Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/275 E. 2022/326 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/275 Esas
KARAR NO : 2022/326

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/04/2021
KARAR TARİHİ : 26/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkil davacı— cari hesap alacağına ilişkin, davalı/borçluya –esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlunun iş bu takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, müvekkil şirket ile davalı/borçlu şirket arasında ticari alım-satım ilişkisi bulunmakta olduğunu, muhtelif tarihlerde davalı/borçlu — ürün satışı yapıldığını, müvekkil şirket tarafından kesilen cari —- göre davalı borçlunun ödemesi gereken toplam bakiye borç miktarının takip tarihi itibariyle — olduğunu, davalı borçlunun almış olduğu ürünlerin satış bedelini müvekkil şirkete ödemediğini, bu nedenle davalı/borçluya karşı — alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek (yıllık %9,00 yasal faiz) faiz olmak üzere cari hesap alacağına ilişkin –esas numarasına kayıtlı dava konusu icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu hem satış bedelini ifa zamanında ödememiş hem de takibe haksız ve dayanaksız olarak takibi sürüncemede bırakmak amacıyla kötüniyetli olarak itiraz etmiş olduğunu belirterek — yapılan itirazın iptali ile asıl alacak —- takip tarihinden itibaren işleyecek (yıllık %9,00 yasal faiz) ile birlikte, takibin devamına ve % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından — Esas sayılı dosyasıyla başlatılan takibin haksız ve yersiz olduğunu, taraflarınca işbu takibe süresi içerisinde yani — itiraz edildiğini, icra takibine itiraz ile birlikte, davacı taraf ile sürdürülen görüşmeler neticesinde borcun olmadığı konusunda mutabakata varıldığını ve dosyanın takipsizlik nedeni ile kapatıldığını, davacı taraf ile varılan sulhun ardından ticari ilişkilerin devam ettiğini ve hatta davalı şirkete ait banka hesaplarından davacı hesabına birtakım havaleler geçildiğini, takdir edileceği üzere icralık olunduğunu, sulhe varamamış iki şirketin ticari ilişkilerine devam ediyor, havale yoluyla ödemeler yapıyor oluşu, gerek hayatın olağan akışına gerekse ticari hayata ve örfe aykırı düşeceğini, davacı tarafın iddia edilen borca ait dönemde ilgili işletmeyi fiilen işleten — — ile ticari birtakım uyuşmazlıklar yaşadığını, ve takibe itirazın üzerinden 5 yılı aşkın süre geçtikten sonra sırf– yaşanan anlaşmazlıkları nedeniyle işbu davanın yanı sıra — kendisinin ortağına ayrı ayrı olmak üzere huzurdaki dava dahil 3 dava açıldığını, davacının ilgili ticari döneme ait sunmuş olduğu faturaların toplamının aşağı yukarı 86.000,00 TL’yi bulduğunu, her ne kadar davacı tarafça cari hesap ekstresine göre müvekkil şirketin almış olduğu ürünlerin satış bedelini ödemediği ve borçlu olduğu iddia edilmişse de bu beyanlarının soyut beyandan öteye geçmeme olduğunu belirterek davanın reddine, %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının cari hesaba dayalı olarak davalıdan takip tutarı kadar alacaklı olup olmadığı, davalı tarafça dosyaya sunulan tahsilat makbuzlarının takibe konu döneme ilişkin olup olmadığı ve takip konusu borca karşılık düzenlenip düzenlenmediği konusunda ihtilaf olduğu anlaşıldı.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen —Esas sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu hakkında 04/01/2016 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve/veya takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafından dosyaya sunulan —- ismi bulunan—- davacı şirket çalışanı olup olmadığının tespiti amacıyla — müzekkere yazılmış olup, –gelen müzekkere cevabına göre dava dışı — tahsilat makbuzlarının düzenlendiği tarihlerde davacı şirket çalışanı olduğu tespit edilmiştir.
