Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/758 E. 2023/371 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/758
KARAR NO : 2023/371

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/11/2021
KARAR TARİHİ : 27/04/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı —– Şirketince—— poliçe numaralı Z.M.M.S. İle teminatlı —– plaka sayılı aracın yapmış bulunduğu tek taraflı trafik kazası neticesinde müvekkilinin ağır yaralandığını ve sürekli iş göremezlik durumu meydana geldiğini, —— Başkanlığı’nın 16.09.2020 tarih ve —–sayılı sürekli iş göremezlik kati raporuna göre müvekkilinin sürekli iş göremezlik oranının %9 olarak tespit edildiğini, taraflarınca davalı —– Şirketi’ne yapılan başvuru neticesinde —–Şirketi ile yapılan yazışmalar neticesinde—— numaralı hasar dosyasında müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmayacağına ilişkin 20.01.2021 tarihli e-imzalı cevabi yazı gönderildiğini beyan ederek müvekkilinin zararının yargılama neticesini beklemek sureti ile mağduriyetini daha da arttırmamak adına 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m.76 hükmü gereği 100.000 TL geçici ödemenin teminatsız olarak müvekkiline tahsisine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 16.11.2020 tarihi itibari ile işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı —– Şirketi’nden alınarak müvekkiline verilmesine, maluliyet tespiti için ödenen 1.260 TL’nin davalı —— Şirketi’nden alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı—- Şirketi üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın kaza sonucu yaralanmasının maluliyet haline neden olmadığını, taraflarına iletilen sağlık raporlarının değerlendirilmesi sonrasında alınan tıbbi mütalaa çerçevesinde davacının herhangi bir maluliyetinin olmadığı gerekçesiyle başvurunun reddedildiğini, davanın da davacı tarafın herhangi bir maluliyetinin mevzubahis olmadığından hareketle reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafın geçirdiği kaza sonrası çekilen mr’da bel bölgesinde herhangi bir problem tespit edilmemişken, sonradan alınan mr’da kuyruk sokumu bölgesindeki grafilerde fıtıklaşmadan söz edildiğini, bu kapsamda fıtıklaşmanın kaza ile illiyeti olmadığını, hiçbir şekilde talep sahibinin dava konusu kazaya ilişkin maluliyetinin bulunmadığına ilişkin savunmalarına halel gelmemek kaydıyla birlikte aksi kanaatte olunması durumunda davacı tarafın ——- sevkinin sağlanarak maluliyetine ilişkin rapor tanzim ettirilmesine karar verilmesini, hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla birlikte müvekkili şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru oranında poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, davanın reddi talebi asıl olmakla Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümesi mümkün olmadığından dosya kapsamındaki değerlendirmenin kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan genel şart hükümlerine göre yapılması gerektiğini, başvuru konusu taleplerin kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan trafik sigortası genel şartları uyarınca değerlendirilmesini, davanın reddi talebi asıl olmakla maluliyet tazminatı hesaplamasında esas alınacak unsurlar, genel şartlarda açıkça belirlenmiş olup, yapılacak hesaplamada genel şart hükümlerinin esas alınması gerektiğini, maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi hususunun—– tarafından yerine getirilmesi gerektiğini, dolayısıyla davaya konu somut olay bakımından davacıların ——- ilgili ihtisas dairesine (3.daire) sevkinin sağlanarak, kazadan sonra gördüğü tedavilere ilişkin teşhis ve tedavi dosyalarının da ikmal edilmek suretiyle muayenesinin yapılması ve dava konusu trafik kazasına bağlı yaralanması nedeni ile vücut çalışma gücünü kaybedip kaybetmediği konusunda Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri uygun olarak heyet raporu alınmasını talep ettiklerini, zarar hesabı için seçilecek bilirkişinin aktüerler siciline kayıtlı kişilerden olması gerektiğini, davacının söz konusu olaydan dolayı—–herhangi bir ödeme alıp almadığının tespiti gerekeceğini, —— ücretinin ancak yargılama gideri olarak hüküm altına alınabilecek olup, bu tutarın hiçbir şekilde asıl alacak gibi değerlendirilerek bu tutara ilişkin vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, başvuru tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini, hiçbir şekilde kabul manasına gelmemek kaydıyla sigortacı olan müvekkili şirketten başvuru tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulmasının hatalı olduğunu, sigortacı olan müvekkili şirketten ancak K.T.K 98. ve 99. maddeleri uyarınca, gerekli tüm belgelerle birlikte yapılan müracaattan 8 işgünü sonrasından itibaren, böyle bir müracaat bulunmadığı takdirde ise ancak dava tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğini beyan ederek davacıda herhangi bir