Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/677 E. 2022/855 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/677
KARAR NO : 2022/855

DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 14/09/2022
KARAR TARİHİ : 08/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle— sayılı dosya ile alacaklı olan davalı ——- borçlular dava dışı ———- aleyhine kredi alacaklarından kaynaklı icra takibi yapıldığını, bu süreçte üçüncü şahıs müvekkili şirkete İİK. 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnameleri gönderildiğini, ihbarnamenin tebliğlerinin usulsüzlüğüne ve gecikmiş itirazlarınıza ——– dosya ile usulsüz tebligatların iptali ve gecikmiş itiraz davası ikame edilmişse de gerek İİK. 89/3 gereği haczin durdurulması, gerekse tebdir ve esas itibariyle menfi tespit talepli iş bu davanın açılmasının zaruri hale geldiğini, müvekkili şirketin icra takibi borçlularına karşı doğmuş bir borcu bulunmadığı gibi kendisinin de alacaklı konumunda olduğunu, müvekkili şirketle önceden takip borçlularının ticari ilişkisi mevcut ise de müvekkil şirketin borçlu olmadığını, zaten davalı tarafından müvekkiline gönderilen haciz ihbarnamelerine iddia edilen tebliğlerden haberdar olunamadığı için itiraz edilemediğini, bu tebliğlerin usule uygun yapılmış olsaydı ——-gerçekten var olsaydı itiraz etmekte tereddüt edilmeyeceğini beyan ederek takibin devamı halinde doğacak ve giderilmesi imkansız zararların önlenmesi için teminatsız yahut Mahkeme tarafından uygun görülecek bir teminat karşılığında icra takibinin müvekkili yönünden durdurulmasına , konulan hacizlerin fekkine, davanın kabulü ile müvekkili———— olmadığının tespitine, karşı yanın hukuka aykırı ve kötü niyetli takibi sebebiyle % 20’den az olmamak üzere haksız takip tazminatına mahkum edilmesine , —–ile yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle davayı ve iddiaları kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı talepleri mevzuatta öngörülen süre içinde ileri sürülmediğinden davanın süreaşımı sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, —- icra dosyasından davacı——–İİK 89/1 birinci haciz ihbarnamesi gönderilmesinin talep edildiğini , İcra Müdürlüğü tarafından yapılan sorgulamada davacı şirketin ——— bulunması sebebiyle davacının —-tarihinde İİK 89/1 birinci haciz ihbarnamesi gönderildiğini, mevzuat gereğince —- okunmuş sayıldığını ve usulüne uygun tebliğ edildiğini, İİK 89/1 birinci haciz ihbarnamesinin davacı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen, davacı şirketin herhangi bir itirazda bulunmadığını ,davacı tarafa bu kez İİK 89/2 ikinci haciz ihbarnamesi gönderilmesinin talep edildiğini, davacının —– İİK 89/2 ikinci haciz ihbarnamesi gönderildiğini ve mevzuat gereğince ———- okunmuş sayıldığını ve usulüne uygun tebliğ edildiğini, İİK 89/2 ikinci haciz ihbarnamesine de yasal süresi içerisinde itiraz edilmemesi üzerine borcun davacının zimmetinde sayıldığını ve davacıya ——– İİK 89/3 üçüncü haciz ihbarnamesi (bildirim) gönderildiğini—— sayılan borcu ödemesi yahut aynı sürede menfi tespit davası açması hususunun ihbarname ile ihtar edildiğini, İİK 89/3 üçüncü haciz ihbarnamesi mevzuat gereğince—- tarihinde okunmuş sayıldığını ve mevzuata göre usulüne uygun tebligat yapıldığını, İİK 89/3 ihbarnamesinin davacıya —- tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen davacı tarafça işbu dava 15 günlük yasal süre geçtikten sonra —- tarihinde ikame edildiğini , dava dilekçesinin sonuç kısmında görüleceği üzere dava dışı —- takip borçluları —–borçlu olmadığının tespiti talebi ile davanın İİK 89/3 gereğince ikame edildiğini, işbu davada husumetin, takip borçluları———— dava şartının yerine getirilmediği anlaşılmakla 6325 sayılı kanunun 18/A -2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davada icra takibinin yapıldığı yerin ve davalı müvekkil—- merkezinin bulunduğu yer —– Mahkemeleri görevli ve yetkili olduğunu, bu sebeple davanın yetki yönünden reddi ile yetkili ——–mahkemelerine gönderilmesini talep ettiklerini, hiçbir surette davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla; işbu davada ispat yükünün davacı ———- olduğunu , davacının takip borçlusuna borçlu olmadığının ispat külfetinin yanında takip alacaklısı müvekkil bankaya karşı açtığı işbu davada müvekkili bankanın kötüniyetli ———altında olduğunu ancak müvekkilinin mevzuata uygun hareket ettiğini, takip dosyasına da ödeme yapılmadığı dikkate alındığında, davacının, davaya istirdat davası olarak devam etme imkanının da bulunmadığını , hiçbir surette kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkil bankanın dava açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını beyan ederek öncelikle yetki itirazının kabulü ile davanın yetki yönünden reddi ile yetkili —- Mahkemelerine gönderilmesine, davacı tarafça açılan dava süresinde ikame edilmediğinden hak düşürücü süre sebebiyle usulden reddine , dava şartı arabuluculuk başvurusu yapılmadığından davanın usulden reddine , davacı tarafça haksız açılan davanın esastan reddine , davacının %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine, dava açılmasına müvekkili banka sebebiyet vermediğinden müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce İİK 89/3. Maddesinin “Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren —- içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106. Maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.” şeklinde düzenlendiği, İİK’nın 89. Maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasında 2004 Sayılı İİK’nın 72. maddesi uyarınca tedbir kararı verilemeyeceği, ihtiyati tedbir ve icranın durdurulması taleplerinin ilgili icra müdürlüğüne yapılması gerektiği, HMK’nın 390/3. Maddesindeki “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” düzenlemesi gereği yaklaşık ispat koşullarının da bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin icra takibinin durdurulması ve konulan hacizlerin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir.
