Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/599 E. 2023/727 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/599
KARAR NO: 2023/727
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 13/09/2021
KARAR TARİHİ: 15/11/2023

Davacı vekili dava dilekçesini özetle; Davalı şirketin yönetim kurulunun 12.06.2018 tarihinde alınan kararı üzerine 13.07.2018 tarihinde olağan genel kurulu yaptığını, bu tarih sonrasında TTK m.409’da belirtilen süreye aykırı olarak belirtilen sürede genel kurulun yapılmadığını, Gönderilen ihtarnameler üzerine 05.08.2021 tarihinde genel kurul yapıldığını, Müvekkilleri tarafından yapılan incelemede şirket hissedarı olmayan bazı kişilerin hisse satışı yapılarak şirket hissedarı gibi hazirun listesinde yazıldıklarını, Pay devirlerinin kanunda öngörülen usule aykırı olduğunu, mevcut şirket pay sahiplerine bilgi verilmediğini Yönetim kurulunun görev süresinin sona ermesine rağmen söz konusu hisse devirlerinin nasıl ve ne zaman yapıldığının bilinmediği ——— yayınlanan ilanda noter tasdikli vekaletname istenirken, davet mektubunda noter tasdikinin aranmadığını, Noter tasdiki olmayan vekaletlerin genel kurulda kabul edilmediğini, bu duruma ilişkin uygulamaların farklılık gösterdiğini, Faaliyet raporları, bilanço ve kar zarar hesapları ile finansal tabloların genel kurulda okunmadan oylandığını iddia etmek suretiyle, ——– Davalı şirketin 05.08.2021 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptali, esas olmak üzere dosyadaki diğer taleplerini öne sürmüştür.
Davalı vekili dava dilekçesini özetle; Öncelikle usulüne uygun yapılmış bir genel kurulun sırf süresinde yapılmamış olmasının sadece kendi başına genel kurul iptalini talep hakkı vermediğini, Genel kurulun süre yönünden gecikmesi ile davacılar tarafından sunulan ilgili muhalefet şerhinde hiçbir itirazı kayıt bulunmadığını, dava dilekçesinde genel kurulun gecikmesini gerekçe göstererek alınan tüm kararların iptalinin istenmesinin yasal dayanağının bulunmadığını, Yönetim kurulunun müvekkili şirketin genel kurulu toplantıya çağırma yetkisinin bulunduğunu, Müvekkili şirkette bir kısım paylarını usulsüz devredildiğine ilişkin davacı beyanlarının maddi gerekçelere aykırı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Muhalefet şerhinde pay sahibi olmadıkları iddia edilen kişilerin toplantıda alınan kararın niteliğini etkileyebilecek bir oy oranına sahip olmadıklarının pay defterindeki kayıtlardan anlaşılabileceğini, davacıların hukuksuz Vekaletlerle oy kullanılması veya oy kullandırılmaması iddiasını soyut bir iddia olduğunu, Vekaletlerin tek tek incelenmesine mümkün olmadığını, şirket faaliyet raporları ve bilançoları, yasal sürelere uygun şekilde askıya asıldığını ve üyelere birer suret önceden sunulduğunu, açıklanan nedenden dolayı okunmasına gerek olmadığını, okunmadan müzakere edilebileceğini, bu durumun oybirliğiyle karar altına alındığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkememizce dava konusu 05.08.2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iddia ve savunmalar karşılıklı ve gerekçeli irdelenerek iptali talebinin değerlendirilmesi, kararın iptalinin gerekip gerekmediğinin tespiti bakımından rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyeti 08.04.2022 tarihli raporunda özetle; yapılan değerlendirmeler sonucu TTK m.446/1-a) uyarınca genel kurul toplantısında hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten pay sahipleri iptal davası açabileceği, Yargıtay’ın yer verilen kararlarında da belirtildiği gibi karardan önce peşin muhalefetin geçersiz olduğu dikkate alındığında davacı tarafın dava açma hakkının bulunmadığı, ileri sürülen diğer hususlar dikkate alındığında alınan kararların iptalini gerektiren somut bir iddianın bulunmadığı belirtilmiştir. Davacılar vekili bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesi ile müvekkillerinin TTK 446/1-B maddesi kapsamında dava açma hakkının bulunduğunu, eksik inceleme ile rapor düzenlendiğini belirterek rapora karşı itirazda bulunmuştur. Mahkememizce davacılar vekilinin bilirkişi raporuna karşı sunduğu itirazların değerlendirilmesi için yeniden oluşturulan bilirkişi heyeti aracılığı ile dava dosyası ve davalı şirkete ait tüm ticari defter kayıt ve dayanakları üzerinde inceleme yaptırılarak davaya konu genel kurul kararlarının iptaline ilişkin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının