Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/704 E. 2023/48 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/704 Esas
KARAR NO: 2023/48
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/09/2022
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
DAVA:Davacı vekili mahkememize sunduğu 21/09/2022 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; 08.11.2019 tarihinde sürücü —-idaresindeki —-plakalı araç ile——- plakalı davalı sigorta şirketinin sigortalısı arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin 13.11.2019 tarihinde davalı-borçlu sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasına rağmen sigorta şirketi kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu tazminatı ödemediğini, müvekkilinin haklarını sebepsiz yere ödemeyerek ihlal ettiğini, ödemekle zorunlu olduğu tazminatı sürümceme de bırakarak sebepsiz zenginleşmeye gittiğini, tahsil etmeleri gereken tazminat alacaklarını yasal süresinde tahsil edilemediklerini, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve faizi aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar taleplerine ilişkin huzurdaki davayı açma zarureti doğduğunu, kazanın çift taraflı olduğu karşı yanın kusurlu olduğu dikkate alındığında açıkça sigortalısının kusurlu bulunduğunu, müvekkilinin ise kusurunun bulunmadığı dikkate alındığında müvekkili zarara uğratmak maksadıyla herhangi bir ödeme yapmadığını, müvekkilinin borcu tahsil etmek amacıyla 13/11/2019 tarihinde borçluyu temerrüde düşürdüğünü ancak borcunu tahkim kararı ile 13/03/2022 tarihinde tahsil edebildiğini, müvekkilinin davalıdan talep ettiği değer kaybı tazminatının temerrüde düşürdüğü tarihteki alım gücü ile tahsil edeceği tarihteki alım gücünün aynı olmayacağını ve müvekkilinin zarara uğrayacağını, dosyada tahsil edilen faizi ile alacaklı müvekkilinin zararını karşılar nitelikte bir bedel olmadığını, borçlunun alacaklının temerrüt faizini aşan zararını karşılamakla yükümlü olduğunu, sigortalısı adına borçlu olan sigorta şirketi tazminat alacağını ödemeyerek kusuru ile borcun tahsil edilmesini engellediği için müvekkilinin uğradığı munzam zararı karşılamakla yükümlü olduğunu belirterek müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL’sinin davalıdan avans faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili mahkememize sunduğu 07/10/2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: müvekkili şirkete hasar aşamasında başvuru yapılmış olduğunu, konu trafik kazası sonucu müvekkilinin şirket tarafından reel piyasa koşulları dikkate alınarak değer kaybına ilişkin olarak başvurana 941,30-TL ödeme yapıldığını,—— huzurunda ikame edilmiş önceki olan başvuruda, 08.11.2019 tarihli kaza neticesinde davacının değer kaybı tazminatı talep ettiğini, işbu başvuru—— sayılı dosyası ile değer kaybı tazminatı talep edilmiş dosya ———- sayılı dosya üzerinden karara çıkmış ve başvurana 3.558,70- TL ödeme yapıldığını, davacının faizi aşan zararını, inanılır, kesin ve net bir şekilde ispat etmesinin gerektiğini, araçta meydana gelen araç hasarı ve değer kaybı ücretinden müvekkili şirket’in sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirket aleyhine tazminata hükmedilecek olması halinde söz konusu değer kaybı bedeli uzman sigorta eksperi tarafından —— doğrultusunda belirlenmesinin gerektiğini, dosyada kusur oranlarının tespiti için herhangi bir rapor alınmamış olduğundan en doğru ve geçerli tespitin yapılabilmesi için hem ———– seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, davacı tarafça sunulmuş olan ekspertiz raporu’nda belirtilen değer kaybına ilişkin tutarların son derece fahiş olduğunu, işbu raporun taraflarınca kabulünün imkansız olduğunu, söz konusu değer kaybının uzman sigorta eksperi tarafından ——- doğrultusunda belirlenmesi gerektiğini, müvekkili şirket aleyhine tazminata hükmedilecek olması ihtimalinde değer kaybı hesaplamasının ——— ekinde yer alan formüle göre yapılmasının gerektiğini, —–genel şartları ve poliçe özel şartları uyarınca hasar tarihinde aracın piyasa rayiç değerinin uzman sigorta eksperince belirlenmesinin gerektiğini, müvekkili şirketin faizden sorumluluğunun sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine, harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin başvurana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
——-esas sayılı icra dosyası —- sistemi üzerinden celbedilmiştir.
—- davaya konu ——- plakalı aracın tescil bilgileri celbedilmiştir.
—– yazılan müzekkereye cevap verildiği ve —–sayılı tahkim dosyasının celbedildiği görülmüştür.
