Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/355 E. 2023/782 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/355 Esas
KARAR NO: 2023/782
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 31/05/2021
KARAR TARİHİ: 07/12/2023

DAVA:Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalının da ortağı olduğu bir şirket olduğunu, davalının ortaklığı ve müdürlüğü kapsamında şirket nezdinde pazarlama, sipariş oluşturma ve diğer işlemleri yapmak üzere görevleri üstlendiğini, müşterilerden alınan siparişlerin bilgisini oluşturduğunu, gerekli ithalatların talimatlarını verdiğini ve neticede ürünlerin müşterilere satışını gerçekleştirdiğini, şirket ortağı ve münferiden müdür olması dahilinde şirketten muhtelif zamanlarda avans aldığını, almış olduğu avansları şirkete iade etmediğini, son süreçte şirket ortaklığından ve müdürlüğünden ayrılacağını bildirmesi üzerine şirket kayıtlarında yer alan ve kendisine avans olarak verilen paraların iadesinin talep edildiğini, davalının kendisinden talep edilen avansları iade etmediği gibi bu yükümlülükten kurtulmak amacıyla ——– Esas sayılı dosyası ile ortaklıktan çıkma ve şirketin feshini talep ettiği bir dava ikame ettiğini davalının ve davalının eşinin üzerine kayıtlı şirket üzerine müvekkili şirketin müşterilerinin ve ticaretinin aktarıldığının tespiti üzerine müvekkili şirket tarafından davalı ve davalının eşi adına kayıtlı ——— isimli şirkete karşı ——— Esas sayılı dosyası ile tazminat davası ikame edildiğini, davalı şirket ortağı ve münferiden müdürü olduğu şirketten almış olduğu işbu dava konusu avansları iade etmediği gibi usulsüz işlemleri ile müvekkili şirketi zarara uğrattığını, davalının müvekkili şirkete iade etmesi gereken avansları iade etmemesi üzerine davalı aleyhine ——— Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, davalı tarafından alınan tüm avansların şirket kayıtlarında yer aldığını, davalının ——— Esas sayılı dosyasında bu ödemeleri aldığını, ancak bu ödemelerin huzur hakkı ödemeleri olduğunu iddia ettiğini, ilgili iddiaların asılsız olduğunu iddia ederek, davalının ———- Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, yapılan itirazın kötüniyetli olması nedeniyle müvekkili lehine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili 08.07.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davaya konu icra takibinin haksız olduğunu, ileri sürülen iddiaların mesnetsiz olduğunu, dava dilekçesinde delil olarak bildirilen başka Mahkeme dosyalarının bu dava ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, davacı tarafın konu ile ilgili yegane delilinin şirkete ait 2020 yılı mizanı olduğunu, tek taraflı olarak düzenlenen bu mizana ise itibar edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, yine davacı şirketin 01.01.2019 — 31.12.2019 dönemine ait mizanında davacı tarafça iddia edilen ve icra takibine konu edilen bir avans iadesi bulunmadığını, bu durumun ise davacının avans ödemesi yaptığını iddia ettiği zaman dilimi 2020 yılı sonrasına tekabül ettiğini, oysa davacı tarafça müvekkiline hiçbir şekilde avans ödemesi yapılmadığını, davacı tarafın müvekkiline bu şekilde bir avans ödemesi yaptığını ispat etmesi gerektiğini, her ne kadar davacı tarafça dava dilekçesinde taraflarınca ——– Esas sayılı dosyasına sunulan cevap dilekçesinde ödemelerin alındığı kabul edildiği belirtilmiş ise de bu hususun tümüyle içeriği çarpıtmaktan ibaret olduğunu, davacı tarafça avans ödemesi yapıldığının yazılı deliller ile ispatlanması gerektiğini, yargılama esnasında davacı şirkete ait banka hesap hareketleri celp edilerek incelendiğinde davacı şirket tarafından diğer ortaklara ödemeler yapıldığının görüleceğini, söz konusu ödemelerin düzenlenen mizanda yer almadığını, bu durumun dahi davacı tarafın işbu dava ve icra takibinde ne denli kötüniyetli olduğunun göstergesi olduğunu savunarak, davanın reddine, davacının icra takibinde haksız ve aynı zamanda kötüniyetli olması dikkate alınarak asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER: ——— arşiv sayılı dosyası fiziki olarak celbedilmiştir. Bilirkişi heyetinin 19/06/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı