Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/244 E. 2022/860 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/244 Esas
KARAR NO : 2022/860

DAVA : Alacak (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/04/2022
KARAR TARİHİ : 08/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili —— tarihli dava tarihli dilekçesinde özetle; müvekkili ——- olan —–işletmekte olduğunu ve —– dayalı ———–yaptığını,—- tarafından kurulduğunu, —- ilişkin alanlarda —- —– kiralamalarında bulunulduğunu, açılan yollarla ——–alanlar bakımından kesin izin taahhüt senedinde yer alan hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığını, bu durumun—– kabulünde olduğunu, kullanım hakları müvekkile ait olan —–davalı şirketler tarafından bedel ödenmeksizin kullanımının açıkça hukuka aykırı olduğunu, davalı şirketlerce, kendilerine izin verilen alanın dışına çıkılması, izin alınan alandan daha fazla bir alandan geçiş yapılması açıkça hakkın kötüye kullanılması olduğunu belirterek davanın kabulüne, —— davalı şirketlerden bedel talep edilerek temerrüde düşürüldüğü 18.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalı şirketlerden müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı şirketlerden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı — cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın bulunduğu yer gözetilerek, huzurdaki dava bakımından —yetkili olduğunun, dava konusu alacakların tamamının zamanaşımına uğramış olması nedeniyle huzurdaki davanın bu aşamada reddine karar verilmesinin gerektiğini, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, müvekkili şirketin pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacı ile dava-dışı —– arasında ——mevcut olduğunu, dava konusu alanların—- iddiasının hukuka aykırı olduğunu, dava-dışı ———dosyası üzerinden müdahalenin——— davası ikame edildiğini, davacı ile dava-dışı — arasında—- bulunması nedeniyle işbu dava dosyasının celp edilmesine karar verilmesinin gerektiğini, müvekkili şirketin — almış olduğu —– —- kalan bölgede; bahsi geçin kamu kurumlarından —- izin çerçevesinde —— gerekli ——— başladığını, davacının—— kapsamında yola ayrılan yerin —- kamulaştırma yapılmadan —– başlamaması gerekirken inşaata başladığını, bu sebeple kendinden kaynaklı kusuru müvekkil şirkete yüklemek istediğini, —–üzerinden geçen yolun çok öncesinden beri —- tarafından kullanıldığını, davacının yahut dava-dışı– söz konu yolları yeni açmadığı ve — almış olduğu karar ile —- yolu olarak belirlendiği —–kararı ile açıkça ortaya konduğunu belirterek usul yönünden itirazlarımızın kabulü ile davacı şirket yönünden davanın aktif yokluğu nedeniyle usulden reddine, usul yönünden itirazlarımızın kabulü ile müvekkil şirket yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, usul yönünden itirazlarımızın kabulü ile sayın mahkemenin yetkisiz olduğuna karar verilerek dosyanın yetkili ve görevli — Mahkemelerine gönderilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ——-tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile —protokol akdedildiğini, ilgili protokolün müvekkili— kapsamında –düzenlenen yolların——— yapılması üzere ilgili————— akdedildiğini, müvekkili şirket ile diğer davalılar arasında mecburi veyahut ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmamakta olduğunu, işbu davanın —tefrik edilmesinin gerektiğini, müvekkili şirket ile diğer davalılar arasında ihtiyari veya mecburi dava arkadaşlığı bulunmadığından, yetkisiz mahkemede açılan işbu dava kapsamında müvekkili şirket yönünden mahkemenin yetkisizliğine karar vermesinin gerektiğini, işbu dava kapsamında müvekkili şirket yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, davacı ——kiraladığı — yolların müvekkil şirket tarafından halihazırda fiilen kullanılmamakta ve faydalanılmamakta olduğunu, davacı firmanın afaki ve hukuki mesnetten yoksun iddialarına itibar edilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın Müvekkil şirket yönünden tefrikine, yetkiye ilişkin itirazları doğrultusunda sayın mahkemenin yetkisizliğine, Müvekkil şirkete karşı ikame edilen ancak hiçbir somut husumet yöneltilemeyen işbu davanın müvekkili şirket yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı — tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının davasını sebepsiz zenginleşme esasına dayandırdığını, müvekkili şirketin malvarlığında bir zenginleşme meydana gelmediğini, müvekkilin ———nezdinde tasdik edilirken, bölgedeki —– mevcut yol durumunun nazara alındığını, projenin onaylandığı esnada “kamunun kullanımına açık yol” halinde olmayan bir takım alanların davacı tarafından sonradan yol haline getirildiğini ve müvekkilinin buna ilişkin masraflardan kurtulmasının (müvekkil lehine bir zenginleşme oluşması) söz konusu olmadığını, müvekkili lehine bir zenginleşme gerçekleştiği varsayılsa dahi, bu zenginleşmenin davacının zararına meydana gelmiş olarak görülemeyeceğini, davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanmasının hukuki olarak izahının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine ve yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin haksız davayı ikame eden davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
— müdürlüğünden yazı cevabının geldiği görülmüştür.
