Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1053 E. 2023/229 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1053 Esas
KARAR NO : 2023/229

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/12/2022
KARAR TARİHİ : 16/03/2023
DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 29/12/2022 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından, müvekkiller aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile —– Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, iş bu icra takibi ciro silsilesindeki kopukluk ve protesto çekilmemesi ve borçlu olunmaması sebepleri yönünden takibin iptali ve borçlu olunmadığının tespiti gerektiğini, icra takibine konu kambiyo senedinde açıkça görüleceği üzere ciro silsilesinde kopukluk mevcuttur olduğunu, davacı tarafın yetkili hamil olmadığını, ciro silsilesi kopukluk olması sebebiyle müvekkillerin cirosunun geçersiz olduğunu, geçersiz ciroya dayalı yapılan takibin de hukuka aykırı olduğunu, takibin iptalini talep ettiklerini, senedin arka yüzünde lehtarın cirantasına ilişkin hiçbir husus ve ibare olmadığını, davalı tarafından usulüne uygun protesto çekilmediğini, davalının herhangi bir protesto göndermediği ve icra takip dosyasına dayanak belge sunmadığını, davalı ile aralarında hiç bir alacak-verecek ilişkisi bulunmadığını, söz konusu senedi düzenleyen ——isimli şahısın müvekkillerin oğlu ve abisi olduğunu, kambiyo senedinin lehtarı ve son hamili olan —- isimli şahsı tanımadığını, söz konusu senetteki imzaların, baskı ve aldatma yolu ile alındığını, müvekkillerin kimseye borcu olmadığını, müvekkil —– emekli ve ev hanımı olduğunu, müvekkil ——ise ev hanımı olduğunu, müvekkillerin icra alacaklısı davalı … ile hiç bir ilişkisi olmadığı gibi, şahsı da tanımadığını, müvekkillerin davalı tarafa herhangi bir borçları bulunmadığını, müvekkillerin borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptalini, davanın kabulüne, müvekkillerin davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine,—— takibin iptaline, davalının haksız ve kötüniyetli olması sebebiyle alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmaya da katılmamıştır.Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davacıların davalıya ——Esas sayılı takip dosyasına dayanak 22/09/2012 tanzim, 05/08/2019 vade tarihli, 60.000,00 TL bedelli bonodan dolayı borçlu olup olmadıkları, takibin iptalinin gerekip gerekmediği olup olmadığı noktasındadır.Davanın Hukuki Sebebi: Menfi tespit davasını düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 72/1. Maddesindeki ” Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen ——- Esas sayılı dosyasında; davacılar/takip borçluları hakkında bila tarihli takip talebi ile ilamsız takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Davacı tarafça, davalı tarafından aleyhlerine kambiyo senedine dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, takibe dayanak senette ilk cironun lehtarın cirosu olmadığı bu nedenle ciro silsilesinin bozuk olduğu, senetle ilgili olarak ödememe protestosu çekilmediğini, davalı ile aralarında hukuki ilişki de bulunmadığını beyanla senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.Davalı tarafa dava dilekçesinin tebliğ edilmesine rağmen davalılar cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.Dava, bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti (menfi tespit) istemine ilişkindir.Davaya konu senedin incelenmesinden; keşide tarihinin 22/09/2012, vade tarihinin 05/08/2019, keşidecisinin ——lehtarının —–olduğu, senedin arka yüzünde ilk cironun—– ikinci cironun—— ve son cironun —–ait olduğu anlaşılmıştır.Eldeki davanın; davacılarının senedin cirantaları ve takip borçluları, davalısının senedin lehtarı olduğu ve takip alacaklısı olduğu anlaşılmıştır.Bonoda ilk cironun lehtara ait olması zorunludur. Ciroların birbirlerine bağlı olması, her şeyden önce, ilk cironun lehtar tarafından yapılmasıyla mümkündür. İlk ciro lehtara ait değilse ciro zinciri düzensiz demektir (——- Karar sayılı ilamı)Bononun arka yüzünde lehtarın cirosundan önce yer alan cirolar açıkça aval kaydı taşımadığı sürece bir hüküm doğurmazlar ——Eldeki uyuşmazlıkta; davacıların ciroları kambiyo senedinin arka yüzünde ve lehtarın cirosundan önce yer almaktadır. Senette lehtarın cirosundan önce ciro bulunması nedeniyle ciro silsilesi bozuktur. Davacıların cirolarının senedin arka yüzüne atılmış olması ve ciroda açıkça aval kaydı bulunmadığından cironun aval şerhi olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir. Bu nedenlerle davalı lehtarın davacı cirantalara başvuru imkanı bulunmamaktadır. Öte yandan, davacıların cirolarının geçerli olarak kabul edilmesi halinde, lehtarın cirantalara müracaat edebilmesi için bonolara da uygulanması gereken TTK’nın 714/5’nci maddesine göre ödememe protestosu çekmiş olması gerekmektedir. Somut olayda; ödememe protestosunun çekildiğine dair bir belge de bulunmamaktadır.
Tüm bu nedenlerle; davalı tarafından davacılar aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla takibe dayanak senette lehtarın cirosundan önce yer alan davacı cirolarının geçersiz olduğu, açık bir aval kaydı içermediğinden aval olarak da kabul edilemeyeceği, ödemem protestosunun çekildiğinin de ispat edilemediği, bu kapsamda, davacıların davaya konu senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesi gerektiği, davalının takip yapmakta kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden kötü niyet tazminatının koşullarının oluşmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davacıların davalıya ——Esas sayılı takip dosyasına dayanak keşidecisi—- lehtarı … olan, 22/09/2012 tanzim, 05/08/2019 vade tarihli, 60.000,00 TL bedelli senetten dolayı BORÇLU OLMADIKLARININ TESPİTİNE, takibin davacılarla sınırlı olarak İPTALİNE,
3-Şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 4.098,60 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.025,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.073,6‬0 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 9.600,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davacılar tarafından yargılama boyunca yapılan ve 179,90 TL başvurma harcı ve 61,00 TL posta ve tebligat giderinden oluşan yargılama gideri ile peşin harç olarak alınan 1.025,00 TL olmak üzere toplam 1.265,9‬0 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-Davanın menfi tespit davası olması nedeniyle zorunlu arabuluculuğa tabi değil ise de; davadan önce arabuluculuğa başvurulduğu ve hazine tarafından arabulucuya 1.600,00 TL ödendiği anlaşılmakla bu miktarın yargılama gideri olarak değerlendirilip 1.600,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Yatırılan avanstan kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.