Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/763 E. 2023/123 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/763 Esas
KARAR NO : 2023/123

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/10/2022
KARAR TARİHİ : 09/02/2023
DAVA:
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 05/10/2022 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; —– hakkında devam eden—–İcra Müdürlüğünün ——esas sayılı dosyasında takibe konu bononun esasen geçersiz bir bono olduğunu, bu sebeple müvekkil hakkındaki takibin iptaline karar verilmesi gerektiğini, müvekkil —— ve müvekkilin murisi ——hakkında davalı-alacaklı tarafından ——esas sayılı dosyasıyla takip yapıldığını, dava konusu takibin İİK’nın 168. Maddesinde düzenlenen kambiyo senetlerine mahsus yolla yapıldığını ve müvekkile tebliğ edildiğini, ilk takipte takip alacaklısı—— iken daha sonra 15.12.2016 tarihinde alacağın temliki sözleşmesi ile davalı —— temlik edildiğini, dava konusu takip dosyasında takip dayanağı belgenin kambiyo senedi olmadığını, takip konusu bono incelendiğinde borçlu olarak gösterilen ——-imzası bulunmadığını, takip konusu bonoda müvekkilin murisi ——- imzası bulunmadığından borçlu olmasının da düşünülemeyeceğini, takip konusu bonoda bulunan parmak izlerinin müvekkilin murisine ait olmadığını, müvekkilin murisi —— ait imza da bulunmadığını, öncelikle ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile——- esas sayılı dosyasındaki takibin dava sonuna kadar tedbiren ve takdiren teminatsız olarak durulmasına karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise mullik bir teminatla takibin durdurulmasına karar verilmesini davanın kabulü ile müvekkillerin tamamı yönünden borçlarının bulunmadığının tespiti ile ——– esas sayılı dosyasındaki takibin iptaline karar verilmesini, dava konusu takipte talep edilen bedelin %20′ sinden aşağıya olmamak üzere davalının tazminata mahkum edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 26/10/2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesini, takibe konu bono 20.08.2008 tanzim ve 20.9.2008 vade tarihli olup, icra takibine 24.9.2008 tarihinde geçildiğini, borçlu ——tebligat 13.10.2008 tarihinde yapıldığını, borçlunun takibe ve borca herhangi bir itirazı olmadığını, takibin geçersizliğini de ileri sürmediğini, aradan geçen 14 yılda davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, davacının haksız ve kötüniyetli davasının reddi ile %20’den az olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretini davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde——- Esas sayılı takip dosyasına dayanak bononun geçerli olup olmadığı, bono nedeniyle davacının davalıya borcunun bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti(menfi tespit) davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Menfi tespit davasını düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 72/1. Maddesindeki ” Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER:
Celp ve tetkik edilen——- Esas sayılı dosyasında; davacı/takip borçlusu hakkında bila tarihli takip talebi ile ilamsız takip başlatıldığı, davacı/takip borçlusunun süresinde takibe itiraz etmemesi nedeni ile takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Davacı tarafça davaya konu bonodaki imzanın müvekkilinin murisine ait imza olmadığı, bu nedenle bononun geçersiz olduğu, bononun geçersiz olması nedeniyle bonoya davayı olarak müvekkilinin verdiği avalin de geçersiz olduğu, bu nedenle bonoya istinaden açılan icra takibinden dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.Davalı tarafça davacının bonodaki imzanın murisine ait olmadığı iddiasıyla davayı açması nedeniyle davasının husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, davanın zamanaşımına uğradığı, temel ilişkiye dayalı olarak açılan menfi tespit davasının kabulünün mümkün olmadığı gerekçeleriyle davanın reddinin talep edildiği anlaşılmıştır.Dava, bonodaki keşideci imzasının geçersiz olduğu iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır.Davaya konu icra takibine dayanak senedin incelenmesinden senedin keşidecisinin ——, lehtarının ——-düzenleme tarihinin 20/08/2008, vade tarihinin 20/09/2008 ve bedelinin 260.000,00 TL olduğu, keşidecinin imza yerine parmak izinin bulunduğu, davacının senedin avalisti olduğu ve senedin ön yüzünde imzasının bulunduğu anlaşılmıştır.Davalı tarafın zamanaşımı defi yönünden yapılan incelemede; davanın menfi tespit davası olması ve menfi tespit davaları için kanunda zamanaşımının düzenlenmemiş olması nedeniyle davalının zamanaşımı definin reddine karar vermek gerekmiştir.Davalının husumet itirazı yönünden yapılan incelemede; davacı tarafça dava dayanağı olarak bono keşidecisinin imzasının geçersiz olduğunun ileri sürülmesi, kendi sorumluluğunu etkileyeceğinden bu durumu ileri sürmesi hukuki menfaati bulunduğu, davalının husumet itirazının yerinde olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.Senedin keşidecinin imzası yerine parmak izinin bulunduğu, parmak izi ile düzenleme usulüne uyulmadığı gerekçesiyle borçlu olmadığının tespiti iddiası yönünden öncelikle senedin geçerlilik şartlarını sağlayıp sağlamadığı hususunun tartışılması gerekmektedir. İmza atamayanların durumu 6100 sayılı HMK’nun 206.maddesinde “Okuma ve yazma bilmediği için imza atamayanların mühür veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini taşıyabilmesi, noterler tarafından düzenleme biçiminde oluşturulmasına bağlıdır.(2) (Ek:22/7/2020-7251/21 md.)(18) Okuma ve yazma bildiği hâlde imza atamayanların mühür veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini taşıyabilmesi, noterler tarafından onaylanmasına veya düzenlenmesine bağlıdır.
