Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/299 E. 2022/378 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/299
KARAR NO : 2022/378

DAVA : Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 07/03/2016
KARAR TARİHİ : 18/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Temlik eden davacı —- müvekkili ile — arasında tüketici kredisi ve rehin sözleşmesi imzalandığını ve —— nolu aracın kaydına tarafları lehine rehin şerhi işlendiğini, aynı anda kredi borçlusunun sözleşmenin gereklerini yerine getirmediğinden hakkında yasal takip başlatıldığını, — ile rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takip dosyasından ödeme emri gönderildiğini, işlemler devam ederken aracın 15/03/2015 tarihinde hasara uğradığını,—tarafından hasar dosyası açıldığını, araç üzerinde var olan rehinin kalkması adına—- davalı sigorta şirketi ile aralarında — rakamı olan— muvafakat almadan sigortalı ——- ödendiğini ancak sigorta şirketinin hasar bedelini rehin alacaklısı olan dain mürtein sıfatına haiz olması nedeni ile taraflarına yapılması gerektiğini, belirterek dain mürtein sıfatına haiz olmaları nedeni ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere tespit edilecek kasko sigorta teminat bedelinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davacıya ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili 06/05/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın sigortalı — nolu araç üzerindeki rehin hakkına dayalı olarak hasar tazminatının ödenmesini talep ettiğini, ancak bu talebin haksız olduğunu, davacının iddialarını ve beyanlarını kabul etmediklerini, davacının araç üzerinde dain mürtein sıfatına haiz olduğuna ilişkin iddiası ve taleplerinin doğru olmadığını— nezdinde kasko sigortalı olduğunu, söz konusu poliçeden de anlaşılacağı üzerine sigortalı araç üzerine davacı şirketin rehinli alacaklı olduğuna dair herhangi bir kayıt bulunmadığını, davacı şirketin talep ve iddiasını 15.03.2015 tarihinde oluşan hasar için 2016 yılında başlattığı rehin takibine dayandırdığını, ancak sonradan konulan araç üzerindeki rehin ve buna ilişkin rehin takibine ilişkin davacı şikayetinin alacak hakkını müvekkili şirkete karşı sigorta tazminatı üzerinden yürütmesinin hukuki dayanağının olmadığını, kaldı ki müvekkili şirketin sonradan konan araç üzerindeki rehinin ve buna ilişkin borcu bilmesinin zaten mümkün de olmadığını, 15.03.2015 tarihinde meydana gelen kazadan doğan hasara ilişkin davacı şirketin müvekkili şirkete herhangi bir başvurusu ya da bildirimi olmadığını, ayrıca zaman aşımı iddiasında bulundukların belirterek davanın usulden reddini, husumet yokluğundan reddini, esas yönünden reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, rehin hakkı sahibi bankanın muvafakati alınmadan — şirketinin dava dışı sigortalı – kredi borçlusuna ödediği hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce daha —- sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonunda; davanın reddine karar verilmiş ise de, —- tarihli kararı ile; ” Somut olayda; dava dışı — —-ile davalı sigorta şirketi arasında — sayılı araç için— tarihinde kasko sigorta poliçesi düzenlenmiştir. Daha sonra — ile davacı banka arasında — plaka sayılı kredi konusu araç için 31/05/2014 tarihinde —plaka sayılı aracın —lehine rehin kaydı işlenmiştir. Davalıya —- sigortalı aracın —tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında hasarlanması sonucu, davalı — raporuna göre pert işlemi yapılmış ve davalı —-tarafından dava dışı sigortalısı—ödenmiştir. Kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından dava dışı — tarihinde taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine başlanmış, 23.02.2016 tarihinde davalı — ihtarname gönderilmiş, işbu dava —tarihinde açılmıştır. İlk derece mahkemesince poliçede daini mürtehin kaydı olmadığından bahisle davanın reddine, bölge adliye mahkemesince de davalı —şirketinin kredi sözleşmesinden önce düzenlenen — yükümlülüğünü yerine getirdiği, kredi sözleşmesinde, —– poliçesinde dain ve mürtehin olduğu konusunda kaydın bulunmadığı, davacı tarafından kasko poliçesini tanzim eden davalı şirkete aracın rehinli olduğu konusunda herhangi bir bildirimin de bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir. Oysaki 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun menfaat üzerinde sınırlamalar a) Sınırlı ayni hak başlıklı 1456. maddesinde “(1) Sınırlı ayni hak ile—– bir mal üzerindeki, malike ait —- takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam eder. (2) Sigortacıya, mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde, ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça, sigortacı —- tazminatını sigortalıya ödeyemez. Ayni — alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek yoktur. Sigortalı menfaate konu malın tamiri veya eski hâline getirilmesi amacıyla ve teminat gösterilmesi şartıyla, tazminat sigortalıya ödenebilir…” düzenlemesi yer almaktadır. Yine Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın 3.3.2.2. maddesi gereği “…Onarım masraflarının zarar gören aracın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşması ve aynı zamanda eksper raporu ile aracın onarım kabul etmez bir hale geldiğinin tespit edilmesi durumunda, araç tam hasara uğramış sayılır. Bu durumda, aracın ilgili mevzuat doğrultusunda — ayrıldığına dair —- belgesi — ibraz edilmeden araç sahibine sigorta tazminatı ödenmez…” Tüm dosya kapsamında — plaka sayılı araç için çekilen tüketici kredisi nedeniyle aracın —- davacı banka lehine rehin kaydı işlendiği, 15.03.2015 tarihli trafik kazası nedeniyle davalı ——- raporu ile pert işlemi yapıldığı ve araç hurdasının sigorta şirketinde bırakıldığı, davalı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısına —- ödemesi yapmadan önce rehin hakkının —— kaydedilerek — hatta davalı —-mahkemeye gönderilen hasar dosyası içerisinde de yer alan araç sorgulama kaydında aracın rehinli olduğunun görüldüğü, dolayısıyla yukarıdaki düzenlemeler de gözetildiğinde davalı—- rehin hakkını bilmediğini ileri süremeyeceği, basiretli tacir gibi davranması gerektiği, davalının araç üzerindeki rehin kaydını gözetmeden sigortalısına ödeme yaptığı anlaşılmakla, mahkemece taraf delilleri toplanarak işin esasının incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. ” gerekçesi ile mahkememiz kararı bozulmuştur.
Usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay ilamına mahkememizce uyularak yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları ve diğer tüm deliller birlikte değerlendirilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1.Davalının zamanaşımı itirazının REDDİ İLE DAVANIN KABULÜNE , 29.817,69 TL nin —-tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine
2.Başlangıçta peşin olarak alınan 170,78 TL harcın alınması gerekli olan 2.036,85 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.866,07 TL karar ve ilam harcının davalı ‘dan alınarak hazineye irat kaydına,
3.Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 29,20 TL, peşin harç 170,78 TL, posta ve tebligat gideri 272,50 TL, bilirkişi ücretleri 2.600,00 TL olmak üzere toplam — yargılama masrafının davalı ‘dan alınarak temlik alan davacıya verilmesine,
4.Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan—avukatlık ücretinin davalı ‘dan alınarak temlik alan davacı tarafa verilmesine,
5.Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının temlik alan davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı temlik alan vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.