Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/24 E. 2023/112 K. 07.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/24 Esas
KARAR NO: 2023/112
DAVA: 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 02/11/2018
KARAR TARİHİ: 07/02/2023

DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının —- sayılı takip dosyasında takip alacaklısı olduğunu, Davalı-takip alacaklısının, dava dışı takip borçlusu olan —- alacağı için müvekkili —– ileti adresine 89/1 haciz ihbarnamesi gönderdiğini, Müdürlük dosyasından müvekkili —— tarihinde ——adresine 89/2 haciz ihbarnamesi göndermiş olup müvekkili bankanın ——-barkod numaralı cevap yazısının —— kanalı ile süresi içerisinde itiraz ettiğini, Müvekkili banka tarafından verilmiş 89/2 haciz ihbarnamesine cevap yazısı ile 89/1 haciz ihbarnamesine cevap yazısında da söz konusu hesapta bulunan mezkur meblağa haciz işlendiğini, bunun haricinde müvekkili bankanın dava dışı takip borçlusuna herhangi bir borcu bulunmadığını beyan ederek müvekkili —– dava dışı takip borçlusu olan ——borcu olmadığının tespitiyle haciz ihbarnamelerinin iptal edilmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Hak düşürücü süre itirazlarının mevcut olduğunu, İİK. 89/3 maddesi gereğince açılan menfi tespit davası olduğunu, İ.İ.K.nun 89/3. maddesi uyarınca 3. haciz ihbarnamesine karşı açılacak menfi tespit davasının 3. haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içinde açılmasının zorunlu olduğunu, —– sayılı icra dosyasında 3. haciz ihbarnamelerinin davacı şirkete —- tarihinde tebliğ edildiğini . davacı tarafın ise işbu davayı —— tarihinde açtığını, İ.İ.K.nun 89/3. maddesi uyarınca 3. haciz ihbarnamesine karşı açılacak menfi tespit davasının 3. haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içinde açılması zorunlu olduğundan dava süresinde açılmadığından davacı tarafın davasının reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafa —-sayılı dosyasından birinci haciz ihbarnamesi —- tarihinde, ikinci haciz ihbarnamesi —- tarihinde, üçüncü haciz ihbarnamesi ise —– tarihinde tebliğ edildiğini, davacı tarafından ——sayılı dosyasına fiziki olarak veya elektronik ortamda cevap göndermediğini, davacı tarafın dilekçe ekinde ibraz etmiş olduğu birinci ve ikinci haciz ihbarnamesine karşı itirazları dosyaya ulaşmadığını, davacı taraf elektronik ortamda veya fiziki olarak posta yoluyla itirazlarını dosyaya süresinde sunmadığını, İtiraz kural olarak birinci haciz ihbarnamesinin gönderildiği icra dairesine yapıldığını, ancak icra dairesinden başka bir icra dairesine de itirazını bildirebildiğini, bu halde itiraz başvurulan icra dairesine bildirildiği tarihte yapılmış sayılacağını, posta yoluyla yapılan itirazlarda, itiraz dilekçesinin postaya verildiği tarihte değil, posta ile gönderilen itiraz dilekçesinin icra dairesine geldiğinin icra tutanağına işlendiği tarihte yapılmış sayılacağını, itiraz dilekçesinin icra memuruna havale ettirilip, icra tutanağına yazdırılmış olması gerekir —— itiraz tarihi itiraz dilekçesindeki yazılı tarih olmayıp, bu dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarih olduğunu, icra memurunun havalesi yoksa tutanağa da geçirilmemiş ise geçerli bir itiraz söz konusu değildir. icra dairesinde, gerek “yazılı” ve gerekse “sözlü” olarak yapılan, talep, itiraz ve beyanlar için düzenlenen tutanakların altının “icra müdürü” ya da “icra müdür yardımcısı” veya “icra katibi” tarafından imza edilmesi tutanakların geçerlilik koşulu olduğunu, açıklanan nedenlerden dolayı da davacının bu yöndeki taleplerinin reddi gerektiğini, davacı tarafın haciz ihbarnamelerinin iptalini talep ettiğini, belirtilen nedenlerden dolayı da davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın açılmasına müvekkilinin sebebiyet vermediğini, davacının bu yöndeki taleplerinin de reddi gerektiğini, tüm bu nedenlerle hak düşürücü sürenin nedeniyle davanın reddine yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Konusu: Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davacının takip borçlusuna borçlu olup olmadığı, haciz ihbarnamelerinin usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, İİK’nın 89. Maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnameleri nedeni ile borçlu olmadığının tespiti(menfi tespit) davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Menfi tespit davasını düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 89/3. Maddesindeki ” Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur (…)” şeklindeki düzenlemedir.

DELİLLER :
———Esas sayılı dosyası fiziki olarak celbedilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Dava, İİK 89/3. maddesine dayanan üçüncü kişi tarafından açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevine giren işler dışında kalan tüm uyuşmazlıklar Asliye Hukuk Mahkemesi’nce çözümlenir. Hangi davaların ticari dava olduğu TTK’nun 4. maddesinde sayılmıştır.
6102 sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerekli ve yeterlidir. Bununla birlikte bir yerde ticaret mahkemesi varsa, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevi içinde bulunan ve bu kanunun 4.maddesi hükmünce ticari sayılan davalarla hususi hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek işlere Asliye Ticaret Mahkemesi’nde bakılacağı düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı banka olmakla birlikte davalının tacir olduğuna dair herhangi bir iddia ve delil ileri sürülmediği gibi, davalı tacir olsa dahi eldeki dava bakımından davacı ve davalı arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığından, uyuşmazlığın takip hukukundan kaynaklandığı, İİK 89.maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan davalar bakımından görevli mahkemenin genel görevli asliye hukuk mahkemesi olduğu gözetildiğinde açılan davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar kısa kararda istinaf yasa yolu açılmış ise de —- Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilmesi ve kesinleşmesi olduğu, mahkememiz tarafından da görevsizlik kararı verildiği gözetilerek mahkememiz kararının kesinleşmesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle dosyanın yargı yeri belirlemesi için ilgili mahkemesine gönderilmesi gerektiği hususuna belirtme yapmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli —— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tefhim/tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —— Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/02/2023

TASHİH ŞERHİ
HMK 304/1 maddesi; “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Mahkememiz birleştirme kararında tashihin resen yapılabileceği, mahkememizin kısa kararının — nolu bendinde “….dosyanın görevli —-Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,” şeklinde yazılması gerekirken sehven——- Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi” şeklinde yazılarak hata yapıldığı anlaşılmakla dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 304 ‘üncü maddesi kapsamında yazı ve hesap hataları şeklinde değerlendirilerek Mahkememizin ——— nolu hüküm fıkrasında yapılan bu hatanın basit yazı hatası olduğu ve mahkememizce resen düzeltilebileceği kanaatine varılmış olup;
Mahkememizin ——karar sayılı kararının —– nolu hüküm fırkasının belirtilen kısmının “….dosyanın görevli —–Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,” şeklinde TASHİHİNE karar verildi. 06/03/2023