Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/223 E. 2022/29 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/223 Esas
KARAR NO: 2022/29
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 01/04/2021
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
DAVA:Davacı vekili Mahkememize sunduğu—- havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; davalı yan tarafından— seyir halinde olan müvekkili tarafından— plakalı araca arkadan çarpması neticesinde maddi hasarlı yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, ilgili kazada— direğine çarptığını ve hasar aldığını, yapılan eksper incelemesinde hasarın — olarak belirlendiğini, aracın onarımı mümkün olmadığından sigortalıya — ödenerek hasarlı aracın müvekkil tarafından satın alındığını, hasarlı aracın —- bedel ile dava dışı başka bir kişiye satıldığını, sigortalının araç bedeline— dosya kapsamında itiraz ettiği ve bu dava sonucunda eksik ödenen—- sigortalıya ödenmesine karar verildiğini, eksik ödenen meblağın sigortalı tarafından —dosyası ile ilama koyulduğu ve ilgili dosyada yargılama giderleri ve diğer kalemler dahil —- ödeme yapıldığını, bu hususla müvekkil şirket tarafından sigortalısı adına —- ödeme yapıldığını, ilgili bedelin kazada karşı yanın kusurlu olmasından müvekkil şirket tarafından rücu ettirilmesi hukukun gereği olduğunu, kaza tutanağında da davalı sigortalısını kusurlu olduğunun açık olduğunu, ilgili borca dair davalı aleyhinde ———kapsamında takip başlatıldığını, ancak borçlunun haksız itirazı üzerine söz konusu takibin durdurulduğunu belirterek icra dosyasındaki takibin devamına ve davalı borçluların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu —havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: davaya konu olayın vukuundan itibaren — yıl içinde yasal takip yoluna başvuruda bulunulması gerektiğini, iş bu dava ile istenilen tazminatın zaman aşımına uğradığını, dava konusu kazanın —- zaman aşımı süresinin dolduğu, icra takibinin talebi —- olduğu, talebi kabul anlamına gelmemek üzere başvuru kapsamında müvekkilinin %100 kusurlu olarak kabul edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, dosya kapsamında mübrez belgelerde de görüldüğü üzere müvekkilin başvuruya konu kaza kapsamında kusuru olmadığını, bu nedenle kusur yoksunluğundan davanın reddi gerektiğini, başvuruyu kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkil şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu belirterek davanın davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu: Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davacının —- tarihli kaza nedeniyle sigortalısına ödediği tazminatın davalıdan rücuen tahsilini talep edip edemeyeceği, edebilecek ise ne kadar talep edebileceği, davalı tarafından takibe yapılan itirazın haklı olup olmadığı, iptalinin gerekip gerekmediği ile var ise alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen — sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
Celp ve tetkik olunan — dosyası incelendiğinde; poliçenin —– tarihleri arasında geçerli olduğu, sigortalısının—–araç olduğu anlaşılmıştır.
Celp ve tetkik olunan—-incelendiğinde; poliçenin — tarihleri arasında geçerli olduğu, sigortalısının—-araç olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi —-havale tarihli raporunda özetle; dava konusu olayda davalı sigorta şirketi—-plaka sayılı aracın %100 oranında ASLİ KUSURLU olduğunu, davacı yan tarafından kasko sigortası ile sigortalı — plakalı aracının ise atfı kabil kusuru bulunmadığını, dava konusu aracın —bedel ile onarılabileceğini, olay tarihi itibari ile piyasa rayiç değerinin —olduğunu, onarım bedelinin piyasa rayiç bedelinin %86 —–olması ve dolayısıyla hasar bedeli araç rayicinin %50’sini aştığından aracın tamirinin ekonomik olmadığı ve pert total sayılmasının gerektiğini, konu olayda davacı yanın kendi tarafından düzenlenmiş olan kasko sigorta poliçesi doğrultusunda konu aracın olay tarihindeki —- bulunduğunu, dava konusu aracın sovtajının davacı yan tarafından hasarlı halde —- satıldığı dikkate alındığında talep edilebilecek net zararın — olduğunu, ancak davacının davalı yandan—- farkın, davacının kendi —- rayiç bedel ödemesi olarak ilk olarak —- ödemenin ortaya koyulması ve ilgili farkın tahsili anlamında davacının ———- nedeni ile ortaya çıkmış olduğunu, ilgili farkın davalı yan sorumluluğunda olup olmadığı hususundaki takdirin mahkemenin takdirinde olduğunu beyan ve rapor etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Dava, —–yapan şirket tarafından dava dışı sigortalıya yapılan hasar bedeli ödemesinin kazaya kusuruyla sebebiyet verdiği iddia edilen aracın —- yapan şirketten rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından,—– tarihinde trafik kazası meydana geldiği, kaza nedeniyle —plakalı araçta hasar meydana geldiği, bu hasar nedeniyle—–istinaden sigortalıya—- ödediklerini, bu bedelin rücuen tahsili amacıyla başlattıkları icra takibine davalının itirazı üzerine takibin durduğu iddiasıyla eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafından; davanın zamanaşımına uğradığı ve sigortalısının kusurunun bulunmadığı iddialarıyla davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta öncelikle davalının zamanaşımı definin değerlendirilmesi gerekmektedir.
