Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/642 E. 2023/670 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/642
KARAR NO: 2023/670
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/09/2022
KARAR TARİHİ: 11/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 05.09.2022 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkili şirketin davalı şirkete ——– Bankası ——— şubesi ———- no.lu 1.864.700,00 TL bedelli çeki verdiğini ancak davalı tarafın bu çek karşılığında davalı tarafından her hangi bir mal veya hizmet ifasında bulunmadığından bedelsiz hale geldiğini, davalı şirketin söz konusu bedelsiz çeki iade etmeyerek ———- ESAS sayılı dosyası ile icra takibine koyduğunu, Müvekkili şirketin davalı şirkete davaya konu çek dolayısıyla hiçbir borcunun söz konusu olmadığını, Menfi tespit davalarında kural olarak hukuki ilişkinin varlığını ispat yükünün davalı alacaklıda olduğunu ve alacaklının hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumunda olduğunu, ispat yükünün taraflarında olmamasına karşın bu hususun hasrettikleri ve kesin delil niteliğinde olan davalının ticari defterlerinin incelenmesinde açıkça anlaşılacağını, menfi tespit davasında borçlunun ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlarma iradesi bunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebileceğini, Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa bu durumlarda ispat yükünün davalı durumda olmasına karşın alacaklıya düştüğünü, Menfi tespit davasında kural olarak hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı alacaklıda olduğunu ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumunda olduğunu, aynı ilkelerin ———-sayılı kararında da açıklandığını belirterek davanın kabulü ile davalıya ——— sayılı dosyası ile takibe konulan ——— Bankası ———- şubesi ———– nolu 1.864.700,00 TL bedelli çek dolayısıyla borçlu olmadıklarının tespitine, kötü niyetli davalı aleyhine % 20 ‘den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili 26.09.2022 tarihli cevap dilekçesinde; davacının soyut gerekçelerle ileri sürdüğü iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olup davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, teminat gösterilmesi talepleri bulunduğunu, davacı şirket üzerine kayıtlı hiçbir menkul ve gayrimenkul bulunmadığını, banka hesaplarınında boş oluğunu, davacının hacze kabil hiçbir mal varlığı bulunmadığını, işbu davanın reddi neticesinde davacının mahkeme harç ve masrafları ile vekalet ücretini ödeme kabiliyetinin bulunmadığını, mahkeme harç ve masrafları; % 20 icra inkar tazminatı ile yasal vekalet ücreti kadar davacının uygun bir teminat göstermesine karar verilmesini talep ettiklerini, davacının dava konusu çeki düzenleyip müvekkiline verdiğini kabul ettiğini, çek ve senet ile borç altına giren kimsenin borçlu olmadığını iddia ediyorsa bu hususu ispat etmek yükümlülüğü altına girdiğini, çek veya senedin bedelsiz olduğunun iddia edilmesi sureti ile açılan menfi tespit davasında ispat külfetinin davacı borçluya düştüğünü, Yüksek Mahkemenin yerleşik içtihadı ve öğretideki görüşlerin bu yönde olduğunu, huzurdaki olayda davacının müvekkilinin ilgili çeki verdiğini kabul ederek taraflar arasında bir hukuki ilişkinin varlığını kabul ettiğini, davacıya göre kabul edilen hukuki ilişkinin müvekkili şirketten bir mal veya hizmet alımına ilişkin olduğunun ileri sürüldüğünü, ancak bu mal veya hizmet alımından kaynaklı ifanın müvekkilce yerine getirilmemesi suretiyle çekin bedelsiz kaldığının iddia edildiğini, kural olarak çekin bir ödeme aracı olduğunu, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verildiğini, çekin ödeme dışında başka bir amaçla örneğin avans olarak verildiği iddiasının davacı tarafça ispatlanması gerektiğini, davacının iddialarının ispatı için sadece müvekkiline ait ticari defterlerin incelenmesini talep ettiğini, kambiyo senetlerinin mücerretliği ilkesi gereğince dava konusu çekin müvekkilinin ticari defterlerinde kayıtlı olup olmamasının veya müvekkilinin defterlerine göre müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğu anlaşılmasa dahi davacının iddiasını ispatlamış sayılmayacağını, defter incelemesinin huzurdaki davaya hiçbir katkısının bulunmayacağını, davacının iddialarını