Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/248 E. 2022/825 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/248
KARAR NO : 2022/825

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/04/2022
KARAR TARİHİ : 29/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı——sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibinde davalı 26/04/2021 tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğunu, borçlu ——müvekkili şirket arasında Abonelik Sözleşmesi imzalanmış olup, konu sözleşme uyarınca uyuşmazlığın karşı tarafı olan davalının, müvekkili şirketten —– hatları kullandığını ve devamında kullanılan—– hatlarından tarife ve paket kullanımından kaynaklanan fatura borçlarını ödemediğini, Merkezi Takip Sistemi Yönetmeliğinde borçlu tarafından hem borca hem de yetkiye itiraz durumunda izlenecek yol düzenlenmemiş olup, hem yetki hem de borca itiraz durumunda yetkili icra dairesine gönderme gibi kullanılacak bir buton veya seçenek bulunmadığını, bu sebeple borçlu tarafından yetkili icra müdürlüğü—— İcra Müdürlüğü gösterilmiş olduğundan——Mahkemelerinde dava açtıklarını beyan ederek davalı/borçlunun, aleyhine açılmış ——–Sayılı dosyası ödeme emrinde yazılı borca ve tüm ferilerine ilişkin yapmış olduğu itirazın iptaline , takibin devamına , davalı/ borçlunun takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir .
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket aleyhinde merkezi takip sisteminden ——icra dosyası ile takip yapıldığını ve bu takip dosyasına karşı müvekkilinin vekilleri tarafından yapılan borcun esasına ve yetki itirazına dair dilekçe bahsi geçen dosyanın ——İcra dairesi dosyası olarak kayıt edildiğini ve itirazlarının kabul edildiğini, davacı tarafından yetkili icra dairesine dosya gönderilmeden ve yeniden ödeme emri çıkartılmadan itirazın iptali davası açılmasının kanunen mümkün olmadığını, bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında aylık 3.000 TL olarak 24 ay taahhüt süresi sonunda anlaşma yapılmış olmasına rağmen her ay sözleşmeye aykırı olarak müvekkili şirkete 3.000 TL nin üzerinde fatura kesildiğini, müvekkili şirket tarafından herhangi bir cihaz alınmamış olmasına rağmen , cihaz cayma bedeli altında haksız ödemeler çıkarıldığını, müvekkili şirketin muhasebe kayıtlarında ve ——listesinde davacı tarafça verildiği ileri sürülen ürünlerin olmadığını, ticari defterlerinin incelenmesi ve ayrıca müvekkili şirketin her türlü kayıtlarının incelenmesi ile davacı tarafa müvekkili şirketin herhangi bir borcunun olmadığının ortaya çıkacağını beyan ederek davanın reddine, masraf ve avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Merkezi Takip ——- sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilerek dosya arasına alınmıştır.Davacı şirkete, davalı adına kayıtlı abonelik ile ilgili sözleşme, taahhütname, ödeme ve fatura bilgisi gibi tüm bilgi ve belgelerin onaylı suretlerinin gönderilmesi için müzekkere yazılmış, cevabi yazı dosya içerisine alınmıştır.
Dava; abonelik sözleşmesinden doğan alacağa (fatura borcu ) ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 6. maddesinde; (1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir. 10. Maddesinde; Sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği, yetki sözleşmesi başlıklı 17. Maddesinde ise;” (1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesinde ise; “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunacağı, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takipte yetkili olacağı, düzenlenmiştir.
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinde; Borcun ifa yerinin, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirleneceği, aksine bir anlaşma yoksa, para borçlarının, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilebileceği düzenlenmiştir.——- tarihli kararında; “İtirazın iptali davaları, icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardandır. İtirazın iptali davasında, icra dairesinin yetkisine itiraz halinde, yetkili icra dairesinden ödeme emri gönderilmiş olması, HMK’nın 114/2.maddesi anlamında özel bir dava şartıdır. HMK’nun “Yetki itirazının ileri sürülmesi” başlıklı 19/2. maddesinde; “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz” hükmü yer almaktadır. Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer. Bu hüküm, icra dairesinin yetkisi açısından da geçerlidir.” şeklinde belirtilmiştir.Somut olayda taraflar arasında sözleşme bulunmakta olup, sözleşmeden kaynaklanan alacak iddiasına dayalı olarak —– sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığı, davalının takibe “davalı ikametgahı ——- olduğundan uyuşmazlıkta —— İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğuna” ilişkin yetki itirazı ve devamında da borca yönelik itirazda bulunduğu, takibin durdurulduğu ve süresi içerisinde işbu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.Dosya içinde bulunan sözleşme sureti incelendiğinde sözleşmenin 26/03/2012 tarihli olduğu ve sözleşmenin 7. Maddesinde uyuşmazlıkların çözümünde kurumsal abonelikler için “——-Mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğuna” ilişkin yetki şartı bulunduğu görülmüştür. Bu halde, davacı yetki sözleşmesi gereği talebini ——- Mahkeme ve İcra Müdürlüklerinde yapabileceği gibi, uyuşmazlıkta akdi ilişki icra takip aşamasında borçlu tarafından kabul edildiğine göre İİK’nın 50., HMK’nın 10. maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddelerinin somut olayı uygulaması gerekeceğinden davacı/alacaklının para alacağına ilişkin talebini konu ettiği icra takibini kendi ikametgahının bulunduğu yer——-İcra Dairesinde de yapabilecektir.6100 sayılı HMK 114/1. maddesinde dava şartları tek tek düzenlenmiş olup, 114/2. Maddesinde “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” denilmiştir.İtirazın iptali davaları da HMK 114/1 maddesinde belirtilen genel dava şartları yanında; Geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunması, Borçlunun geçerli bir itirazının bulunması, Davanın süresinde açılmış olması, Hukuki yarar bulunması, Takibi geçersiz kılacak diğer sebeplerin bulunmaması şeklinde özel dava şartlarına tabidir. Bu nedenle, İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptâli davalarında mahkemenin yetkisine itiraz edilsin yada edilmesin, mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın incelenmesi gerekmektedir.
Tüm dosya kapsamına göre davacı/alacaklının talebini yetki şartına ilişkin düzenleme gereği ——Mahkeme ve İcra Müdürlüğünde yapabileceği gibi para alacağına ilişkin talepte davacı ikametgahı olan—— İcra Dairelerinden de takip başlatabileceği, ayrıca davalının ikametgah adresi ——olduğu, davacı tarafından seçim hakkının bu yerler içinde kullanılmadığından seçim hakkının davalı tarafa geçtiği ve davalı tarafından HMK 6. Maddesine dayalı ve usulüne uygun şekilde icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, dava dayanağı ilamsız takibin yetkili olmadığı anlaşılan ——-İcra Dairesinden başlatılmış olduğu, neticede davalı/borçlunun yetki itirazının yerinde olduğu , bu halde, yetkili icra dairesinde usûlüne uygun takip yapılmaması karşısında geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmadığından eldeki itirazın iptali davasında dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usûlden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harç davanın başında alınan 288,00 TL peşin nispi harçtan mahsubu ile arta kalan 204,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan —– —— davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-325 Say
ılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu arabuluculuk nedeniyle arabulucuya ——- tarafından ödenen 1.560,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile——- Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.