Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/508 E. 2023/402 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/508
KARAR NO : 2023/402

DAVA : Alacak (Kefalet Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 07/08/2019
KARAR TARİHİ : 16/05/2023

—– Asliye Hukuk Mahkemesinin ——Esas ve Karar sayılı görevsizlik kararı üzerine Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak (Kefalet Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; “müvekkili … ile davalı …; dava dışı —— Şubesinden kullandığı iki adet krediye, dava dışı bir takım kişiler ile birlikte müşterek ve müteselsilen kefil oldukları, adı geçen şirketin kredi borcunu ödeyememesi üzerine anılan bankaca şirket ve kefiller aleyhine —–İcra Müdürlüğü’nün—– sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takiplerine geçildiği, söz konusu kredi borcuna karşılık müvekkil tarafından anılan bankaya 1.958.000 TL ödeme gerçekleştirilmiş olup Borçlar Kanunu’nun kefalet sözleşmelerini düzenleyen 581-603 maddelerinde yer alan açık düzenlemeler uyarınca, müvekkilin yaptığı bu ödemeden diğer kefillerin ve bu arada davalının hissesi oranında sorumlu bulunduğu, arz ve izah olunan nedenlerle, davalıya—– Noterliği’nin 25.07.2019 tarih ve—— yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilerek müvekkile ödeme yapması talep edilmiş ise de davalı tarafça gönderilen —– Noterliği’nin 31.07.2019 tarih ve —– yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bu talep haksız ve mesnetsiz olarak reddedildiğini belirterek; fazlaya ilişkin tüm talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile; müvekkil tarafından—– Şubesine yapılan 1.958.000 TL tutarındaki ödemeden davalının hissesine düşen şimdilik 50.000 TL’in ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini” dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; ”müvekkilinin, dava dışı—–nezdinde kefil sıfatı ile kredi sözleşmesi imzaladığı, iş bu kredi sözleşmesi dava dışı banka tarafından —–esas ve——Esas sayılı takip ile kefalet sözleşmesine ilişkin ilamsız takibe geçildiği, bu icra dosyalarına tarafımızdan süresinde itiraz edildiği, doğal olarak, dava dışı alacaklı banka ile müvekkili arasında kesinleşmiş bir borç takibi ve borçlu sıfatı bulunmadığı, bu nedenle müvekkil açısından muaccel hale gelmiş ve kesinleşmiş, talep edilebilecek bir borç da bulunmadığı, davacının müvekkile yöneltebileceği kefaletten kaynaklı geçerli rücu talebi bulunmadığı, davacı, dava dışı banka ile asıl borçlu—– arasında ki borç ilişkisine hem kefil sıfatına haiz olmuş hem de vermiş olduğu şahsına ait taşınmazdan dolayı ipotek borçlusu sıfatına haiz olduğu, bu nedenle , dava dışı banka tarafından —- İcra Müdürlüğü —– ile … ve asıl borçlu ——-karşı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçildiği, dava konusu ödeme, davacının kendi iradesi ile vermiş olduğu bu ipoteğin paraya çevrilmesi dosyasına yönelik yapılmış bir ödeme olduğu, kefalet ilişkisinden kaynaklanan icra dosyasına yapılmış bir ödeme olmadığı, bu ipotek borç ilişkisinde müvekkil taraf olmadığı, bu itibarla bu ilişkide yer almayan müvekkile karşı bir talepte bulunulayacağı, davacı tarafından yapılan ödeme; müteselsil kefil sıfatı ile borçlu olunan dosyaya yönelik yapılmış bir ödeme olmayıp , borçlunun kendi hür iradesi ile borcu temin ettiği—– İcra Müdürlüğü——-Sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip dosyasına yönelik olduğu, bu nedenle müvekkilden bu bedeli talep etmesi hukuken mümkün olmadığı, davacı , ödediği bu bedeli ancak asıl borçlu ——talep edebileceği, ayrıca dosyaya sunulan dekontun neye ilişkin ödendiği belli olmayıp davacının iddialarını ispat kabiliyeti olmadığından iş bu davanın reddi gerektiği, müvekkil dava dışı —— şubesinden ile yapılan kredi sözleşmesinde asıl borçlu olan—— halen varlığını devam ettirmekte olduğu şirketin hukuken sona ermediği, yasal tasfiye sürecinde olmadığı yapılan —–Ticaret Odası sorgulamaları neticesinde anlaşıldığı, davacı taleplerini kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olan—— yöneltilmesi gereken iş bu davanın müvekkile yöneltilmesi hukuka aykırı olduğu, yukarıda arz ve izah edilen ve resen dikkate alınacak sebeplerle; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini” talep etmiştir. Dava dışı —— ile —— arasında imzalanan ve tarafların da müteselsil kefil olduğu genel kredi sözleşmesinin dosya arasına alındığı, kefalet miktarının 5.000.000 TL olduğu belirlenmiştir. Davacı aleyhine dava dışı banka tarafından aynı genel kredi sözleşmesinden kaynaklı borç dolayısıyla —–.