Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/546 Esas
KARAR NO : 2023/195
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/07/2022
KARAR TARİHİ : 07/03/2023
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili,17.03.2022 tarihinde eşi —– ile birlikte “——” olarak bilinen otele tatil yapmak üzere gittiğini, otel işletmecisinin davalı ——Şirketi olduğunu, müvekkili ve eşinin—— plaka sayılı—–model—–” marka ve model —–aracıyla otelin girişine geldiklerinde kendilerini davalı—– karşıladığını, davalı —– aracı otoparka alacağını, anahtarı aracın üzerinde bırakması gerektiğini müvekkiline ilettiğini, kendisini otelin vale görevlisi olarak tanıtan davalının söylemleri üzerine müvekkili ve eşinin aracı davalı——-teslim ettiklerini, otele yerleştikten bir müddet sonra yürüyüş yapmak için dışarı çıktıklarında aracın ormanın içinde kaza yapmış ve takla atarak ters dönmüş bir vaziyette bulduklarını, kazadan sonra davalı ——-aslında vale görevlisi olmadığını, otelde vale olarak çalışan görevlinin izinli olması nedeniyle kendisini vale gibi göstererek müvekkilini aldattığını, aslında sürücü belgesinin dahi olmadığını, otelde bellboy (bavul taşıyıcısı) olarak çalıştığının öğrenildiğini, otel işletmesinin sırf müşteri kaybetmemek adına ehliyeti bile olmayan beliboy çalışanını araç kullanımında görevlendirdiğini, yaşanan kazaya sorumluluk ve kötü niyeti ile sebep olduğunu, davalı —— aracı otoparka götürmek dışında keyfi bir şekilde gezinerek aşırı hızlı biçimde kullandığını ve bu suretle kaza yaptığı ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğunu, aracın davalı —–nezdinde kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olması nedeniyle araçta meydana gelen hasarın giderilmesi için davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğunu, ancak 21.04.2022 tarihli yazı ile “araç sürücüsünün ehliyetsiz olması” gerekçesi ile taleplerinin reddolunduğunu, araçtaki hasarın tam ve doğru olarak tespit için zarar miktarının tayini açısından —– Sulh Hukuk Mahkemesi’nin —— sayılı dosyası ile delil tespiti talebinde bulunulduğunu, bilirkişi marifetiyle yapılan incelemede aracın hasar durumunun tespit edildiğini, tamir ve parça ücretinin fevkalade düşük hesaplandığını, kaza nedeniyle kullanılamaz hale gelen aracın bu tarih itibariyle zarar boyutunun çok büyük olması nedeniyle aracın halen tam olarak tamir edilemediğini, aracın halen kullanılmaz vaziyette olduğunu, müvekkilinin aracını kullanamıyor olması sebebiyle kaza tarihinden bu yana taksi ile zaman zaman ise akrabasına ait olan ikame araç kullandığını, kullanmış olduğu ikame aracın ise ——marka benzinli bir araç olduğunu, bu durumun da kendisine taksi ücretiyle beraber hatırı sayılır bir ek maddi külfet çıkardığını iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000-TL hasar bedelinin, 1.000 TL değer kaybı bedelinin, 1.000 TL ikame araç yakıt ve taksi ücreti tazminatının ve müvekkillerinin bu süreçte yaşadıkları mağduriyet, elem ve üzüntü karşılığı olarak 20.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı ——-Şirketi vekili 22.08.2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle davanın görev yönünden reddi gerektiğini, davacının talep edebileceği tutarın gerek servis formu gerekse tespit dosyasında yapılan tutarlar ile sübuta erdiğini, bu nedenle işbu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmayacağının, bu kapsamda davanın HMK 107 maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davaya konu olayın müvekkili şirkete ait ——-isimli işletmede 17.03.2022 tarihinde meydana geldiğini, davacının, araçlarını park etmek amacıyla ilgili olayın yaşandığı saat itibari ile vardiyası biten ——araçlarının anahtarlarını teslim ettiğini ve davacıya ait aracın işletmeye ait otoparkında çekildiği esnada kazanın meydana geldiğini, davalı —— mesai saati bitmesine rağmen oteli terk etmesi gerekirken müvekkili şirketin hiçbir şekilde bilgisi olmaksızın sırf kendi inisiyatifi ile aracı park etmek istediğini, müvekkilinin davalı işçiyi araç park etmek için görevlendirdiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin gerek çalışma koşulları gerekse yeterli personel istihdamı ve yetkinlilikleri konusunda kanundan doğan yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, davalı çalışanın mesai haricinde bireysel inisiyatifi ile vermiş olduğu Zararlardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacı tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan proforma fatura ve —— sayılı dosyasında alınan delil tespiti ve bilirkişi raporlarının işbu davada yürütülecek yargılamada dikkate alınmasının mümkün olmadığını, il bedellerin güncel piyasa koşullarının çok üstünde kaldığını, bu belgelerin dikkate alınarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırılık oluşturduğunu, bu nedenle müvekkili sorumluluğunun kabulü anlamına gelmemekle birlikte ilgili dosyada yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini savunduğunu, davanın öncelikle usulden, mahkemeniz aksi kanaatte ise esastan reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı—– vekili 25.08.2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davaya konu trafik kazası nedeniyle hasar gören aracın müvekkili sigorta şirketi nezdinde 19.01.2022 – 2023 vadeli Kasko Poliçesi ile sigortalı olduğunu, davaya konu trafik kazası anında aracı kullanan davalı —— sürücü belgesinin bulunmadığını, bu nedenle davaya konu trafik kazasının teminat dışı olduğunu, sorumluluğu kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının talep ettiği tazminat talebinin fahiş olduğunu, talep olunan değer kaybı bedelinin teminat dışı olduğunu, kasko sigortalı aracın doğrudan uğrayacağı maddi zararların teminat altına alındığını, değer kaybının doğrudan zarar niteliğinde olmadığını, değer kaybı konusunda kasko sigorta poliçesine prim denerek ayrıca ve ek teminat verilmedikçe meydana gelen kaza sebebi ile dolaylı zarar olan değer kaybının teminat dışı olduğunu, riziko sonucunda araçta oluşan doğrudan zararı karşılamakla sorumlu olan müvekkili şirketin dolaylı zarar olan değer kaybından sorumlu olmadığını, ikame araç teminatının da poliçedeki teminatlar çerçevesinde geçerli olduğunu, ikame araç teminatından tazminat talep edebilmek için sigortalının ikame araç kiraladığına ilişkin faturaları ve ilgili belgeleri dosyaya sunması gerektiğini, manevi tazminat talebinin poliçe teminatı dışında olduğunu, kazaya karışan aracın “hususi” olması nedeniyle uygulanması gereken faiz türünün yasal faiz olması gerektiğini savunarak, davanın reddini, dava açılmasına sebebiyet verilmediğinden faiz ve ferilere ilişkin davacının taleplerinin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Dosya rapor hazırlamak üzere bilirkişi tevdi edildiği bilirkişi raporunda;
A-) Davaya konu trafik kazası nedeniyle davacının maliki bulunduğu araçta meydana gelen hasar KDV dâhil 232.632,42 TL olabileceğini,
B-) Davaya konu trafik kazası nedeniyle davacının maliki bulunduğu araçta meydana gelen değer kaybı bedelinin 56.250.-TL olabileceğini,
C-) Davaya konu trafik kazası nedeniyle davacının maliki bulunduğu aracın serviste kaldığı süre boyunca davacının uğradığı ikame araç bedeli zararının 27.000 TL olabileceğini,
D-) Davacı tarafa ait ——plakalı vasıtanın davalı sigorta şirketi nezdinde kasko sigortasının mevcut olduğunu, araçta meydana gelen hasarın poliçe teminat kapsamında bulunduğunu,
E-) Araçta oluşan değer kaybının kasko poliçe teminat kapsamı dışında bulunduğu ve değer kaybı yönünden sigorta şirketinin sorumluluğunun oluşmadığı, diğer davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu,
F-) Kasko sigorta poliçesinde ikame araç süresi 14 gün olarak belirlenmiş olmakla, davalı sigorta şirketinin 8.400 TL ile sınırlı olarak ikame araç zararından sorumlu olduğu, diğer davalıların ikame araç bedeli zararının tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu,
G-) Davalı sigorta şirketinin 21.04.2022 tarihinde temerrütte düştüğü tespit edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Dava; Trafik kazasından hasarlanan araç için değer kaybı, hasar bedeli ve eğer araç pert ise dava tarihi itibariyle rayiç bedelinin tahsili için tazminat istemine ilişkindir.Dosya incelendiğinde, kaza tarihi 17.03.2022 tarihinde davalı sigorta şirketi nezdinde Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı —– plakalı davacıya ait olan aracın davalı —– şirket çalışanı olan davalı —– sevk ve idaresinde iken meydana gelen trafik kazası neticesinde, davacıya ait aracın hasarlandığı, davalı sigorta şirketinin davalı —— ehliyeti olmaması nedeniyle zararın karşılamadığı, ve iddiasıyla kasko sigortacısı davalı ile haksız fiil sorumlusu diğer davalılar aleyhine eldeki davayı açtığı, anlaşılmıştır.
Davaya konu zararlandırıcı eylem 17/03/2022 tarihinde meydana gelmiş, dava ise, 26/07/2022 tarihinde açılmıştır.—– Sayılı ilâmında ve yine —–sayılı ilâmında da belirtildiği şekilde; 07.11.2013 tarihinde kabul edilen, 28.11.2013 tarihli——yayımlanan ve yayımı tarihinden altı ay sonra yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra, “Kapsam” başlıklı 2.maddesinde: “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik işlemleri kapsar” hükmüne yer verilmiş; Yasa’nın 3.maddesinin (1.) bendinin (1) alt bendinde: “Tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi”; aynı maddenin (k) alt bendinde ise: “Tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yine aynı maddenin (d) alt bendinde: “Hizmet, bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan ya da yapılması taahhüt edilen mal sağlama dışındaki her türlü tüketici işleminin konusunu ifade eder” düzenlemesine yer verilmiştir.Bir hukuki işlemin, 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için, yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında, mal veya hizmet satışının, başka bir ifade ile bir tüketici işleminin olması gerekir. 6502 sayılı yasanın 73/1’inci maddesinde; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davaların, Tüketici Mahkemelerinde çözümleneceği” belirtilmiştir.
Somut olay değerlendirildiğinde, davacının yasada tanımlanan şekilde tüketici olduğu, dava konusu aracın ise özel araç niteliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davanın da 6502 sayılı Tüketici Yasasının yürürlüğe girdiği 28.05.2014 tarihinden sonra 26/07/2022 tarihinde açıldığı gözetildiğinde davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi’nin görevli olması nedeniyle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş (Emsal karar için bkz.——Karar sayılı ilamı) ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1.Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli ——NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tefhim/tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,Dair, davacı vekili ve davalı—–Şirket vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —— Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.