kalıcı sakatlık olmadığından açılan davanın müvekkil şirket yönünden reddine , her halükarda davanın esastan reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tensip zaptı ile davacının sosyal ve ekonomik durum araştırması için ilgili kolluğa müzekkere yazılmasına, davalı sigorta şirketine müzekkere yazılarak—– numaralı hasar dosyasının celbine , —–müzekkere yazılarak davacıya 14/08/2019 tarihli trafik kazası nedeniyle rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı ve gelir bağlanıp bağlanmadığının sorulmasına karar verilmiş olup, müzekkere cevapları dosya içeresine alınmıştır.Mahkememizce davacı vekili tarafından TBK 76. Maddesine göre ihtiyati tedbir mahiyetinde ön ödeme talebinde bulunulmuş ise de 14/08/2019 tarihli trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olup olmadığı, kusur oranı, davalı sigorta şirketinin kusur oranından sorumlu olup olmadığı, kusur oranı, davalı sigorta şirketinin kusur oranında sorumlu olduğu miktar, davacının arka koltukta emniyet kemeri takmadığı, davacının kaza sonucu kendi yaralanmasında müterafik kusuru bulunup bulunmadığı, davacının müterafik kusur oranı henüz belirlenemediğinden bu aşamada talebin reddine karar verilmiştir.Mahkememizce dosyanın —–Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilerek, dosyada mevcut kaza tespit tutanakları, ifade tutanakları, savcılık dosyası, hasar dosyası evrakları ile —– Dekanlığı tarafından davacı hakkında düzenlenen 16/09/2020 tarihli maluliyet raporunda, davanın kaza esnasında aracın arka koltuğunda oturduğu ve emniyet kemeri takılı olmadığı beyanı dikkate alınarak kendi yaralanmasında müterafik kusuru bulunup bulunmadığı, müterafik kusur oranı ile kaza ile yaralanma arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı hususlarında rapor aldırılmasına karar verilmiş , alınan 02/06/2022 tarih ve —–sayılı —— raporunda arkadan çarpmalarda en sık rastlanan lezyonun kamçı hareketine bağlı olarak boyun omurları ve medulladaki hasar olduğu, arka tarafta boyunluk olmayan hallerde bu etkinin artacağı, mevcut kazada birden çok sayı ve şekilde çarpmanın ardçıl şekilde gerçekleştiği anlaşılmakla davacıda mevcut yaralanmanın oluşumunda —–faktörün bulunduğu dikkate alındığında davacının kaza esnasında emniyet kemeri takmamamasının maluliyet durumuna ve oranına etkisinin tıbben bilinemeyeceği, hekim dışı kişilerin kusur oranı tespitinin Kurulun görevleri arasında olmadığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen 21/10/2022 tarihli ara karar ile dosya içerisine alınan davacı asile ait kolluk kuvvetleri tarafından düzenlenen sosyal ve ekonomik durum tutanağı incelendiğinde, neticeden mali ve sosyal durumun orta halli olduğu ,dosyada mevcut delil durumu ve davacı asilin ekonomik durumu dikkate alındığında ileride hükmedilmesi olasılığı bulanan tazminattan mahsup edilmek üzere davacı vekilinin (dava değeri nazara alınarak) geçici ödeme talebinin kısmen kabulü ile TBK 76. Maddesi gereğince 5.000 TL geçici ödemenin davalıdan alınarak davacıya verilmesine , yapılan yargılama sonucunda davacı lehine tazminat çıkması durumunda yapılan ödemenin tazminattan mahsup edilmesine, davacı lehine tazminata hükmedilmemesi durumunda davacının aldığı geçici ödemenin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş ancak ön ödeme ara kararının davacı tarafından icraya konulmadığı anlaşılmıştır.Mahkememizce dosya içerisinde kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre alınan maluliyet raporu bulunduğu görülmekle maluliyet hususunda yeniden rapor alınmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkememizce dosyanın aktüerya uzmanı bilirkişiye tevdii ile davacının meydana gelen kaza nedeni ile maluliyetine dair hesaplama yapılmak üzere rapor tanziminin istenmesine karar verilmiş , alınan 10/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda —– Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğü —–Polis Merkezi Amirliği’nin 06.12.2021 tarihli cevap yazılarında sosyal ve ekonomik durum araştırma zaptına göre davacının evli olduğu, ev hanımı olduğu, bu nedenle asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiği, dosyada mevcut —–Başkanlığı’nın 16.09.2020 tarih ve —– sayılı rapora göre davacı —–14.08.2019 tarihinde maruz kaldığı trafik kazasına bağlı gelişen arızaları sebebiyle 20.02.2019 tarih ve —-sayılı ——yayınlanan “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkındaki” maluliyet derecesinin %9 olduğunun, tıbbi iyileşme süresinin ise (3) aya kadar uzayabileceğinin, 1 ay süreyle başkasının bakımına ihtiyaç duyabileceğinin belirtildiği, davacının % 9 oranındaki sürekli işgöremezlik sebebiyle nihai ve gerçek maddi zararının 542.820,04 TL olduğu ancak davalı sigorta kuruluşunun ZMMS Poliçesi sakatlık teminat limitinin 390.000 TL olduğu, davalı ——– bakımından temerrüt tarihinin 16.11.2020 olduğu bildirilmiştir.
