Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/805 E. 2021/892 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/805
KARAR NO: 2021/892
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/01/2018
KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili — tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı—— tarihine kadar müvekkili şirkette çalıştığını, çeşitli pozisyonlarda görev aldıktan sonra—- yılından itibaren genel müdür olarak görevini ifa ettiğini, davalının müvekkili şirkette işe başlarken imzaladığı iş akdine rekabet yasağına uyacağına ilişkin taahhütte bulunduğunu, iş ilişkisinin devam ettiği süreçte davalının eğitim masrafları karşılanarak, ileride müvekkili şirket için menfaat sağlayacağı düşünülerek fuarlara ve seminerlere katılımının sağlandığını, bu sayede davalının alanında tecrübe kazandığını, —–tarafından kurulduğunu, kurulan şirketin müvekkili şirket ile aynı iş kolunda faaliyet gösterdiğini, —- tarihli — göre davalı —- tek başına yönetim kurulu üyeliğine seçilerek şirketin yönetimini eline aldığını, davalının işten ayrıldıktan sonra —- sonra müvekkili şirket ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren dava dışı şirketin tek yönetim kurulu üyesi olduğunu ve müvekkili şirket vasıtasıyla edinmiş olduğu bilgi birikimini, müşteri bilgilerini dava dışı şirkete doğrudan sağlamaya başladığını ve müvekkili şirketin ticari sırlarını doğrudan aktararak müvekkili şirketin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, davalının iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı davrandığının açık olduğunu, bu durumu engellemek için iş sözleşmesinin bitiminden sonra işçinin eski işverenine karşı rekabet teşkil edecek davranışlarda bulunmaması için belirli veya belirsiz süreli iş sözleşmesine buna ilişkin hüküm konulduğunu veya işçi ile bu konuda ayrı bir sözleşme yani rekabet yasağı sözleşmesi yapıldığını, davaya konu olayda müvekkilinin sözleşme serbestisi ilkesi ve sınırları içerisinde iş sözleşmesi dahilinde bir taahhüt içeren şart olarak avalı ile kararlaştırıldığını, ahde vefa ilkesi içerisinde davalının bu hükümlere riayet etmesi ve müvekkilinin müşteri portföyü ile ticari sırlarını afişe etmemesi gerektiğini, davalı —– müvekkili şirketin —–görevini ifa etmiş olduğundan dolayı yurtiçi ve yurtdışı firmalara doğrudan hizmet sunan kişi olduğunu ve müvekkili şirketin müşterilerine ve bilgilerine rahatlıkla nüfus etmekte ve edebilecek konumda olduğunu davalı tarf rekabet etmeme yasağını ihlal etmiş olduğu için bu aykırılığın yaptırımlarının muhatabı olması gerektiğini, kanunda belirtilen şart ve kayıtlara uygın olarak kararlaştırılmış rekabet yasağını işçinin ihlal etmesi durumunda gündeme gelebilecek yaptırımların TBK m.446’da belirtildiğini, cezai şart borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi halinde, borçlunun alacaklıya karşı yerine getirmeyi yüklendiği edim olduğunu, TBK m179-182 ‘de düzenlendiğini, davalının rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davranışı sonucu meydana gelen işverenin zararı sözleşmede öngörülen cezai şarttan daha fazla ise, işveren ilave zararlarını da davalıdan talep edebildiğini, davalının son aylık ücretinin hem işyeri hem — kayıtlarından anlaşılacağı üzere —olduğunu, cezai şarta ilişkin hesaplamanın bu miktar üzerinden yapılması gerektiğini, sonuç olarak açıklanan nedenlerle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla — maddi tazminata — cezai şarta, öncelikli olarak tedbiren ve sonrasında en az 2 yılı süreli olarak TBK m 445/2 uyarınca davalının ve— sınırlandırılması yaptırımının uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu—- tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının arabulucuya başvurmadan işbu davayı ikame etmesi nedeniyle davasının dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddi gerektiğini, açılan davanın görev ve yetki yönünden de hukuka aykırı olup ayrıca usulden reddi gerektiğini, esasa ilişkin itirazlarında, müvekkili ile davacı arasında imzalanan iş sözleşmesinde mevcut rekabet yasağını öngören maddenin yer süre ve işin niteliği bakımından sakat ve hukuka aykırı olup uygulanmasının mümkün olmadığını, kaldı ki iş akdinin karşılıklı anlaşarak—- farklı pozisyonlarda çalıştığını —- yılından iş akdinin feshedildiği tarihe kadar genel müdür olarak görev yaptığını, şirket hissedarları arasındaki anlaşmazlıkların şirket çalışanlarına sirayet etmesi sonucu şirket personeli arasında kutuplaşmalar olduğu, müvekkile danışılması gereken bir çok konuda danışılmadığı, artık