Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/361 E. 2022/906 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/361 Esas
KARAR NO: 2022/906
DAVA: Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/05/2022
KARAR TARİHİ: 20/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu —– havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkil arasında yangın hidroforu ve tam otomatik yangın söndürme malzemeleri konusunda düzenlenmiş eser sözleşmeleri mevcut olduğunu, davalının bu sözleşmelerin yüklenici tarafı olduğunu, bu ilişki sebebi ile davalı tarafından müvekkiline —- tutarında fatura düzenlenmiş olduğunu, davalı tarafından——müvekkili aleyhine icra takibi yapıldığını, davalı —–, imzaladığı sözleşme ile müvekkilin yangın tesisatını yapmakta olduğu ——— yangın —— sözleşme şartlarına göre temin edilmesi, teslim edilmesi, devreye alma ve ilk çalıştırma ediminin ifası ve yangın hidroforunun sözleşmede kararlaştırılan teknik özelliklere uygun olduğunu ispat ve sonucu garanti etmekten sorumluluk altına girdiğini, davaya konu edilen faturanın da bu sebeple düzenlendiğini, ——-eser sözleşmesinin yüklenici tarafı olduğunu, davalının müvekkiline fatura kesmiş olduğunu, faturaya konu cihazın müvekkiline tesliminin yapılmadığını, fatura için düzenlenen irsaliye üzerinde müvekkilinin teslim alma imzası bulunmadığını, faturanın müvekkiline tebliğinin yapılmadığını, faturaya konu yangın hidroforunun sözleşmede kararlaştırılan teknik vasıf ve niteliklere sahip olduğu konusunda davalı tarafından bir kanıt sunulmadığını, müvekkilinin takip tarihinde davalıya —— borcunun bulunmadığını, davalının müvekkiline karşı geçici hukuki koruma olarak ihtiyati tedbir talebinde bulunduğunu, mahkemeden aldığı geçici hukuki koruma kapsamındaki ihtiyati haciz kararının uygulanması sırasında müvekkilinin manevi yönden çok ağır zarar gördüğünü belirterek davalı tarafından müvekkiline düzenlenmiş olan —– sayılı fatura sebebiyle davalıya borçlu olmadıkları hakkında menfi tespit kararı verilmesini, davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini, fatura iptali ve takas sebebiyle ortaya çıkan müvekkil alacağının tespit edilerek bilirkişi raporundan sonra talep artırımı yapılmak üzere şimdilik—– müvekkiline ödenmesine, maddi zarar hakları saklı tutularak —- manevi tazminatın müvekkiline ödenmesine, tazminat ve alacak talepleri yönünden —– tarihinden itibaren —— avans faizi oranında faiz işletilmesine, yargılama giderlerinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili mahkememize sunduğu —– havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: müvekkili şirket ile davacı müflis şirket arasında mal-hizmet alım satımına dayalı bir ticari ilişki bulunmakta olduğunu, söz konusu ticari ilişkiye dayalı olarak davacı şirket tarafından müvekkil şirkete olan borçlarına binaen —— tarihli çek keşide edildiğini, davacı şirketin ortağı ve yöneticisi olan dava dışı —— sıfatıyla sorumluluk altına girdiğini, davacı şirket ve dava dışı avalist tarafından, çekten doğan borcun müvekkil şirkete ödenmemesi üzerine; taraflarınca—- tarihinde ihtiyati haciz ve haciz talepli olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile —– icra takibi başlatıldığını, taraflarınca —– ile başlatılan takibe karşı davacı şirket vekilleri tarafından imzaya itiraz edilmek suretiyle—– dava ikame edildiğini, davacı şirket vekilince dava dilekçesinde itiraz edenler arasında dava dışı —— da ismi bulunduğunu, dava dilekçesi ekinde yer alan vekâletnamede —- yer almadığından, —- açısından vekâletsiz yapılan imza itirazına ve eksiklik giderilse dahi süresinde yapılmış bir itirazın varlığının ileri sürülemeyeceğini, taraflarınca bu yönden itiraz edildiğini, bu süreçte davacı şirket hakkında —–dosyasında görülen iflasın ertelenmesi davasında —– tarihinde tedbir kararı verilmesi üzerine bu şirket yönünden dava konusu icra takibinin durduğunu ve hakkında takip kesinleşen dava dışı avalist—– yönünden takip işlemlerine devam edildiğini, dava dışı avalist adına kayıtlı araçlara ——- tarihinde haciz konulduğunu, derdestlik itirazlarının bulunduğunu, davacı şirketin fatura sebebi