HMK md. 200 ‘de sayılan yazılı delillerle ispatlamak zorunda olduğunu , davacının defter inceleme talebinin yargılamaya bir katkısının olmayacağı gerekçesi ile reddine karar verilmesini talep etiklerini belirterek hukuki dayanağı olmayan davanın reddine, davacının takip tutarının %20’sinden aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılamaya devam edilebilmesi için aciz haldeki davacının uygun bir teminat göstermesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesini özetle; HMK’nın 84.maddesinde teminat gösterilecek hallerin belirtilmiş olup davalı tarafın teminat gösterilmesi gerektiğine dair talebinin yasal bir dayanağı bulunmadığını, Davalı tarafın esasa ilişkin cevaplarının da hiçbir yasal dayanağı bulunmadığını, Davalı tarafın beyanının aksine müvekkil şirket ile davalı arasında bu çekin verilmesine neden olacak hukuki bir ilişkinin mevcut olmadığını, Ortada doğmamış/geçersiz olan bir temel borç ilişkisi olduğunu, çekin baştan itibaren geçersiz olduğunu. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde ne borcun sebebini belirttiğini ne de bu sebebin gerçekleştiğini, meşru bir temel alacağının varlığına dair bir delil dosyaya sunduğunu, Öte yandan ispat yükü müvekkilime ait olmamasına karşın hasrettiğimiz ve kesin delil niteliğinde olan davalı şirketin ticari defterlerinin incelemesinden de müvekkilim şirketin davalı şirkete hiçbir borcunun olmadığının anlaşılacağını, dava çekin bedelsiz kaldığını iddia etmesi, söz konusu çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile Davanın kabulü ile davalıya———- E sayılı dosyasıyla takibe konulan ———- Bankası ——– şubesi ———- nolu 1.864.700 TL bedelli çek dolayısıyla davalıya borçlu olmadığımızın tespitini, Kötü niyetli davalı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatını, Yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.Davalı vekili ikinci cevap dilekçesini özetle; Davacı dava dilekçesinde, müvekkile çek verdiğini kabulle bu çek bedeli karşılığı mal ve hizmetin ifasının müvekkilce yerine getirilmediğinden bahisle bedelsizlik iddiasında bulunduğunu, davanın sebepsiz zenginleşme hukuki gerekçesi kapsamında ele alınacağı tartışmasızdır, dava konusu çekin keşide ve ibraz tarihinin 06.07.2017 olduğunu, sebepsiz zenginleşme iddiasıyla açılan huzurdaki dava, davacının söz konusu çekin varlığını öğrenmesinden itibaren 2 yıl içinde açılmamış olup bu haliyle zamanaşımına uğradığını, davanın bu sebeple reddi gerektiğini, Bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası açan borçlunun temel alacağın mevcut olmadığını,- karinenin aksini – öne sürdüğünü Davacının hem temel ilişkiyi, hem de temel ilişkideki bir nedenle senedin bedelsiz olduğunu ispat edeceğini. Yargıtay’ın belirttiği gibi, davalının davacıya para veya mal olarak bir edada bulunduğuna ilişkin bir belge ibraz edememesi, çekleri ticari defterlerine işlememesi bedelsizlik iddiasının ispat edildiği anlamına gelmediğini, davanın öncelikle zamanaşımı sebebiyle reddine, mahkemece kabul görmemesi halinde hukuki dayanağı olmayan ve ispat edilemeyen davanın esastan reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesini özetle; davalı tarafın ticari defterlerinde davacı ile herhangi bir borç alacak ilişkisinin bulunmadığını , diğer bir ifadeyle davacının ticari defter kayıtlarına göre davalıya borçlu olmadığının tespit edildiğini, Sözkonusu raporda her ne kadar takibe konu çekin ticari defterlerde kayıtlı olmadığı belirtilmiş ise de bir an için , çekin ticari defterlere kayıt zorunluluğunun bulunmadığını ve kayıtlı olmamasının tek başına çekin geçerliliğini etkilemeyeceği düşünülse dahi Davalı tacir olduğundan, 6102 sayılı TTK’nun 64.maddesi gereğince defterlerinde borç ve alacak ilişkilerini açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olup bilirkişi raporunda temel alacağın bulunmadığı hususu da ayrıca tespit edildiğini, kambiyo senedi olduğu hususunin kesin delille ispatlandığını,bedelsizlik definin şahsi defilerden olduğunu, bu savunmanın aynı zamanda çekin lehtarı ve temel borç ilişkisinin karşı tarafı olan davalıya karşı ileri sürebileceği ve kesin delil niteliğindeki ticari defterlerle ispat edilebileceğine dair görüşümüzü tam olarak desteklemekte olup davalının