Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/739 E. 2022/751 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/739
KARAR NO : 2022/751

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 29/09/2022
KARAR TARİHİ : 10/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle — tarihinde müvekkilin maliki bulunduğu — aracın, davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı—tarihinde karışmış oldukları maddi hasarlı trafik kazasında dava dışı karşı taraf sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, müvekkili için davalı-borçlu sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasına—kanunun emrettiği —— içerisinde ödemekle zorunda olduğu tazminatı ödemediğini , müvekkilinin haklarını(tazminatını) sebepsiz yere ödemeyerek ihlal ettiğini , ödemekle zorunlu olduğu tazminatı —- bırakarak sebepsiz zenginleşmeye gittiğini , tahsil etmesi gereken tazminat alacaklarını yasal süresinde tahsil edilemediğini , alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve faizi aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar talebine ilişkin huzurdaki davayı açma zarureti doğduğunu , karşı taraf sürücüsünün asli kusurlu olduğunu , müvekkilinin ise kusurunun bulunmadığı dikkate alındığında müvekkilini zarara uğratmak maksadıyla herhangi bir ödeme yapmadığını , davalı tarafa bildirimin yapıldığına ilişkin iletinin dilekçe ekinde sunulduğunu, bunun üzerine taraflarınca —— nezdinde başvuru yapıldığını, hasar tazminatı talep edildiğini , neticede ——-kararına yönelik ——— vekilinin itirazlarının kısmen kabul kısmen reddine , itiraza konu kararın kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına, başvuru sahibinin talebinin —– olarak kısmen kabulü ile başvurudan — ödeme yönünden dava konusuz kaldığından bu miktar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, —- tarihleri arasında işlemiş yasal faiziyle birlikte ———– ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiğini, müvekkilinin borcu tahsil etmek amacıyla —- tarihinde temerrüde düşürdüğünü ancak alacağını —- tarihinde icra —– — edebildiğini , müvekkilinin davalıdan talep ettiği hasar tazminatının temerrüde düşürdüğü tarihteki —- tahsil edeceği tarihteki alım gücünün de aynı olmayacağını ve müvekkilinin zarara uğrayacağını, dosyada tahsil edilen yasal faizi ile alacaklı müvekkilinin zararını karşılar nitelikte bir bedel olmadığını, aşkın zararın Türk Borçlar Kanunu’nun 122/1. maddesinde düzenlendiğini : “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı gidermekle yükümlüdür”,—- vurgulandığı üzere —- sorumluluğunun kusura dayanan borçlu temerrüdünün hukuki bir sonucu olduğunu ve alacaklının zararının— olduğunu , borçlunun para borcunun vadesinde ödemediğinde (temerrüt) oluştuğunda sözleşme veya yasada belirlenen “——— ödeme yükümü altına gireceğini, anılan kanun maddesi uyarınca borçlunun, alacaklının temerrüt faizini aşan zararını karşılamakla yükümlü olduğunu, kaldı ki —– adına borçlu olan sigorta şirketinin tazminat alacağını ödemeyerek kusuru ile borcun tahsil edilmesini engellediği için müvekkilinin uğradığı—- zararı karşılamakla yükümlü olduğunu ,—— kararında ayrıntılı anlatıldığı üzere ——————- düşmesi durumu göz önüne alınarak müvekkili yararına—- zarar olduğuna, bu zararın hesaplanması amacıyla dosyaya bilirkişi atanmasına, haklı davanın kabulüne , müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının —- davalıdan avans faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini
talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu olan kazanın ———- gerçekleştiği iddia edilmekte olup huzurdaki davanın ise 2 yıllık zamanaşımı süresi ———- tarihinde ikame edildiğini, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacı tarafın taleplerini kapsar daha önce verilmiş kesin hükmün varlığı çok açık olup, bu halde huzurdaki davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini,—— zararın ispatının davacı tarafta olduğunu, soyut bir iddianın, zararın varlığının ispatı için yeterli olmadığını, davacı tarafın yaptığı iş ya da faaliyet alanı gereği munzam zararının oluşabileceğine ilişkin iddiasını ispatlamak zorunda olduğunu, buna karşılık davacı taraf huzurda sunduğu dava dilekçesinde, — zarara uğradığına yönelik iddiasını hiçbir somut vakıa ile ispatlayamadığını, — her bir sigortalının kendisine yapmış olduğu başvuruyu hemen kabul ederek ödeme yapmasının mümkün olmadığını,—– poliçe teminat kapsamında dosyayı değerlendirme ve teminat limitleri dahilinde sorumluluğu bulunmadığını, ekspertiz incelemesi neticesinde hazırlanan ekspertiz raporunda söz konusu araçta 7.963,56 TL hasar oluştuğunun tespit edildiğini ve bu tutarın —- tarihinde başvuranın bizzat kendisine ödendiğini, davacı yanın zararı giderilmiş olmasına rağmen işbu davayı açmış olmasının haksız, yersiz ve kötüniyetli olup, sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vereceğini, sigortacının tazminat sorumluluğunun, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1 maddesi yollamasıyla 85/1 maddesinde düzenlendiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce —-müzekkere yazılarak ——— kayıtlarının istenilmesine, davalı —- müzekkere yazılarak hasar dosyası, ——— ile ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasına, ——-dosyanın istenilmesine karar verilmiş olup, müzekkere cevapları dosya içeresine alınmıştır.
