Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/146 E. 2022/659 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/146 Esas
KARAR NO: 2022/659
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/03/2021
KARAR TARİHİ: 11/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili —– dava tarihli dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı arasında —– tarihli sözleşmenin —- ödendiğini, bakiyenin iş bitiminde ödeneceği hususunda anlaşıldığını,——- iş bitiminde ödeneceği hususunda anlaşıldığını, müvekkilinin sözleşmeye konu işleri bitirip teslim etmesine rağmen davalı şirketin vaat ettiği ödemeleri gerçekleştirmediğini, davalının ödeme yapmaması üzerine müvekkilinin davalı aleyhine —– dosyası üzerinden takip başlattığını, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu, arabuluculuk görüşmclcrinde anlaşma sağlanamadığını beyanla, itirazın iptalini, —- alacağın dava tarihinden itibaren ——– işlemiş faizin müvekkile ödenmesini, davalının % 20 ‘den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekilinin —– tarihli cevap dilekçesinde özetle; davaya konu icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde açılmış olduğunu, yetkili icra müdürlüğünün alacaklının mersis adresinin bulunduğu —- İcra Müdürlükleri olduğunu, müvekkilinin tüm borcunu ödediğini, davacı tarafça kötü niyetli olarak icra takibi yapıldığını, müvekkili ile davacı tarafça tutulan cari hesap —- kayıtlarında da anlaşılacağı üzere müvekkiline yapılan işlerin karşılığı olarak müvekkiline toplam —– ödeme yapıldığını, davacı tarafından yapılması gereken işlerin eksik yapıldığını, müvekkili tarafından fazlaca ödenen —- müvekkile geri ödenmesi gerekirken müvekkilinden ödeme talep edilmesinin kötü niyetli olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin gerektiğini belirterek davanın reddine, takip tutarının %20 sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak müvekkile ödenmesine, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
Taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesi niteliğinde olup, davacı yüklenici-taşeron, davalı ise iş sahibidir. Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Yüklenicinin borcu sözleşmeye ve fen ve tekniğine uygun şekilde ve zamanında işi teslim, iş sahibinin borcu ise, iş bedelinin ödenmesidir
Somut dosyada; Davalı tarafından taşeron olarak yapımı üstlenilen——davacı şirket ile davalı arasında iki adet sözleşme düzenlenmek suretiyle; protokolde bir kısım imalatlarının yapılmasının kararlaştırıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, davacı taşeronun hakettiği iş bedelinin ne kadar olduğu, sözleşmeden kalan bakiye alacak olup olmadığı ve davalı tarafından davacıya ne kadar ödeme yapıldığı noktalarında toplanmaktadır.
Tacir olan tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemelerine göre; ——- davacının ticari defterleri üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresi içinde yaptırıldığının belirtilmesi nedeniyle bu sebeple mahkememizce usulüne uygun olarak tutulduğu ve davacı lehine delil vasfına haiz olduğunun değerlendirildiği, taraflar arasında iki adet sözleşme bulunduğu ve sözleşme bedeli toplamının — olduğu, davacı tarafça davalıya yapılan işler nedeniyle —fatura düzenlendiğinin ve davacının ticari defter ve kayırlarına göre fatura bedeli olan —- tahsil edildiği tespitinin yapılarak davacının davalıdan bakiye alacağı olmadığı belirtilmiştir.
Mahkememizce davalı tarafın defterlerinin incelenmesi suretiyle aldırılan — tarihli mali müşavir bilirkişinin raporunda, davalının — defterlerinin kendi adına delil vasfına haiz olduğu, davacının davalıya —- fatura düzenlediği, davalının davacıya — ödemede bulunduğu ve —- takip tarihi itibariyle davalı tarafın davacıdan —— alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Kural olarak akdi ilişkinin varlığı sabit olup bedelde mutabakat bulunmaması durumunda iş bedelinin TBK’nın 481. maddesi hükmünce yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleri ile tespiti gerekmektedir. — sözleşme olmaması ve tarafların bedelde anlaşamamalarına rağmen yüklenici tarafından yapılan işle ilgili fatura düzenlenip iş sahibine —–tebliğ edilen faturaya 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca 8 gün içerisinde itiraz edilmemiş olması halinde fatura içeriği kesinleşeceğinden ayrıca piyasa rayiçlerine göre bedelin belirlenmesine gerek olmadığı ve iş bedelinin fatura bedeli kadar olduğunun kabul edilmesi gerektiği kabul edilmektedir.
Ancak somut olayımızda taraflar arasında iki adet sözleşme bulunduğu ve bu sözleşmeler gereği iş bedeli kesinleştiğinden artık piyasa rayiçlerine göre hesaplama yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Somut olayda, davacı yüklenici, iş sahibi davalı arasındaki sözleşmeler gereği davacı taraf davalıya —– fatura kesmiştir. Davacı her ne kadar fatura bedelini sözleşme bedelinden düşük kesmiş ise de bu husus tarafların—– ilgili husus olup icra takibinde faturaya dayanılmadığı ve takipte sözleşme bedellerinden kalan bakiye alacak şeklinde belirtme yapıldığı gözetilerek fatura bedeli üzerinden değil sözleşme bedeli üzerinden mahkememizce değerlendirilme yapılmıştır.