—– sayılı dosyasının——- üzerinden istenilmesine karar verilmiş olup, incelenmesinde iş bu davanın davacısı tarafından iş bu dosyanın davalısı aleyhine usulsüz tebligatların iptali ve gecikmiş itiraz davası açıldığı, yapılan yargılama sonunda davacı vekilinin haciz ihbarnamesi tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğundan gecikmiş itiraz talebiyle şikayette bulunduğu ancak yargılama sırasında davacı tarafından ödeme yapıldığı beyan edilmekle şikayet konusu işlem ortadan kalktığından karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizin—— tarihli duruşmasında davacı vekili “Menfi tespit istemine konu ettiğimiz borç müvekkil şirketin haciz—– parasının cebri icra yolu ile alınmıştır. Bu nedenle dava konusuz kalmıştır. Konusuz kalan davanın konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini ve müvekkilin kusurunun olup olmadığına dikkat çekilmesini talep ederiz ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce dosya kapsamına göre davanın yetkili mahkemede açıldığı görülmekle davalı vekilinin ilk itirazının reddi ile davanın menfi tespit davası olup —-dava şartına tabi olmaması nedeni ile bu yöndeki itirazının reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre ; davanın , İİK.’nun 89-(3) maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davası olduğu, İİK.’nun 89. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen birinci haciz ihbarnamesi ile borçlunun hamiline ait olmayan veya cirosu kabil bir senede müstenit bulunmayan alacak veya sair bir talep hakkının veya üçüncü şahıs elindeki menkul bir malın haczi hâlinde, keyfiyetin üçüncü şahsa duyurulmasının amaçlandığı, bu haciz ihbarnamesine üçüncü şahsın, borcu olmadığını veya malın yedinde bulunmadığını veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın istihlak edildiğini veya kusuru olmaksızın —- olduğunu veya malın borçluya ait olmadığını veya malın kendisine rehnedilmiş olduğunu veya alacağın borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğunu iddia ederek haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde yazılı veya sözlü olarak itiraz etme hakkı olduğu, üçüncü kişinin birinci haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmemesi halinde birinci haciz ihbarnamesi ile istenen borcun üçüncü kişinin zimmetinde sayılacağı ( yani üçüncü kişinin, kendisinden birinci haciz ihbarnamesi ile istenen alacak miktarını takip borçlusuna borçlu olduğunu kabul etmiş sayılacağı (m.89/III c.1)) yedi gün içinde birinci haciz ihbarnamesine itiraz etmemiş olan üçüncü kişinin takip borçlusuna borçlu olduğunu kabul etmiş sayılmasına ilişkin bu karinenin, kesin bir karine olmadığı, zira üçüncü kişinin, ikinci haciz ihbarnamesini aldıktan sonra da itirazda bulunabileceği (m.89/III c.2), icra dairesinin, birinci haciz ihbarnamesine yedi gün içinde itiraz etmemiş olan üçüncü kişiye, ikinci haciz ihbarnamesi göndereceği (m.89/III c.2), ikinci haciz ihbarnamesi ile üçüncü kişiye, birinci haciz ihbarnamesine yedi gün içinde itiraz etmediği için borcun zimmetinde sayıldığının, ikinci haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde m.89/II’de belirtilen sebeplerle ikinci haciz ihbarnamesine itiraz edebileceğinin bildirileceği ve itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcun icra dairesine ödemesinin isteneceği (m.89/III c.2), üçüncü kişinin, ikinci haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde bu ihbarnameye itiraz edebileceği (m.89/III c.2), üçüncü haciz ihbarnamesinin, ikinci haciz ihbarnamesine süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu ödemeyen veya ———–sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü kişiye onbeş günlük süre içinde menfi tespit davası açmasının, aksi takdirde zimmetinde sayılan borç ile yedinde sayılan malı zorla alınacağının bildirilmesi olduğu, dosya kapsamı deliller ve yukarıda yapılan açıklamalara göre somut olayda, davalının icra takip dosyasında 3. kişi olan davacıya göndermiş olduğu 3. haciz ihbarnamesinin davacıya 17/08/2022 tarihinde tebliğ edildiği, dava tarihinin ise 14/09/2022 tarihi olduğu, İİK.’nun 89/(3)’.maddesine göre açılacak menfi tespit davalarının üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren (15) gün içinde açılması gerektiği, bu sürenin “hak düşürücü” nitelikte bir süre olup, re’sen dikkate alınması gerektiği, davacı tarafından haciz ihbarnamesinin iptali, tebligat tarihinin düzeltilmesi ve gecikmiş itiraz için yetkili İcra Hukuk Mahkemesinde açılan şikayet davasında, konusuz kalan şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, bu haliyle İİK 89/3. Maddesinde belirtilen 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde dava açılmasına ilişkin dava şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın reddine , davalı tarafın tazminat talebi yönünden gerek 3. Kişinin kötü niyetli olmaması gerekse kararın niteliği itibariyle davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-İİK 89/3. Maddesinde belirtilen 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde dava açılmasına ilişkin dava şartının gerçekleşmemesi nedeni ile davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harç davanın başında peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte——– uyarınca 9.200,00 TL —- davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.