Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/354 E. 2022/503 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/354
KARAR NO: 2022/503
DAVA : Ticari Şirket (Bilgi Alma Ve İnceleme Hakkı İhlali)
DAVA TARİHİ : 16/05/2022
KARAR TARİHİ: 29/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Bilgi Alma Ve İnceleme Hakkı İhlali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili —- tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, —– ve aynı zamanda mezkur şirketin — hisse sahibi olduğunu, davalının ise müvekkilinin—- çoğunluk hissesine sahip olduğu ve yukarıda bilgileri verilen şirketin %20 hissesine malik olduğunu, davalı tarafın, müvekkilimizin çoğunluk hissesine malik olduğu şirkete ait resmi hesapların şifre ve sair bilgilerini uhdesinde tutmakta ve bunları talep edilmiş olmasına rağmen paylaşmaktan imtina ettiğini, söz konusu bilgilerin paylaşılması, paylaşılmaması halinde tarafımızca gerekli hukuki yollara başvurulacağı—- numaralı ihtarnamesi ile ihtar edildiğini, ihtarname gereğince davalı şahsa —– süre verilmiş olmasına rağmen halihazırda bir yanıt alınamadığını, davalı taraftan talep edilen bilgilere erişilmesi, şirketin işleyişi ve müşteriler ile iletişimin sağlanması açısından son derece elzem olduğunu, işbu dava ile mahkemeden müvekkilimizin bilgi alma ve inceleme hakkı kapsamında taleplerinin güvence altına alınmasını talep etmek zarureti hasıl olduğunu, davalı tarafın müvekkilince talep edilen —— olarak kullandığını, müvekkilinin şirkete ait resmi mail adreslerinin bilgileri, şirkete ait domain ve hosting Adreslerinin veri alt yapısı ve kullanıcı şifreleri, şirkete ait olan ve davalı tarafın kullanımına tahsis edilen bilgisayara ilişkin bilgiler, davalı taraf müşteri portföyü bilgileri, ürün çizimleri ve bu ürünlere ait kalıp çizimlerine ilişkin hususlarda bilgi talep ettiğini, davalı tarafın kötü niyetli ve kusurlu şekilde müvekkilinden bilgileri sakladığını belirterek davamızın kabulü ile müvekkillerinin, davalı taraftan talep etmiş olduğu ve şirketin devamı için öneme—— davalı tarafça paylaşılmasını, mail, domain ve hosting bilgilerinin paylaşılması konusunda davalı tarafın kötü niyetli ve şirketin zararına sebebiyet verecek davranışları dolayısıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerine tahmilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili —- havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin gerçekle bağdaşmadığını ve tam olarak dava konusunun ne olduğunun da belli olmadığını, dava dilekçesinde davanın konusu kısmında dava dilekçesi ve eklerinin sunulması ve ihiyati tedbir talebi hakkındadır denmekte ve yine sonuç istem kısmında davanın kabulüne karar verilmesi talebi ve mail, domain, hosting, bilgisayar şifreleri, müşteri —–ihtiyati tedbir talebini içerdiğini, talep edilen içeriğin gerçeği yansıtmadığı gibi izaha muhtaç olduğunu, davalı tarafın işçi ve hatta yabancı bir kişi olduğu ve talep edilen bilgileri ele geçirdiği ve şirket sahibinden gizlediği ve hatta şantaj yaptığı gibi bir izlenim verilmeye çalışılsa da gerçeğin bu şekilde olmadığını, davaya konu şirketin —- hissesine sahip davacı yanın,—- hisse sahibi davalı müvekkil —- darp ederek ve zor kullanarak elindeki telefonu bilgisayarı ve odasının anahtarını alarak şirket dışına attığını, müvekkilinin aynı gün darp raporu almış ve sonrasında suç hakkında —- kovuşturma başlatıldığını, uyuşmazlığın çözümü amaçlı avukatlar huzurunda — gerçekleştirilmiş ve netice alınamadığı gibi davacı yan kimliği henüz tespit edilemeyen kişi yada kişiler ile müvekkili yıldırmak için tehdit hakaret vb. yollara başvurduğunu, savcılık şikayetine ek olarak yaşanan saldırı ve tehdit ile ilgili mala zarar verme ve tehdit konulu — sayılı şikayet yapılmış ve her iki soruşturmanın da devam ettiğini, müvekkili ile davacı taraf arasında — öncesi işveren çalışan ilişkisi var iken — bu yana müvekkil şirketin %20 ortağı olarak devam ettiğini, şirkete ait herhangi bir bilgi saklanması vb. durumun söz konusu olmayıp her türlü müşteri bilgileri ve irtibatı ise gerek davacı ortakta gerekse şirketin muhasebe ve satış kısımlarında mevcut olduğunu, müvekkilinin elinden zorla alınan telefonunun ve —– vermeye bu şekilde zorlanamayacağını, hukuk dışı yöntemle başlayan süreç yumuşatılmaya çalışılarak hukuki sürece dönüştürülemeyeceğini, bahsi geçen——- özel şahıs olarak alındığını ve resmi olmayan —–olduğunu, müvekkilinin kendi üzerine alarak kayıt ettirdiğini, bu şirkete ait iddiası ile istenemeyeceğini, bu isimlerin yabancı bir kişi tarafından alınmış olsa dahi yurtdışı kaynaklı domain ve hosting işlemlerinde ilk gelen alır kuralı geçerli olduğunu, resmi web sitesi uzantısı com.tr olan site olduğunu ve bu sitenin uyuşmazlık sonrasında şirket olarak alındığını belirterek davanın reddi ile dava masraf ve giderleri, vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, tarafların ortağı oldukları üçüncü kişi şirkete ait resmi mail adresleri, şirkete ait domain ve hosting adreslerinin veri alt yapısı ve kullanıcı şifreleri, şirkete ait olan ve davalı tarafın kullanımına tahsis edilen bilgisayarın açılış şifreleri, müşteri portföy bilgileri, ürün çizimleri ve bu ürünlere ait kalıp çizimlerinin davalı tarafça teslim edilmediğinden bahisle davacının bilgi edinme hakkı kapsamında davalıdan talebi istemine ilişkindir.