——-yazılan müzekkereye cevap verildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Mahkememizin 19/01/2023 tarihli duruşmasında dosya kapsamı dikkate alınarak işbu davada zamanaşımını kesen sebeplerin bulunması sebebi ile davalı vekilinin zamanaşımı def’inin (TBK 154/2.maddesi) reddine, dosya kapsamı dikkate alınarak davacı vekilinin dosyanın bilirkişiye gönderilmesi talebinin ve davanın somutlaştırılmasına ilişkin ıslah edilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Dava, TBK’nın 122.maddesine dayalı munzam zarar istemine ilişkindir.
Hukukumuzda alacaklıya, zararın varlığını, miktarını ve borçlunun kusurunu ispat zorunda kalmaksızın temerrüt faizini talep edebilme hakkı tanınmıştır. Ayrıca temerrüt faizi yükümlülüğünün doğumu için borçlunun alıkoyduğu paradan yarar sağlaması şart olmadığı gibi bu yararların iadesi amacı da bulunmaz. Temerrüt faizi talep edebilmek için borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olması şart değildir. Borçlu, bu konuda kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ileri sürerek ve bunu kanıtlayarak faiz ödeme yükümlülüğünden kurtulamaz. Bunun yanında temerrüt faizi, sözleşmeden doğan para borçlarının yanı sıra, sözleşme dışı hukukî ilişkiden kaynaklanan para borçlarında da uygulama alanı bulur ———–
Munzam zarara ilişkin düzenleme TBK’nın 122. Maddesinde yapılmış olup, anılan madde “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Munzam zarar talep edebilmek için ilk koşul bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. İkinci koşul; borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının mevcudiyetidir. üçüncü koşul; borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olmasıdır. Dördüncü koşul ise borçlunun temerrüdü ile alacaklının munzam zararı arasındaki illiyet bağının mevcudiyetidir.
—— kararında belirtildiği üzere munzam zararın ispatına ilişkin yükümlülük, bu zararın varlığını iddia eden alacaklının üzerinde olup, alacaklı tarafından yasal ispat vasıtalarıyla somut, inanılır ve açık bir biçimde ispatlaması gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 194. maddesi gereğince ispata elverişli şekilde somutlaştırılarak ileri sürülen iddianın ispatı için gerekli tüm deliller somut olarak ortaya konulmalıdır. Bu itibarla salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan olan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı olarak ileri sürülen aşkın (munzam) zarar talebi, alacaklının bu sebeple zarara uğradığını açık ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, TBK’nın 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın kanıtı olarak ileri sürülemez ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzluklar alacaklı zararı olarak kabul edilemez. Dolayısıyla TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın zararın, genel ekonomik olumsuzlukların ———-dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Başka bir anlatımla yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, davacıyı ispat yükünden kurtarmayacağı gibi herhangi bir ispat kolaylığı da sağlamaz. Bu itibarla ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan hareketle ileri sürülen soyut ve varsayıma dayalı zarar iddiaları hükme esas alınamaz ——- Ayrıca bir para borcunun ödenmesinde temerrüde düşülmesinden dolayı alacaklının zarara uğrayacağı kabul edilerek bu zararın, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum dikkate alınarak belli bir oranda olacağı benimsenmiş ve TBK’nın 120. maddesi yollaması ile 3095 sayılı Kanun’un hükümleri çerçevesinde temerrüt faiz oranları belirlenmiştir. Uğranıldığı iddia olunan zararın, yetkili merciin belirlediğinden fazla ve bu nedenle TBK’nın 122. maddesine dayanılarak munzam zarar istenilmesi hâlinde ise artık açılmış olan davaya özgü somut vakıalara dayanılması gerekir. Bunlar da yasal, elverişli ve geçerli delillerle, geçerli ispat kuralları dairesinde kanıtlanmalıdır. Burada kanıtlanacak olgular geç ödeme ile davacının maruz kaldığı zararı doğuran vakıalar ve bu vakıalar nedeniyle uğranılan fiili zarardır. ————
Tüm dosya kapsamına göre davacı tarafından dava dilekçesinde kendi durumuna özgü şekilde açık ve somut olarak oluşan bir zarar olgusuna dair bir iddiada bulunulmadığı, davacının ispata yeter herhangi bir delil sunmadığı, ekonomik koşullar nedeniyle oluşan genel ve soyut hususlardan ziyade davacının geç ödeme nedeniyle kendisinin şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olgusunu ileri sürüp ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-AÇILAN DAVANIN REDDİNE
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Yatırılan gider avansından kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 500,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalı yana verilmesine,
6-6325 Sayılı Yasa’nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu arabuluculuk nedeniyle arabulucuya hazine tarafından ödenen 1.560,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —– Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/01/2023