihatlarına göre de tek başına hüküm kurmak için yeterli olmayan ve yalnızca ispat vasıtası olan kaza tespit tutanağının tutulması aksi ispat edilemediği sürece maddi durumu belirleyen kanıt olduğu, mahkemelerce çözümlenecek uyuşmazlıkların görümü sırasında o mahkeme tarafından değerlendirilecek olduğundan, kaza tespit tutanaklarına karşı kanunda doğrudan bir itiraz yolu ve iptal yolu düzenlendiği, bu durunda ancak tazminat davası açılması veya ceza soruşturmasının başlatılması durumunda kaza tespit tutanağına itiraz mümkün olmakla davacının dilekçede ileri sürülen iddialara dayalı olarak kusur oranı ile ilgili tespit talebi yönünden hukuki yarar bulunmadığı anlaşıldığından HMK’nn 114/1-h. ve 115/2 maddeleri gereğince davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın HMK 114/1-h ve HMK 115/2 maddeleri gereğince hukuki yarar yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan davanın başında alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 89,95 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansı mevcut olması halinde karar kesinleştiğinde HMK 333. maddesi gereğince yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı tarafın yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——— Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/11/2023