talebi (iş avansı) gerekçesine dayanmakta olduğunu, dosyada hangi işi için iş avansı verildiği ve nerelerde kullanıldığı, ticari defter ve belgelerde belirlenemediği, davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin tebliğ şerhine havi ihtarname bulunmadığından takip öncesinde alacak muaccel olmadığından faiz talebinin yerinde olmadığı, ancak; Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen davacı lehine hüküm kurması halinde takip tarihinden sonra hükmolunacak davacı alacağına ilişkin yasal faiz talebinin yerinde olduğu yönünde rapor düzenlenmiş ve bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :Dava, şirket ortağı olan davalıya yapılan ödemelerin avans ödemesi iddiası ile tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirket ortağı olan davalıya şirket ortağı olduğu dönemde davalıya yapılan avans ödemelerinin geri iade edilmediğini, geri ödemesi yapılmayan avans ödemelerinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini talep ettiği, davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle, dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, avans ödemesi alacağının bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dava dosyasının içinde sureti bulunan ——– Esas sayılı dosyası incelendiğinde, … aleyhine ——– Şti. vekili tarafından; “124.067,00TL asıl alacak, 6.240,74TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 130.067,00TL alacağın fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, takip tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar asıl alacağa işleyecek yıllık %9 yasal faiz ve değişen oranlardaki faizi ile icra giderleri, avukatlık ücreti ile birlikte BK m. 100 uyarınca yapılacak kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve masraflara mahsubuyla” açıklaması ile borçluya 25.01.2021 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.Davacı şirket, 18.04.2018 tarihinde tescil edilen ana sözleşmesi ile ——–, ——– ve ———- tarafından kurulmuştur. 28.03 2019 tarihinde tescil edilen 25.03.2019 tarihli Genel Kurul Kararında davalı, hisse satışı ile şirket’e ortak olmuş ve münferiden şirketi temsil ederek, müdürlüğe seçilmiştir. Davalının, 13.11.2020 tarihinde ortaklıktan çıkma için ——— E. Sayılı dava açtığı, davacının 29.03.2021 tarihinde ——— E. sayılı haksız rekabetten kaynaklanan tazminat davası açtığı ve davaların devam ettiği görülmüştür. Davacı şirket, davalının çalıştığı dönemde iş avansı adı altında şirketten para tahsil ettiğini, ortaklıktan ayrılma nedeniyle söz konusu paraların kendisinden iadesinin talep edildiğini, davalının iş avansı adı altında aldığı paraları iade etmediğini iddia etmektedir.Davacı şirketin incelenen 2018-2019-2020 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin delil vasfına haiz olduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafa yapılan ödemelerin 143.067,00- TL olduğu, davacının 124.067.- TL icra takibi yaptığı, dekontların üzerinde bulunan açıklama bölümünde “——– hesaba mahsuben ödemeler“ ibaresinin bulunduğu ve iş avans ibaresinin yer almadığı anlaşılmaktadır. Davalı, davacı şirkete 28/03/2019 tarihinde tescil edilen 25/03/2019 tarihli Genel Kurul Kararı ile ortak olmuştur. Davalıya yapılan ödemeler incelendiğinde aşağıda belirtilen 50.000.- TL tutarındaki ödemelerin davalının şirkete ortak olmadığı dönemde yapıldığı tespit edilmiştir. Davacının ödeme dekontları incelendiğinde, davalıya her ay düzenli bir şekilde 04.07.2018 tarihinden 01.11.2019 tarihine kadar ayda 6.000.- TL olacak şekilde, daha sonra 27.04.2019 tarihine kadar ayda 8.500.- TL ödeme yaptığı anlaşılmaktadır.Davacı şirketin 2018-2019-2020 yılları Kurumlar vergisi beyannameleri ve ticari kayıtları incelendiğinde 2018 yılında 606.355.63 TL, 2019 yılında 385.298.61 TL tutarında vergi sonrası net kar elde ettiği, 2020 yılını 129.367.88 TL zarar ile kapattığı, 2018 ve 2019 yıllarında kar dağıtımı yapılmadığı görülmüştür. Davacı şirketin 2020 yılı ticari kayıtları incelendiğinde şirketin ortaklarından ———- 20.318,37 TL, ——– 20.000.- TL, ———- 20.000.- TL şirketten alacaklı oldukları kayıtlıdır.
