Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/121 E. 2023/399 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/121 Esas
KARAR NO: 2023/399
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/02/2022
KARAR TARİHİ:11/05/2023

DAVA:Davacı vekili Mahkememize sunduğu 17/02/2022 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalı ——- olan alacağının tahsili için ——— esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, ödeme emrinin davalıya—– tarihinde tebliğ edildiğini ve borçlunun işbu vesile ile takipten haberdar olduğunu, davalının, —– tarihinde icra takibine haksız ve yersiz olarak itirazda bulunarak takibi le davalı arasında——-durdurduğunu, müvekkil sözleşme bedelli olmak üzere ——– imzalandığını, bahsi geçen sözleşmede yer alan sorumlulukların müvekkili tarafından yerine getirildiğini, tamamlanmış işler bakımından müvekkilinin ——— faturasını düzenleyip davalıya gönderdiğini, bu kapsamda müvekkilinin ——- malzeme bedeli, ——- malzeme bedeli, ——- deliklerin kapatılması ——- bedelini davalıdan talep ettiğini, işbu tarih sonrası davalının bahsi geçen faturaya ilişkin hiçbir itirazı kaydı bulunmamakla birlikte, davalının, müvekkilinin çalışanının hesabına —-tarihinde bahsi geçen faturanın —- hariç miktarı olan toplam 47.000,00 TL’lik kısmını gönderdiğini, işbu hususa ilişkin ——– tarafından düzenlenmiş ödeme dekontunun bulunduğunu, toplam 55.460,00 TL’lik faturanın mal hizmet bedeli olan 47.000,00 TL’sinin davalı tarafından nüvekkiline ödendiğini, ——- ise davalı tarafından nüvekkiline ödenmediğini, yukarıda yer verilen bilgilerden de anlaşılacağı üzere davalının bahsi geçen faturanın —– hariç miktarını ödeyerek müvekkiline olan borcunu ikrar ettiğini, işbu kalan bedelin tahsili adına müvekkilinin defaten davalı yan ile iletişime geçtiğini ve ödeme talep ettiğini bildirdiğini, müvekkilinin uzun süre davalı tarafından oyalanmasını takiben yukarıda dosya bilgileri verilen icra takibinin davalı aleyhine başlatıldığını beyan ederek, davalı itirazının iptaline ve takibin devamına, yargılama giderlerinin de karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili Mahkememize sunduğu 30/03/2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: davacının icra takibi ve dava tarihi itibarı ile sözleşme koşulları yahut cari hesap ilişkisi uyarınca müvekkilinden talep edebileceği alacağın bulunmadığını, davacı tarafın her ne kadar tarafların, 93.500,00 TL +— anlaştığını ve tamamlanan işler yönünden 47.000,00 TL +—- olmak üzere toplamda 55.460,00 TL’nin müvekkili şirket tarafından davacıya ödenmesi gerektiği iddiasında olup bu yönde fatura tanzim etmişse de davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, nitekim sözleşmede açıkça görüleceği üzere, tarafların, iş başlangıcı malzeme bedelinin 47.000,00 TL olduğu konusunda anlaştığını ve —– tutarının davacı tarafından karşılanacağı hususunda karşılıklı olarak mutabakata vardığını, sözleşme incelendiği takdirde, “ödemeler” başlıklı 8. maddede işin başlangıç bedeli olarak —- tutarında, —–tutarının üzerinin çizilmesi ve bunun hem davacı hem de müvekkili şirket tarafından imzalanması ile —– tutarının müvekkilinden talep edilmeyeceğini, davacı tarafından ödeneceği hususunda anlaşıldığının görüleceğini, müvekkili şirketin, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca üzerine düşen yükümlülüklerin tamamını yerine getirerek, davacının da kabulünde olduğu üzere, sözleşmede kararlaştırılan 47.000,00 TL’yi davacıya ödediğini, sözleşme ile malzeme bedelinin ödenmesi tarihinden itibaren 45 gün içinde davacının işi tamamlayacağının kararlaştırıldığı gözetildiğinde, davacının ödeme yapılmaksızın işi tamamlamayacağı ve dolayısıyla müvekkili şirket tarafından ödemenin tamamının yapıldığını,—- ödemesinin müvekkile yansıtılmayacağı ve davacı tarafından ödeneceği hususunda tarafların mutabık kaldığı izahtan vareste olduğunu, müvekkili şirket tarafından 26.12.2019 tarihinde 47.000,00 TL ödemenin yapılmasına karşın; davacı tarafından 18.03.2020 tarihinde fatura tanzim edilmesinin dahi —– tutarının davacı tarafından ödeneceğine yönelik beyanlarını doğrular mahiyette olduğunu, aksi halde ilk olarak davacının faturayı tanzim etmesi, akabinde müvekkili şirketin ödemeyi yapması gerekeceğini, ayrıca