ile borçlu olmadığına dair iddiasına ilişkin hak düşürücü süre olan 8 günün geçtiğini, davacı müflis şirketin, —–esas sayılı dosyası kapsamındaki borcuna icra iflas kanunu kapsamında yapılmış bir itiraz olmadığını davacının borcunun kesinleştiğini, dava konusu —— tarihli fatura nedeniyle davacı müflis şirketin müvekkili şirkete borçlu olduğunu, davacı şirket tarafından verilen çekten dolayı borçlu olmadığının ispat yükümlülüğünün yine davacı üzerinde olduğunu, davacının takas iddiasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı müflis şirketin haksız ve kötüniyetli dava açmış olduğunu, HMK madde 329 uyarınca, davacı müflis şirket hakkında tazminat ve para cezasına hükmedilmesini talep ettiklerini belirterek davanın derdestlik, zamanaşımı, görevsizlik, hukuki yarar ve dava şartı yokluğu nedeniyle usul yönünden reddine, Usul yönünden davanın reddi taleplerimiz kabul görmezse, davanın haksız ve kötüniyetli olarak açılmış olması sebebiyle tüm talepler yönünden esastan reddine, HMK’nın 329/1.maddesi gereğince hiçbir hakkı olmadığı hâlde haksız ve kötüniyetli şekilde dava açan davacının, davalı müvekkil tarafından tarafımıza ödenmesi gereken en azından asgari ücret tarifesinde yazılı miktar kadar vekâlet ücretinin tamamını ödemeye mahkum edilmesine, 6100 sayılı HMK 329/2.maddesi gereğince de kötüniyet sahibi davalının 5.000-TL disiplin para cezası ile mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu :Taraflar arasındaki ihtilaf ” taraflar arasında eser sözleşmesi bulunup bulunmadığı, var ise davacının davalıya —- bedelli faturadan dolayı borcu bulunup bulunmadığı, davacının —– faturadan kaynaklı alacağının bulunup bulunmadığı, davacının davalıdan —– bedelli çekten dolayı alacağının bulunup bulunmadığı, davacının davalıdan muhtelif faturalardan kaynaklı ——— bulunmadığı, bu alacaklar bakımından takas mahsup şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının haksız haciz iddiasından kaynaklı manevi tazminat isteminin haklı olup olmadığı ” noktalarındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, faturadan kaynaklı alacağın tahsili ve manevi tazminat davasıdır.
DELİLLER :
——— üzerinden celbedilmiştir.
—– yazılan müzekkereye cevap verildiği ve davalı şirkete ait —— gönderildiği görülmüştür.
—- sayılı dosyası —– üzerinden celbedilmiştir.
—– sayılı icra dosyası —-celbedilmiştir.
—- davacı şirketin —-dönem karşılaştırmalı ——celbedilmiştir.
———- kayıtları celbedilmiştir.
———kayıtları celbedilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında ——- tarihli celsede menfi tespit istemi yönünden davanın tefrik edilerek yeni esasa kaydedildiği, alacak ve tazminat talepleri yönünden davaya bu esas üzerinden devam edilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
6325 sayılı yasanın 18/A maddesinde;” İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde yapılan düzenleme karşısında arabuluculuğun dava şartı olduğu uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmamış olması halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
6102 sayılı TTK’nın 7155 sayılı yasa ile eklenen 5/A maddesinin 1. Fıkrasında; ” Bu kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” ifadelerine yer verilerek ticari davalar bakımından arabuluculuk özel bir dava şartı haline getirilmiştir.
Davanın ticari nitelikte olduğu, davacı tarafça dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmadığı, dava tarihi itibarı ile davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu anlaşılmıştır.
Davacının davayı açarken arabuluculuk tutanağının aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğini dosyaya sunmadığı, bu şekilde arabuluculuk dava şartı yerine getirilmeden eldeki davanın açıldığı anlaşılmakla davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davacı tarafça peşin ve tamamlama harcı olarak yatırılan 3.716,77 TL harçtan alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile fazla yatan 3.636,07 TL’nin davacı tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avansından kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —- Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/12/2022