Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/324 E. 2023/331 K. 11.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/324 Esas
KARAR NO: 2023/331
DAVA: İtirazın İptali (Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/05/2022
KARAR TARİHİ: 11/04/2023

DAVA:Davacı vekili mahkememize sunduğu 05/05/2022 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; davalı ——— esas sayılı ilamsız takip başlatıldığını, borçlu tarafından söz konusu icra dosyasına yetki itirazında bulunulduğundan takip dosyasının yetkili icra müdürlüğü olan —- icra müdürlüğüne gönderildiğini ve ———-sayılı dosyası ile takibin yürütüldüğünü, davalıya ödeme emrinin —- tarihinde tebliğ edildiğini ve —– tarihinde borçlu vekili tarafından dosyaya itiraz dilekçesi sunulduğunu, itiraz üzerine takibin durdurulduğunu, davaya konu icra takibinin dayanağının ————- bedelli banka ödeme dekontları olduğunu, davaya konu ödemelerin şirket tarafından davalıya borç olarak verilmiş olduğunu, ödeme dekontuna da borç alacak olarak işlendiğini, davalı tarafından müvekkil şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek davanın kabulüne, itirazın iptaline,——– esas nolu takibin devamına, asıl alacağın % 20 sinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı-borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekilinin mahkememize sunduğu 18/06/2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: müvekkili tarafından söz konusu icra dosyasına yetki ve borç itirazında bulunulduğunu ve daha sonra—– esas sayılı dosyası ile takibin yürütüldüğünü, davacı taraf ile müvekkili arasında herhangi bir borç ilişkisi olmadığı gibi herhangi bir ticari faaliyeti de bulunmadığını, davalı müvekkilinin ———- adında küçük çapta faaliyet gösteren bir inşaat firması mevcut olduğunu, bu kapsamda, ———-tarihinde devri yapıldığını, devir bedeli için toplamda 230.000,00 TL bedel ile anlaşıldığını belirterek davanın reddine, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Dava, davalıya banka havalesi ile gönderilen bedellerin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itiraza ilişkindir.
Borçlar Kanunu’nun 457 vd. (TBK.nun 555 vd) maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelikçe (tıpkı onun özel biçimlerinden biri niteliğindeki çek gibi), bir ödeme vasıtasıdır. Eş söyleyişle, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini ——- ileri süren havaleci (muhil), bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Nitekim yukarıda ifade edilen ilke ve esaslar ——— sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
——— tarihli ve benzer ilamlarındaki gibi “banka dekontları banka havale dekontları niteliğinde olup, banka dekontlarında paranın ödünç olarak verildiğine dair bir açıklama yoksa, havale karine olarak borç ödeme vasıtası niteliğinde olup, havale dekontunda yer alan miktarın karşı tarafa borç olarak gönderildiğinin yasal delillerle ispatlanması zorunludur.
Davalı tarafın ikrar ettiği maddi vakıanın hukuki vasfının ileri sürülenden farklı bulunduğunu bildirmeleri, vasıflı ikrar (gerekçeli inkâr) niteliğindedir ve bu ikrar bölünemez. Çünkü vasıflı ikrarda kanıtlama yükümlülüğü, ikrar eden tarafa (davalıya) değil vakıayı ileri süren tarafa (davacıya) aittir —————–
Medeni Yasa’nın 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Medeni Yasa’nın bu hükmü 6100 sayılı Hukuk Yargılama Yasası’nın 190. maddesi 1. fıkrasında bir başka biçimde yinelenmiş olup; ” İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” denilmiştir. Bu bağlamda kural olarak davanın taraflarından her biri iddiasını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda; Davacının davalıya gönderdiği 4 ayrı havalenin de borç olarak gönderildiği yönündeki iddiası davalı tarafça kabul edilmemiş, aksine davalı taraf söz konusu ödemenin daire satışı nedeniyle kendisine gönderildiğini savunmuştur. Davacı tarafa yemin delili hatırlatılmış ve davalı taraf mahkememiz nezdinde usulüne uygun olarak sunulan yemin metni doğrultusunda yemini eda etmiştir.
Uyuşmazlık, havalenin ne amaçla gönderildiği hususundadır. Kural olarak havale, borç ödeme vasıtasıdır. Havale gönderen davacı aksini yazılı delillerle ispatlamalıdır. Ne var ki davacı bu durumu ispatlayamamıştır. Banka havale dekontlarında açıklama kısmında borç alacak şeklinde kayıt düşüldüğü, açıklama kısmındaki bu kaydın gönderilen paranın borç olarak gönderildiği hususunun anlaşılamadığı kanaatine varılmıştır. Öte yandan davalı da davacının takip nedeniyle kötüniyetli olduğunu ispatlayamadığından kötüniyet tazminatı koşulları oluşmamıştır.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1.Açılan davanın reddine,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.767,01 TL olarak yatırılan harçtan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcı çıkarıldıktan sonra bakiye‭ 1.587,11 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avansından kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 16.520,46 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalı yana verilmesine,
7-6325 Sayılı Yasa’nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu arabuluculuk nedeniyle arabulucuya hazine tarafından ödenen 1.320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ———- Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/04/2023