Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/282 E. 2022/781 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/145 Esas
KARAR NO : 2022/789

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/03/2021
KARAR TARİHİ : 22/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkili 23/01/2020 tarihinde davalı —— aracı 275.000,00-TL’ye satın aldığını, sıfır km teslim alınan dava konusu araç, 01/06/2020 tarihinde seyir halindeyken, aracın sağ arka tarafından ses geldiğini duyan müvekkil şirket yetkilisi aynı gün aracı ——yetkili servisine götürdüğünü ancak yetkili servis, makas bağlantılarını temizleyip bu tür araçlarda bu sesin normal olduğunu belirtiğini, araçtaki sorun giderilmeden müvekkili şirket yetkilisine teslim ettiğini, davanın kabulü ile dava konusu —– tipi aracın ayıp olanı ile değiştirilmesini, değiştirme mümkün olmadığını, aracın iade alındığını, belirsiz olan ve bilirkişi incelemesi ile belirlenecek olan aracın güncel değerine ilişkin talep attırım ve dava hakkı saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00-TL’nin müvekkili ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretini davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı ——vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazımızın incelenerek dosyanın görevli ve yetkili —— Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesini,mahkeme aksi kanaatte ise bu kerre davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın .dava şartı yokluğundan esasa girilmeden reddine,esasa girilmesi halinde de haksız ve dayanaksız açılan davanın esastan reddine,mahkeme masrafları ve yargılama giderlerinin de davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
—— plakalı araca ilişkin yapılmış ——- raporu varsa, tüm eksper raporlarının bir örneğini istenilmiş olup dosya arasına alınmıştır.——- yazılan müzekkerelere verilen cevaplar dosya arasına alınmıştır.Dosya rapor hazırlamak üzere bilirkişi heyetine tevdi edildiği bilirkişi raporunda; Davaya konu araç, olan —– plakalı, —–gücünde motora haiz, 06.01.2020 ilk tescil ve 23.01.2020 davacı adına tescil tarihli —— olduğunu, araca ait 23.01.2020 tarihli 275.000,00 TL bedeli noter satış sözleşmesi dosyada mevcut olduğunu, dava konusu araçtaki şanzımandan gelen ses problemi 4077 sayılı TKH Kanun kapsamında ve Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik açısından değerlendirildiğinde; araçta meydana gelen arızaların üretimden kaynaklandığını, kullanım kaynaklı olmadığı ve aracın ilk satın alındığında fark edilemeyen sonradan ortaya çıkan bir durum olduğunu, gizli ayıplı sayılması gerektiği kanaatine varılmıştır belirtildiğini, mevcut aracın satın alındığı tarihteki normal fiyatı ile ayıplı fiyatı arasındaki makasın bugünkü karşılığının bulunması, aracın piyasada gördüğü talep satışının az olması ve araç fiyatlarının aşırı derecede artması sebebiyle mümkün görünmediğini, sonuç olarak aracın satış tarihindeki satış bedelinden indirilmesi gereken miktar 275.000,00- (Ayıplı aracın takdir edilen satış değeri) 260.000,00 -15.000,00TL olarak belirlendiğini aracın servis kayıtlarının incelenmesi sonucu gizli ayıplı olarak kabul edilmesi gerektiğini, aracın satış tarihindeki satış bedelinden indirilmesi gereken miktar 275.000,00– 260.000,00 = 15.000,00 (Onbeşbin
Türk Lirası) TL olarak hesaplandığını beyan etmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından 24/04/2022 tarihli bilirkişi ek raporu sunulmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davacının satın aldığı aracın ayıplı olduğu iddiası ile ayıpsız misli ile değişim veya bedelde indirim talebine ilişkindir.6502 sayılı yasa 11/3. maddesinde “Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır.” düzenlemesi mevcuttur. Yine aynı yasanın 83/1. maddesi ile Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümlerin uygulanacağı düzenlemesi yapılmıştır. Görüleceği üzere yasa koyucu, 11. maddenin birinci fıkrası ile tüketicinin seçimlik haklarını sıralama yoluyla düzenlemiş, bu seçimlik haklardan “ücretsiz onarım” ve “malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi” seçimlik haklarının kullanılması halinde karşı taraf için hakkaniyete aykırı olarak orantısız güçlüklerin ortaya çıkması halini ise tüketici insiyatifinde olan seçim hakkının bir istisnası olarak aynı maddenin üçüncü fıkrasında hüküm altına almıştır. Bu düzenleme ile paralel mahiyette olan bir düzenlemeye de 6098 sayılı TBK’nun 227/3. maddesinde yer verilmiş olup, buna göre, “Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.” Her iki düzenlemede esas olarak kullanılan seçimlik hakkın ortaya çıkaracağı sonucun karşı taraf için orantısızlık yaratması ve durumun bunu haklı göstermemesi gibi özünde Türk Hukuk sisteminin temelini oluşturan hakkaniyet ilkesine dayanmakta olup; somut olayın yapısı ve bu ilkenin uygulanırlığı noktasında takdir hakkını da hakime yüklemiştir.
