Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/549 E. 2022/835 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/549
KARAR NO : 2022/835

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/07/2022
KARAR TARİHİ : 06/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; davalı/borçlu şirket aleyhine —– Esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, borçlu tarafından işbu takibe kötü niyetli ve mesnetsiz olarak itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, davalı/borçlu yanca icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmiş ise de yetki itirazının yersiz olduğunu, zira para borçlarının götürülecek borçlardan olup alacaklının ikametgahı mahkeme ve icra dairelerinin TBK 89-1 maddesi gereğince yetkili olduğunu, müvekkili şirketin faaliyet adresinin “——-” olmakla—— İcra Müdürlüklerinin ve——- Mahkemelerinin mezkur takip ve işbu takipten kaynaklı ihtilaflar yönünden yetkili olduğunu, davalı/borçlunun yapmış olduğu itirazın haksız, usulsüz ve yersiz olup iptal edilmesi gerektiğini , müvekkili şirketin davalı/borçluya vermiş olduğu hizmet mukabili cari hesap ilişkisinden kaynaklı takip tarihi itibarı ile 264.285,39 TL alacağının mevcut olduğunu, taraflara ait —— formlarının ilgili vergi dairelerinden celbi ile işbu cari hesap alacağının mevcut olduğunun açıkça görüleceğini, bu hususun davalı/borçlunun icra takibine yapmış olduğu itiraz ile de tevil yollu ikrar olunduğunu, bu hususun müvekkili şirket tarafından yapılan işin , iş mukabili düzenlenen ve itiraza uğramayan fatura içerikleri ile ispatlandığını , müvekkili şirket davalı yanın şirket merkezinin dekorasyon işini malzemeli olarak (malzeme+işçilik) tamamladığını, faturalar karşılığı verilmiş hizmetin mukabilinde yapılması gereken ödemelerden 264.285,39 TL’lik kısmı davalı/borçlu yanca ödenmediğinden taraflarınca icra takibine girişildiğini, davalı/borçlu tarafından müvekkili şirketin haklı alacağının tahsilini engellemek amacı ile icra takibine kötüniyetli itiraz edildiğinden davalı/borçlunun —— Sayılı Dosyasına yapmış olduğu kötüniyetli itirazın iptali ile takibin devamına, davalı yanın asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatı ile cezalandırılmasına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkili şirketin adresinin bulunduğu yerin —– olup, yetkili Mahkemenin——Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesini , müvekkili firma ile davacı firmanın, müvekkilinin merkez ofis projesinin tadilat-dekorasyon işlerine ait götürü esaslı anahtar teslim sözleşmesi akdederek ——parsel üzerinde yapı imalatı tamamlanmış 4 adet bağımsız bölümle ilgili keşif özetinin dosyaya sunulan sözleşmede belirlenen tadilat-dekorasyon işlerinin yapımı için anlaştıklarını, müvekkili ile davacı arasında akdedilen 24.05.2021 tarihli —– Geçici Kabul Tutanağı ile müvekkilince yapılan kontrollerde davacının sözleşmeye göre eksik yaptığı veya sözleşmeye uygun yapmadığı için yeniden yapılması gereken işlerin imal bedellerinin karşılıklı belirlenerek hakediş bedellerinden düşülmesine karar verildiğini, davacının geçici kabul tutanağı ile yapmayı yükümlendiği hatalı ve eksik işlerinin hiçbirini yapmamış olup, bu işlerin müvekkili tarafından 3.şahıslara bedeli yeniden ödenerek bir kez daha yaptırılmak zorunda kalındığını, buna ilişkin faturaların, şirket kayıtlarında mevcut olduğunu, tarafların hesap mutabakatı yaptıklarını, hesap mutabakatlarından da görüleceği üzere müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, bu sebeple haksız ve kötüniyetli olarak ——- sayılı icra dosyası ile başlatılan icra takibine haklı nedenle itiraz ettiklerini, asla hiçbir kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı taraf dilekçesinde her ne kadar 18.01.2021 tarihli 413.000 TL tutarlı , 23.02.2021 tarihli 336.300 TL tutarlı , 22.03.2021 tarihli 750.000 TL tutarlı , 06.04.2021 tarihli 436.600 TL tutarlı , 02.06.2021 tarihli 264.285,39 TL tutarlı , 28.06.2021 tarihli 99.100 TL tutarlı 6 adet faturanın cari hesaba dayanak yapıldığını iddia etmişseler de davacı ile karşılıklı 30.11.2021 tarihli sözleşme kapsamında hakkediş usulü çalışılmakta olup ancak karşılıklı hakkedişler konusunda mutabık kalınarak fatura düzenlendiğini yani bir cari hesap ilişkisi değil hakkediş usulü çalışmanın söz konusu olduğunu, yine bu kapsamda takibe konu edilen 02.06.2021 