Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/515 E. 2022/304 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/515 Esas
KARAR NO: 2022/304
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/08/2021
KARAR TARİHİ: 19/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkilinin alacağının tahsili için icra takibinde bulunduğunu, davalı tarafın haksız itirazda bulunduğunu, ticari defterlerinde görüleceği üzere borcunun ödenmediğinin bildirerek itirazın iptalini, davalının takip konusu alacağın % 20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle ; İcra takibinde takip sebebinin cari hesap olarak bildirildiğini, ancak taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, alacağın kaynağının belirtilmediğini, belgelerin sunulması, alacağın ispat edilmesi gerektiğini bildirerek davanın reddine, %20′ den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık:Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının cari hesaba dayalı olarak davalıdan takip tutarı kadar alacaklı olup olmadığı hususunda ihtilaf olduğu anlaşıldı.
Dava, İİK 67 maddesi ve devamı uyarınca açılan İtirazın İptali davasıdır.
Celp ve tetkik olunan — dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine —–alacağın cari hesaba dayandığı gerekçesiyle genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı borçlunun süresi içerisinde takibe, borca, faize ve tüm ferilerine itirazı üzerine takibin durduğu, davanın bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Taraf teşkili sağlanmış ve tarafların katılımı ile ön inceleme duruşması usulüne uygun olarak yapılmış ve davalı vekili ön inceleme duruşmasındaki beyanında, ticari defterlerinin incelenmesini istemediği yönünde beyanda bulunmuş olup, davacı şirketin —-ait ticari defter kayıt ve dayanak belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi raporunda özetle; davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğunu, taraflar arasında—yılından gelen ticari ilişki olduğunu, davacı tarafından — yılında tanzim edilen toplam — tutarındaki faturaların davalı hesabına borç olarak kaydedildiği, karşılığında—davalı ödemesinin alacağı olarak kaydedilmesi neticesinde—davalı borcunun — yılına devrettiği, — yılında davacı tarafça tanzim edilen toplam —- tutarında faturaların davalı hesabına borç kaydedildiği, davacının toplam alacağının –olduğu, —yılında davalı tarafından tanzim edilen – adet toplam —-tutarındaki faturalar ile toplam —- davacının yıl sonunda kalan alacağının — yılına devrettiği,—yılında davacı tarafından yeni bir fatura tanzim edilmediği, — yılından devredilen —- alacağın devam ettiği ve davalıdan toplam— yılındaki tahsil kayıtları neticesinde — tutar alımı ödemeler sonrası kalan alacağın — yılına devrettiği ve takip tarihine kadar davalı tarafından toplam —havale ve nakit tahsil kayıtları neticesinde takip tarihi ile davalının davacı şirkete — borçlu olduğu, takip tarihinden sonra –tutar davalıdan tahsil kaydının neticesinde dava tarihinde —- davalı borcu olduğu yönünde rapor tanzim edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir. ——–
Yapılan yargılama sonucunda ; dosya kapsamındaki tüm deliller; icra takip dosyası, alınan bilirkişi raporuna göre , taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davalının davacıya gerek nakit gerek ise banka yoluyla kısmi ödemeler yaptığı ve davalı tarafça davacı adına bir takım iade faturaları düzenlendiği, düzenlenen iade faturalara ve banka yolu ile yapılan havaleler olması nazara alındığında, taraflar arasındaki ticari ilişkinin var olduğunun sabit olduğu, davacı ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu ve ticari defterlerine göre davalıdan takip tarihi itibariyle —–alacaklı olduğu, davalının ise ön inceleme duruşmasındaki beyanında ticari defterlerinin incelenmesini istemediği yönünde beyanda bulunduğu ve ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesi için ibraz etmediği, yukarıda belirtilen—– göre davacının davalıdan cari hesaba dayalı olarak alacaklı olduğunu, usulüne uygun tutulduğu anlaşılan ticari defter ve kayıtlarına göre ispatladığı, ancak takip tarihinden sonra davacının ticari defter ve kayıtlarında davalıdan ——yapıldığına ilişkin kayıtlar olduğu, davalı her ne kadar böyle bir ödeme yapılmadığı yönünde beyanda bulunmuş ise de; davacının bu tutarı ticari defterlerine kaydettiği, dolayısıyla yapılan/ticari defterlere kaydedilen ödemelerin davacının kabulünde olması nedeniyle davalı borcundan mahsup edilmesi gerektiği, ancak yapılan ödemeler takip tarihinden sonra yapılmakla iş bu ödemelerin infaz aşamasında ödeme tarihlerine göre icra müdürlüğünce infaz aşamasında nazara alınması gerektiği, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu icra inkar tazminatı hüküm ve koşullarının oluştuğu, tarafların tacir olması nedeniyle davacının ticari faiz isteminin yerinde olduğu sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1.Davanın KABULÜ ile, davalının—-dosyasına vaki itirazın ——davalı ödemesinin infaz aşamasında icra müdürlüğünce nazara alınmasına,
2-Hükmolunan alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Başlangıçta peşin olarak alınan 311,67 TL harcın alınması gerekli olan 1.762,79 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.451,12 TL karar ve

ilam
harcın
ın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Arabuluculuk aşamasında ——-tarafından ödenen arabulucu ücreti 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 59,30 TL, peşin harç 311,67 TL, vekalet harcı 8,50 TL, posta ve tebligat gideri 43,00 TL, bilirkişi ücreti 800,00 TL, olmak üzere toplam 1.222,47 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 5.100,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; artan delil avansının davalıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile——-Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/04/2022