Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/257 E. 2022/341 K. 06.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/257
KARAR NO : 2022/341

DAVA : Ticari Şirket (Olağanüstü Genel Kurul İstemli)
DAVA TARİHİ : 08/04/2022
KARAR TARİHİ : 06/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Olağanüstü Genel Kurul İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili — tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı ….— Müdürlüğü— numarası ile– olduğunu, müvekkili ..—- tarihinde kurulmuş olan davalı …—— %20 hissesine sahip ortağı olduğunu,— müvekkile bilgi alma ve inceleme hakkı kullandırılmadığı gibi — olmasına rağmen 2019 mali yılına ilişkin— halen yapılmadığını, müvekkilinin — yılına ilişkin yapılamayan genel kurul toplantısı için — ihtarname ile çağrıda bulunduğunu, TTK mad. 617/3 ve TTK mad. 411/3’te öngörülen 7 günlük cevap süresi içinde bir geri dönüş alınamadığını, bu nedenle iş bu davayı açtıklarını, davalı şirket hissedarı müvekkilinin şirket Ana Sözleşmesinin 9. Maddesi ve TTK 409 gereği her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde genel kurul toplantısı yapılması gerektiği, bu toplantıda;—– kullanım şekline, Dağıtılacak kar ve kazanç payının oranın belirlenmesine, — ibrası hakkında müzakere yapılması——- yılına ilişkin işbu hususların değerlendirildiği—- toplantısının yapılmadığını, davalı şirkete gönderilen ihtarname de TTK 614 ve 437 maddesi ile şirkete ait —- başta olmak üzere denetim raporlarını— tarihinden en az 15 (onbeş) gün önceden fiziken inceleme haklarının kullanmak üzere — 15 gün önce gündem maddelerine ilişkin bilgi ve belgelerin hazır edilmesini talebinin de ayrıca yer aldığını belirterek mahkemece re’sen dikkate alınacak tüm sebeplere davanın kabulü ile ile TTK 412 gereği yargılamanın dosya üzerinden yapılarak—–nolu ihtarname ile bildirilen gündem maddeleri ile davalı şirketin ——lişkin — çağrılmasına, gündemi düzenlemek ve kanun hükümleri uyarınca çağrıyı yapmak üzere bir kayyım atanmasına, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili 29/04/2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, hakkın kötüye kullanıldığını, davanın reddini talep ettiğini, müvekkili şirket tarafından davacının da vekaleten katılımıyla —- tarihinde yapılan—- gündem maddelerinin— seçilmesi, Genel Kurul Toplantı Tutanağının imzalanması hususunda Toplantı Başkanı’na yetki verilmesi, Şirket hissedarlarından —-ile tasdikli pay devir sözleşmesi ile şirket ortaklarından ——— devretmesine dair pay devrinin onaylanması, — kullanım şekli ve kar dağıtımı yapılıp yapılmayacağı hususlarının değerlendirilmesi, — maaşı belirlenmesi,———- temenni ve kapanış şekilde belirlendiğini, kararların — edildiğini, davacının 2020 mali yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısı çağrısı talepli olarak— dava açtığını, Mahkeme’nin——— sayılı ve 14.02.2022 tarihli kararı ile şirketin — mali yılına ilişkin genel kurul yapılmasına karar verdiğini, mahkeme ilamı doğrultusunda henüz —çağrısı henüz yapılmadığını, tarihinin halihazırda belli olmadığını, davacı, — yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısı çağrısı talepli olarak—ayrıca bir dava açtığını, davanın halen derdest olduğunu, davacının 2014 tarihinden azledildiği — — görevini yürüttüğünü, bu süre zarfında hiçbir yıl olağan— bulunmadığını, müdürlükten azli sonrasında davacı hakkında 2019 tarihinde sorumluluk davası açıldığını, ve 2020 tarihinden itibaren ise— tedbirleri kapsamında, karantina uygulamaları, sokağa çıkma kısıtlamaları,— diğer ortağın henüz 3 yıllık — müdürlüğü, bu kısıtlamalar denk gelmiş olup diğer birçok şirket gibi genel kurulların yapılamadığını, genel kurulların yapılamamasının haklı ve yasal sebeplerinin bulunduğunu, müvekkili şirketin 2018 ve 2019 yıllarında, çağrı ve ilan usullerine uyarak genel kurullarını düzenlendiğini, 2022 yılı içinde genel kurul yapılmış ve mahkeme kararı ile de– olağan genel kurulun daha yapılacağını, huzurdaki davada talep — yılına ilişkin olağan — daha yapılmasında davacının bir hukuki yararının bulunmadığını, davacının talebinin kabul edilmesi halinde, — genel kurul toplantısı yapılacak olup aynı yıl içinde yapılacak olan dört adet toplantının davacıya ve müvekkil şirkete pratikte bir faydası bulunmayacağını, müvekkili şirkete zaman ve maddi anlamda yol açacağını, davacının 4 yıllık müdürlüğü süresince hiç genel kurul çağrısında