Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/444 E. 2023/179 K. 28.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/444 Esas
KARAR NO : 2023/179

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/06/2022
KARAR TARİHİ : 28/02/2023
DAVA :
Davacı vekili 16/06/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan olan alacaklarının tahsili için, —–esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine girişildiğini, borçlunun yetki itirazı ile dosya —– gönderildiğini ve—— esasa kaydı yapıldığını, ancak borçlunun alacaklı müvekkiline hiçbir ödemede bulunmadığını ve 02.06.2021 tarihli dilekçesi ile borca, faize ve ferilerine haksız olarak itiraz ettiğini, itiraz üzerine arabulucuya başvurulmuş olduğunu, 30.07.2021 tarihinde anlaşamama tutanağı düzenlendiğini, davalının alacağın tamamına itiraz etmiş olduğunu, borçlunun itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalının teminat mektubu için acil paraya ihtiyacı olduğunu, teminat mektubunu ilgili yere kısa süre içinde sunması gerektiğini, borç olarak 40.000 TL gönderilmesi halinde en kısa sürede ödeyeceğini söyleyerek müvekkilinden borç istediğini, bu kapsamda borçlunun —– nolu hesabına 24.02.2016 tarihinde 40.000 TL gönderildiğini, havale açıklamasında ” Teminat Mek.İçin Borç Olarak Verdiğim” şeklinde paranın borç olarak verildiğinin açıkça yazıldığını, defaten talep edilmesine rağmen borçlu borcunu ödemediğinden alacağın cebren tahsili amacıyla icra takibine girişildiğini, borçlunun icra takibine itiraz ettiğini, davalının itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek borçlunun haksız ve mesnetsiz itirazının iptali ile takibin devamına, borçlunun % 20’ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekilinin 10/08/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu icra dosyasına ilişkin olarak dava tarihinden çok önceki bir tarihte şirket tarafından ibra edildiğini, müvekkilinin davalı —— hitaben davacı şirket tarafından 28.02.2022 tarihinde “Hak ve Alacakların İbranamesi” başlıklı evrak tanzim edilerek teslim edildiğini, ibranamenin konu kısmının ——Esas dosya nolu ile 40.000 TL’lik, ——Esas dosya nolu ile 40.000 TL’lik ilamsız takip ödeme emrinin haksız yere istendiğine dairdir, şeklinde düzenlendiğini, ibranamenin sonuç başlıklı bölümünün —— konu da yazılı ilamsız takip ödeme emirlerinin sehven açıldığı ve yukarıdan belirtilen iş ortaklığımızın ve hissedarı olduğum—— hiçbir alacağı ve vereceği yoktur beyan ederim şeklinde olduğunu, müvekkili davalının davacılardan —— İle arasında hiçbir alacak/verecek, icra takibi vs. işlemi bulunmadığını, ancak buna rağmen,—-unvanlı şirket tarafından müvekkilimize karşı huzurdaki davanın ikame edildiğini,——Tarafından müvekkili aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmesinin gerektiğini, huzurdaki davanın 16.06.2022 tarihinde, yani müvekkiline hitaben “takiplerin sehven açıldığına dair” ibraname teslim edildikten 4 ay sonra ikame edilmiş olduğunu belirterek davanın reddine, —— ünvanlı firma açısından davanın usulden reddine, davacılar aleyhine % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
—— esas sayılı icra dosyası Uyap sistemi üzerinden mahkememiz dosyası arasına celbedilmiştir.
——- Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden davalının vergi mükellefi olup olmadığı hususunda yazılan müzekkereye cevap verildiği görülmüştür.
——-Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’ne yazılan müzekkereye cevap verildiği görülmüştür.
—— Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye cevap verildiği görülmüştür.
——-Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden davalının 01/01/2009 tarihinden itibaren faal mükellef olarak bulunmakta olduğuna dair cevap verildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Dava, taraflar arasındaki ödünç ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; dava ödünç sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, davacı şirket tacir ve davalının —–Şirketi’nin kanuni temsilcisi olduğu belirtilmiş ise de, taraflar arasında ticari ilişkiden kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunmadığı gibi davacı şirket tarafından davalıya “teminat mektubu için borç olarak verdiğim” açıklaması ile gönderilen havale dekontu ve dosya kapsamında davacı ile davalı arasında ticari ilişkiden kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunduğuna ilişkin herhangi bir bilgi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla dava, nispi ticari dava niteliğinde bulunmadığı gibi, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ticari davalardan da değildir. Tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından, davada görevli mahkeme, asliye ticaret mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi olup, görevsizlik kararı evrmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli ——- Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tefhim/tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile——Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.