Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/866 E. 2023/672 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/866
KARAR NO: 2023/672
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/11/2022
KARAR TARİHİ: 11/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesini özetle; müvekkili davacı şirketin sahibi olan ———- ——— Hastanesi’nde bulunan muayenehanesinde kullanılmak üzere davalı şirketten 12.12.2014 tarihli faturaya istinaden ———- Model No: ——— ———– cihazını 85000 USD (ABD Doları) karşılığında satın aldığını, bu ödemenin 295.398,52 TL olarak fatura edildiğini, söz konusu cihazın devamlı arıza verdiğini, bundan dolayı davalı şirket kendiliğinden müşteri memnuniyetini sağlamak adı altında aynı cihazın başka bir alt modeli ile garanti kapsamında değiştirdiğini ve müvekkil şirket sahibi ———– teslim edildiğini, ancak müvekkilinin bu epilasyon makinasını da düzenli olarak kullanamadığını ve diğer makineleri kullanarak hastalarını tedavi etmek zorunda kaldığını, ürünü internet üzerinden satışa koyduğunu, anılan makineye talipli bulamadığı için makineyi eşgüdümlü olarak kullanmaya devam edildiğini, 2018 yılı başında makineyi yine kullanmaya başladığını, makinenin yine sık sık arıza verdiğini, 08.02.2018 tarihinde yaşanan makine arızası sebebiyle servis çağrılıp arıza giderildiğini, buna rağmen makinenin çok kısa süre içinde yine arıza verdiğini, servis nedeniyle müvekkilinin işleri aksadığını, davalı firma dava konusu makinenin ——— genelinde hem satıcısı hem de servisi olduğunu, davacının bu tarihten sonra yaşanan arızalardan kaynaklı firma yetkililerine ulaşmaya çalıştığını, hiçbir telefonuna cevap alamadığını, makinenin devamlı sorun üretmesi nedeniyle müvekkilinin cihazdan bir an önce kurtulmak ve ödediği parayı geri almak, uğradığı maddi ve manevi zararın giderimine yönelik haklarını da saklı tutmak suretiyle ——— Noterliği 23.3.2018 tarihli ———- yevmiye numaralı ihtarnameyi davalıya keşide ettiğini, ihtarname incelendiğinde cihazın teslim alınması, cihaz için ödenen 85000 USD’nin veya fatura bedeli olan 245.398,52 TL’nin ticari faizi ile ödenmesi, aksi halde gerekli hukuki yollara başvurulacağına dair açıklamalar içerdiğini, 24 Eylül 2020 Tarihli, ——— Sayılı ———- ———sayfasında yapılan ilan uyarınca davalı şirket unvan değişikliğine gidilerek yeni unvanı ———- Şirketi olduğunu, dava TTK uyarınca arabuluculuğa tabi olduğundan dolayı arabuluculuğa başvurulmuş ve anlaşamama olarak süreç sona erdirildiğini, ürün müvekkil uhdesinde iadeye hazır şekilde bekletildiğini, mahkememizin takdiri halinde yapılabilecek yeni bilirkişi incelemesinde bu durumun görüleceğini, bu kapsamda mezkur davadaki taleplerimizin ayıp hükümleri ve TBK 112 hükmü uyarınca terditli olarak ileri sürüldüğünü belirterek Üretim hatası veya bilinmeyen sebeplerle sık sık arızalanan ve kullanma imkanı kalmayan ve servis hizmetlerinin yerine getirilmemesi nedeni ile sözleşmeden dönülen dava konusu ——– Model No :———– ————- cihazı için ödenen 85000 Amerikan Doları’nın (USD) Bankaların Amerikan Doları’na uyguladığı en yüksek mevduat faizi ile birlikte, fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden Türk Lirası karşılığının davalı şirketten alınıp TBK’nın ayıp hükümleri uyarınca müvekkile ödenmesine, mahkeme aksi kanaatte ise üretim hatası veya bilinmeyen sebeplerle sık sık arızalanan ve kullanma imkanı kalmayan ve servis hizmetlerinin yerine getirilmemesi nedeni ile sözleşmeden dönülen dava konusu ———- Model No:———- ———– cihazı için ödenen 85000 Amerikan Doları’nın (USD) Bankaların Amerikan Doları’na uyguladığı en yüksek mevduat faizi ile birlikte, fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden Türk Lirası karşılığının davalı şirketten alınıp TBK’nın 112.maddesi uyarınca uyarınca müvekkile ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu cihazın davacıya teslim tarihinin 20.03.2017 olduğunu, TBK m.231 hükmü gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresi fazlası ile aşılmış olduğunu, zamanaşımı defilerinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafından muayene ve ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, davaya konu cihazın ayıplı olduğuna dair iddiaları kabul etmediklerini, davacı tarafça 20.03.2017 tarihinde teslim alınan cihaz ile ilgili muayene etme yahut ettirme yükümlülüğünün yerine getirilmediği, davacının ikrar niteliğindeki beyanları sabit olduğunu, delil olarak gösterilen ———– Noterliği’nin 23.03.2018 ve ———- yevmiye no.lu tarihli davacı ihtarnamesindeki; “… yeni cihaz getirildiğinde, müvekkil kutusunu bile açmadan hemen satış için internete koymuştur. Ancak 1 yıl boyunca satışını da yapamamıştır. Bu durumda 2018 yılının başında cihazı açıp kullanmaya karar vermiş …” şeklindeki beyanı ile davaya konu cihazı teslim aldıktan sonra kutusunu dahi açmadan 1 yıl boyunca beklettiğini ve dolayısıyla muayene etme ve ettirme yoluna başvurmadığını açıkça ikrar ettiğini, muayene ve ihbar yükümlülüğü bir yana cihazı 1 yıl bekletilmiş olduğundan mevcut haliyle cihazı kabul ettiği anlamına geldiğini, her iki yönüyle de davanın usule ve yasaya aykırı olduğu ve davanın reddi gerektiği izahtan vareste olduğunu, süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, ttk 23/1-c’ye göre davacının, cihazın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi, ayıbın sonradan anlaşılması halinde hemen satıcıya bildirmesi gerektiğini, davacının süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığını, mevcut haliyle cihazı kabul ettiğini gösterdiğini, davacının süresinde ve TTK 18. Maddesine uygun şekilde ayıp ihbarında bulunmaması nedeniyle de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya konu cihazın ayıplı olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının müracaata bırakılan dosyada ve huzurdaki davada da arızanın nedenini açıklamaktan imtina ettiğini, 08.02.2018 tarihli servis formuna göre cihazın “———–” parçasının kırık olduğunun saptandığının görüleceğini, cihazın düşürülerek yahut çarpma neticesi parçasının kırık olduğunun tespit edildiğini, davacıdan kaynaklanan sebeplerle cihazda giderilebilir bir arıza olduğunu tespit edildiğini, cihazın kırılmış haldeki fotoğraflarını çekerek servis formuna eklediklerini, el terminalinin kırılması, yalnızca çarpma, özellikle kırma, düşürme ve davacından kaynaklanan sair sebeplerden kaynaklanmış olacağı ve bu durumun da müvekkili sorumlu kılmayacağını, kullanıcı hatasından kaynaklandığını, bu durumun müvekkilinin ayıp iddiasına dayalı sorumluluğunun kesin olarak ortadan kaldırdığını, TBK’nın 112.maddesine dayanılarak terditli talepte bulunulması hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek zamanaşımı defilerinin kabulü ile davanın reddine, davaya konu cihazın tesliminden itibaren bir yıl süreyle kullanılmayıp satışa sunulmuş olması nedeniyle mesnetsiz davanın reddine, talep kabul edilmediği taktirde muayene ve ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmemiş olması ve yasal süresi içerisinde ve usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulmamış olması nedeniyle davanın reddine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın ve davacı taleplerinin tümüyle reddine. kabul anlamına gelmemek kayıt ve şartıyla davacı taleplerinin kısmen yahut tamamen kabul edilmesi varsayımında da davaya konu cihazın teslim tarihinden bu güne kadar davacının elde ettiği ve elde etmeyi ihmal ettiği gelir miktarının ve yıpranma payının bilirkişi marifetiyle tespit edilerek müvekkile ödenmesine yahut bedelden mahsup edilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekilinin ikinci cevap dilekçesini özetle; Zamanaşımı defimizi tekrar ediyoruz, Müvekkilin ağır kusurlu olduğuna dair davacı iddiası mesnetsiz olduğunu, itiraz ettiklerini, davacı tarafından müracaata bırakılan dava dosyasında mevcut bilirkişi raporlarında satışa konu ürünün ayıplı olduğuna dair bir kanaat