İcra Dairesi’nin —— esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibin başlatıldığı, takip devam ederken davacı tarafından ödeme yapıldığı, dava dışı banka tarafından da satışın düşürülmesinin talep edildiği görülmüştür. Dava dışı —– ile yine dava dışı——.arasında 09.06.2015 tarihli, 500.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi düzenlendiği, davalının bu sözleşmenin müşterek ve müteselsil kefili olduğu görülmüştür.Görevsiz mahkemede alınan 11/10/2021 tarihli bankacı bilirkişiye ait bilirkişi raporunda dava dışı asıl borçlu firma—–arasında (ve davalılar) arasında 09.06.2015 tarihli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığı, sözleşme kapsamında firmaya 5.000.000 TL limit tahsis edildiği, imzalanan sözleşmeyi davalı—–ve davacı —– 5.000.000 TL müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, dava dışı asıl borçlu firma hesaplarına 28.05.2019 tarihinde “Maliki .—- ait —–” açıklaması ile 1.958.000,00 TL, 26.12.2019 tarihinde —–tarafından —— Açıklaması ile 850.000,00 TL olarak 2 farklı tarih ve tutarda toplam (1.958.000+850.000 =) 2.808.000 TL tahsilat yapıldığı, dava dışı asıl borçlu firma ile banka arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine 6 kişinin birlikte müteselsil kefil olduğu, davacının ancak herbir kefilden ödediği miktarın kefil sayısına bölünmesi ile bulunacak miktar kadar rücuen tahsil talebinde bulunabileceği, somut olayda davacı tarafından bankaya ödenen tutarın net olarak belirlenemediği bildirilmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili tarafından ——Şubesine yapılan 1.98.000 TL tutarındaki ödemeden davalının hissesine düşen 326.333 TL’in ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkememizce —– İcra Dairesi’ne müzekkere yazılarak UYAP ortamından ——Esas sayılı takip dosyalarının gönderilmesinin istenilmesine, dava dışı—– müzekkere yazılarak —— kullanılan iki adet krediye ilişkin davacının müteselsil kefil sıfatıyla veya borçlu olarak yapmış olduğu bir ödeme bulunup bulunmadığı, taşınmaz satışına ilişkin icra takibine girişilip girişilmediği, davacının bir ödemesi yok ise taşınmaz satışından gelen bir ödeme bulunup bulunmadığı hususlarının sorulmasına karar verilmiş olup, müzekkere cevapları dosya içerisine alınmıştır.Mahkememizce dosyanın daha önce rapor sunan bilirkişiye tevdii ile davacı tarafça yapılan ödemenin kaynağına ilişkin olarak ve ödeme var ise bu ödemenin rücu edilebilecek miktarı olup olmadığı var ise rücu miktarının ne kadar olduğu hususlarında ek rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş , alınan 10.04.2023 tarihli bilirkişi ek raporunda davaya sunulan belgeler ve dava dışı banka tarafından sunulan dilekçe eklerinde yer alan dekontlardan görüleceği gibi hesaba yatırılan tutarların davacının kendisi tarafından yatırılmamış olup, hesaba para yatıranlar tarafından yapılan işlem açıklamalarında ise yatırılan tutarın ne kadarının davacı adına yatırıldığını belirtmediği, davacı tarafından (bizzat kendisi tarafından yada kendisi adına hesaba yatırılan) bankaya ödenen tutar net olarak banka kayıtlarından tespit edilemediği, davacının somut olarak belge sunması gerektiği, diğer konularda kök raporla bağlı kalındığı bildirilmiştir.Tüm dosya kapsamına göre davanın , tarafların müteselsil kefil sıfatıyla akdettiği genel kredi sözleşmesi nedeniyle davacının ödediğini iddia ettiği miktarın davalıdan hissesi oranında rücu talebine ilişkin olduğu, Borçlar Kanununun 596.maddesinde “Kefil, alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde, onun haklarına halef olur. Kefil, bu hakları asıl borç muaccel olunca kullanabilir.” düzenlenmesinin bulunduğu, dosya kapsamındaki banka kayıtlarına ve alınan bankacı bilirkişi raporuna göre davacının kefil olarak ödeme yaptığına dair herhangi bir belge bulunmadığı, dava dışı kişi tarafından dava dışı şirket hesabına yatırılan paraya ilişkin işlem açıklamalarında yatırılan tutarın davacı adına yatırıldığının belirtilmediği, bu haliyle davacının ödediğini iddia ettiği miktara ilişkin somut delil sunmadığı anlaşıldığından ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan davanın başında alınan 853,88 TL peşin harç ve 4.720 TL ıslah harcından mahsubu ile bakiye kalan 5.393,98 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
5-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Uyarınca 48.686,62 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —–Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.