Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/663 E. 2022/809 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/663 Esas
KARAR NO: 2022/809
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 11/09/2020
KARAR TARİHİ: 24/11/2022
DAVA:Davacı vekili Mahkemeye sunduğu —— havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; —-sıralarında davalılardan —- sevk ve idaresinde bulunan—- plaklalı araç ile —- istikametinden,—-istikametinde—– seyrederken —- önüne geldiğinde, aynı istikamette seyreden diğer davalı— ve idaresinde bulunan —- plaka sayılı —– çarpıştığını, bu çarpışma ile —- İstikametinden, —- istikametine seyreden sürücü davalı —- sevk ve idaresinde bulunan —- ön kısmının çarpması sebebi ile —- ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmış, aynı gün hastanede —- sıralarında hastanede vefat ettiğini, trafik kazasında annelerini kaybeden davacıların, 6100 – sayılı Yasa’nın 107.maddesi uyarınca toplanacak delillere göre, destekten yoksun kalma tazminat tutarları belirlenerek, (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere) işleten ve sürücüler yönünden olay tarihinden, sigortacı yönünden temerrüt tarihinden işletilecek faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme sorumlu olarak davalılardan tahsiline, sorumluluğun derecesine ve maddi zararin kapsamına göre, yargılamanın son aşamasında miktarı bildirilecek manevi tazminat tutarlarının, olay tarihinden işletilecek faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme işleten ve sürücülerden tahsiline; harca esas değer olarak davacılara toplam —- manevi tazminatın davalılar tarafından ödenmesine, olay tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizinin uygulanmasına, tüm yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı —vekili Mahkemeye sunduğu —– havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: davacıların yetişkin olmaları sebebiyle müteveffa anne —- desteğinden yoksun kalmadıkları sabit olduğundan ve davacıların hak kazanacağı bir destekten yoksun kalma tazminatı bulunmadığından maddi tazminat taleplerinin reddine, reddedilen talepler bakımından müvekkil şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmesine, her halükarda iş bu haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın müvekkili şirket bakımından reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı—– vekili Mahkemeye sunduğu —- havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: işbu dava konusu talepler sigorta tazminatına ilişkin olduğundan Türk Ticaret Kanunu ve HMK hükümleri gereğince davanın Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, dava öncesi dava şartı arabuluculuğa başvurulmadığını, kusur oranının tespiti bakımından dosyanın —– sevk edilmesi gerektiğini, zira müvekkili şirketin yalnızca varsa sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, —–gereğince kazancın saptanması bakımından davacının tanık beyanına dayanmasının ve ilgili yerlere müzekkere yazmasının kabulü mümkün olmadığını, davacının kazancının asgari ücret olarak esas alınması gerektiğini, davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubu gerektiğini, müteveffanın kaza sırasında araçta yolcu konumunda olması sebebiyle kazanın oluşumunda kusuru bulunmasa dahi, zararın ortaya çıkmasında ya da artmasında kusuru bulunabileceğinden, — kararları doğrultusunda re’sen gözetilerek müterafik kusurun tespiti halinde hesaplanan tazminattan indirim yapılması gerektiğini bu nedenlerle davanın müvekkili şirket bakımından reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —- vekili Mahkemeye sunduğu —— havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: öncelikli olarak, somut olayda sigortalı araç sürücüsünün kusurunun olmaması sebebiyle başvurunun esastan reddi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğundan bahsedebilmek için sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunması gerektiğini, bu nedenle iş bu başvurunun esastan reddedilmesi gerektiğini, somut olaya ilişkin olarak düzenlenen kaza tespit tutanağında ve ceza yargılaması sırasında alınmış olan bilirkişi raporunda da sigortalı araç sürücüsünün kaza oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığı açıkça tespit edilmiş olduğunu, tutanağa göre de müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, huzurdaki başvurunun “dava şartı eksikliği” sebebiyle usulden reddi gerektiğini, yeni genel şartlar uyarınca vefat tazminatı hesaplamaları Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre değil, ——– teknik faiz kullanılarak hesaplama yapılması gerektiğini, var olduğu iddia adilen çocukların annelerinin desteğinden çıkmış olmaları sebebiyle hesaplamaya katılmaması gerektiğini, bu nedenlerle davanın müvekkili şirket bakımından reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemişlerdir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davaya konu —- tarihli kazada kusur durumunun ne olduğu, davacıların müteveffa —– vefat etmesi nedeniyle destekten yoksun kalma zararlarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise ne kadar destekten yoksun kalma zararlarının oluştuğu, davacıların manevi tazminat talebinin haklı olup olmadığı, haklı ise ne kadar manevi tazminat talep edebilecekleri noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, destekten yoksun kalma tazminatı(maddi tazminat) ve manevi tazminat davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 49. Maddesindeki “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
—– Karar sayılı kararıyla görevsizlik kararı verildiği, dosyanın mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
Celp ve tetkik olunan —- tarihinde —-tarafından tanzim edilen —- incelendiğinde; poliçenin —- tarihleri arasında geçerli olduğu, sigortalısının —, sigortalanan aracın—–araç olduğu anlaşılmıştır.
Celp ve tetkik olunan — tarafından tanzim edilen — incelendiğinde; poliçenin — tarihleri arasında geçerli olduğu, sigortalısının — sigortalanan aracın —plakalı ——olduğu anlaşılmıştır.
Celp ve tetkik olunan —- tarafından tanzim edilen —-incelendiğinde; poliçenin—- tarihleri arasında geçerli olduğu, sigortalısının —-, sigortalanan aracın—— olduğu anlaşılmıştır.
—– sayılı dosyası celp ve tetkik edilmiştir.
—davacı —– sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılmış ve gelen yazı cevabı dosya arasına alınmıştır.
—– vefat etmesi nedeniyle rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı sorulmuş ve gelen yazı cevabı dosya arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
6325 sayılı yasanın 18/A maddesinde;” İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde yapılan düzenleme karşısında arabuluculuğun dava şartı olduğu uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmamış olması halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
6102 sayılı TTK’nın 7155 sayılı yasa ile eklenen 5/A maddesinin 1. Fıkrasında; ” Bu kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” ifadelerine yer verilerek ticari davalar bakımından arabuluculuk özel bir dava şartı haline getirilmiştir.
Mahkememizce—– duruşmada verilen ara karar ile davalılar —– yönünden açılan davanın tefrik edilerek yeni esasa kaydedilmesine, —- yönünden yargılamaya mahkememiz —-sayılı dosyası üzerinden devam edilmesine karar verilmiştir.
Davalılar — yönünden davanın ticari dava niteliğinde bulunması ve dava konusunun tazminat istemine ilişkin olması nedeniyle 6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi uyarınca eldeki uyuşmazlıkta davadan önce arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olduğu, dava şartı gerçekleştirilmeden eldeki davanın açıldığı, 6325 sayılı kanunun 18/A maddesi uyarınca arabuluculuğa başvurmaksızın açılan davaların usulden reddine karar verilmesi gerektiği, eldeki davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nden görevsizlikle geldiği, bu nedenle eldeki davada istisnai olarak en geç ilk duruşmaya kadar arabuluculuk dava şartının yerine getirilmesinin gerektiği, ancak getirilmediği sonuç ve vicdani kanaatine—– varılarak davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
2-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 175,05 TL harçtan alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile fazla yatan 94,35 TL’nin davacı tarafa iadesine,
3-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 1.250,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avansından kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile—— Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/11/2022