Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/552 E. 2021/816 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/552 Esas
KARAR NO : 2021/816

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 23/08/2021
KARAR TARİHİ : 16/11/2021

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 23/08/2021 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; Müvekkili—-, müvekkili şirketin—– davalı ..—— —— üzerindeki——- yetersiz ——sonucunda —- uğradığını, kazaya ilişkin tanzim edilen 10.08.2021 tarihli Tutanak ile; ….—kazanın oluş biçimini ve kusurunu kabul ettiğini, ancak sonraki süreçte davalının, oluşan zarardan sorumluluğunu inkar ederek malvarlığını kaçırmaya yönelik işlemlerde bulunmaya başladığını, davalının—- kötü niyetli ve muvazaalı olarak üçüncü şahsa devrettiğini, hasara uğrayan dava dışı—— —- fatura bedelinin 1.186.301TL olduğunu, kazadan sonra makinenin müvekkilinin adresinde muhafaza edildiğini, dava dışı —,— makinenin tamiri veya hasarı nedeniyle oluşan zarar ile makinede meydana gelen değer düşüklüğü nedeniyle talepte bulunduğunu, kusuruyla kazaya neden olan davalının da, bu zararlar nedeniyle müvekkiline karşı sorumlu olduğunu, bu sorumluluğun ve zarar miktarının tespitinin gerektiğini, davalının kusuru nedeniyle oluşan kazada, zarara uğrayan dava konusu —hasarın ve bu hasarın giderilmesi için gereken tamir masraflarının, dava konusu makinada davalının kusuru nedeniyle meydana gelen kaza dolasıyla oluşan değer kaybının belirlenerek davalının sorumluluğunun ve miktarının tespitini, fazlaya ilişkin ve sair her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla; davalının kusuru nedeniyle oluşan kazada davalının müvekkiline karşı sorumluğunun ve hasara uğrayan—– –, tamir masrafları ve değer kaybı miktarının HMK m.106 uyarınca tespitine, harç, masraf ve vekillik ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili— dilekçesinde özetle: davacı taraf, zararın tespiti ve tazmini için açacağı eda davasında hem zararı, hem kusuru, hem de kusur oranına göre sorumluluğu tespit ettirebileceğinden ayrıca bu zararın giderilmesine ilişkin kararı da alabileceğinden daha kapsamlı bu yola başvurmayıp tespit davası açtığını, davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ——– davacının davalıdan — işlemi sırasında aracın zarar görmesi nedeniyle hasar, tamir masrafı ve değer kaybı miktarının tespiti noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, hizmet sözleşmesinin kötü ifası iddiasına dayalı tespit davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Medeni Usul Hukukunda davacının mahkemeden —istemi ile bir dava açılabilmesi için, bu davayı açmakta veya hukuki korunma istemekte haklı bir yararının bulunması gerekir. Öte yandan, bu hukuksal yararın, —–
— tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öğreti ve yargısal kararların uygulaması aynen benimsenerek, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.
Bir davada, hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı her türlü duraksamadan uzaktır.
Dava açmaktaki hukuki yarar için, hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca, açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin, hakkına ulaşmak için, mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan söz edilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez —- mahkemeden istedikleri hukuki korunmaya göre davalar, eda davaları, tespit davaları — davalar olarak ayrılmaktadır.
Eda davalarında; bir şeyin yapılması, bir şeyin verilmesi veya bir şey yapılmaması istenmekte iken; –davalar ile de, var olan bir hukuki durumun değiştirilmesi, kaldırılması veya yeni bir hukuki durumun yaratılması istenir.– davanın kabulü ile yeni bir hukuki durum yaratılır ve hukuksal sonuç genellikle bir yargı kararı ile doğar.
Tespit davasında, sadece tespit hükmü verilebilir. Tespit davasında verilen karar ile hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu kesin olarak tespit edilir, diğer bir anlatım ile davalının varlığını inkar ettiği ilişkinin var olduğu veya yokluğunu inkar ettiği hukuki ilişkinin yok olduğu hükme bağlanır.
Bir tespit davasının —– olabilmesi için, bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin —gerekir.
Tespit davasında, eda davasından ve inşai davadan farklı olarak, davacının böyle bir menfaatinin bulunduğu varsayılmaz. Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan — ortaya çıkaracağı zararın ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır. Çünkü tespit davası, hukuki bir durum ya da hak henüz inkar ya da ihlal edilmeden, yani herhangi bir zarar doğmadan açılabildiğinden, menfaatin doğmuş ve—- çıkmıştır. İşte davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle, davacının bir hakkı veya hukuki durumu —tehlike ile tehdit edilmelidir. Bu tehdit çoğunlukla davalının davranışları ile ortaya çıkar. Söz konusu bu tehdidin davacı için bir tehlike oluşturabilmesi, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olmasına ve bu hususun, davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmasına bağlıdır. ( —-
Tüm dosya kapsamından; davacının—-sırasında araçta meydana gelen hasar bedeli, tamir masrafı bedeli ve değer kaybı zararlarının tespiti için eldeki davayı açtığı, eldeki davanın tespit davası olması nedeniyle davanın açılmasında güncel hukuki menfaatin bulunması gerektiği, davacı tarafça belirsiz olarak açacağı eda davası ile hem alacağın miktarını tespit ettirme hem de tahsil hükmü elde etme imkanı varken tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını kabul etmek gerektiği, hukuki yararın dava şartı olması nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar kanunu uyarınca alınması gerekli harç başlangıçta peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —- ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan avanstan kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.