tarafların ——— hususundaki mutabakatının yanı sıra; davacının, 18.03.2020 tarihli 55.460,00 TL bedelli fatura düzenlendiğini, işbu tarih sonrası, bahsi geçen faturaya ilişkin hiçbir ihtirazi kayıtta bulunmamakla birlikte 26.12.2019 tarihinde faturanın 47.000,00 TL’sinin müvekkil şirket tarafından ödendiğini ve bunun borç ikrarı olduğu iddiasında ise de; fatura tarihinin ödeme tarihinden daha sonra olduğu ve bu halde ödemenin herhangi bir ihtirazi kayıt ile yapılamayacağının açık olduğunu, davacının talep ettiği işlemiş faiz ve işlenmesi istenen faiz oranının hukuka aykırı olduğunu, 6102 sayılı Ticaret Kanunu hükümleri gereği, alacaklının işlemiş faiz / temerrüt faizi isteyebilmesi için, TTK 18/3 hükmü uyarınca noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile alacağını borçluya ihtar etmesi ve borçluyu temerrüde düşürmesi gerektiğini, sadece fatura düzenlenmesinin borçlunun temerrüde düştüğü anlamına gelmediğini, faturanın TTK 18/3 hükmünde gösterilen vasıtalar aracılığıyla borçluya ihbarı yahut ihtarı gerektiğini, fakat ne var ki kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafından müvekkili şirketin temerrüte düşürülmediğinden temerrüt faizi istenebilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle işletilmiş 1.258,57 TL işlemiş faiz ve işletilmesi istenen temerrüt faiz oranının kabulü mümkün olmadığını, söz konusu uyuşmazlık bakımından TTK 1530 hükümlerinin uygulama alanı bulmayacağını, ayrıca İİK 58/3 hükmünde açıkça belirtildiği üzere, faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün takip talebinde ve buna dayalı olarak ödeme emrinde gösterilmesi gerektiğini, ancak huzurda görülen davaya dayanak takip talebi ve ödeme emrinde faizin işlemeye başladığı gün yer almadığını, beyan ederek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davacının ——— sayılı takip dosyasından dolayı alacaklı olup olmadığı, taraflar arasında akdedilen sözleşmede yer alan KDV bedelinden davalının sorumlu olup olmadığı, davalının icra takibine itirazının haklı olup olmadığı, iptalinin gerekip gerekmediği noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.

DELİLLER:
Tarafların—- kayıtları —— getirtilerek dosya arasına alınmıştır.
—- sayılı dosyası celp ve tetkik edilmiştir.
——- davalının ——- dönemine ait —– formları celp edilmiş ve gelen yazı cevabı dosya arasına alınmıştır.
—– sayılı dosyası celp ve tetkik edilmiştir.
Davacı şirket yetkilisi 25/10/2022 tarihli celsede isticvap edilmiş ve beyanında; “sözleşmenin——— Sayfasında yer alan çizgi ve imza sözleşmenin peşin olarak ödenecek miktarına 47.000,00-TL olacağı yönündedir. Bu amaçla atılmış çizgi ve imzadır. Sözleşmenin toplam bedelinden kdv’nin düşmesi amacını taşımamaktadır. Bizim kestiğimiz faturaya davalı tarafça bir itiraz yapılmamıştır.———- bedelinin ödenmemesine ilişkin davalı tarafça aramızda bir anlaşma bulunmamaktadır. Sözleşmede paraf olarak yer alan imza bana ait değildir. Şantiye şefine aittir ancak sözleşmede yer alan çizgi ve imzalar benim onayımla yapıldı.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Bilirkişi 30/03/2023 tarihli raporunda özetle; davacı yanın sunduğu ticari defterlerin TTK hükümlerine göre gerekli açılış ve kapanış onayına sahip olduğu, davacı defterlerinin HMK 222’ye göre delil niteliğinde olup olmadığı hususunun mahkemenin takdirinde bulunduğunu, davalı yanın ticari defterlerini ibraz etmemesi hakkında takdirin mahkemeye ait olduğunu, davalının kendisine keşide edilen faturayı iade etmediğini veya itirazına konu —- bedeli kısmı kadar bölüm için iade faturası kesmediğini, dolayısı ile bu faturadaki — bedelini zaten maliyeye ödeyeceği—- tutarından mahsup ederek indirim konusu yaptığını, yani faturadaki —kullandığı dikkate alındığında; davacının davalı yana —- bedeli kadar KAYDİ (defter kayıtlarındaki) alacağının mevcut olduğunu, davacı yanın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda da, davalı yandan takip tarihi itibarı ile KAYDİ olarak 8.460,00 TL alacaklı göründüğünü, davacının davalı yanı takiple temerrüde düşürdüğü, dolayısı ile talep edilen faizin infaz anında icra müdürlüğü tarafından hesaplanacağını, davacının talep ettiği icra inkar tazminatı hakkında takdirin mahkemeye ait olduğunu beyan ve rapor etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Davacı tarafça, davalı ile aralarında yüklenici sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşmede kararlaştırılan işi yaptıkları, işle ilgili olarak 55.460,00 TL fatura kestikleri, davalı tarafından faturanın 47.000,00 TL’lik kısmının ödendiği, bakiye kısım için icra takibi başlattıklarını davalının takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğu iddialarıyla eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafça, mahkemenin yetkisiz olduğu, davanın icra takibinin yapıldığı yer olan ——–özleşmede yetki şartı olarak belirtilen—– mahkemelerinde davanın açılması gerektiği, bu nedenle yetki nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, sözleşmede——– ifadesinin üzerinin çizilip paraf atıldığı, bu nedenle —-davacının sorumlu olduğu, faiz yönünden taleplerin yerinde olmadığı iddialarıyla davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı kdv alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalının yetki itirazı yönünden yapılan incelemede; davalı tarafça davaya bakmaya——- veya ——–mahkemelerinin yetkili olduğu iddiasıyla yetkisizlik kararı verilmesinin talep edildiği, kesin olmayan yetki durumunda yetki itirazının HMK’nın 19/2. Maddesinde düzenlendiği, madde hükmüne göre, yetkiye itiraz edilirken seçilen yetkili mahkemenin bildirilmesinin gerektiği, aksi halde yetki itirazının dikkate alınamayacağının düzenlendiği, eldeki davada davalı tarafça yetkiye itiraz edilmiş ise de seçilen yetkili mahkemenin bildirilmediği bu nedenle usulüne uygun bir yetki itirazı bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen 24/12/2019 tarihli sözleşmenin incelenmesinden; iş sahibinin davalı, yüklenicinin davacı olduğu, sözleşme bedelinin 93.500,00 TL + KDV olduğu, işin malzeme bedeli olan 47.000,00 TL’nin ödenmesi ile başlayacağının kararlaştırıldığı, sözleşmede 47.000,00 TL’nin yanında —– ibaresinin de bulunduğu ancak bu ibarenin üzeri çizilerek paraflandığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafından 47.000,00 TL’nin ödendiği hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Temel uyuşmazlık 47.000,00 TL’nin —- davalının sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Sözleşmede üzeri çizilen —-ifadesi nedeniyle davacı şirket yetkilisinin isticvabına karar verilmiş, davacı şirket yetkilisi tarafından;—-ibaresinin üzerinde yer alan çizgi ve imzanın kendi onayıyla çalışanları tarafından atıldığını, çizgi ve imzanın peşin ödeme sırasında —- talep edilmeyeceği iş bittikten sonra talep edileceği anlamı taşıdığı ve çizgi ve imzanın—– vazgeçme anlamı taşımadığı şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamından; taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğu, toplam iş bedelinin 93.500,00 TL + —- olduğu, sözleşmenin 8. Maddesi ile malzeme bedeli olan 47.000,00 TL’nin peşin ödeneceği, peşin ödemenin yapılmasıyla işin başlayacağının bakiye bedelin işin tamamlanmasından sonra ödeneceğinin kararlaştırıldığı, peşin ödenmesi gereken bedel olan 47.000,00 TL’nin ödendiği hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, 47.000,00 TL’nin ———ibaresinin üzerinin çizilmesi nedeniyle peşin ödenecek meblağ içinde yer almadığı, iş tamamlandıktan sonra 93.500,00 TL + KDV’den peşin ödenen 47.000,00 TL’nin mahsubundan sonra bakiye kısmın talep edilebileceği, davacı ticari defterlerinin incelenmesine göre, bakiye iş bedelinin tahsiline ilişkin kesilmiş bir fatura bulunmadığı, bu nedenle bu aşamada 47.000,00 TL’nin ——- talep edilemeyeceği, davalının takibe itirazının haklı olduğu, davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği bu kapsamda kötü niyet tazminatının koşullarının oluşmadığı sonuç ve vicdani kanaatine———- varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
Şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 144,48 TL harcın alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 35,42 TL karar ve ilam harcının terkin sınırının altında kalması nedeniyle tahsiline yer olmadığına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 8.460,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu arabuluculuk nedeniyle arabulucuya hazine tarafından ödenen 1.320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/05/2023