bilirkişi tarafından incelenen defterlerinde temel borç ilişkisi olarak müvekkilimin davacıya her hangi bir borcunun bulunmadığını diğer bir anlatımla , çekin bedelsiz kaldığı anlaşılmış olmakla davanın kesin delil niteliğinde ticari defterler ve sunulan bilirkişi raporuyla sübut bulduğundan davamızın kabulüne karar verilmesini beyan ve dava etmiştir.Davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesini özetle; Dava konusu çekin müvekkilinin ticari defter kayıtlarında yer almadığını, Müvekkilinin ticari defter kayıtlarına göre davacının müvekkile her hangi bir borç – alacak ilişkisinin bulunmadığını, Dosya içeriğinden yaptığı tespitte ise, davacı tarafın takip konusu çeki müvekkil şirkete verdiğini kabul ettiği, takip konusu çekteki imzaya, keşide tarihine, lehtara ve çekin diğer unsurlarına itiraz etmediği ancak, bu konunun hukuki mesele olması sebebiyle mahkemenin taktirinde olduğu, Bilirkişi raporunun sadece müvekkil şirketin 2016-2022 yılları arasındaki ticari defter kayıtları baz alınarak yapılmış olduğunu bunun dışındaki hukuki meseleler mahkemenizin bilirkişiliğince çözümleneceğini, Bu doğrultuda, davacı tarafça da kabul edilip inkar edilmeyen takip konusu çekin ticari defterlerde yer almamasına bağlanan hukuki sonucun senedin bedelsizliğine sebep olup olmayacağı hususu mahkemenizce tayin edileceğini, tüm bu ve önceki dilekçelerimizde izah etmeye çalıştığımız üzere, öncelikle zamanaşımı yönünden davanın reddi, mahkemece kabul görmediği taktirde, yerleşik Yargıtay kararları uyarınca ispatlanamayan davanın reddini talep ve beyan etmiştir. Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; Dava İcra İflas Kanunu 72 maddesi gereğince menfi tespit davasıdır. Davacı şirket tarafından ———- Bankası ——— Şubesi ——— nolu 1.864.700,00 TL bedelli çekin davalıya verildiği, çekin ödenmediğinden bahisle davalı tarafından———- Esas sayılı takip dosyası ile icra takibine konulduğu sabit olmakla davacının işbu çek nedeni ile davalıya borçlu olup olmadığı, çekin bedelsiz kalıp kalmadığı hususunun uyuşmazlık konusu olduğu anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 6. maddesine göre, Kanunda aksine hüküm yoksa herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. HMK’nın 190. maddesine göre de, İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Çek, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü çekin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin çekte görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Çek sebepten mücerret olduğundan ve ödem aracı olduğundan davacının ileri sürdüğü iddiaların varlığını yazılı delille ispat edilmesi gerekmektedir. Mahkemece davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, mali müşavir bilirkişisi davalının defter ve kayıtlarında dava ve takibe konu çekin kayıtlı olmadığını, davacıya yönelik herhangi bir kaydın bulunmadığını tespit etmiştir. Ancak kambiyo senetlerinin ticari defterlere kaydedilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.Davacının imzaya ve çekin unsurlarına yönelik bir itirazı bulunmamaktadır. Yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davalının ticari defterleri usulüne uygun tutulmuş olup, dava konusu çekin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda menfi tespit istemi bakımından da ispat yükü üzerinde bulunan davacı tarafça, bu iddia kanıtlanamamıştır. Bu nedenle mahkemece menfi tespit davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Şartları olmadığından davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerekmiştir. Yukarıda açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacının menfi tespit davasının REDDİNE; şartları oluşmadığından davalının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 31.820,34 TL harçtan alınması gerekli olan 269,85 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 31.550,49 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 221.063,20 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; artan delil avansının davalıya iadesine,
Dair, taraf vekilleri yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dilekçe ile başvurulacak İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliği verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.11/10/2023