Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/311 E. 2022/99 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/311
KARAR NO : 2022/99
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ: 07/05/2021
KARAR TARİHİ: 16/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili —-evzi tarihli dava dilekçesinde özetle; davalılar ile müvekkil banka arasında akdedilen—- her türlü ihtilafta —-icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili kılındığını, davalılar vekilinin yetki itirazının yerinde olmadığını, yetki sözleşmesi uyarınca genel yetkili mahkemeden başka bir mahkemede dava açılabileceği ve genel yetkili icra müdürlüğünden başka bir icra müdürlüğünde icra takibi yapılabileceğinin açık olduğunu, yetki itirazının yerinde olmadığını, dava dışı —– kredi kullandırıldığını, davalıların ise işbu —- müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi borcundan aynı derecede sorumlu hale geldiğini, borç gereği gibi ödenmediğinden kredi hesapları kat edilerek borcun ödenmesi talebiyle—– yevmiye nolu, hesap kat ihtarnamesinin keşide edilerek banka alacağının ödenmesi aksi halde hakkında yasal işlem başlatılacağı tebliğ edilmiş ve davalılar temerrüde düşürüldüğünü, davalı-borçluların ihtarnameyi tebliğ almasına rağmen borcu ödemediğini, haklarında —- dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından —- başvuruda bulunulduğunu, —– yapılan toplantı sonucunda davalı-borçlular ile anlaşma sağlanamadığını, davalıların itirazlarının yasaya aykırı, haksız ve mesnetsiz olup, borcu ödediğini gösterir herhangi bir yazılı delil sunmadıklarını, itirazlarıın herhangi bir kesin delile dayanmayan, soyut ve mücerret nitelikte olduğunu, bilirkişi incelemesi sonucu davalıların borçlu olduğunun ortaya çıkacağını, müvekkili banka kayıtlarının kesin delil sözleşmesi niteliğinde olduğunu, davalılardan talep edilen temerrüt faizi yasaya ve sözleşmeye uygun olduğunu, alacağın likit olması nedeniyle davalılar aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek davalı-borçluların haksız ve dayanaksız——–dosyasına yaptıkları itirazların iptaline, takibin takip talebindeki şartlarla aynen devamına, asıl alacaklara her bir kredi için takip talebinde belirtilen tarihler arasında ve takip talebindeki oranlar üzerinden akdi faiz ve temerrüt faizi işletilmelerine ve asıl alacaklar ile birlikte tahsillerine, davalı-borçlular aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili —- havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın taleplerinin dosya kapsamına ve yasal mevzuata aykırı olduğunu, müvekkilinin adresleri sebebiyle yetkili Mahkemelerin —- Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, söz konusu borcun dava dışı—-kaynaklandığını, —- Esas sayılı dosyası üzerinden—- tarihinde geçici konkordato mühleti ve İİK.m.297/2 kapsamında tedbir kararı verildiğini, —- tarihinde kredi borçlusu şirketin konkordato projesinin tasdikine karar verildiğini, banka’nın ihtiyati hacze konu alacağının da konkordato tasdik projesi kapsamında olduğunu, borçların tamamının konkordato şartları dairesinde —tarafından hazırlanan ödeme planı çerçevesinde ödeneceğinin sabit olduğunu, talep konusu alacağında —- planında yer aldığını, tasdik edilen proje kapsamında davacı bankaya ilk ödeme —— tarihinde gerçekleştirildiğini, borçta azalma olduğunu, talep edilen alacağın yenilendiği ve borcun tasdik edilen proje kapsamında ödeneceği tartışmasız olduğunu, davacı tarafça da belirtildiği üzere müvekkillerin talep dayanağı sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzalamış olduğundan, asıl borç Kanuni olarak yenilenmiş sayıldığından, sözleşmeye dayanarak, eski vade tarihleri kapsamında müvekkilden de talepte bulunulamayacağının açık olduğunu, davacının alacaklı olduğu ve davalı müvekkillerinin kefil olduğu borcun konkordato projesi ile yeni bir vadeye ve ödeme planına bağlandığını, yani vadesi değişmiş bir borç mahiyetini aldığını, kefaletin ise asıl borca bağlı ve esas borçlunun, borcunu ödeyememesi halinde kefilin sorumlu olduğu hukuki bir durum olduğunu, borcun, asıl borç yönünden yeni bir vadeye bağlandığı durumda kefil için de bu durumun aynen geçerli olacağını müvekkillerinin kefaletten doğan bu borcunun fer’i niteliği gereği kefil oldukları şirketin konkordatosu ve İİK m. 308/h çerçevesinde rehinli alacaklılarla müzakere ve yeniden yapılandırma anlaşmaları çerçevesinde şirketler tarafından ödeme yapıldıkça azalacağını, müvekkillerinin borçluluğunun kefil oldukları şirketin ödemelerine bağlı olduğunu, şirketlerin konkordatosu başarılı olduğunda ve borçlar ödendiğinde, gerçek kişi müvekkillerin kefalet borçları da sona ereceğini, ödemelerin yapılmaya başlandığını, davacının taleplerinin haksız ve yersiz olduğunu belirterek davanın reddine, haksız ve kötü niyetli açılan bu dava nedeniyle davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava hukuki niteliği itibariyle —- dayalı olarak davalılar aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili —- tarihli dilekçesi ile davaya konu —- dosyasına yapılan itirazın davalılar tarafından geri çekildiğini, davalı tarafça —–tarihinde mahkemenize bu hususla ilgili beyan dilekçesi gönderildiğini, davanın konusuz kaldığını, tazminat ve vekalet ücreti ile masraf taleplerinin olmadığını, davanın açılmasına borçlu sebebiyet vermesi ve daha sonra itirazını geri almış olması sebebiyle —-bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin davalı borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili —– tarihli dilekçesi ile taraflar arasında haricen anlaşma sağlandığı, bu kapsamda konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmesini, davacının davadan feragat etmesi halinde herhangi bir vekalet ücreti, yargılama gideri veya başkaca bir taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
Davacı vekili —— tarihli celsede, sözlü olarak tarafların anlaştıklarını, dilekçelerini tekrar ettiklerini belirtiş, davalı vekili ise aynı celsede tarafların sözlü olarak anlaştıklarını, dilekçelerini tekrarla, davacı tarafın talep ettiği gibi arabuluculuk bedelinin müvekkillerince ödenmesini kabul etmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı incelenip birlikte değerlendirildiğinde, taraf vekillerinin haricen anlaşma sağladıklarını ve bu nedenle eldeki davanın konusuz kaldığını beyan etmiş olmaları sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yine taraf vekillerinin dilekçelerindeki ve duruşmadaki beyanları nazara alınarak yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1.Konusuz kalan davanın ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA
2.Alınması gereken 80,70 TL harcın başlangıçta peşin olarak alınan 14.924,49 TL ile tamamlama harcı 31.526,81 TL harçtan mahsubu ile 46.370,60 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca vekalet ücreti talebinde bulunulmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu arabuluculuk nedeniyle arabulucuya hazine tarafından ödenmesi gereken 1.360,00 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile———– Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/02/2022