Tarafların ortağı olduğu dava dışı —– yapılan incelenmesinde; davacının % 80 pay sahibi, davalının % 20 pay sahibi olmak üzere ortakları oldukları, davacının münferiden şirketi ilzam ve temsile yetkili olduğu, görev süresinin —– tarihine kadar devam ettiği tespit edilmiştir.
Davacı taraf —- olarak bilgi alma ve inceleme hakkı bulunduğunu belirterek TTK 644 ve 392.maddesine dayanmıştır. TTK.nun 644.maddesinin 1.fıkrasında aşağıda madde numaraları bildirilen —- limited şirketlere de uygulanacağının belirtildiği, TTK.nun 644/1-c bendinin de; ” Yönetim kurulu kararlarının butlanı hakkındaki 391 inci ve müdürlerin bilgi alma haklarına kıyas yolu ile uygulanmak üzere 392 nci madde.” şeklinde düzenlendiği açıktır. Atıfta bulunulan TTK.nun 392/1 maddesi; ” Her yönetim kurulu üyesi şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi isteyebilir, soru sorabilir, inceleme yapabilir. Bir üyenin istediği, herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya belgenin yönetim kuruluna getirtilmesi, kurulca veya üyeler tarafından incelenmesi ve tartışılması ya da herhangi bir konu ile ilgili yöneticiden veya çalışandan bilgi alınması reddedilemez. Reddedilmişse dördüncü fıkra hükmü uygulanır.”, TTK. 392/4 maddesi; ” Başkan bir üyenin, üçüncü fıkrada öngörülen bilgi alma, soru sorma ve inceleme yapma istemini reddederse, konu iki gün içinde yönetim kuruluna getirilir. Kurulun toplanmaması veya bu istemi reddetmesi hâlinde üye, şirketin —– bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Mahkeme istemi dosya üzerinden inceleyip karara bağlayabilir, mahkemenin kararı kesindir.
” şeklinde düzenleme içermektedir.
İş bu yasal düzenlemeler incelendiğinde eski Ticaret Kanunun 331.maddesinden esinlenilerek güncelleştirilmiş ve bazı eklemeler yapılarak oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Maddenin kenar başlığı “3.Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı” sözcüklerini taşımaktadır. Maddenin genel gerekçesinde, yönetim kurulu üyelerinin bilgi alma ve inceleme hakkı nedeniyle yeni kurallar konulmuş ve aynı zamanda yönetim kurulu başkanının yetkilerinin de gösterildiği açıklanmıştır. TTK.nun 392.madde tüm halinde incelendiğinde yönetim kurulu üyeleri ve başkanı yönünden bilgi alma ve inceleme hakkının düzenlendiği açıkça anlaşılmaktadır. Yani şirketin yönetim organı yönetim kurulu üyeleri ve başkanından oluşuyor ise yönetim kurulu üye ve başkanın birbirlerine yönelik bilgi alma ve inceleme hakkının düzenlendiği açıktır. Somut uyuşmazlığa döndüğümüzde davacının şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu, davalının şirket yönetiminde herhangi bir görevinin, yönetim kurulu üyeliğinin bulunmadığı gerek ticaret sicil dosyasından, gerekse taraf beyanlarından tartışmasız anlaşıldığından iş bu yasal düzenlemenin somut uyuşmazlığa uygulanması mümkün değildir. Kaldı ki uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi hakime aittir.
Dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinden davacı şirket yetkilisinin TTK.644/1-c ve 392.maddesi uyarınca yönetim kurulu üyesi olmayan davalıdan bilgi alma ve inceleme hakkında talepte bulunamayacağı, şirket yetkilisi olarak davalının elinde olduğunu bildindiği şirkete ait bilgi ve verileri yeniden oluşturabileceği, TTK 437.maddesi kapsamında da davanın nitelendirilemeyeceği, çünkü TTK.nun 437.maddesinde davanın bilgi alma ve inceleme hakkı reddedilen bir ortağın şirkete karşı yöneltebileceği bir dava hakkını kapsadığı anlaşılmakla, hukuki dayanağı olmayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1.Davanın REDDİNE
2.Alınması gereken harç peşin alındığından başkaca alınmasına yer olmadığına,
3.Yapılan yargılama masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına,
4.Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 5.100,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5.Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile — Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/06/2022