Davacının ticari kayıtları incelendiğinde, davalıya yapmış olduğu ödemeleri her ne kadar şirketin banka hesaplarından yapmasına rağmen, ticari defter kayıtlarına almadığı, ödemeleri şirket banka hesaplarından düşmediği, davalıya yaptığı tüm ödemeleri 124.067,00- TL olarak 01.05.2020 tarihinde bir defada davalının ortaklıktan çıkmak için talepte bulunduğu tarihten sonra kayıtlarına aldığı, davacının ödeme dekontları incelendiğinde, davalıya her ay düzenli bir şekilde 04.07.2018 tarihinden 01.11.2019 tarihine kadar ayda 6.000.- TL olacak şekilde, daha sonra 27.04.2019 tarihine kadar ayda 8.500.- TL ödeme yaptığı, davacının ödemelerinin her ay düzenli bir şekilde aynı tutarlarda yapılmış olması ödemelerin iş avansı niteliğinde olmadığı kanaatine varılmıştır. 29/03/2022 tarihli SMMM bilirkişi raporu ile 19/06/2023 tarihli SMMM ve Hukukçu bilirkişi tarafından düzenlenen raporların uyumlu olduğu, alınan bilirkişi raporları, dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; davacı şirket tarafından davalı adına 04.07.2018 – 24.04.2020 tarihleri arasında toplamda 29 adet banka dekontu ile 143.067,00 TL tutarında ödemeler yapıldığı, davalının davacı şirkete 25.3.2019 tarihinde ortak ve müdür olduğu, kural olarak müdürlere 6098 sayılı TBK 401 ve 502. maddeleri doğrultusunda ücret ödenmesi gerektiği, yöneticilerin ücret almadan çalıştırılmalarının hayatın olağan akışına uygun olmadığı , yerleşik yargı kararlarına göre de, limited şirket müdürlerine toplantı başına huzur hakkı veya muayyen bir aylık ücretin muvazaa veya örtülü kazanç teşkil etmemesi şartı ile ödenmesi mümkün olduğunun belirtildiği, davalının ortak olduğu tarih öncesinden başlayan ve genellikle benzer miktarlarda her ay davacı tarafından belirli bir miktar ödeme yapıldığı, davacı anılan miktarların avans olarak verildiğini ileri sürmüş ise de, dosyada hangi iş için avans verildiğine ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı, her ne kadar davacı, şirket ortağı ve münferiden müdür olması dahilinde davalının şirketten muhtelif zamanlarda avans aldığını ileri sürmekte ise de, banka hesaplarından ödemelerin ortaklık ve müdürlükten önce başladığı ve aylık olarak düzenli olduğu anlaşılmakla davaya konu ödemelerin iş avansı olduğu hususunun davacı şirket tarafından ispatlanamadığı ve ödemelerin iş avansı niteliğinde olmadığı kanaatine varılarak açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Açılan davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 8.901,32 TL karar ve ilam harcının peşin olarak alınan 1.573,80 TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.327,52 TL harcın davalıcıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Yatırılan gider avansından kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 20.849,24 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalı yana verilmesine,
6-6325 Sayılı Yasa’nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu arabuluculuk nedeniyle arabulucuya hazine tarafından ödenen 1.320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——– Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/12/2023