Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/313 E. 2023/437 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/313
KARAR NO : 2023/437

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/03/2017
KARAR TARİHİ : 24/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili 24/03/2017 tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olduğu şirket ile davalı arasında—– ili —– ilçesi —–Mevkii 542 ada 190 parselde kayıtlı 28.423 m2 yüzölçümlü taşınmazda, dava dışı maliklerin—– ve——hisseleri üzerinde yer alan akaryakıt ve—– istasyonu olan taşınmaza ilişkin 03/08/2016 tarihli bir Kira Sözleşmesi akdedildiği, kira sözleşmesinin 3.a. Maddesinde, taşınmaza 2. Derece ve serbest dereceden istifade hakkı bulunan 9.000.000,00- TL bedelli ipoteğin —— lehine tesis edilmesinden ve işyeri ruhsatının devrinin yapılarak 750.000,00 TL bedelli teminat mektubunun davalı —— tevdinden ve kira sözleşmesinin yürürlüğe girmesinden itibaren işleyecek kira bedellerinin avansı olarak davalı tarafından müvekkil şirkete 4.500.000,00 TL ödeme yapılması hususu kararlaştırıldığı, müvekkil ——kiralama konusu istasyonun maliki olmadığı ve malikler ile arasında alt kiralamaya izin veren herhangi bir kira sözleşmede de bulunmadığı sözleşme her ne kadar kira sözleşmesi adı altında düzenlemiş ise de ileride malikler ile yapılması tasarlanan kira sözleşmesinin çerçevesini belirleyen bir ön sözleşme niteliğinde olduğu, söz konusu 03/08/2016 tarihli sözleşme, malikler ile imzalanması tasarlanan asıl kira sözleşmesine ışık tutması için iyi niyet çerçevesinde ön anlaşma niteliğinde imzalandığı, tarafların bu hususta irade birliği yaptığı da sözleşme maddelerinden açıkça anlaşıldığı, müvekkil şirket tarafından davalı tarafa gönderilen 09/12/2016 tarihli ihtarnamede de belirtilmiş olduğu üzere taşınmaz pay sahiplerinin sözleşmeye rıza göstermemesi sebebi ile davalı taraf ile asıl kira sözleşmesinin akdedilmesi mümkün olamadığı, taraflar arasında imzalanan ve ön sözleşme niteliğinde olan Kira Sözleşmesine konu taşınmaz/istasyon maliklerin sözleşmeye rıza göstermemesi ve asıl kira sözleşmesinin imzalanamaması sebebi ile 03/08/2016 tarihli Kira Sözleşmesi hükümsüz kaldığı, işbu sözleşme gereği davalı tarafça müvekkili olduğu şirkete ödenen bedeller davalı tarafa faizi ile iade edildiği ve müvekkil şirketin herhangi bir borcu kalmadığı bu sebeple müvekkilinin davalı tarafa borçlu olmadığının tespiti ile teminatlarının iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili 04/07/2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; —— adresinde bulunan ve tapuda 542 Ada, 190 Parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki akaryakıt —–istasyonunda davacı şirket; taşınmazın malikleri ile akdettiği kira sözleşmesi uyarınca faaliyet gösterdiğini, kiralanan taşınmazın malikleri——-, aynı zamanda davacı şirketin ortakları olduğunu, müvekkili ile davacı arasında yapılan görüşmeler sonunda; davacının istasyondaki bayilik faaliyetinin dayanağı olan bayilik sözleşmesi süresinin sona ereceği 30/08/2017 tarihinden itibaren 16 yıl süre ile geçerli olmak üzere ve 10.000.000,0 TL peşin ve her ay 40.000,0 TL. kira karşılığında, 03/08/2016 tarihli (alt) kira sözleşmesi akdedildiğini, davacıya kira sözleşmesi uyarınca peşin ödenecek tutarın 4.500.000,0 TL’ lik bölümü, davacının ortakları olan—– ve—–malik oldukları istasyon üzerinde ipotek tesis edilmesinden sonra ödendiğini, davacı şirketin ortakları ve İstasyonun bulunduğu taşınmazın malikleri olan —— payları üzerinde tesis edilen ipotek resmi senedinde de, “davacının taşınmaz maliklerinden kiraladığı ve alt kiracı olarak müvekkil —— 16 yıl süre ile kiraya verdiği taşınmazda bulunan istasyonun kira sözleşmesinin yürürlüğe girmesinden sonra