Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/522 E. 2022/357 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/522 Esas
KARAR NO: 2022/357
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 06/08/2021
KARAR TARİHİ: 12/05/2022
DAVA:Davacı vekili Mahkememize sunduğu —-havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; Müvekkil — tarihinde sevk ve idaresinde bulunan —— —- karşısında kendisine —— yanmasının akabinde yaya geçidinden geçerken —– plakalı aracın çarpması sonucu ağır bir şekilde yaralandığını ve sürekli olarak malul duruma düştüğünü, kaza sonrasında çevredekiler ve davalı araç sürücüsünün müvekkilin yanına gelerek müvekkile su verdiklerini, müvekkilin de olayın sıcaklığı ile yaralanmasını fark etmeden bisikletine binip olay yerinden uzaklaştığını, kısa bir süre sonra acı ve ağrısı artan müvekkilin ——– başvurduğunu, müvekkilin yaralanmasına ilişkin tedaviye başlandığını, kaza akabinde olay yerine polis ekipleri gelmediği gibi daha sonra müvekkilin tedavi altına alındığı hastanede bulunan polislerin de müvekkilin ifadesini almaya gelmediğini, bunun üzerine müvekkilin taburcu olduktan sonra kendi imkanları ile kendisine çarpan aracın sürücüsünü bulmaya çalıştığını ve kendisine çarpan kişi olduğunu düşündüğü — isimli şahıstan şikayetçi olduğunu, ancak —– dosyası kapsamında şikayet süresinin geçmesi nedeniyle takipsizlik kararı verildiğini, tarafıca kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın —– dosya kapsamında reddedildiğini, bunun üzerine müvekkile çarparak yaralanmasına neden olan—– plakalı aracın kaza tarihinde yürürlükte olan kara yolları zorunlu mali mesuliyet sigortası yaptırılan davalı —-karşı arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ve bu aşamada müvekkile çarpan aracın sürücüsünün —- olduğunun öğrenildiğini, bunun üzerine davalı taraflar ile müvekkilin sürekli ve geçici iş göremezlik, bakıcı gideri tedavi gideri ve sair tüm tazminatlarının müştereken ve müteselsilen tahsili amacıyla başlatılan arabuluculuk sürecinin —- tarihinde düzenlenen anlaşmama tutanağı ile son bulduğunu, Müvekkil — sürekli iş göremezlik tazminatı, — geçici iş göremezlik tazminatı, — bakıcı gideri tazminatı olmak üzere şimdilik toplam — tazminatın davalı — bakımından kazanın sigorta şirketine ihbar edildiği tarihten itibaren —- günü sonra başlamak üzere işleyecek ticari avans faizi ile mümkün değilse yasal faizi ile birlikte, davalı sürücü —- bakımından ise kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkile ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı —— tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı—- Mahkememize sunduğu — havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: — adına kayıtlı —plakalı aracın müvekkil şirket nezdinde —-arasında geçerli olmak üzere —–teminat altına alındığını, Müvekkil şirketin poliçe kapsamında sorumluluğunun, poliçe üzerinde yazılı azami teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere, poliçede yazılı özel şartlar ve trafik sigortası genel şartları kapsamı ile sınırlı olduğunu, Müvekkil şirketin sorumluluğu bedeni zararlarda —- azami poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, teminat limiti bildirmesinin davayı kabul anlamına gelmediğini, Manevi tazminat taleplerinin —- teminatı dışında olduğunu, her durumda müvekkil şirketin sigortalısının kusuru oranında tazminat ödemesi yapmakla yükümlü olduğunu, öncelikle davacı tarafından müvekkil şirket sigortalısı —- plakalı araç sürücüsünün dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunduğunun ispat edilmesi gerektiğini, Müvekkil şirket tarafından kazaya karışan—- plakalı araca ilişkin —–düzenlenmiş olmasının tek başına poliçede yer alan teminat tutarının tamamının müvekkil şirket tarafından ödeneceği anlamını taşımadığını, öncelikle müvekkil şirket sigortalısı —-plakalı araç sürücüsünün dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunun davacı tarafından ispatı gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —– tarihli cevap dilekçesinde özetle; Kabul anlamına gelmemek üzere söz konusu kazayı müvekkili yapmış ola dahi davacının yeşil ışıkta geçtiğinin ispatı gerektiğini, kaldı ki dava dilekçesinde davacının kazadan sonra kalkıp su içtiği ve bisikletine binip gittiği ancak daha sonraki zamanlarda ağrılarının arttığı ve bunun üzerine başvuruda bulunulduğunun belirtildiğini, kaza sonrası kalkıp bisikleti ile gidebilen bir kişinin sürekli malul kaldığının iddiası hayatın