Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/535 E. 2022/419 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/535 Esas
KARAR NO : 2022/419

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/08/2021
KARAR TARİHİ : 07/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili ile davalı taraf arasında —– bedelli fatura uyarınca davalının bakiye —- borcunun kalmış olduğunu, davalı borçlunun 36.498,29 TL borcunu bugün yarın ödeyeceğim şeklinde bir takım bayanlarla geçiştirmiş olduğunu, bugüne kadar herhangi bir ödeme yapmadığını, bahse konu bedelin iadesi için—— esas sayılı dosyası ile yasal takip başlatıldığını, davalı borçlu tarafından icra takibine takibi sürümcemede bırakmak amacıyla süresinde itiraz edildiğini, takibin durduğunu, taraflarınca yasa gereği arabuluculuğa başvurulmuş olduğunu belirterek itirazın iptaline, davanın kabulüne, % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, takip konusu alacağın % 10 oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı tarafa dosyaya yazılı cevap dilekçesi sunmamıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının fatura nedeniyle davalıdan takip tutarı kadar alacaklı olup olmadığı konusunda ihtilaf olduğu anlaşıldı.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak,—— alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen ———Esas sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu hakkında 05/04/2021 tarihli takip talebi ile işlemiş faiz dahil toplam 36.498,29 TL alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek aylık % 16 faizi ile alacağın tahsili için genel haciz yolu ile ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve/veya takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Celp ve tetkik olunan davaya konu faturanın incelenmesinde davacı tarafça e fatura olarak davalı adına düzenlendiği, fatura tarihinin —— dahil —- olduğu görülmüştür.
Tarafların tüm delilleri celp olunarak—– davacı ve davalının tüm ticari defter ve dayanak belgeleri üzerinde mali müşavir bilirkişi aracılığıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve duruşmada hazır olmayan davalıya bilirkişi incelemesine dair duruşma zaptı ihtaratlı olarak usulüne uygun bir şekilde davalıya tebliğ edilmiştir.
Bilirkişi dosyaya sunmuş olduğu raporunda özetle; davacının işletme defterine tabi olduğu, incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre davalıya —- tutarında 2 adet faturasını gelir olarak kayıtlandığına —- listesinin sunulduğunu, dosyada mevcut—– formlarının incelenmesinde davalı ….—-formlarında —- döneminde .—– tanzim edilen —–tutarındaki faturanın satın alınan mal ve hizmet olarak —— formlarında beyan edildiği, davacının ise bu faturaya ilişkin——- bildirimi yapılmadığı rapor edilmiş, davalının ise ticari defter ve belgelerini bilirkişi incelemesine ibraz etmediği yönünde rapor tanzim edilmiş, rapor usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
HMK 222/1; mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
HMK 222/2 ; ticari defterlerin , ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
HMK 222/3 ; ikinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan —–kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan —-kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar.——- belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde —– kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda —– ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki —-çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.——
Yapılan yargılama sonucunda ; dosya kapsamındaki tüm deliller; ——– , alınan bilirkişi raporuna göre , taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacı ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu ve ticari defterlerine göre davalı adına düzenlemiş olduğu —-usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve işbu faturadan dolayı 35.000,00 TL alacak talep ettiği, takibe dayanak faturanın davalı tarafından kabul edilerek ilgili vergi dairesine beyan edildiği, bu kapsamda ——- arasındaki ticari ilişki de faturanın davalıya ulaştırıldığı ve davalı tarafından itiraza uğramayarak kabul edildiği, davalının usulüne uygun ihtaratlı tebligata rağmen ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine ibraz etmediği gibi işbu faturadan dolayı borçlu olmadığına ilişkin HMK 222 maddesi uyarınca da ödeme yaptığını veya borçlu olmadığına ilişkin bir senet veya kesin bir delil sunmadığı gibi bu yönde bir iddia ve itirazda da bulunmadığı anlaşılmakla davacının düzenlemiş olduğu takibe dayanak e faturanın davalıya usulüne uygun tebliğ edildiği, usulüne uygun tutulan davacının ticari defterlerinde kayıtlı olması karşısında davacının davalıdan takip tutarı kadar alacaklı olduğu hususunu ispatladığı, davacı her ne kadar takip öncesi işlemiş faiz talebinde bulunmuş ise de taraflar arasında karşılıklı müzakere edilerek imzalanmış kesin vadeye ilişkin bir sözleşme bulunmadığı gibi davalıya usulüne uygun gönderilmiş ve tebliğ edilmiş bir ödeme ihtarnamesinin de bulunmadığı , bu hali ile davalının temerrüdünün takip tarihi itibari ile gerçekleştiği, alacağın faturaya dayalı, bilinir ve belirlenebilir olması nedeni ile icra ve inkar tazminatı hüküm koşullarının oluştuğu ve tarafların tacir olması nedeni ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanması gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın asıl alacak yönünden kabulüne, takip öncesi işlemiş faiz talebi yönünden ise reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1.Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile; davalının ——– ——dosyasına yapmış olduğu itirazın 35.000,00 TL asıl alacak yönünden iptaline,
2-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
3-Hükmolunan alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 2.390,85 -TL harçtan daha önceden ödenen 440,81 TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 1.950,04 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden ———–) göre hesaplanan 5.250,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvuru harcı, 440,81 TL peşin harç, 8,50 vekalet harcı olmak üzere toplam 508,61 TL harcın kabul red oranı dikkate alınarak 483,17 TL lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan tebligat, posta ve diğer masraflar olmak üzere toplam 945,60 TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 898,32 TL lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinden bırakılmasına,
8-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
9-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu —— davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesap edilen 1.254,00 TL’sinin davalıdan alınarak, 66,00 TL’ sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalının yokluğunda verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.