(3) İmza atamayan kimselerin, cüzdanla iş yapmayı usul edinmiş kuruluşlarla olan işlemlerde kullanacakları mühür, kazınmış imza, işaret veya parmak izinin, işlemin başlangıcında hesap defterine veya cüzdanına basılmış olması veya önceden noterde bir örneği saklanmak üzere onanmış bulunması yeterli olup, her işlemde ayrıca onamaya bağlı değildir.
(4) Yukarıda belirtilen hükümler dairesinde noterlerce onaylanacak veya düzenlenecek olan senetler için ilgilisinden harç, vergi ve değerli kâğıt bedeli alınmaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre; imza atamayanların yaptığı işlemlerin noterlik tarafından düzenleme şeklinde yapılması geçerlilik şartıdır.
TTK’nun bononun unsurlarını düzenleyen 776/1-g maddesi uyarınca düzenleyenin imzası bononun geçerlilik şekil şatlarından birisidir.Davaya konu bononun incelenmesinden; keşideci ——-imzasının bulunmadığı, imza kısmında parmak izi bulunduğu anlaşılmıştır. Senedin noterlikçe düzenleme şeklinde tanzim edilmemesi, keşidecinin parmak izi ile tanzim edilmesi, karşısında HMK’nun 206. ve TTK’nun 776. maddelerindeki şekil şartlarının bulunmadığı, bu kapsamda bononun kambiyo senedi vasfını taşımadığı kanaatine ulaşılmıştır.
TTK’nun 702.maddesinin 1.fıkrasında “Aval veren kişi, kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olur.” şeklinde avalin sorumluluğu düzenlenmiştir.TTK’nun 702.maddesinin 2.fıkrasında ise; “Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir.” şeklindeki düzenleme ile avalin sorumluluğunun lehine aval verilenin sorumluluğundan bağımsız olduğu düzenlenmiştir.Kural olarak avalin sorumluluğu lehine aval verilenin sorumluluğundan bağımsız ise de bu durumun istisnaları bulunmaktadır. Öğretide; “lehine aval verilen kişinin taahhüdü altında el ile atılmış imzanın bulunmadığı, lehine aval verilen kişiye bononun kısmi bir ciro ile intikal ettiği, vb. olasılıklarda aval verilen kişinin borcu şekli bir noksanlık nedeniyle geçersiz olduğundan onun avalistinin borcunun da geçersiz olduğu” ifade edilmektedir ——-Eldeki uyuşmazlıkta keşidecinin imzasının bulunmadığı, imza yerine kullanılan parmak izinin yasadaki koşullara uygun olarak kullanılmadığı, bu kapsamda keşidecinin bonoda imzasının bulunmadığını kabul etmek gerektiği, davacının keşideci lehine aval verdiği, keşidecinin imzasının bulunmadığı durumlarda avalin sorumluluğunun bulunmaması nedeniyle davacının senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerektiği, davalının takip yapmakta kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden kötü niyet tazminatının şartlarının oluşmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın taraflarla sınırlı olarak kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davacının davalıya 20/08/2008 düzenleme tarihli, 20/09/2008 vade tarihli, keşidecisi —–olan 260.000,00 TL bedelli,—— Esas sayılı dosyasına konu senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine,——– Esas sayılı takip dosyasının taraflarla sınırlı olmak kaydıyla İPTALİNE,
3-Şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 17.760,6‬0 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 4.440,15 TL’nin mahsubu ile bakiye 13.320,45‬TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 39.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan ve 80,70 TL başvurma harcı ve 129,00 TL posta ve tebligat giderinden oluşan yargılama gideri ile peşin harç olarak alınan 4.440,15 TL olmak üzere toplam 4.649,85‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Yatırılan avanstan kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile—— Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.