Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/379 E. 2022/740 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/379
KARAR NO : 2022/740

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 09/06/2021
KARAR TARİHİ : 08/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle müvekkili sigorta şirketi ile dava dışı—— numaralı —— poliçesi bulunduğunu, dava dışı sigortalı —– firması tarafından dava dışı —– satın alındığını , iş bu —— nakliyeci davalı —— tarafından tahsis edilen—— plakalı araç ile taşınırken tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini ve sigortalıya ait emtiaların —— zayi olduğunu, 07.06.2018 tarihinde müvekkili şirkete sigortalı emtianın nakliyeci davalı ——tarafından tahsis edilen ——-idaresinde taşınmakta iken——-istikametinden gelip ——-istikametine seyrederken km 3’e geldiğinde ön sağ lastiğinin patlamasıyla direksiyon hakimiyetini kaybederek gidişine göre yolun sağından çıkarak yol dışındaki Trafik Bilgi Levhasına aracın kasa kısmı ile çarptığını , çarpmanın etkisiyle kasada yüklü ——kasalarının yola döküldüğünü , aracın 70 metre giderek demir bariyerleri parçalayarak durması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini ,kazada aracın tamamen hasar gördüğünü, araçta yüklü olarak bulunan dolu ——-kasalarının etrafa dökülerek telef olduğunu , trafik bilgi levhası ve 30 metre demir bariyerin hasar gördüğünü, müvekkil sigorta şirketi tarafından sigortalısına 05.07.2018 tarihinde 46.501,50 TL ödeme yapılarak hasar bedeli ödendiğini , dosyaya sundukları——-raporunda yer aldığı üzere harlı ürün bedeli 42,350.00 TL, hasarlı palet bedeli 280.00 TL, hasarlı kasa bedeli 3,871.50 TL olmak üzere toplam zarar tutarının (KDV Hariç) 46.501.50 TL olduğunu, nakliye işlemlerini gerçekleştiren davalı ——meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu , müvekkili sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin davalıdan tahsili için ——- Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını , davalı / borçlunun hukuka aykırı ve haksız itirazları nedeniyle takibin durduğunu, sigortalıdan alınan 03.07.2018 tarihli “ibraname” de sigortalı——ayrıca bu olaydan doğan rücu ve dava haklarımı adı geçen Şirkete devrettiğimi beyan ederim” ifadesi ile alacağını müvekkili sigorta şirketine “temlik” ettiğini, bu sebeple müvekkili sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin davalıdan tahsili gerektiğini, alacağın miktarının belli olduğunu, davalıya gönderilen 10.06.2020 tarihli ihtarname ile davalı yanın temerrüde düşürüldüğünü , davalının alacağın tahsilini zorlaştırmak amaçlı haksız itirazı nedeniyle %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, HMK’nın 389/1. maddesi hükmü gereği müvekkili sigorta şirketinin “hak arama hürriyetinin” etkin olarak gerçekleşmesi için davalıya ait tüm taşınır ve taşınmaz mallar üzerinde ihtiyati tedbir konulmasını talep etme zorunluluğu doğduğunu beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne , dava sonuna kadar davalı adına kayıtlı tüm taşınır ve taşınmazların kaydı üzerine teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, davalının ——–. sayılı icra takibine haksız itirazlarının iptali ile takibin kaldığı yerden tüm ferileri ile birlikte devamına, haksız itiraz nedeni ile davalının %20 icra inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesine, hükmedilecek tazminata en yüksek ticari faizin yürütülmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle davacının, dava dışı sigortalısı——satın aldığı ——taşıma işinin müvekkil tarafından gerçekleştirildiğini iddia ettiğini ancak davacının söz konusu taşıma işini müvekkilin yaptığını ispata dair herhangi bir taşıma senedi, belge, evrak sunamadığını, Türk Ticaret Kanunu’ nun 858. maddesi uyarınca müvekkiline husumet yöneltilebilmesi için en azından karine vasfına sahip taşıma senedinin ibrazının gerektiğini , dolayısıyla davacı tarafça müvekkiline husumet dahi yöneltilemeyeceğini, davacı sigorta şirketinin taşımanın müvekkil tarafından yapıldığını ispat ettiği takdirde Mahkemece usulüne uygun ayıp , zıyaı bildiriminde bulunulup bulunulmadığının incelenmesi gerektiğini, TTK’ nın 889. Maddesi uyarınca açıkça görülmeyen hallerde ise ihbar süresinin 7 gün olduğunu fakat ——– zayi olduğu iddia edildiğine göre ayıbın açıkça görülmemesinin mümkün olmadığını, aynı maddenin 4. Fıkrasının bildirimin yazılı olarak yapılması şartını öngördüğünü, yasal hak düşürücü sürede ihbarda bulunulmamış olunması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, 07/06/2018 tarihinde meydana gelen kazanın üzerinden neredeyse 2 yıl geçtikten sonra müvekkili aleyhine takip başlatılması nedeniyle Türk Ticaret Kanunu’nun 855. Maddesine göre davacının iddia ettiği alacağının zaman aşımına uğradığını, davacının dava dışı sigortalısının haklarına halef olabilmesi için iddia edilen riziko tarihinden öncesini