Cari hesaba dayanak faturaların –olduğu anlaşılmakla, faturalara ilişkin— formları ilgili — celp edilmiş ve tarafların 2011-2016 yıllarına ait —üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi —– tarihli raporunda özetle; davacının incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre davalının davacı nezdindeki cari hesap hareketleri incelendiğinde taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin —tahsilatlarla 31/03/2013 tarihinde cari hesap bakiyesinin davacı lehine–olduğu, takip tarihinden sonraki dönemde davacı tarafından düzenlenen yeni bir fatura olmadığı ve yapılan tahsilatlar sonrası — itibariyle cari hesap bakiyesinin—olduğu, sonuç olarak davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan —- alacaklı olduğu rapor edilmiştir.
Davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemeye göre 31/03/2013 tarihinde davalı defter ve kayıtlarına göre davalının davacıya 27.398,25 TL borçlu olduğu, davalı tarafından yapılan banka havaleleri ile —-tarihi itibariyle davalının borcunun 6.398,25 TL kaldığı, davalı tarafından dosyaya sunulan tahsilat makbuzlarının hem davacı hem de davalı ticari defterlerinde görünmediği, tarafların ticari defter kayıtlarının birbirini doğruladı ve sonuç olarak — tarihi itibari ile davacının davalıdan — alacaklı olduğu yönünde rapor tanzim edilmiştir.
Davalı tarafça bilirkişi raporuna karşı sunulan itiraz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporu ile 6.398,25 TL borç tespit edilmesinin sebebinin ticari defterlerin 2016 yılına kadar incelenmesinden kaynaklandığını, zira — yılından kalan bakiye — tutarındaki — davacı şirkete ödendiğini, bu borç ödenmesine karşılık ise davacı şirket yetkilisi—tanzim edildiğini, davacı tarafça başlatılan icra takibinden sonra ve huzurdaki dava açılmadan önce davacıya toplamda — ödeme yapıldığını, davacıya —tarihinde ise haricen— ödeme yapıldığını ve borcun tamamen ödendiğini, dava açıldığı tarih olan — tarihinde ise davacının herhangi bir alacağının olmadığını ve itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını beyan etmiş ve dilekçe ekinde davacıya yapılan — tutarlı ödeme dekontları ve davacı tarafından düzenlenen—– bir örneğinin sunulduğu görülmüştür.
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, — adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); — takip dosyası,–, davacı tarafça düzenlenen — tüm dosya — incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında ticari ilişkiye dayalı olarak bir cari hesap ilişkisi olduğu ve davacı tarafça ödenmediği iddia olunan faturalardan kaynaklı cari hesabı dayalı 27.398,25 TL alacağın tahsili amacıyla 04/01/2016 tarihli takip talebi ile genel haciz yolu ile ilamsız takip yapıldığı, davalı borçlunun süresi içerisinde takibe itirazı üzerine takibin durduğu, davalı/borçlunun takibe itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ edilmediği ve huzurda görülen itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporuna göre davacının ticari defter ve kayıtlarında takip tarihi itibariyle — alacaklı olduğu, ancak davalı tarafça takip tarihinden sonra — davalının ödemesi sonrası davacının — tarihi itibariyle davalıdan kendi ticari defter ve kayıtlarına göre– alacaklı olduğu, davalının incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre ise takibe dayanak cari hesaba konu faturaların davalı ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı olduğu yine aynı şekilde davalı tarafından davacıya yapılan—ödemelerin kayıtl—itibariyle davacının davalıdan — alacaklı olduğu görülmüş olup, davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde kendi defterlerinde—borçlu olarak görünmesinin sebebinin bilirkişi tarafından — kadar ki defterlerin incelenmesinden kaynaklandığını, —borcun ise — davacı tarafça düzenlenen tahsilat makbuzuna istinaden davacıya ödendiğini beyan etmiş ve işbu tahsilat makbuzu dosyaya ibraz edilmiş olup, bu tahsilat makbuzuna karşı davacı tarafça herhangi bir itirazda bulunulmamış olup davalı tarafça yapılan 6.398,25 TL’lik ödemenin icra takibine konu alacağa mahsuben yapıldığı kanaatine varılmıştır.