dahi yazılmadığını, tam aksine kullanıcı hatası tartışıldığını, Dolayısıyla müvekkilinin ağır kusurlu olduğu ve yine cihazın ayıplı olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, Davacının her ne kadar cevaba cevap dilekçesinde cihazı teslim aldıktan sonra hem satışa koyduğunu ve hem de eşzamanlı olarak kullanmaya devam ettiğini belirtmiş ise de davacının taktiksel olarak beyanlarını değiştirmeye çalıştığını, Muayene ve ihbar yükümlülüğüne ilişkin cevap dilekçesinde detaylı ve yeterli açıklamalar yapılmış olduğunu, bu yükümlülüğün süresi içerisinde davacı tarafça yerine getirilmemiş olması sebebiyle davanın reddini talep ve beyan etmiştir.

Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; Dava, ayıplı maldan kaynaklanan bedel iadesi talebine ilişkin alacak davasıdır. Davacı ve davalı taraf ticaret şirketi yani tüzel kişi tacirdirler. Taraflar arasında 01.12.2014 tarihli cihaz satış sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin içeriğine ve imzalara dair tarafların bir sahtelik iddiası ve inkarı olmamıştır. Dava konusu uyuşmazlık işbu cihaz satış sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Taraflar arasında 01.12.2014 tarihinde cihaz satış sözleşmesi adı altında davalının davacıya——— Cihazı satışı konusunda ticari ilişki başladığı, 20.03.2017 tarihli servis formu ile davacıya satılan cihazın 21.03.2017 tarihli fatura ile değiştirildiği sabit olmakla, satıma konu edilen cihazda üretim hatası bulunup bulunmadığı, cihaz arızasının kullanımdan kaynaklı olup olmadığı ve cihazın davalıya iadesi sureti ile sözleşmeden dönülerek sözleşme bedelinin davacıya iadesi hususlarının uyuşmazlık konusu olduğu anlaşılmaktadır.TTK’nın 23. Maddesinde, bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, aynı maddenin c fırasında ise malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiği, ayıp açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğu, diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanacağı düzenlenmiştir. TBK’nın 223. Maddesi ise “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” şeklindedir. TBK’nın 227. Maddesine göre; Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme. 4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme. Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Dosya içerisine; davacı vekili tarafından ihtarname, teknik servis raporları, formları, mail çıktıları, faturalar ibraz edilmiş, ilk açılan davada bilirkişi refakatinde mahallinde keşif yapılarak, bilirkişi heyeti raporlarını ibraz etmiş, raporda ürünün ayıplı olduğuna dair net bir tespit yapılamamıştır.6102 sayılı TTK 23 maddesi hükmü yollamasıyla TBK. m. 231. maddesi uyarınca satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Davalı tarafın zaman aşımı def’i nin TBK’nun 154/2 maddesi uyarınca reddine karar verilmiş ise de heyetimiz bu ara karardan rücu ederek , davacının daha önceden aynı nedene dayalı olarak açtığı davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğine göre, o davanın zamanaşımı süresini kesmeyeceği açık olup, bunun dışında somut olayda, TBK 154. maddesinde sayılan zamanaşımı kesen diğer hallerden hiç birisi bulunmadığından davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. Yukarıda açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın ZAMANAŞIMI NEDENİYLE REDDİNE,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 27.032,83 TL harcın alınması gerekli olan 269,85 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 26.762,98 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3-Arabuluculuk aşamasında ——— tarafından ödenen arabulucu ücreti 1.560,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 198.636,00 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; artan delil avansını davalıya iadesine,
Dair, taraf vekilleri yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dilekçe ile başvurulacak İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 11/10/2023