teminat altına alan bir poliçeyle sigortalanmış olması gerektiğini, sigorta şirketinin ödemeyi sigorta poliçesindeki teminatlar gereği yapmış olması gerektiğini, davacının iddialarını ve uygun illiyet bağının bulunduğunu ispatlaması gerektiğini , müvekkili tarafından taşındığı iddia edilen emtianın——- taşımaya uygun bir şekilde zıya, hasardan koruyacak taşımaya uygun bir şekilde ambalajlanması gerekir ise işaretlenmesinin göndericinin yükümlülüğünde olduğunu, yine eşyanın taşıyıcı vasıtasına istiflenmesi ve yerleştirilmesinin, onlara zarar gelmeyecek şekilde koyulması ve sabitlemesinin göndericinin yükümlülüğünde olduğunu, dolayısıyla davacının emtiaların gönderici tarafından düzgün bir şekilde ambalajlandığını , yüklendiğini ispat etmesi gerektiğini , davacının davaya konu trafik kazasının tek taraflı olduğunu ve müvekkiline ait aracın lastiğinin patlaması nedeniyle meydana geldiğini iddia ettiğini, öncelikle taraflarınca taşımanın yapıldığına, kazanın ne şekilde gerçekleştiğine dair belgelerin taraflarına iletilmediğini , davacının anlatımından dahi müvekkilin aracının kazada kusurunun olmadığını, tamamen önleyemeyecek nedenlerden ötürü kazanın meydana geldiğini, ticari araçların elbetteki düzenli olarak kontrollerinin yapıldığını, bu nedenle müvekkilinin ihmali nedeniyle araç lastiğinin patlamasının söz konusu olmadığını, müvekkilinin kazaya sebep olan taraf olmadığını ve iddia edilen kazada müvekkilinin sürücü olmadığını, tazmin sorumluluğu için zararın oluşmasında kusurun bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağı bulunması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla Mahkemece esasa girilmeye karar verilir ve müvekkilinin sorumlu olduğuna karar verilir ise alanında uzman bilirkişilerce yapılacak tespit neticesinde müvekkilinin sınırlı sorumluluğunun hesaplanması gerektiğini, müvekkilinin söz konusu taşıma işini üstlendiği, rizikonun poliçe kapsamında meydana geldiği, göndericinin emtialara uygun ambalaj, paketleme ve yüklemeyi yaptığı ispat edilmediğinden ve emtiaların niteliği itibariyle zarar görmeye müsait olması, müvekkil eylemi ile zarar arasında illiyet bağının olmaması nedenleriyle davanın reddine, davacının şartları mevcut olmayan ve alacağını kuvvetle muhtemel ispatlayamadığından ihtiyati tedbir talebinin reddine , davacının icra inkar tazminatı talebinin reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile vekâlet ücretlerinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tensip zaptı ile davacı şirketin—–poliçesi ile 07/06/2018 tarihli trafik kazasına ait hasar dosyası ödeme faaliyetleri, ibraname ve temlik sözleşmesinin istenilmesine, ilgili —— 06/07/2018 tarihli trafik kazasına ait kaza tespit tutanağı ve eklerinin ve 07/06/2018 tarihi itibari ile ——-plakalı araca ait tescil kaydının istenilmesine karar verilmiş olup, müzekkere cevapları dosya içeresine alınmıştır.Mahkememizin 21/06/2021 tarihli ara kararı ile üzerine tedbir konulması talep edilen mal varlığı değerlerinin dava konusu olmaması ve bu nedenle uyuşmazlık konusu olmayan mal varlığı değerleri hakkında tedbir kararı verilmesinin mümkün olmaması nedeniyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Celp ve tetkik edilen ——- Esas sayılı dosyasının incelenmesinde davacı takip alacaklısı tarafından takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve/veya takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Tüm dosya kapsamına göre ; davanın, ——- sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminata ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın davalının rücuen tazminat istemine konu edilen taşıma işinde taşıyıcı olup olmadığı , davalının tazmin yönünden sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, davalı ile dava dışı sigortalı şirket arasında düzenlenen herhangi bir taşıma senedi olmadığı, TTK’nın 856/2. Maddesinde taşıma senedi düzenlenmemiş olsa bile, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradeleri ile taşıma sözleşmesinin kurulacağının, eşyanın taşıyıcıya tesliminin ise taşıma sözleşmesinin varlığına karine teşkil edeceğinin düzenlendiği ancak davalının taşıyıcı sıfatıyla taşımaya konu emtiayı teslim aldığına ilişkin davalıyı bağlayacak herhangi bir belgenin, bu yönde ortak bir irade beyanının mevcut olmadığı , taşıtan tarafa düzenlenmiş herhangi bir faturanın da bulunmadığı , zarar gördüğü iddia edilen ——-dava dışı sigortalı şirkete ait olup olmadığına , yükleme yapılıp yapılmadığına ilişkin dosyada somut delil bulunmadığı, davalı ile dava dışı sigortalı şirket arasında taşıma sözleşmesi kurulduğunun ispat edilemediği anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harç davanın başında peşin alından 823,70 TL harçtan mahsubu ile arta kalan 743,00 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan—— davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.