Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/134 E. 2023/559 K. 04.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/134
KARAR NO : 2023/559

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/02/2022
KARAR TARİHİ : 04/07/2023

DAVA:
Davacı vekilinin mahkememize sunduğu 21/02/2022 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davaya konu somut olayda, müvekkil şirket ile davalı arasında—-Noterliği’nin 25/09/2014 tarih ve—–yevmiye numaralı düzenleme şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşme ile müvekkil şirketin, anılan arsada inşaat yapmak, davalın ise buna ilişkin bedeli ödeme edimlerini yüklendiğini, davalının sözleşme’den doğan edimlerini yerine getirmediğini, bunun üzerine taraflarınca —– İcra Müdürlüğü’nde —– numarası ile icra takibi başlatıldığını, davalı ise bu takibe haksız şekilde itiraz etmiş olup gelinen aşamada itirazın iptali ve takibin devamı için işbu davayı ikame etme zorunluluğunun hasıl olduğunu, müvekkil şirket ve davalı arasında bulunan ticari ilişki sebebiyle mahkemen görevli olduğunu, somut durumda, her ne kadar anılan uyuşmazlık taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşmeden kaynaklanmaktaysa da davalı kendisi arsa payı ve taşınmaz satın alma işini ticari faaliyet olarak yaptığını, davalının ülkemiz genelinde birçok taşınmazı bulunduğunu, davalı geçimini de esasında bu kiralar üzerinden sağladığını, tacir olan müvekkil şirket ve davalı arasındaki ilişkinin ticari ilişki, uyuşmazlığın da ticari uyuşmazlık olduğunun söylenebileceğini, müvekkilin davalı ile imzalamış olduğu sözleşmeden kaynaklı borcunu ifa etmiştir. davalı buna rağmen haksız ve hukuka aykırı şekilde borcunu inkâr etmektedir. gelinen aşamada bu haksız itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi gerektiğini, davalı-takip borçlusunca yapılan, maddi ve hukuki dayanağı bulunmayan, itirazın iptaline ve takibin devamına, itirazında haksız ve kötü niyetli olan, alacaklıyı zarara uğratmayı amaçlayan davalının, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA :
Davalı vekili 14/03/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, müvekkilin fazla sayıda taşınmazının bulunmasının müvekkili tacir yapmayacağı gibi, müvekkilin taşınmaz alım faaliyetini de ticari faaliyet haline getirmediğini, müvekkilin taşınmazlarını birikimlerini değerlendirmek için almakta olduğunu, dava konusu işlemde tüketici vasfında olduğunu, dolayısıyla müvekkil aleyhine ticari faiz de işletilemeyeceğini, alacağın varlığını hiçbir şekilde kabul etmemek üzere; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı definde bulunduklarını, şayet davacı sebepsiz zenginleşme nedeni ile alacak talebinde bulunuyorsa, davacının bu alacağı da 2 yıllık zamanaşımına tabi olup, bu açıdan da zamanaşımı definde bulunduklarını, davalı müvekkilin, davacıya herhangi bir borcu olmayıp, davacının 19.12.2018 tarihinde müvekkile dava konusu ödemelerin yapılması için ihtar çektiğini, daha sonra şirket yetkili ve avukatının imzası ile müvekkile hitaben yazı kaleme alarak, ihtarnamenin sehven düzenlendiğini ve yaşanan bu elim hatadan dolayı üzüntü duyduklarını belirttiğini, verilen bu yazıyla birlikte 19.02.2018 tarihindeki bu alacak nedeni ile herhangi bir talepleri olmadığının davacı tarafından kabul edildiğini, davacı şirket yetkilisi —– bu ihtar ve bu beyandan sonra 29.05.2018 tarihinde müvekkilden 1.500.000 TL ( Bir milyon beşyüzbin Türk Lirası) şirketin ihtiyacı için borç para aldığını, bu borç para sözleşmesinde, eğer borcunu 60 gün içinde ödemezse sözleşmenin ekinde bilgileri yer alan kendi taşınmazının, davalıya satılmış