Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/492 E. 2022/321 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/492 Esas
KARAR NO : 2022/321
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/07/2021
KARAR TARİHİ: 26/04/2022
DAVA:Davacı vekili Mahkememize sunduğu—- havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; Müvekkili—- numaralı—–yevmiye numaralı —–devrettiğini, —- yevmiye numaralı vekaletname ile de sözde arsa üzerinde inşaat işi ve işlemlerinde kullanılmak üzere davalı —- bulunduğu ayrı bir vekaletname daha alındığını,—- gereği dairelerin tamamının —- süre ile bitirileceği ve anahtar teslim süreti ile mal sahibi müvekkili —- teslim edileceği belirtilmiş ise de aradan geçen —– aylık sürede sözleşme gereği taahhüt edilen hiç bir hususun yerine getirilmediğini ve inşaatın başlamadığını, müvekkilinin sözleşmeye aykırı davranan taraf müteahhit —– durumu defaten bildirmesine rağmen yine ilgili inşaata başlanmadığını ve müteahhit—- rahatsızlanması nedeni ile vefatından bir hafta önce torunu —–devreye girerek müvekkilini arayarak—– vefat etmek üzere olduğunu sözleşmeninde askıda kalacağını, kimsenin bir hak talep edemeyeceğini kendisi ile anlaşmaya mecbur olduklarını sözleşmeyi dedesinden aldığı vekalet yetkisi ile fesih edebileceğini bunun karşılığında kendisine boş senet vermesini talep etmiş” müvekkilin de içinde bulunduğu mağdur durumun daha da vahim hale geleceği endişesi ve yapılan tehdit, ikrah ve hile neticesinde dava konusu senetleri tanzim tarihi, vadesi ve tutarı gibi bilgiler olmaksızın sadece imza bölümünün imzalamak sureti ile —– verdiğini, Müvekkilinin sonradan şahsen yaptığı araştırma neticesinde de kendisi gibi bir çok kişinin mağdur edildiğini, özellikle —- hakkında bir çok şikayet olduğu bölgede birden fazla kişiyi mağdur ederek kayıplara karıştığını öğrendiğini, Müvekkilinin bu arada —- gereği kendi hakkına düşen dairelerden birini iyi niyetli olarak sözleşme dahilinde dava dışı — sattığı projenin hiç başlatılmaması nedeni ile —- sözleşmeye aykırılıktan dolayı tazminat ödemek zorunda kaldığını, müvekkilin davalı ve diğer şahıslar ile yapmış olduğu sözleşme ve vekaletnamelerinin evvela arsa üzerinde iş ve idari işlem yapacak şahıslara karşı —- yemiye numaralı azilname ile azlettiğini —- yevmiye numaralı—- yevmiye numaralı — şeklinde—- karşı fesih ettiğini, kendisinde alınan senetlerin iadesini talep etmiş ise de bir müddet sonra davalının ulaşılamaz duruma geldiğini, olay akabinde —- bu defa senetleri doldurarak aynı projede görevli muhtemelen danışıklı olarak davalı —adına doldurarak evvela —- numaralı dosya üzerinden takibe konu edildiğini, yapılan yetki ve diğer itirazlar nedeni ile —–derdest olduğunu, davalı ve diğerlerinin ikrah hile aldatma neticesinde müvekkilden almış olduğu bonoların hukuken hiçbir geçerliliği olmadığını, kendine ait olan bir arsanın kendi tasarrufu ile değerlendirmek isteyen müvekkilinin ağır mağdur edildiğini, sözleşmenin kurulmasından ve feshe kadar geçen sürede bir çivi dahi çakılmayan projeden borçlu olarak taraf olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı ve diğer şahıslar hakkında —– dosyası üzerinden suç duyurusunda bulunulduğunu, dava ve soruşturmanın devam ettiğini, bedelsizlik ve mevzuata aykırı düzenlenen senetlerin geçersizliğine ve bu sebeple de senede dayalı olarak başlatılan icra takibinin iptaline, müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespitine, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile davalı aleyhine %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu — havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili — aleyhine açılan menfi tespit davasının açıkça hukuka aykırı olduğunu,—- dosyasında borçlu — hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibine başlandığını ve sonrasında borçlu tarafından —- borca itiraz ettiğini, yapılan yargılama neticesinde —- dosyasında davacı borçlu tarafından ileri sürülen iddialar yerinde görülmediğinden davacının borca itirazının reddine karar verildiğini, —- kararının davacı borçlu tarafından kanun yoluna başvurulmayarak kesinleştiğini, davacı borçlu tarafından açılan huzurdaki davanın davacı borçlu tarafından borcun ödenmesini ertelemeye yönelik olup haksız ve kötü niyetli olarak açıldığını, davacı tarafın yasal veya somut hiçbir dayanağı olmayan iddialar ve beyanlar üzerine kurguladığı davanın reddi gerektiğini, davacı vekili tarafından dava dilekçesinde dava dışı kişiler ile müvekkili arasında ki ilişkide yaşanan nizaları izah etmesine karşın iş bu davada husumetinin tarafına yöneltmesinin hukuken kabul edilemeyeceğini, dava dilekçesinin neredeyse tamamında Müvekkili—- olmayan hususlardan bahsedildiğini, taraf sıfatının ise Müvekkile yönlendirilmediğini, davacı yanın dava dışı —- tarafından tehdit, ikrah ve hile neticesinde dava konusu senetleri imzalamak mecburiyetinde kaldığı iddiasının da asılsız olduğunun taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, dava dışı —- tarafından davacıyı arayarak sözde sarf ettiği cümlelerin hiçbirinde tehdit, ikrah ve hile söz konusu olmadığını, bu aramalar neticesinde davacı borçlunun korkarak senedin sadece imza bölümünün imzalanarak dava dışı —– verilmiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının dava konusu bonolara tehditle imza attığını iddia ettiğini, takibe konulan bonoların tehditle verildiğini yazılı delille kanıtlanması gerektiğini, davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin reddine, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davacının davalıya —- takip dosyasına konu senetlerden dolayı borçlu olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespiti(menfi tespit) davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Menfi tespit davasını düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 72/1. Maddesindeki ” Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen —– dosyasında; davacı/takip borçlusu hakkında bila tarihli takip talebi ile ilamsız takip başlatıldığı, davacı/takip borçlusunun süresinde takibe itiraz etmemesi nedeni ile takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
—- yazılan müzekkere cevabının incelenmesinden; —- tarihinde belediyeye — ücreti ödendiği anlaşılmıştır.
Davacı tanığı —- tarihli duruşmada; “Ben davacıyı davacı ile birlikte —- ilçesinde inşaat işinde bir dönem beraber çalışmamız nedeniyle tanırım, davalı —- tanımıyorum, benim hatırladığım kadarıyla —- soyadını hatırlayamadığım—— isimli birisine senet vermişti, bu senet bedelsiz tanzim edilmiş boş bir senetti, davacı —- senedi alan —- dedesi — arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi vardı, —- vefat edince şuan ismini hatırlamadığım bir torunu ile soyadını hatırlamadığım —isimli torunu ile davacı — beraber gitmişlerdi, notere gitmedeki amaçları—- arasında daha önce akdedilmiş olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi idi, noterlikte— torunları —arasında tartışma çıktı ———torunlarından —–ben bu inşaatı tamamlayacağım sen bana senet ver bende sana sözleşmede kararlaştırılan daireni vereceğim hem de imzalamış olduğun senetleri vereceğim ” dedi, bunun üzerine —– senedi imzaladı, senedin üzerinde herhangi bir rakam bulunmamaktaydı, ben taraflar arasında başka bir konuşma geçtiğine tanık olmadım, bu senet imzalama olayından yaklaşık bir birbuçuk ay sonra —— isimli kişi —— arayarak “senedi ödemezsen ayaklarına sıkacağım” dedi, telefonun hoparlörünün açık olması nedeniyle ben konuşmaları duydum, —-arasında sözleşmenin feshi için gidilen noterlik—-isimli kişiyi tanımıyorum, dolayısıyla —– arasında herhangi bir şey geçip geçmediği, aralarında bir ilişki bulunup bulunmadığının