olağan akışı ve tıp ilmiyle bağdaşmadığını, daha sonraki zamanlarda başka bir kaza yada başka bir olayla malul kalmasının mümkün olduğunu, bu nedenle iddia edilen kaza ile maluliyet arasında illiyet bağı olmadığını, söz konusu kaza ile ilgili ne tutanak, ne hastane kaydı, ne savcılık dosyası ne de mobese kaydı mevcut olmadığını, bu nedenle hukuki mesnetten yoksun açılan iş bu davanın reddi gerektiğini, davacının davasının öncelikle husumet yönünden ve esas bakımından reddine, mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde —–tarihinde davacı ile davalı —- kullandığı aracın çarpışıp çarpışmadığı, belirtilen tarihte kaza meydana gelip gelmediği, kaza meydana gelmiş ise kazada kusur durumunun ne olduğu, davacının geçici ve sürekli maluliyeti bulunup bulunmadığı, bakıcı yardımına ihtiyaç duyup duymadığı, kaza meydana gelmiş ve davacının geçici ve sürekli iş göremezliği ile bakıcı yardımına ihtiyacı var ise bu ihtiyaçları ile kaza arasında illiyeti bağı bulunup bulunmadığı, bu kapsamda davacının davalılardan geçici ve sürekli iş gücü kaybından dolayı tazminat ve bakıcı gideri tazminatı talep edip edemeyeceği, talep edebilecek ise ne kadar talep edebileceği olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, geçici, daimi iş göremezlik ve bakıcı giderleri, tazminat(maddi tazminat) davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 49. Maddesindeki “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
—- yazılan müzekkere cevabının incelenmesinden; —-plaka sayılı aracın — tarihinde karışmış olduğu kazayla ilgili —– ekiplerince tanzim edilen herhangi bir kaza tespit tutanağına rastlanmadığı anlaşılmıştır.
Davacının tedavi gördüğü hastaneye müzekkere yazılmış ve tedavi evrakları dosya arasına alınmıştır.
Celp ve tetkik olunan ——sayılı dosyası incelenmiştir.
—müzekkere yazılarak davacıya kaza nedeniyle rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı sorulmuş, müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
Dosyada mübrez —-tarafından tanzim edilen —- incelendiğinde; poliçenin — tarihleri arasında geçerli olduğu, sigortalısının —- plakalı araç olduğu anlaşılmıştır.
— müzekkere yazılarak —— plaka sayılı aracın tescil bilgileri celp edilmiştir.
— Asliye Hukuk Mahkemesi —– yazılan talimat ile keşif yapılmıştır.
Tanık— tarihli keşif mahallinde ki beyanında; “Davacı abim olur. Ben kaza anını görmedim. Kaza gerçekleştikten sonra yengem beni aradı. Evlerine çağırdı. Akşamleyin ben evlerine gittim. Kapıyı yengem açtı. Davacı abim ise benimle görüşmedi. Yengeme sorduğumda ise odalarda saklandığını söyledi. Davacı abim —– yatarak tedavi oldu. Yatarak tedavisinde ben —- kadar refakatçi olarak yanında kaldım. Benim dışımda davacının oğlu ve kardeşi de refakatçi olarak yanında kaldılar. Ancak bizimle hiçbir surette konuşmuyordu. Kaza öncesinde gayet sağlıklı bir insandı. Ancak kazadan sonra kalabalıklardan kaçmaya başladı.— tebessüm etse hemen sinirleniyordu. Psikolojisi bozulmuştu. Davacı — emeklisidir. Fabrikada işçi olarak çalışmaktadır. Kaza gerçekleştikten —- kadar çalışamadı. Yevmiye usulü çalışıyordu. İş durumuna göre mevsimlik olarak çalışıyordu. Kaza gerçekleştikten dokuz gün sonra ben davalı—aradım. Numarasını bana davacının kızı vermişti. Davacı abimin durumunun ağır olduğunu söyledim. Kendisi de bunun üzerine davalı —–davacı abimi sadece özel hastaneye götürdü. Onun dışında da herhangi bir şekilde maddi ve manevi bir yardımı olmadı. Tanıklık ücreti istemiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık —– tarihli keşif mahallinde ki beyanında; “Davacı arkadaşımın babası olur. Aynı zamanda komşumuz olur. Ben kaza anını görmedim. Davacı —- yatarak tedavi oldu. Süresini tam olarak hatırlamıyorum. Ancak fiziksel ve psikolojik olarak rahatsızlıkları olduğunu biliyorum. Dava konusu kaza gerçekleşmeden önce davacı —- son derece sosyal herkesle oturur konuşur bir insandı. Ancak kazadan sonra daha çekingen olmaya başladı. Şok etkisi ve tedirginliği vardı. Davacı — fabrikasında mevsimsel işçi olarak çalışıyordu. Kazancı konusunda bilgi sahibi değilim. Kazadan sonra davacı — işten atıldığını biliyorum. Ancak sebebi konusunda bilgi sahibi değilim. Davalı —kaza nedeniyle davacı—addi ve manevi olarak herhangi bir yardımını duymadım. Ancak davacının kızlarının anlattığı kadarıyla kaza nedeniyle kendisinin kusurlu olduğunu ve mahcup olduğunu belirtmiş. Tanıklık ücreti istemiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık —— tarihli keşif mahallinde ki beyanında; “Davacının kızı yakın arkadaşım olur. Bu nedenle tanımaktayım. Ben kaza anını görmedim. Davacı kazadan sonra ben evine gittim. Rahatsızlığı nedeniyle konuşamıyordu. Davacı tuğla ocağında çalışıyordu. Kazadan sonra çalışıp çalışmadığı konusunda bilgi sahibi değilim. Tanıklık ücreti istemiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Keşif sonucu trafik bilirkişinin—– tarihinde sunduğu raporda özetle; — —-kazadaki sorumluluğunun; —- denildiğini, bisiklet sürücüsü —– —- kullanarak —- aykırılık teşkil ettiğini, ayrıca, bisiklet sürücüsü — tarihinde olay yerinde yapılan keşif esnasında—–istikametinden —- yaya geçidi üzerinde ——- geçişi esnasında sağ tarafından gelen——sağ tarafından çarpması neticesinde sol yanı üzerine düştüğünü” beyan etmesine rağmen sağ tarafından gelen araç olup olmadığını kontrol ettiğinden hiç söz etmediğini, her ne kadar yayalara yeşil ışık yanmasından ve yaya geçidi üzerinde bulunmasından dolayı yolu ilk kullanma hakkı kendisinde olsa bile, can güvenliğini ön planda tutarak geçitten geçmesi esnasında sağ tarafından gelen araçların uzaklık ve hızlarını kontrol etmesi gerektiğini, sağ tarafından gelen araçların uzaklık ve hızlarını kontrol etmemesine bağlı olarak can güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde hareketi nedeniyle öngörülebilir ve önlenebilir zararlı sonucun önlenememesi 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 47 nci Maddesinin d fıkrasındaki “Karayolundan faydalananlar Trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk (TEDBİRLİ OLMA ZORUNLULUĞU gibi) veya Yükümlülüklere (DİKKAT ve ÖZEN YÜKÜMLÜLÜĞÜ gibi) uymak zorundadırlar” kuralının ihlali niteliğinde görüldüğünü beyan ve rapor etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Dava, trafik kazasından kaynaklı geçici, sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri zararlarının tazmini istemine ilişkindir.
Dava dosyasında taraflarca kazanın olduğuna ilişkin kaza tespit tutanağı sunulamadığı gibi dosyaya celp edilen —– numaralı dosyasında da kaza tespit tutanağı bulunmadığı gibi kazanın olduğuna ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı, soruşturma dosyasında —- süresinin geçmesinden sonra şikayette bulunulduğu, yasal şikayet süresinin geçmesi nedeniyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır. Bu kapsamda öncelikle eldeki dosyada davacı ve davalı —- yapıp yapmadıkları, kaza yapmış iseler davacının zararının bu kazadan kaynaklı olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Bu tespitin yapılabilmesi için kazanın olduğu yer olduğu iddia edilen—–istinabe edilmiş, bu vesileyle mahallinde keşif yapılarak davacı tanıkları dinlenmiş ise de; dinlenen davacı tanıklarından hiç birisinin kazanın oluş anını görmediği, tanıkların anlatımının davacıdan duyumlarına dayandığı, bu nedenle tanık anlatımları ile kazanın olduğunun ve kazanın diğer tarafının davalı — olduğunun ispat edilemediği kanaatine ulaşılmıştır. Her ne kadar davacının — sevk edilerek davacının anlattığı şekilde kazanın meydana gelmesi halinde maluliyetinin şimdi ki maluliyeti gibi olup olmayacağı hususunda rapor alınması düşünülmüş ise de; böyle bir rapor ile davacının kaza yaptığı ve anlatımında ki şekilde kazanın meydana geldiği ve maluliyetin de bu kaza nedeniyle oluştuğu ispat edilse dahi bu kazanın karşı tarafının davalı —- olduğunun ispatının mümkün olmaması nedeniyle bu yönde bir rapor alınmasına gerek görülmemiştir.
Davacı tarafça dava dilekçesinde yemin deliline dayanılmış ise de; 6100 sayılı HMK’nun 226/1-c maddesi gereği konunun davalının ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakılacak nitelikte olması bakımından yemin teklifine elverişli olmadığı, dosya kapsamında davacı iddialarını ispata yarar başkaca da bir delil bulunmadığı anlaşılmakla; davacının davayı ispat külfetini HMK 190 ve TMK 6.maddeleri uyarınca yerine getiremediği sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu arabuluculuk nedeniyle arabulucuya hazine tarafından ödenen 1.320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avansından kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
7-Davacı tarafça keşif harcının iki defa yatırılması nedeniyle—– tarihinde keşif harcı olarak yatırılan 571,90 TL’nin davacı tarafa iadesine, buna ilişkin ——- tarafından gerekli müzekkerelerin yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —— Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/05/2022