KTK’nın 109. Maddesinde zamanaşımı; “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.
Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.
Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur. Sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır.
Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar.
Diğer hususlarda, genel hükümler uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre trafik kazalarında dava cezayı gerektiren bir eylemden kaynaklanmadığı sürece zamanaşımı kaza tarihindenitibaren işlemeye başlayacaktır ve 2 yıldır.
KTK 109/4. Maddesinde ve TBK 73/1 maddesinde yer alan rücuen tazminat davalarında zamanaşımının davacının yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmesinden itibaren işlemeye başlayacağı yönündeki kuralın —– kaynaklı olarak yapılan ödemeler nedeniyle açılan rücu davalarında uygulanıp uygulanamayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir.
—– ilamında; Dava, TTK.’nun 1301. maddesinden kaynaklanan —- rücu davasıdır. Anılan maddede düzenlenen halefiyet yasal, sınırlı ve cüzi halefiyet niteliğindedir. Halefiyete dayalı rücu davası esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının onunu halefi olarak sigortacı tarafından açılması olduğundan, sigortalı ile ona zarar veren arasındaki yasal hükümlere göre görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
—– bu tür rücu davalarında, sigortacının tabi olduğu zamanaşımının, sigorta ettirenin aynı zarar sorumlusu aleyhine açabileceği davanın zamanaşımına tabi ve aynı tarihte başlayacağı kabul edilmiştir. Dolayısıyla sigortacı, sigorta ettiren bakımından işlemeye başlayan zamanaşımı süresinden geriye kalan süre içinde rücu davasını açmak durumunda olup, sigortalısına yaptığı ödeme ile zamanaşımı kesilmez ve kendisi için yeni baştan işlemeye başlamaz.” ifadelerine yer vermek suretiyle bu tür davalarda —-uygulanamayacağı ve sigortalı bakımından zamanaşımının başladığı tarihten itibaren sigorta şirketi bakımından da zamanaşımının başlayacağı belirtilmiştir.
—–dava ihtiyari bir sigorta türü olan — dayanmakta olup, davacı kasko sigorta şirketidir. Bu itibarla; dava konusu uyuşmazlık zorunlu bir sigorta türü olan ve sorumluluğu yasadan doğan—- kaynaklanmadığından; başka bir deyişle, dava konusu olayda—- kaynaklanan sorumluluğu kapsamında ödemek durumunda kaldığı tazminatı birlikte —– sorumlu olduğu kişilere rücu etmediğinden ödeme tarihini baz alan TBK 73. maddesinin somut olayda uygulanması söz konusu değildir.” ifadelerine yer verilmek suretiyle — kaynaklı rücu davalarında TBK 73. Maddesinin uygulanamayacağı belirtilmiştir.
Tüm bu nedenlerle; davaya konu hasara sebep olan kazanın oluş tarihinin — tarihi olması, davanın cezayı gerektiren bir eylemden kaynaklanmaması nedeniyle işleyecek zamanaşımının —yıl olması, eldeki uyuşmazlığın kasko sigortası kapsamında ödenen tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkin olması nedeniyle—- maddelerinin uygulanma imkanı bulunmadığı bu kapsamda zamanaşımının kaza tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı, kaza tarihinin —olması, davalıya tazminat ödemesi için başvuru tarihinin —- nedeniyle davanın zamanaşımına uğradığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 251,68 TL karar ve ilam harcından alınması gerekli 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 170,98 TL’nin davacı tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- 6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu arabuluculuk nedeniyle arabulucuya hazine tarafından ödenen 1.320,00 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Yatırılan gider avansından kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ———– istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/01/2022