verimli ve faydalı çalışma imkanı kalmadığından —- tarihinde yönetim kuruluna hitaben tüm yasal haklarının kendisine ödenerek iş akdinin karşılıklı olarak feshedilmesini talep ettiğini, bu teklifin yönetim kurulu tarafından kabul edildiğini, icap ve kabul ile ikale sözleşmesi kurulduğunu, gelinen bu nokta itibariyle taraflar arasında iş akdinin ikale sözleşmesi ile sona erdiğinin kabulünün yasa gereği olduğunu, taraflar arasındaki iş akdinin her anlamda mutabakat ile sona erdiğinden rekabet yasağına dair hükmün uygulanamayacağını, taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesinin (k) bendinde rekabet yasağının aynen; —– illerinde işverenin ticari faaliyet konusuna giren tüm ticari işleri ile ticari ilişki içerisine girdiği ve bu —-şeklinde düzenlendiğini, içeriği itibariyle adeta sonsuz bir dehliz niteliğinde olduğunu, bu hükmün bir an için uygulandığı düşünüldüğünde müvekkilinin — oluşan ——– çalışamayacağını, bu maddenin uygulanmasının müvekkilinin yıllarca emek verdiği sektörde iki sene boyunca çalışamaması anlamına geleceğini iki yıl çalışamaması sonucu bir kazanç elde edemeyeceğinden kendisinin ve ailesinin açlığa mahkum edileceği anlamına geleceğini, Anayasa’nın 48. Maddesinde “Herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir, özel teşebbüsler kurmak serbesttir” denildiğini rekabet yasağının bu şekilde uygulama alanı bulabilmesinin Anayasa’ya kanunlara, doktrinlere aykırılık teşkil ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Dava, hizmet sözleşmesine dayalı rekabet yasağının ihlali nedeniyle uğranılan zararların tazmini(tazminat), davasıdır.
Davacı vekili —- tarihli dilekçesi ile; haksız rekabetten kaynaklı tazminat davasından ve bu dava ile ilgili tüm taleplerinden gördükleri lüzum üzerine feragat edildiğini, herhangi bir vekalet ücreti talep edilmediğini, mahkemece bu yönde bir karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —- tarihli dilekçesi ile feragati kabul ettiklerini, davacının davadan feragat etmesi üzerine herhangi bir suretle vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını belirterek feragat uyarınca işlem yapılmasını talep etmiştir.
Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir(HMK m.307). Feragat, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği gibi, hüküm ifade edebilmesi de karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir, ancak feragat kayıtsız ve şartsız olmalıdır(HMK m.309). Feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir(HMK m.310) ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur(HMK m.311).
Vekilin davadan feragat etmesi halinde, bu konuda vekaletnamesinde özel yetki bulunmalıdır(HMK m.74).
Feragat beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir(HMK m.312).
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, feragat, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı taraf dilekçe ile kayıtsız ve şartsız olarak yargılama sırasında davasından feragat ettiğini bildirdiğinden, feragat beyanının yasal şartları taşıdığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir(HMK m.307). Feragat, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği gibi, hüküm ifade edebilmesi de karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir, ancak feragat kayıtsız ve şartsız olmalıdır(HMK m.309). Feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir(HMK m.310) ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur(HMK m.311).
Vekilin davadan feragat etmesi halinde, bu konuda vekaletnamesinde özel yetki bulunmalıdır(HMK m.74).
Feragat beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir(HMK m.312).
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, feragat, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı taraf dilekçe ile kayıtsız ve şartsız olarak yargılama sırasında davasından feragat ettiğini bildirdiğinden, feragat beyanının yasal şartları taşıdığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Feragat nedeni ile davanın REDDİNE,
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 2.305,42 TL karar ve ilam harcının işin hitamında ödenmesi gereken 59,30 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından 492 sayılı Harçlar Kanunun 31. maddesi gereğince fazla alınan 2.246,12 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya ödenmesine,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Talebi olmaması nedeniyle davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile———— Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle dosya üzerinden karar verildi. 16/12/2021