ödemesi başlayacak kira bedelinin avansı olarak ödenen 4.500.000,0-TL ana para borcu ve ferileri nedeniyle taşınmaz üzerinde ana para ipotekleri tesis edildiği” açıkça hüküm altına alındığını, kiraya veren davacı şirketin ortakları ve aynı zamanda kiralanan taşınmazın malikleri olan —— istasyonun kiracısı olan davacı ile müvekkil —— arasında akdedilen alt kira sözleşmesini, ödemeye ilişkin hükümleri, vs ayrıntıları bildiğini ve kabul ettiğini kanıtladığını, davacı tarafından keşide edilen—-. Noterliği’ nin, 09/12/2016 tarih ve ——-sayılı ihtarnamesi ile davacı, müvekkille akdettiği kira sözleşmesini, taşınmaz maliklerinin akdedilen kira sözleşmesine rız göstermediği iddiasına dayanarak feshettiğini bildirdiğini, müvekkili lehine tesis ettiği ipoteğin fekki ile teminat mektubunun iadesini talep ettiğini, ihtarnameye karşı gönderilen cevabi ihtarnamede, davacı tarafından banka havalesi ile gönderilen ödemeleri kabul etmediğimiz ve ayrı bir hesapta tutulan bu paraların muhataba iade edileceği, akdedilen kira sözleşmesi uyarınca kiralananın teslim edilmesi, teslim edilmediği takdirde yargı yoluna başvurarak kiralananın tesliminin talep edileceği ihtar edildiğini, yapılan araştırmada; kira sözleşmesinin akdedildiği tarihlerde bayilik faaliyetini gösterdiği dağıtım şirketine vadesi geçmiş borçları olan davacının müvekkilden aldığı 4.500.000,0 TL ile bu borçlarını ödeyerek hakkında yapılacak yasal işlemlerden kurtulmak amacıyla hareket ettiği, borçlarının yarattığı baskıdan ve yasal işlemlerle ilgili yargılama giderleri, vs. zararlardan kurtulması üzerine müvekkil ile akdettiği sözleşmeyi feshederek kötü niyetli davrandığı tespit edildiğini, davacının haksız feshe dayanak gösterdiği “taşınmazdaki pay sahiplerinin imzalanan sözleşmeye rıza göstermediğine” ilişkin bahanenin gerçek dışı ve kötü niyetli olduğunu, işleyecek kira bedellerine mahsuben yapılan ödemenin teminatı olmak üzere taşınmazdaki paylarının üzerinde müvekkil lehinde bu paydaşların ipotek tesis etmeleri, paydaşların tesis ettikleri ipotek resmi senedinde kira sözleşmesinin yazılmış olması ve buna ilaveten paydaşların muhatap şirketin ortağı olmaları vs. nedenlerle ve bu durumları kanıtlayan resmi belgeler ile sabit olduğunu, davacının ileri sürdüğü haksız ve gerçek dışı iddialar ile fesih işlemini haklıymış gibi gösterme çabası içerisinde olduğunun, basiretsiz davrandığının ve haksız çıkarımlar elde etmeye yönelik kötü niyetli tutum sergilediğinin açık kanıtı olduğunu, davacının haksız ve kötü niyetli feshi nedeniyle müvekkilin zararlarının ortaya çıktığını, müvekkilin bu zararlarını karşılamakla yükümlü olduğunu, borçlu olmadığından bahisle ikame ettiği davasının reddinin gerektiğini belirterek davanın reddine, %20 oranında tazminatın ve yargılama giderlerinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, karşı dava dilekçesinde de fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 50.000 TL karşı mahrumiyetinin tahsilini davacıdan talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesinin uygulanamaması nedeniyle bu sözleşme gereğince davalıya borçlu olunmadığının tespiti ile bu kira sözleşmesi uyarınca davalıya verilen teminat senetlerinin iadesi istemine ilişkindir.Mahkememizce 29/03/2017 tarih ve—- Esas – —– Karar sayılı kararı ile ” …davacı davaya konu edilen borçlu olunmaması nedeniyle iadesi istenilen teminat senetlerini kira sözleşmesi uyarınca davalıya verdiğini iddia etmektedir. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklandığı açıktır. HMK’nun 4/a maddesi uyarınca kira sözlemesinden kaynaklı iş bu davaya bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğundan…” görevsizlik kararı verilmiş, dava dosyası —– Sulh Hukuk Mahkemesi ‘ne —– Esasına tevzi edilmiştir.