Mahkememizin —-tarihli duruşmasında dosya kapsamı dikkate alınarak işbu davada zamanaşımını kesen sebeplerin bulunması sebebi ile davalı vekilinin zamanaşımı def’inin reddine (TBK 154/2.maddesi), dosya kapsamı dikkate alınarak davacı vekilinin dosyanın bilirkişiye gönderilmesi talebinin ve davanın somutlaştırılmasına ilişkin ıslah edilmesi talebinin ve davanın basit yargılama usulüne tabi olması nedeni ile yeni delil sunması talebinin reddine karar verilmiştir.
Dava, TBKnın 122.maddesine dayalı munzam zarar istemine ilişkindir.
Hukukumuzda alacaklıya, zararın varlığını, miktarını ve borçlunun kusurunu ispat zorunda kalmaksızın temerrüt faizini talep edebilme hakkı tanınmıştır. Ayrıca temerrüt faizi yükümlülüğünün doğumu için borçlunun alıkoyduğu paradan yarar sağlaması şart olmadığı gibi bu yararların iadesi amacı da bulunmaz. Temerrüt faizi talep edebilmek için borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olması şart değildir. Borçlu, bu konuda kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ileri sürerek ve bunu kanıtlayarak faiz ödeme yükümlülüğünden kurtulamaz. Bunun yanında temerrüt faizi, sözleşmeden— ilişkiden kaynaklanan para borçlarında da uygulama alanı bulur ———–
—- zarara ilişkin düzenleme TBK’nın 122. Maddesinde yapılmış olup, anılan madde “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine —- esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. — zarar talep edebilmek için ilk koşul bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. İkinci koşul; borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının mevcudiyetidir. üçüncü koşul; borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olmasıdır. Dördüncü koşul ise borçlunun temerrüdü ile alacaklının — zararı arasındaki illiyet bağının mevcudiyetidir.
—-Esas ve Karar sayılı kararında belirtildiği üzere —- zararın ispatına ilişkin yükümlülük, bu zararın varlığını iddia eden alacaklının üzerinde olup, alacaklı tarafından yasal ispat vasıtalarıyla somut, inanılır ve açık bir biçimde ispatlaması gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 194. maddesi gereğince— şekilde somutlaştırılarak ileri sürülen iddianın ispatı için gerekli tüm deliller somut olarak ortaya konulmalıdır. Bu itibarla ———— bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan ———— zarar talebi, alacaklının bu sebeple zarara uğradığını açık ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, TBK’nın 122. maddesi kapsamında ————— zararın kanıtı olarak ileri sürülemez ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzluklar alacaklı zararı olarak kabul edilemez. Dolayısıyla TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın zararın, genel ekonomik olumsuzlukların —— dışında davacının durumuna —– vakıalarla ispatlanması gerekir. Başka bir anlatımla————– satın alma gücünde meydana gelen azalma, davacıyı ispat yükünden kurtarmayacağı gibi herhangi bir ispat kolaylığı da sağlamaz. Bu itibarla —- bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan hareketle ileri sürülen soyut ve varsayıma dayalı zarar iddiaları hükme esas alınamaz—- Ayrıca bir para borcunun ödenmesinde temerrüde düşülmesinden dolayı alacaklının zarara uğrayacağı kabul edilerek bu zararın, — bulunduğu ekonomik durum dikkate alınarak belli bir oranda olacağı benimsenmiş ve TBK’nın 120. maddesi yollaması ile 3095 sayılı Kanun’un —– temerrüt faiz oranları belirlenmiştir. Uğranıldığı iddia olunan zararın, yetkili merciin belirlediğinden fazla ve bu nedenle TBK’nın 122. maddesine dayanılarak munzam zarar istenilmesi hâlinde ise artık açılmış olan davaya özgü somut vakıalara dayanılması gerekir. Bunlar da yasal, elverişli ve geçerli delillerle, geçerli ispat kuralları dairesinde kanıtlanmalıdır. Burada kanıtlanacak olgular geç ödeme ile davacının maruz kaldığı zararı doğuran vakıalar ve bu vakıalar nedeniyle uğranılan fiili zarardır.——- Esas ve Karar sayılı kararları )
Tüm dosya kapsamına göre davacı tarafından dava dilekçesinde kendi durumuna özgü şekilde açık ve somut olarak oluşan bir zarar olgusuna dair bir iddiada bulunulmadığı, davacının ispata yeter herhangi bir delil sunmadığı, ekonomik koşullar nedeniyle oluşan genel ve soyut hususlardan ziyade davacının geç ödeme nedeniyle kendisinin şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olgusunu ileri sürüp ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harç davanın başında peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte —— ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- —– davacıdan alınarak —- irat kaydına
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.