tespiti yönünden tüm iddia ve savunmalar da karşılıklı değerlendirilerek rapor alınmasına karar verilmiş olup, sunulan ikinci bilirkişi heyeti raporunda özetle; dava konusu somut olayda davacıların TTKm.446/1-b kapsamında dava açma haklarının olduğu, hazirun cetvelinin oluşturulmasına ilişkin olarak yetkisiz kişilerin oy kullanımı ve sunulan, Noter onaylı olan ve olmayan vekaletnameler bakımından uygulanan farklı prosedürler neticesinde hak kaybına uğrayan pay sahiplerinin oylarının alınan kararları olumsuz olarak etkileyecek oranda ve miktarda olmadığı, görev süresi sona erse dahi ilgili mevzuat gereği Yönetim Kurulunun Genel Kurul Çağrısı yapabileceği, davacılar iddiaları gereği Ortaklar arasındaki pay devirlerine ilişkin olarak incelenen Ortaklar Pay Defteri ve Yönetim Kurulu Karar Defterlerinde her ne kadar usulüne aykırı bir husus tespit edilememiş ise de bu defterler üzerinde kriminal inceleme yapılıp, yapılmayacağına ilişkin takdirin Mahkemenin kararına bağlı olacağı, toplantıda sunulan 2018-2019-2020 yılları faaliyet raporları, bilanço ve kar zarar hesaplarının doğru olmadığına yönelik somut bir iddia öne sürülmediğinden ve Genel Kurul Toplantı Tutanağının 4. Maddesinde bu tabloların okunmadan oylanmasına ilişkin teklifin oy birliği ile kabul edilmesi karşısında, bu tabloların okunmadan oylandığı ile ilgili itirazların geçerliliğinin olamayacağı, davacılar itirazlarının bir bütün olarak değerlendirilmesinde incelenen defter ve belgelerden alınan kararların iptalini gerektirecek nitelik ve nicelikte bir hususun olmadığı belirtilmiştir. Davacılar vekili bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesi ile davalı şirket yetkilileri tarafından ticari kayıtların tahrifata uğratıldığını, içeriğinin değiştirildiğini, bu nedenle rapora itiraz ettiklerini, ticari defterler üzerinde kriminal inceleme yapılmasını talep talep ederek rapora karşı itirazda bulunmuştur. Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; Dava, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. İptal sebepleri başlıklı TTK’nın 445. Maddesinde “(1) 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” denilmektedir. İptal davası açabilecek kişiler başlıklı TTK’nın 446. Maddesinde “(1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c) Yönetim kurulu, d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.” denilmektedir. Genel kurul toplantısına hazır bulunan pay sahibinin kararların yasa, esas sözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle iptalini talep edebilmesi; 6102 sayılı TTK’nın 446/1-a maddesi ile olumsuz oy kullanılması ve muhalefetin toplantı tutanağına geçirtilmesi şartına bağlanmıştır. Özel dava şartı olan bu husus yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen incelenmeli ve kanun yolu dahil yargılamanın her aşamasında gözetilmelidir. Mahkememiz taraflar arasındaki tespit edilen tüm uyuşmazlık konuları ile ilgili olarak arabuluculuğa gitmeye ve sulh olmaya teşvik etmiş, ancak taraflar arabuluculuğa gitmedikleri gibi sulh da olmamışlardır. Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi heyeti düzenlemiş olduğu rapor usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiş. Tarafların rapora yönelik itiraz ve beyanları alınarak mahkememizce değerlendirilmiştir.Davacı tarafın davalı şirkete ait ticari defterleri üzerinde ———- İnceleme yapılması yönündeki talebinin esasa etkili olmayacağından reddine karar vermek gerekmiştir.Somut uyuşmazlıkta karardan önce kesin muhalefetin geçersiz olduğu, davacıların oylamaya katıldıkları, muhalefetlerini tutanağa geçirtmedikleri anlaşılmakla açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Dosya kapsamına göre alınan rapor dosyadaki verilere uygun, gerekçeli ve denetime uygun olduğu görülmekle hükme esas alınmış olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davanın REDDİNE
2-Başlangıçta peşin olarak alınan 59,30 TL harcın alınması gerekli olan 269,85 TL harçtan mahsubu ile bakiye 210,55 TL karar ve ilam harcının davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 17.900,00 TL avukatlık ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekilleri ve davacı asil ——— yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren İKİ HAFTA içerisinde dilekçe ile başvurulacak İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 15/11/2023