Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/656 E. 2021/905 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/656 Esas
KARAR NO : 2021/905

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/10/2021
KARAR TARİHİ : 21/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … ile davalı—– mevcut ticari ilişki neticesinde; davalı tarafından 2(iki)adet fatura gereğince ödenmeyen 10.808,80TL’nin tahsili maksadı ile taraflarınca 13/07/2021 tarihinde —- sayılı icra takibinin başlatıldığını, davalı/borçlu —– sayılı icra takibine karşı, davalı/borçlu vekili tarafından 03/08/2021 tarihli itiraz dilekçesinde yetkiye, borca, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına itiraz edildiğini, işbu itiraz neticesinde davalı aleyhinde yapılan icra takibinin 04/08/2021 tarihinde durduğunu, davalı/borçlunun şirketin yetki itirazının taraflarınca kabul edildikten sonra yetkili olan — İcra Müdürlüğü’ne gönderildiğini, itirazın iptali davası ikame edebilmek için taraflarınca 08/09/2021 tarihinde dava şartı zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ——Arabuluculuk numarası ile görüşülen uyuşmazlıkta 15/09/2021 tarihinde anlaşmama tutanağının düzenlendiğini, müvekkilinin davalı şirket yanında 30/10/2020 tarihinden itibaren —- müdürü olarak çalışmaya başladığını, müvekkili davalı şirketin yanında çalışmaya başladığı tarih olan 30/10/2020 ve iş akdi sona erdirilen 01/07/2021 tarihler arasında; işçinin/müvekkilimin görevi sırasında yapmış olduğu harcamalardan davalı şirketin sorumlu olduğunu, dava konusu olan 2(iki)adet faturaların içeriğinin incelendiği takdirde ‘— olarak belirtildiğini, davalı ile müvekkili arasında oluşan hizmet sözleşmesinin çalıştığı süre zarfı boyunca devam ettiğini, müvekkilinin davalı şirkete kasım ayından itibaren ——kesmekte olduğunu, müvekkile ait —- Numarasına ödemelerini gerçekleştirdiğini, takip taleplerinin incelendiğinde, icra takibinden önce davalı yanın temerrüde düşürülmediği için işlemiş faiz talebinde bulunulmadığının görüleceğini belirterek davalının—- dosyasına vâki yersiz ve yasal mesnetten yoksun borca, faize ve borcun fer’ilerine ilişkin itirazlarının iptâli ile icra takibinin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere tazminat ödemeye mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkil şirket bünyesinde 30.10.2020 ve 01.07.2021 tarihleri arasında —-olarak çalışmış olduğunu, taraflar arasındaki anlaşma gereğince bu süre zarfında davacı ve müvekkil şirket bünyesindeki diğer işçilerin ulaşım ve sair iaşe giderlerinin müvekkil şirket tarafından karşılandığını, davacının kendisine ait bir aracının bulunduğunu, bu aracı çalışırken kullanabileceğini ve bu nedenle araç ihtiyacının olmadığını ancak taraflar arasındaki iş sözleşmesi gereğince ödenecek ulaşım giderlerinin kendisine —- olarak ödenebileceğini belirttiğini, davacıya ödenen bedeller, davacının iş sözleşmesinden kaynaklanan — bedelleri olduğunu, bunun haricinde müvekkil şirket tarafından davacının aracının kiralanması ya da davacıdan benzeri bir hizmet alınmasının söz konusu olmadığını, dava dilekçesi incelendiğinde de davacının çalışma süresi boyunca yaptığı harcamalardan müvekkil şirketin sorumlu olduğunun belirtildiğini, ödemelerin buna istinaden yapıldığının ikrar edildiğinin görüleceğini, davacının taraflar arasında var olduğunu iddia ettiği hizmet sözleşmesinin davacının müvekkil şirkette çalıştığı süre boyunca devam ettiğinin de davacının kabulünde olduğunu, taraflar arasında işci – isveren ilişkisi haricinde başkaca bir hukuki münasebet bulunmadığını, müvekkil şirket tarafından davacıya yalnızca iş sözleşmesi süresince yapmış olduğu ulaşım giderlerine istinaden ödeme yapılmış olduğunu, bunun haricinde taraflar arasında hizmet ya da kiralama sözleşmesi bulunmadığını, davacının dava dilekçesinde ikrar ettiği üzere bu ödemeler taraflar arasındaki iş sözleşmesinin devam ettiği süreyi kapsadığını, müvekkil şirketin,—– kurulduğunu ancak kuruluş işlemlerini izleyen süreçte yaşanan —– nedeniyle tam olarak hiçbir zaman faaliyete geçemediğini, davacının —–sıfatı görevini ifa etmiş olup müvekkil şirketin birkaç çalışanından biri olduğunu, Covid 19 pandemik salgını nedeniyle alınan sokağa çıkma yasağı,—— idari kararlar çerçevesinde—- sıfatıyla —– ve ürün tanıtımı yapma imkanı bulunmadığından davacı uzun sürelerle çalışmasına ara vermek zorunda kaldığını ve dönem dönem de zaruri nedenlerle ücretsiz izne çıkartıldığını, 2020 ve 2021 yıllarında Covid 19 pandemik salgınının etkisini kaybetmemesi nedeniyle ürün tanıtımı ve —yürütme konusunda sorunlar yaşayan müvekkil şirketin tüm çalışanlarını 01.06.2021 tarihi itibariyle ücretsiz izne çıkartmak zorunda kaldığını, müvekkil şirketin faaliyetine fiili olarak ara verdiği süreler ve ücretsiz izin sürelerinde davacı da diğer personeller gibi mesleki herhangi bir faaliyet yürütmediğinden kendisine ulaşım masraflarına ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek davanın görev yönünden reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır(TTK m.4). Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.(TTK m.5).
Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir(TTK m.11 ).
Esnaf ise; ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri esnaf işletmesi için öngörülen sınırda kalan, sanat veya ticaretle uğraşan kişidir(TTK m.15 ).
İş mahkemeleri 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına(…) dava ve işlere bakar.(7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.5/1-a)
Davacı tarafça, davalı aleyhine açılan işçilik alacaklarına ilişkin merci tayini için —. Sayılı ilamında da belirtildiği üzere; davacı ile davalı arasındaki —ilişkisinin muvazaalı olduğu, davacının 18/09/2014-30/11/2014 tarihleri arasında davalı —— nezdinde çalışmasının bulunduğu, uyuşmazlığın işçi ve işveren arasındaki iş ilişkisi sebebiyle verildiği iddia edilen senetten kaynaklandığı bu durumda uyuşmazlığın çözümünde iş hukukuna ilişkin kuralların uygulanması gerektiğinden — 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5. Maddesi gereğince; hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına bakma görevi İş Mahkemelerine aittir.
Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5. Maddesi gereğince davacı tarafça açılan davanın İstanbul İş Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir….”gerekçesi ile,
Davanın 6100 Sayılı H.M.K’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİ ile Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Görevli Mahkemenin —-Nöbetçi İş Mahkemesi olduğuna, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dosyadaki tüm belge ve bilgilere, —kaydına göre, davaya konu bononun düzenlenme tarihinde davacı—, davalı işyerinde işçi olarak çalıştığı, davacının davaya konu bononun işçi işveren ilişkisi kapsamında teminat amaçlı verildiğini iddia ettiği, uyuşmazlığın çözümünde 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5. Maddesine göre İş Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamasına göre; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.—–
25/10/2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a maddesine göre: ” 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemelerinde bakılır.
7036 sayılı yasa, 6102 sayılı TTK’ dan sonra yürürlüğe girmiş ve TTK’nın 4/1-c maddesindeki düzenlemeyi değiştirmiştir. Özel nitelikte olan ve daha sonra yürürlüğe giren 7036 sayılı yasada, iş sözleşmesinin devamı veya sona ermesinden sonra açılan davalar ayırımı yapılmamış, aksine iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan her türlü uyuşmazlığın iş mahkemelerinde görüleceği belirtilmiştir.
Bu durumda, eldeki davanın 7036 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra 14.05.2019 tarihinde açılmış olmasına ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a maddesine göre davaya bakma görevi İş Mahkemelerine ait bulunmasına göre, ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygundur.
Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.—–
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan yargılama sonunda(Ay. m.141); sunulan deliller, iş sözleşmesi, icra takip dosyası ve takibe konu faturalar, iddia ve beyanlar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında imzalanan iş sözleşmesi uyarınca davacının davalı şirkette 30/10/2020 ile 01/07/2021 tarihleri arasında satış ve —- olarak çalıştığı ve taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca davacının ve diğer —— giderlerinin davalı şirket tarafından karşılanacağı, bu kapsamda davacının kendisine ait bir aracı bulunduğu ve davalı tarafça davacının iş sözleşmesi kapsamında görevini yerine getirmesi amacıyla sağlanacak hizmeti kendi aracı ile sağlayacağı ve kendi aracı ile yapmış olduğu hizmetler nedeni ile davalı tarafından karşılanması gereken —– bedeli olarak davalının ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, icra dosyasında takibe konu edilen faturaların da davacının iş sözleşmesinden —- bedellerine ilişkin düzenlenen faturalar olduğu, haricinde davalı ile—– bulunmadığı ve uyuşmazlığa konu alacağın iş ilişkisi nedeni ile sözleşmeden ve kanundan doğan bir alacak olduğu, İş Mahkemeleri Kanunu gereğince Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuki uyuşmazlığın İş Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerektiği, davanın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmaması nedeni ile ticari dava niteliğinde olmadığı, taraflardan yalnızca birinin ticari işletmesi ile ilgili olması halinde davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, Mahkememizin görevinin tayininde Ticaret Kanununda düzenlenenler hariç uyuşmazlığa konu mal ve/veya hizmetin türünün ve ticari iş karinesinin etkili olmadığı Ticaret Kanununu ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlediği(—- uyuşmazlığın Mahkememizin görevine girmediği, 25/10/2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğü giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanuna göre TBK’ nun hizmet sözleşmesine ilişkin 6. Bölüm düzenlenen hususlara ilişkin uyuşmazlıklardan kaynaklı davalara bakma görevinin İş Mahkemesine (İşM. m 5/1-a ) ait olduğu, mahkemenin görevli olmasının(HMK m.114/1-c) dava şartlarından olduğu, mahkemece, dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden(HMK m. 115/1) nazara alınacağı, tespit edilen dava şartı noksanlığının giderilmesinin mümkün olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak yargılama harç ve giderleri görevli mahkemede değerlendirilmek üzere Mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli — NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tefhim/tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.