Tüketici dava açarken durum ve koşullara göre kendisi için en uygun seçimlik hakkı tercih etmek durumundadır. Bununla birlikte tüketici bu hakkını kullanırken objektif iyi niyet kurallarına riayet edilmelidir. Tüketici işlem tarihi ve dava tarihi nedeniyle 6502 sayılı yasanın 11. Maddesinin somut olaya uygulanması gerektiği, Davacı maddenin a bendi gereğince sözleşmeden dönme ve ödediği bedelin iadesi seçimlik hakkını kullanmakta ise de yasa gereğince bu hakkın kullanılması satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması halinde orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği hususu dikkate alınmalıdır.Davacı taraf dava dilekçesinde aracın ayıpsız olanı ile değiştirilmesi aksi halde aracın iadesi ile bedel iadesi talep etmiş ise de yargılama sırasında sunduğu 13/06/2022 tarihli dilekçesi ile aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini aksi halde ayıp oranında bedel indirimi talep ettiği, ayrıca 24/02/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile de aracın ayıpsızı ile değiştirilmesi aksi halde bedel indirimi olarak 15.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi heyet raporu ve ek raporda aracın şanzımanından gelen ses probleminin üretimden kaynaklandığı, kullanım kaynaklı olmadığı ve aracın ilk satın alındığında fark edilemeyen sonradan ortaya çıkan bir durum olduğu, gizli ayıplı sayılması gerektiği, aracın satın alındığı normal fiyatı ile ayıplı fiyatı arasındaki maksın güncel karşılığının bulunmasının aracın piyasasında gördüğü talep satışının az olması ve araç fiyatlarının aşırı derecede artması sebebiyle mümkün görülmediği, ayıplı aracın takdir edilen satış değerinin 260.000 TL olduğu ve satış bedelinden indirilmesi gereken miktarın 275.000 – 260.000 TL = 15.000 TL olduğu tespit edilmiştir. Dosya kapsamı ile alınan kök rapor ile ek raporun denetime açık olduğu ve hükme esas almaya elverişli bulunduğu kanaatine varılmıştır.Davacının dava konusu yapmış olduğu arızaya ilişkin olarak bu arıza nedeniyle aracın 2. el piyasasındaki değerini düşürdüğü, 6502 sayılı kanunun 11/3 maddesi de göz önüne alınarak davacının seçimlik haklarından bedel iadesini içeren sözleşmeden dönme hakkını kullanmasının TMK “nın 2. Ve TBK “nın 227/3 maddeleri uyarınca hakkaniyete ve taraflar arasındaki hak ve menfaatler dengesine aykırı olduğu, Onarım nedeniyle değer kaybının 15.000,00 TL olacağı, aracın kullanım süresi ve ayıbın niteliği dikkate alındığında sözleşmenin feshinin davalı satıcı açısından ağır sonuçlar doğuracağı ayrıca aracın ayıpsızı ile değişiminin de hakkaniyete aykırı olacağı bu nedenle ayıp nispetinde bedelin tenzilinin hakkaniyete uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Davacının seçimlik hak kullandığı ve hakkaniyet gereği yasada sayılan seçimlik haklardan bir başkasının uygun olduğunun takdir edilmesi sebebiyle davanın kabulüne, ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebinin reddine, Bedelde indirim talebinin kabulü ile 15.000,00 TL’nin dava tarihi olan 04/03/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
Davasının KABULÜNE,
1-Davacının aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebinin REDDİNE,
2-Davacının bedelde indirim talebinin kabulü ile 15.000,00-TL dava tarihi olan 04/03/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 1.024,65‬-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 59,30-TL harçtan mahsubu ile bakiye 965,35‬-TL harcın davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Arabuluculuk aşamasında ——-tarafından ödenen arabulucu ücreti 1.320,00 TL’nin davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 59,30-TL, peşin harç 59,30-TL, tamamlama harcı 4.637,01-TL vekalet harcı 8.50-TL, posta ve tebligat gideri 110,10-TL, bilirkişi ücretleri 4.500,00-TL olmak üzere toplam 9.374,21‬‬-TL yargılama masrafının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama masraflarının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan —— davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa iadesine,Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile—— Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.