bulunmayıp genel kurul çağrısı için peşpeşe davalar açmasının Medeni Kanunun’un 2.maddesi kapsamında dürüstlük kurallarına da aykırı olduğunu, davalı şirkette organ boşluğu bulunmadığı gibi mevcut delil durumu dikkate alındığında şirkete kayyım atanmak suretiyle genel kurul yapmaya zorlanması için haklı gerekçe bulunmadığını, müvekkil şirketin yönetim organının kanundan ve ana sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacının sır saklama yükümlülüğünü ihlal ettiğini, haksız rekabet eylemlerinde bulunduğunu, müvekkilinin tedarikçileri ile olan sözleşmelerin feshinde davacının etkisinin olduğunun düşünüldüğünü, davacının huzurdaki davayı açmaktaki niyetinin genel kurul ile ilgili olmadığını, müvekkilin müşteri — hakkında bilgi sahibi olmaya, müvekkil şirkete zarar vermeye çalıştığını, davacının şirketin yeni tedarikçileri ve işleri hakkında bilgi sahibi olması, müvekkil şirket açısında telafisi güç zararların doğmasına sebep olacak nitelendirilebileceğini, ihtarname ve dava dilekçesinin içeriğinden davacının asıl niyetinin şirket kayıtları hakkında bilgi almaya çalıştığının açıkça anlaşıldığını, TTK 614/2. maddesi kapsamında ortağın elde ettiği bilgiyi şirketin zararına kullanması değil, kullanılması tehlikesinin varlığında dahi inceleme talebinin reddi gerekçesi oluştuğunun kabul edilmesi gerektiğini, şirketlerin yetkili organlarınca yönetilmelerinin esas olduğunu, davacının talebinin kamu düzenini ilgilendirdiğini, oy oranı göz önüne alındığında huzurdaki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacı aleyhine sır saklama yükümlülüğünün ihlali sebebiyle açılmış derdest bir dava bulunması karşısında müvekkilin ticari sırlarının korunması hakkı daha üstün tutulması gerektiğini belirterek davalı şirketin yasal organları mevcut olup şirketlerin yetkili organlarınca yönetilmelerinin esas olması, davacının talebinin kamu düzeniyle ilgili olmayıp dava açmakta hukuki yararının bulunmaması, davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunması, davacının elde ettiği bilgileri şirketin zararına olacak şekilde kullanması ihtimali bulunması nedeniyle, müvekkilin telafisi güç zararlara uğramasının önlenmesi amacıyla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, hukuki niteliği itibariyle 6102 sayılı TTK nun 412. Maddesi uyarınca açılmış ve davalı şirketin 2019 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısına çağrılması ve bu amaçla kayyım tayini isteğine ilişkindir.
Mahkememizin—- Esas sayılı dava dosyası incelendiğinde; dava taraflarının aynı olduğu, davacı tarafın dava dilekçesi ile 2019 mali yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısı gerçekleştirmek üzere TTK.412 maddesi uyarınca davalı şirketin genel kurul toplantısına çağrılmasını ve gündemi düzenlemek ve çağrıyı yapmak üzere kayyım atanmasının talep edildiği, dava dosyasının derdest olduğu anlaşmıştır.
HMK 166. Maddesi; “Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar…” hükmü düzenlenmiştir.
Tüm dosya kapsamı, sunulan deliller ve Mahkememizin —- Esas sayılı dava dosyası incelendiğinde; her iki davanın taraflarının aynı olduğu, Mahkememizin iş bu dava dosyasında davacı tarafça davalı şirketin — ilişkin genel kurul toplantısına çağrılması ve gündemi düzenlemek ve çağrıyı yapmak üzere kayyım atanması talep edilirken yine mahkememizin —- Esas sayılı dava dosyasında ise şirketin —mali yılına ilişkin genel kurul toplantısına çağrılması ve gündemi düzenlemek ve çağrıyı yapmak üzere bir kayyım atanmasının talep edildiği, dolayısıyla HMK 166. maddesinde belirtilen hukuki ve fiili bağlantının bulunduğu, davaların birlikte görülmesinde taraflar yönünden hukuki yarar bulunduğu gibi birleştirme kararının usul ekonomisine uygun olacağı kanaatine varılarak mahkememizin iş bu dava dosyasının yine mahkememizin — birleştirilmesine, yargılamanın bundan sonra birleşen dosya üzerinden yürütülmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin iş bu dava dosyasının HMK 166/1 maddesi uyarınca hukuki ve fiili bağlantı nedeni ile yine Mahkememizin — Esas sayılı dava dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-Yargılamanın bundan sonra Mahkememizin — Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine,
2-Mahkememiz esasının bu şekilde KAPATILMASINA,
Dair, TTK 410-412. maddeleri uyarnıca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olarak oybirliğiyle karar verildi.