—–. Sulh Hukuk Mahkemesi 26/06/2018 tarihli celsede, davacının açmış olduğu asıl davanın tefrikine karar vermiş ve tefrik sonucu asıl davanın Mahkemenin—— Esasına kaydı yapıldığı anlaşılmıştır. —— Sulh Hukuk Mahkemesi ——- Esas sayılı dava dosyasında 28/06/2022 tarih ve —— Karar sayılı ilamı ile “…davacının vermiş olduğu teminat senetlerinin her ne kadar kira sözleşmesi için verilmiş olduğu iddia edilmiş ise de, taraflar arasında henüz kira sözleşmesinin imzalanmadığı, kira ilişkisinin kurulmamış olduğu ve davacının kiracılık sıfatının olmadığı anlaşılmış, davacı ve davalının tacir olduğu, aradaki işin ticari işletmeleri ile ilgili olduğu, bu nedenle ticari iş niteliğinde olduğu, bu nedenle asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu…” gerekçesi ile görevsizlik kararı vermiş ve dava dosyası görevli mahkeme belirlenerek uyuşmazlığının çözülmesi için resen —-Bölge Adliye Mahkemesi —-Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine karar verildiği, —– Bölge Adliye Mahkemesi —–Hukuk Dairesi’nin 06/04/2023 tarih ve—–Esas —— karar sayılı ilamı ile mahkememiz yargı yeri olarak belirlenmiştir.Dava dosyası Mahkememizin —– Esasına kaydı yapılmış ve taraf vekillerine duruşma gün ve saati ile —– Bölge Adliye Mahkemesi —-Hukuk Dairesi’nin 06/04/2023 tarih ve —– Esas ——-Karar sayılı yargı yeri belirleme ilamı tebliğe çıkarılmıştır.Davacı vekili, 09/05/2023 tarihli dilekçesi ile taraflar arasındaki haricen yapılan sulh sebebi ile davalarından ve istinaf ve temyiz haklarından feragat ettiklerini, davanın feragat sebebi ile reddine karar verilmesini, davalı yandan yargılama harç ve gideri ile avukatlık ücreti talep etmediklerini belirterek yokluklarında karar verilmesine muvafakatlerinin bulunduğunu beyan etmiştir.
Davalı vekili 10/05/2023 tarihli dilekçesi ile davada; davacı tarafça davadan feragat edildiğini, feragat nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden herhangi bir talepleri bulunmadığını belirterek yokluklarında karar verilmesine muvafakatlerinin bulunduğunu beyan etmiştir.Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir(HMK m.307). Feragat, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği gibi, hüküm ifade edebilmesi de karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir, ancak feragat kayıtsız ve şartsız olmalıdır(HMK m.309). Feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir(HMK m.310) ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur(HMK m.311).Vekilin davadan feragat etmesi halinde, bu konuda vekaletnamesinde özel yetki bulunmalıdır(HMK m.74). Feragat beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir(HMK m.312).Tüm dosya kapsamı incelenip birlikte değerlendirildiğinde, davacı taraf dilekçe ile kayıtsız ve şartsız olarak yargılama sırasında davasından feragat edildiği, davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu, feragat beyanının yasal şartları taşıdığı, davalı tarafça herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmadığı anlaşıldığından feragat nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1.Davanın FERAGAT NEDENİ İLE REDDİNE,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 166.505,63 TL harçtan alınması gerekli olan 179,90 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 166.325,73 TL ‘nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3-Taraflara yapılan yargılama masraflarının talep gibi kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça vekalet ücreti talep edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; artan delil avansının davalıya iadesine,Dair, taraf vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile—— Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile dosya üzerinden karar verildi.