tarih 264.285,39 TL lik faturanın müvekkiline hiçbir zaman gönderilmemiş olup, müvekkili şirket kayıtlarında da olmadığı gibi fatura münderacatının davacı tarafından müvekkiline yapılmadığını, davacının yaptığı takip tutarının 264.285,39 TL olup, takipte hakkedişe konu edilmeyen , içeriği doğru olmayan ve müvekkiline tebliğ edilmeyen bu faturaya dayanıldığını, faturanın tek taraflı olarak düzenlenebilen bir belge olduğunu, sözleşmeye uygun hakkediş mutabakatı olmayan bir faturanın alacak belgesi olamayacağını , asla hiçbir kabul anlamına gelmemekle birlikte dava dilekçesinde bahsi geçen faturayı davacı tarafın tek taraflı olarak düzenlenmiş olsa bile içeriği gerçek olmayan ve hakkedişi olmayan , müvekkiline tebliğ edilmeyen , müvekkilinin kayıtlarında bulunmayan bir faturanın müvekkili açısından hiçbir geçerliliği ve gerçekliği bulunmadığını, müvekkili şirkete verilen hizmetin bedelinin hakkediş mutabakatına uygun olarak müvekkili tarafından ödendiğini, davacının yükümlendiği işleri hatalı ve eksik yaparak bırakıp gitmiş olup, müvekkilinin hatalı ve eksil işlemi başka firmalara yüksek bedeller ödeyerek yapmak zorunda kaldığını beyan ederek yetki itirazının kabulü ile davanın yetkisizlik nedeniyle reddine , davacının itirazın iptali talebinin ve icra-inkar tazminatı talepli davasının tümden reddine, davacı kötü niyetle hareket ettiğinden icra takip konusu olan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
HMK m.6’da düzenlenen yetki kuralı uyarınca genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Genel yetki kuralı yanında, kanunda bazı davalar bakımından özel yetki kurallarıyla başka bir yer mahkemesinin de yetkisi kabul edilmiştir. HMK’nın 10. maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği bir özel yetki kuralı olarak düzenlenmiştir. Kural olarak, özel yetki genel yetkiyi kaldırmaz. Eser sözleşmelerinde yetkili mahkeme, genel yetki kuralı gereği davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi veya işin yapıldığı yer mahkemesi de yetkilidir.
Somut olayda, davalı borçlu icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir. İtirazın iptali davalarında borçlu icra dairesinin yetkisine de itiraz etmişse davayı gören mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi gerekir.
İcra ve İflas Kanunu’nun “Yetki” başlıklı 50/1. maddesinde aynen “para veya teminat borcu için takip hususunda HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe selahiyetlidir” düzenlemesine yer verilmiştir.Taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi olduğu sabit olup, eser sözleşmelerinde bedele ilişkin dahi olsa uyuşmazlıklarının tamamına yakınının, işin yapıldığı yerde keşfi ve karşılıklı borçların birlikte gözönünde bulundurulmasını gerektirmesi, dolayısıyla isabetli denetim, sürat ve usul ekonomisi açısından TBK’nın 89/I/1 maddesi hükmü uyarınca para borçları götürülecek borçlardan olduğundan bahisle davanın davacının ikametgahında da açılabileceğine yönelik düzenlemesi eser sözleşmelerinde uygulanmaz (b yönde—– Eser sözleşmelerinde yetkili icra dairesi genel kural gereği davalının ikametgahı veya ifa yeri (sözleşmenin yerine getirildiği yer) icra dairesidir.
Tüm dosya kapsamına göre, davalı borçlunun icra dosyasında süresinde ve usulünce yetkili icra dairesini (davalının yerleşim yeri olan —–) göstererek icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş olduğu, dava dayanağı ilamsız takibin yetkili olmadığı anlaşılan —— İcra Dairesinden başlatılmış olduğu, neticede davalının yerleşim yeri veya sözleşmenin ifa edileceği yer —— olduğundan davalı/borçlunun yetki itirazının yerinde olduğu , bu halde yetkili icra dairesinde usûlüne uygun takip yapılmaması karşısında geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmadığından eldeki itirazın iptali davasında dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usûlden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın USULDEN REDDİNE
2-Alınması gereken 80,70 TL harç davanın başında alınan 3.191,91 TL peşin nispi harçtan mahsubu ile arta kalan 3.111,21 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan——-avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu arabuluculuk nedeniyle arabulucuya —— tarafından ödenen 1.320 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——- Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.