Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/112 E. 2022/768 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/112 Esas
KARAR NO : 2022/768

DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 14/02/2022
KARAR TARİHİ : 15/11/2022
DAVA:
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 14/02/2022 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkil—- arasında imzalanan 06 Aralık 2021 tarihli —–Sözleşmesi olduğunu, bu sözleşme ile—-davalı —– tarafından üstlenildiğini, 06 Aralık 2021 tarihli sözleşme ile toplam 264.164,00 TL + KDV bedeli ile sözleşme konusu —–davalı——tarafından en geç 20 Aralık 2021 tarihinde teslim edileceğinin taahhüt edildiğini, anılan sözleşmenin “Ödemeler” başlıklı maddesinde, sözleşme bedelinin 100.000,00 TL’lik kısmının malzeme tesliminde davalıya teslim edilecek 31 Mart 2022 vadeli çek ile, 200.000,00 TL’lik kısmının ise 30 Nisan 2022 ve 31 Mayıs 2022 vadeli 2 adet çek ile ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davacı müvekkil şirket, 30 Nisan 2022 ve 31 Mayıs 2022 vadeli çekleri keşide etmiş ve sözleşmenin imza tarihi olan 06 Aralık 2021 tarihinde davalıya teslim ettiğini, dava konusu çeklerin davalıya teslim edilmesine rağmen 06 Aralık 2021 tarihli sözleşme konusu —— en geç 20 Aralık 2021 tarihinde teslimi gerekmekte iken davalı tarafından teslim edilmemesi üzerine davalıya —— yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiğini, davalı——anılan ihtarnameye cevap vermediği gibi işbu davanın açıldığı tarih itibari ile sözleşme konusu —— müvekkil şirkete teslim etmediğini, anılan ihtarnamede ayrıca, gecikme cezası tahakkukuna ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, 06 Aralık 2021 tarihli sözleşme ile üstlenilen edimlerin ihtarnamenin tebliğinden itibaren en geç 10 (on) gün içinde eksiksiz olarak tamamlanması, aksi taktirde gerek sözleşmeden gerekse kanundan kaynaklanan tüm yasal hakların kullanılacağının ihtar edildiğini, müvekkil—– kapsamında davalıya teslim edilen ——seri numaralı, 30 Nisan 2022 tarihli, keşide yeri —–keşidecesi ——olan 100.000,00 TL bedelli çek nedeniyle ve—– seri numaralı, 31 Mayıs 2022 tarihli, keşide yeri ——olan 100.000,00 TL bedelli çek nedeniyle davacı müvekkil —— borçlu olmadığının tespitini, ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 23/09/2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: davanın usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğunu, tebligatın usulsüz yapıldığını, dava dilekçesinin ve yenileme dilekçesinin taraflarına tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 23.09.2022 tarihi olduğunun kabulüne, işbu dilekçenin cevap dilekçesi olarak değerlendirilmesine karar verilmesini, her ne kadar ilgili çeklerle alakalı menfi tespit talebinde bulunulmuşsa da, müvekkilin davacı firmaya herhangi bir borcu bulunmadığını, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davaya konu çeklerin taraflar arasında yapılan —— malzeme sözleşmesi kapsamında verilip verilmediği, sözleşme kapsamında verilmiş ise—– teslim edilip edilmediği, davacının davalıya borçlu olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, menfi tespit davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Menfi tespit davasını düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 72. Maddesindeki ” Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Tarafların ticaret sicil kayıtları celp edilmiş ve gelen yazı cevabı dosya arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Dava, çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, menfi tespit davasıdır.
Dava dilekçesinin ekinde yer alan ——Sözleşmesi başlıklı 06/12/2021 tarihli sözleşmenin işbu davanın tarafları arasında akdedildiği, sözleşmede işin tanımının —–malzeme alımı olarak yapıldığı, ödemenin 100.000,00 TL’lik kısmının malzeme tesliminde verileceği, 100.000,00 TL’lik kısmının —- numaralı çek ile, 100.000,00 TL’lik kısmının —— numaralı çek ile yapılacağının, çeklerin sözleşme tarihinde teslim edildiğinin belirtildiği, sözleşmenin altında davacı ve davalının kaşe ve imzalarının bulunduğu anlaşılmıştır.Davaya konu çeklerin incelenmesinden; çeklerin keşidecilerinin—— olduğu, bedelinin 100.000,00 TL olduğu, çeklerden ——seri numaralı çekin keşide tarihinin 31/05/2022 ve ——- seri numaralı çekin keşide tarihinin 30/04/2022 olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafça sözleşmeye konu —— teslim edilmemesi nedeniyle çeklerin bedelsiz kaldığı iddia edilmiş ve bu nedenle eldeki menfi tespit davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafça mahkememize sunulan 23/09/2022 tarihli dilekçe ile davacı tarafça iddia edilen sözleşmenin varlığı ve —— davacıya teslim edilemediği iddiaları ikrar edilmiş, takas-mahsup defi ileri sürülmüştür.Tarafların dilekçelerinin değerlendirilmesi ile taraflar arasında ——malzemesi alımına ilişkin sözleşme bulunduğu, dava konusu çeklerin bu malzemelerin bedeli yerine geçmek üzere verildiği ve malzemelerin teslim edilmediği hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.Davalı tarafın takas-mahsup defi yönünden yapılan incelemede; öncelikle takas ve mahsup kurumlarının aralarındaki farkın ortaya konulması ve her iki kavramın şartları tartışılarak somut olayda her iki kavramın şartlarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Mahsup kavramı alacağın miktarını belirlemeye yönelik bir kavram olup, aynı hukuki ilişkiden kaynaklı karşılıklı alacak-borç kayıtlarının birbirlerinden mahsup edilmesinden sonra alacağın belirlenmesini temine yarar bir kavramdır. Davalı tarafça varlığı ileri sürülen alacak davaya konu sözleşmeden değil, başka alacak-borç ilişkilerinden kaynaklandığı, bu nedenle aynı ilişkiden kaynaklanmaması nedeniyle mahsup itirazının yasal koşullarının oluşmadığı, mahsubun somut olayda değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, takas kavramı yönünden yapılan değerlendirmede ise takas kurumu TBK’nun 139 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup bir defi olan takasın uygulanabilmesi için karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edim alacağının bulunması gerekmektedir. Somut olayda davacının alacak iddiası bulunmamakta, davalının elinde bulunan çeklerden dolayı borçlu olmadığı iddiası bulunmakta, buna karşılık davalının davacı ile olan başka işlerinden kaynaklı olarak alacağının bulunduğu iddiası bulunmaktadır. Bu kapsamda karşılıklı iki özdeş alacak bulunmadığından takasın şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamından taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği davacı tarafından davalıya davaya konu çeklerin verildiği, davalının sözleşme gereği yükümlendiği edimini ifa etmediği, bu nedenle çeklerin bedelsiz kaldığı, somut olayda takas ve mahsup kurumlarının uygulanmasının şartlarının oluşmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davacının davalıya —— şubesi’ne ait,—— seri numaralı 30/04/2022 keşide tarihli, keşidecisi —— olan 100.000,00 TL bedelli çek ve —–seri numaralı 31/05/2022 keşide tarihli, keşidecisi—— olan 100.000,00 TL bedelli çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 13.662,00 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 3.415,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.246,50 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—— vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yargılama boyunca yapılan 224,00 TL posta ve tebligat giderinden oluşan yargılama gideri ile 3.415,50 TL peşin harç ve 80,70 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 3.720,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Yatırılan avanstan kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,Dair, taraf vekillerinin vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —–Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.