— Dosyası UYAP üzerinden celbedilmiştir.
—sayılı dosyası UYAP üzerinden celbedilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davasıdır.
Davacının talebi haksız işgal tazminatına ilişkin değildir. Zira davacı, dava dilekçesinde açıkça sebepsiz zenginleşmeye dayalı talepte bulunulduğunu da belirtmiştir. — sayılı ilamında bahse konu dava türü “… Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, —— sayılı ————– Kararında; — tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu—- benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır…” şeklinde ifade edilmiştir. Belirtilen —–kararı ışığında ecrimisil talep hakkının zilyet olmayan malike ait olması, davacının dava tarihi itibariyle ve alacak talep ettiği dönemler itibariyle malik olmadığı ve talebinin de haksız işgal tazminatına ilişkin olmadığı anlaşılmaktadır.
Dava sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talebine ilişkin olduğundan, HMK. 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesidir.
Davalılar — dava arkadaşlığı da bulunmamaktadır. Davacı aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan davalılar hakkında birlikte dava açmıştır. Bu sebeple mahkememizce davalı — mahkememizin — tarihli celsesinde davanın tefriki ile ayrı esasa kaydedilmesine ve işbu davaya diğer davalılar –devamına karar verilmiştir.
Dava konu olaya, 6098 sayılı TBK’nın 77 ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanması gerekir.
Somut olayda davacı, idareden ve özel şahıslardan kiraladığı taşınmazların davalılar tarafından kullanılmaları nedeniyle davacı tarafından yapılan ödemelere ve giderlere katılmamalarından kaynaklı davalıların sebepsiz zenginleştiği iddiasına dayanmaktadır.
6098 sayılı TBK. m.77/1’e göre; zenginleşen başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı; TBK. m. 79 ve 80’de “aynen geri verme ilkesi”ne göre düzenlenmiştir.
Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır.
Yine aynı Kanun’un 82 inci maddesinin birinci fıkrasına göre; sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
İki yıllık zamanaşımı süresi, hak sahibinin, mal varlığındaki eksilmeye yol açan işlemi ve sebepsiz zenginleşeni tam olarak öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Ondan önceki noksan bilgiler ve tahminler bu sürenin başlangıcına esas olamaz.
Davalılar——– tarafından süresinde zamanaşımı itirazında bulunulmuş olup bu hususta uyuşmazlık bulunmamaktadır.
İki yıllık zamanaşımı süresi, — varlığındaki eksilmeye yol açan işlemi ve sebepsiz zenginleşeni tam olarak öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda davacı dava dilekçesi ekinde sunduğu ve delil olarak dayandığı davacı tarafından davalılar—– tarihli cevap yazıları ve ————- tarihli yazılarda davacı tarafın sebepsiz zenginleşmeyi ve sebepsiz zenginleşeni öğrendiği açıktır.
Bu haliyle dosya içeriğine göre davacının, mal varlığındaki eksilmeye yol açan işlemi ve sebepsiz zenginleşeni tam olarak öğrendiği tarihin — tarihi olduğu kabul edilerek, dava tarihi —tarihi itibariyle TBK’nın 82. Maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmış olup davalılar — şirketi yönünden açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Açılan davanın Zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 170,78 TL harcın alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 90,08 TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Yatırılan gider avansından kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Davalı—- yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan —— ————-davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren bu davalılara verilmesine,
6-6325 Sayılı Yasa’nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca —- hazine tarafından ödenen ——davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekili ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.