İtirazın iptali davasının mahiyeti nedeniyle işbu davalarda davacı asıl alacak, işlemiş faiz ve fer’ileri yönünden takibin devamına karar verilmesini talep edebilir. İcra takip tarihinin — olduğu, huzurdaki dava tarihinin ise — anlaşılmakla takibe konu asıl alacağın icra takibinden sonra ancak huzurdaki davadan önce — tarihinde — olmak üzere davalı tarafça ödendiği, asıl alacak ödenmiş olmasına rağmen davacının huzurdaki itirazın iptali davası ile asıl alacak — yönünden itirazın iptalini talep ettiği, ancak davacının icra takibinden sonra fakat dava tarihinden önce asıl alacağın tamamının davalı/borçlu tarafından ödenmesi nedeni ile asıl alacak yönünden itirazın iptali davası açmasında hukuki yararı bulunmamaktadır, iş bu nedenle asıl alacak yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı/borçlu tarafından icra takibine itiraz edilmesi nedeni ile takip durmuş olup, ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre her iki tarafın ticari defterlerinin birbirini doğruladığı ve davalının takip tarihi itibariyle davacıya 27.398,25 TL borçlu olduğu tespit edilmiş olup, davalı/borçlunun takibe itirazı üzerine takibin durması nedeni ile davacı/alacaklının alacağına haksız itiraz sonucu geç kavuşması nedeni ile davalı/borçlunun her ne kadar asıl alacak ödenmiş olsa da borç takip tarihinden sonra ödenmiş olması nedeni ile asıl alacağın ferileri niteliğindeki icra vekalet ücreti , icra harç ve giderlerden sorumlu olduğu, bu nedenle her ne kadar asıl alacak yönünden davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmaması nedeni ile reddine karar verilmesi gerekmiş ise de; davalı/borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazın haksız olduğu anlaşılmakla, asıl alacağın ferileri yönünden itirazın iptali hüküm ve koşullarının oluştuğu, ayrıca alacağın bilinir ve belirlenebilir olması nedeni ile icra inkar tazminatı şartlarının da gerçekleştiği, davacı icra takip talebinde her ne kadar takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz uygulanmasını , davalı tarafça yapılan kısmi ödemelerin öncelikle Borçlar Kanunu 100. Maddesi uyarınca işlemiş faizden mahsup edilmesini talep etmiş ise de davacının ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucu davacının davalı tarafça yapılan kısmi ödemeleri ana paradan işlemiş faiz olmaksızın mahsup ettiği, dolayısıyla davacının takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz uygulanması talebinin yerinde olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine varılarak asıl alacak yönünden açılan davanın, davacının hukuki yararı olmaması nedeni ile reddine, icra takip dosyasındaki icra vekalet ücreti ve icra takip giderleri yönünden davalının icra takibine haksız itirazının iptali ile takibin asıl alacağın ferileri yönünden devamına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yargılama giderleri yönünden; asıl alacak yönünden açılan dava her ne kadar davacının hukuki yararının bulunmaması nedeni ile reddedilmiş ise de davalı tarafça takip konusu borcun icra takibinden sonra ödenmesi nedeni ile davacının asıl alacak dışındaki ferileri yönünden itirazın iptalini istemekte hukuki yararının bulunduğu, davacı huzurdaki davada asıl alacağın ödenmiş olması nedeni ile asıl alacak yönünden talepte bulunmamış olsaydı dahi ferileri yönünden de aynı yargılama giderlerini yapacak olması nedeni ile her ne kadar kararda davanın kısmen kabulü kısmen reddine karar verilmiş olsa da dava davanın kabulüne karar verilmiş gibi yargılama giderlerinden davalının sorumlu olacağı sonuç ve vicdani kanaatine varılarak yargılama giderleri davalıya yüklenmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1.Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile; davalının — esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali için açılan davada asıl alacak yönünden açılan davanın reddine, ancak icra takip dosyasında icra vekalet ücreti ve icra takip giderleri yönünden itirazın iptali ile takibin devamına,
2-Takibe konu asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan — uyarınca—davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan — ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Harçlar Kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 1.871,57 TL harçtan daha önceden peşin olarak olarak ödenen toplam 330,91 TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 1.540,66 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvuru harcı, 330,91 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet ücreti, 411,60 TL tebligat, posta ve diğer masraflar olmak üzere toplam 810,31 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının yatırana iadesine,
8—-aşamasında —arabulucu ücreti — davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.