sayılacağını kabul ettiğini, alacaklı olan davacının, davalıdan borç alması ve bu borcu ödemezse şirket yetkilisinin evini davalıya teslim etmeyi kabul etmesinin nasıl mümkün olabileceğini, sadece bu belge dahi, davacının taleplerinin ne denli kötü niyetli olduğunu ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, yine 2019 yılında —- İlçesi —– bulunan taşınmazın müvekkile devri için yapılan protokolde, taşınmaz satışından doğan KDV yönünden mahsuplaşıldığını, burada davalı tarafından —- inşaata elden ödenen 340.000. TL dahi bu hesaplaşmada dikkate alınmışken ve müvekkil davalının—– inşaattan 484.675 TL alacaklı kalmışken, davacının iddia ettiği alacağın işbu mahsuplaşmaya dahil edilmemesinin de hayatın olağan akışına aykırı ve davacının haksızlığını ve kötüniyetini gösterdiğini, yine davalı yönünden kabul anlamına gelmemekle birlikte ekte sunulan, şirket yetkilisi —— el yazısı ile yazılmış 26.01.2016 tarihli hesap mutabakatında 2016 mayıs ayı itibari ile—- İnşaat’a 22.000 USD borçlu kaldığı görüldüğünü, 53.000. USD haziran kirası da mahsup edildiğinde, müvekkil hesabın bu hatalı halinde dahi 2016 yılı haziran ayı itibariyle davacıdan 31.000 USD alacaklı olduğunu, 31.000 USD borcuna karşılık —- nolu 30.000. USD lik çek verildiğini, yine bu hesapta yazılmış olup, ancak yazıdan anlaşıldığına göre müvekkilin bu çeki de tahsil etmeden iade ettiğini, davacı Şirket ile davalı müvekkil arasında 15.000.000. USD ye yakın alışveriş olduğunu, davalını, davacı her sıkıştığında kendilerine borç para vermiş ve davalının sadece elden verdiği borç miktarı 500.000 USD’yi geçtiğini, davacı şirket ve ortakları bu elden aldığı borçları da, davalıya henüz ödemediğini, davacının davalının yaşlılığından faydalanmaya çalıştığını, açıkça dolandırıcılık kastıyla hareket ettiğini, davacının davasının reddine, takip kötüniyetle yapıldığını, alacağın %20 sinden az olmamak üzere davacı şirket aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Mahkememizce davalının tacir olup olmadığı yönünde yapılan araştırma kapsamında yazılan yazılara; —– Ticaret Sicil Müdürlüğünün 10.04.2023 tarihli cevabında, davalı —- gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunamadığı; —– Vergi Dairesi Müdürlüğünün 14.04.2023 tarihli müzekkere cevabında, Davalı —- mükellefiyet kaydının bulunmadığı, —–06.01.2016 tarihinden itibaren kanuni temsilci olarak devam ettiği, gayrimenkul sermaye iradı mükellefi olduğunun tespit edildiği bildirilerek cevap verildiği anlaşılmaktadır.6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu maddede sayılan dava ve işlerin asliye ticaret mahkemelerince incelenerek karara bağlanacağı düzenlenmiştir.Davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, davacı şirket tacir ise de dosya kapsamına göre davalının tacir olmayıp, davanın da TTK’nın 4. maddesinde sayılan dava ve işlerden olmadığı anlaşılmaktadır. Eser sözleşmelerinden kaynaklanan dava ve işlere asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılacağına dair özel bir düzenleme de bulunmamaktadır.Bu nedenle, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğundan, mahkememizce davanın usul yönünden reddi ile dosyanın asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur (Emsal karar için bkz.— Bam —- Hukuk Dairesi —-Esas —- Karar sayılı ilamı).

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli—- Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tefhim/tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,Dair, davacı vekilinin ve dahili davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —–Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.