bilmiyorum, benim bilgim görgüm bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Davacı tarafça dava dışı — satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yaptıklarını, — vefat etmesi üzerine—torunu — kendisini tehdit ettiği ve tehdit nedeniyle —– davaya konu senetleri tanzim tarihi, vadesi ve tutarı boş şekilde imzalayarak verdiğini, taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini feshetmesine rağmen senetlerin iade edilmediğini, kötü niyetli olarak davalı lehine senetlerin doldurularak davalı tarafından icra takibine konu edildiğini, senetlerden dolayı borçlu olmadığını, bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafça senetlerin kambiyo senedi olması nedeniyle illetten mücerret olduğu, davacının iddialarının doğru olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafın senetlerin kendisinden iradesi fesada uğratılmak suretiyle tehditle alındığı iddiası yönünden yapılan incelemede; dosya kapsamında dinlenen tanık —- beyanında tehdit olayının senedin verilmesinden sonra olduğunu beyan etmesi, dosya içerisine celbedilen ceza soruşturması dosyasından senedin tehdit nedeniyle irade dışı verildiğine yönelik bir iddia bulunmadığı, dosyada senetlerin irade dışı verildiğine veya tehdit suretiyle alındığına ilişkin bir delil bulunmaması nedeniyle davacı tarafın bu yöndeki iddialarını ispat edemediği kanaatine ulaşılmıştır.
Davacı tarafça senetlerin tanzim, vade, bedel ve lehtar kısımlarının boş olarak dava dışı —- verildiği, senedin davalı lehine doldurularak icraya konulduğu, senedin verilmesine sebep olan hukuki ilişkinin sona erdiği iddiası yönünden yapılan incelemede; senedin vade, tanzim, bedel ve lehtar kısımlarının boş bırakılarak yalnızca imza kısmının tamamlanması suretiyle senet verilmesi iddiası senedi geçersiz hale getirebilecek nitelikte değildir. Davacı tarafın bu senetten dolayı borçlu olmadığını, ancak senedin boş olarak verildiği ve taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu şeklinde iddiayı yazılı olarak ispat etmesi halinde ileri sürebileceği, eldeki davada davacı tarafından davalı ile aralarında doğrudan bir hukuki ilişki bulunmadığının beyan edilmesi ve senetlerin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu hususunda yazılı bir delil de bulunmadığı hususları göz önüne alındığında davacı tarafın bu yöndeki iddialarına itibar edilemeyeceği, senedin verilmesine sebep olan hukuki ilişkinin sona erdiği —– iddiası yönünden ise; sözleşmenin doğrudan doğruya davalı ile yapılmadığı yönündeki davacı ikrarları ve senedin sözleşmeye istinaden verildiğini ispata yarar yazılı bir delil bulunmadığı gibi TTK 687.maddesi uyarınca senedin davalı tarafından kötü niyetli iktisap edildiği ispat edilmedikçe şahsi defi niteliğindeki bu iddiaların dinlenilmesine imkan bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafça ileri sürülen tehdit ve davalının senedi kötü niyetli iktisap ettiği iddiaları hususunda HMK 226/1-c maddesi uyarınca yemin teklif edilmesinin mümkün olmadığı, eldeki davada davacı iddialarını ispata yarar başkaca bir delil de bulunmadığı, davada tedbir kararı verilmemesi nedeniyle kötü niyet tazminatının yasal koşullarının oluşmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının davacı tarafça peşin yatırılan 361,77 TL’den mahsubu ile fazla yatan 281,07 TL’nin davacı tarafa iadesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davanın menfi tespit davası olması nedeniyle zorunlu arabuluculuğa tabi değil ise de; davadan önce arabuluculuğa başvurulduğu ve hazine tarafından arabulucuya 1.320,00 TL ödendiği anlaşılmakla bu miktarın yargılama gideri olarak değerlendirilip 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Yatırılan gider avansından kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —– Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
26/04/2022