Gizli ayıp, eserde basit bir muayene ile tesbit edilemeyen, çıplak gözle görülüp saptanamayan, kullanım sırasında ortaya çıkan veya kullanım sırasında gelişen bir durum nedeniyle ortaya çıkan ayıplardır. Bu ayıplarla ilgili 818 sayılı BK’nın 359/I. 6098 sayılı TBK’nın 474/I. maddelerindeki gibi makul bir sürede muayene ve ihbar yükümlülüğüne ilişkin bir düzenleme yoktur. Ancak, BK’nın 362/III. ve TBK’nın 474/III. maddelerindeki düzenlemelerden iş sahibine gizli ayıplar ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin yükleniciye ayıp ihbarı yükümlülüğü getirildiği kabul edilmektedir. BK’nın 362/son maddesine göre ihbar yükümlülüğü yerine getirilmezse eser zimnen kabul edilmiş sayılacaktır. Davalı taraf her ne kadar ayıp ve eksik iş iddiasında bulunmuş ise de bu iddiasına ilişkin olarak davacı tarafa ayıp ihbarında bulunmamıştır. Mahkememizce talimat yolu ile alınan —- tarihli bilirkişi raporunda —- işletmelerinin mekanik tesisat işlerinin sözleşmelerde belirtilen hususlar dahilinde eksiksiz yapıldığı, tamamlandığı, sözleşme gereği ayıplı imalatın olmadığı, yerinde yapılan incelemede fiili olarak sistemin çalıştığı, işletmelerin faal olduğu tespit edilmiştir.
Davalı vekilince her ne kadar yerinde keşif yapılması talep edilmiş ise de; faturaların —– tarihli olup davalının eksik veya ayıplı iş olduğuna ilişkin bir ihtarnamesinin olmadığı, geçen süre nedeniyle mahallinde keşif yapılmasında hukuki yararın bulunmadığı, mahkememizce—– Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış olup talimat mahkemesi tarafından bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verildiği ve bilirkişi tarafından yerinde inceleme yapılarak rapor düzenlendiği gözetilerek keşif talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacının sözleşme gereği yaptığı iş karşılığı kesinleşen —- alacağının ne kadarının ödendiği hususunda yapılan değerlendirmede, dosyaya sunulan mali müşavir—–raporuna göre davalının ticari defterlerinde davalı adına —ahsilat kaydının düşüldüğü anlaşılmaktadır. — tarafından düzenlenen raporda da davacı tarafından düzenlenen —- fatura bedelinin tahsil edildiği belirtilmiş olup 6100 sayılı HMK 222. maddesi gereğince usulüne uygun olmasa dahi ticari defterlerinin içeriği sahibi aleyhine delil sayılacağından ve davalı tarafça da — ödeme yapıldığı savunması karşısında— tahsilat kaydının davacı aleyhine yorumlanması gerekmektedir. Davacının bakiye alacağının sözleşme bedeli olan —- olacağı sonucuna varılmıştır. Davacı alacağı olarak tespit edilen — alacak yönünden itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken mahkememizce sehven —-üzerinden karar verilmiş ve hüküm tefhim edildiğinden herhangi bir düzeltme yapılmamıştır.
Davacı tarafça davalıya noter aracılığı ile ihtarname çekilmiş ise de tebliğ belgelerinin dosyaya sunulmadığı gözetilerek davalının takipten önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir delil sunulmadığından davacının işlemiş faize ilişkin yapmış olduğu takibin haksız olduğu, işlemiş faiz yönünden takibe yapılan itirazın haklı olduğu anlaşılmıştır.
İİK’nın 67/II. maddesi uyarınca takibe itiraz eden borçlunun icra inkâr tazminatına mahkum edilebilmesi için itirazında tamamen haksız olması gerekir. Alacak likid değilse, varlığı ve miktarı yargılama yapılmasını ve bilirkişiden rapor alınmasını gerektiriyor ise borçlunun itirazında haksızlığından söz edilemez. Düzenlenen iş bedeli faturalarından dolayı davacı yüklenicinin ne miktar alacaklı olduğu ve ödeme kayıtları bilirkişi incelemesini gerektirdiğinden ve bilirkişi raporu ile sonuca ulaşıldığından alacağın likid olduğu ve borçlunun takibe itirazında haksız bulunduğu kabul edilemez. Bu nedenle, icra inkar tazminatının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1-Açılan davanın Kısmen Kabulü ile —- sayılı takip dosyasında davalının yaptığı itirazın —-asıl alacak yönünden iptali ile takip bu miktar üzerinden DEVAMINA,
2-Asıl alacağının takip tarihi itibariyle ticari faiz uygulanmasına,
3-Yasal şartlar oluşmadığından icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,
4-Fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
5-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 1.366,20 -TL harçtan daha önceden peşin olarak ödenen 821,76 TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 544,44 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 İkinci Kısım İkinci Bülüm) göre hesaplanan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 İkinci Kısım İkinci Bülüm) göre hesaplanan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvuru harcı, 821,76 TL peşin harç, 8,50 vekalet harcı, 419,90 TL keşif harcı olmak üzere toplam 1.309,46 TL harcın kabul red oranı dikkate alınarak 536,87 TL lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan tebligat, bilirkişi, posta ve diğer masraflar olmak üzere toplam 3.644,00 TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 1.494,04 TL lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinden bırakılmasına,
10-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
11-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu arabuluculuk nedeniyle arabulucuya hazine tarafından ödenen 1.320,00 TL’ nin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesap edilen 541,20 TL’sinin davalıdan alınarak, 778,80 TL’ sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile — Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/10/2022