Davacı vekili 07/03/2023 tarihli dilekçesi ile müvekkilinin zararının yargılama neticesini beklemek sureti ile mağduriyetini daha da arttırmamak adına 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 76.maddesi gereği 250.000 TL geçici ödemenin teminatsız olarak müvekkiline tahsisine, netice itibari ile davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 390.000 TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 16.11.2020 tarihi itibari ile işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı —–Şirketi’nden alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre ; 14/08/2019 tarihinde—— plaka sayılı aracın yapmış bulunduğu tek taraflı trafik kazası neticesinde araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, trafik kazası tespit tutanağına göre davalı —— Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı —— plakalı araç sürücüsü Murat Karademir’in 2918 sayılı KTK.’nın 56/1-a maddesinde belirtilen kuralı ihlal ettiği, davacının emniyet kemeri takmadığı hususunun davalı tarafça ispat edilememiş olması ve kaza tespit tutanağında emniyet kemerinin takılı olup olmadığına ilişkin bir saptamanın olmaması karşısında davacının meydana gelen trafik kazasında müterafik kusurunun bulunmadığı, kaza tarihi itibariyle geçerli mevzuat hükümleri doğrultusunda alınan—–Başkanlığı’nın 16.09.2020 tarih ve —– sayılı rapora göre davacının kaza nedeniyle %9 oranında sürekli maluliyetinin oluştuğu , davacının asgari ücret üzerinde bir geliri olduğu ispat edilemediğinden asgari ücret üzerinden hesaplama yapılarak TRH 2010 yaşam tablosuna göre, %1,8 teknik faiz uygulanmadan ve Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen progresif rant yöntemi kullanılarak karar tarihine yakın verilerle hazırlanan gerekçeli, denetime elverişli ve hükme esas alınan aktüerya bilirkişisi raporuna göre davacının sürekli iş göremezliği nedeniyle 542.820,04 TL zarara uğradığı, davalı sigorta şirketinin teminat limitinin 390.000 TL olduğu——plakalı aracı kaza tarihini kapsar şekilde KTK Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalayan davalı sigorta şirketinin davacı tarafın maddi zararından kaza tarihindeki poliçe limitleri içinde kalmak kaydıyla KTK’nın 97. Maddesine göre sorumlu olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile 390.000,00 TL sürekli iş göremezlik zararının temerrüt tarihi olan 16.11.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi -kazaya karışan aracın hususi araç olduğu- ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın KABULÜNE,
390.000,00 TL sürekli iş göremezlik zararının temerrüt tarihi olan 16.11.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 26.640,90 TL harçtan davanın başında alınan 59,30 TL peşin maktu harç, 296,40 TL ıslah harcının mahsubuyla bakiye kalan 26.285,20 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan başvurma harcı 59,30 TL, peşin harç 59,30 TL , ıslah harcı 296,40 TL olmak üzere toplam 415,00 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Uyarınca 57.600 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılan 13 adet e tebligat gideri 99,50 TL, posta masrafı 50,00 TL, 1 adet kep gideri 0,60 TL, dosya masrafı 3,50 TL, aktüerya uzmanı bilirkişisi ücreti 1.000 TL,—— rapor ücreti 1.035 TL ile maluliyet tespiti için davacı tarafça davadan ödenen 1.260 TL olmak üzere toplam 3.448,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
7-Suçüstünden karşılanan arabulucuk ücreti 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —–Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.