Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/142 E. 2022/593 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/142 Esas
KARAR NO: 2022/593
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/09/2015
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
DAVA:Davacı vekili Mahkemeye sunduğu —- havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; —— parselde bulunan kayıtlı taşınmaz üzerine inşa edilen —- projesinde vaziyet planına şartnameye, kesit şemasına uygun olarak inşa ve imal edilecek, satış sözleşmesinde belirtilen şekilde bağımsız bölümün alıcı müvekkil şirkete teslim ve tescili için, taraflar arasında —– tarihinde satış sözleşmesi imzalandığını, müvekkil şirket yetkilisi taşınmaz bedelini peşin olarak ödediğini, ——tarihinde taşınmazın teslim edilmesi konusunda tarafların anlaşmaya vardıklarını, davalıya satış bedeli olarak peşinen —- ödendiğini, dairenin davalı — tarafından müvekkiline ——- tarihli belge ile teslim edildiğini bedeli peşin olarak ödenmiş olan bağımsız bölümün davacı müvekkil şirket zilyetliğinde olduğunu ve halen kullanımının devam ettiğini beyan ederek; davaya konu olan———– bulunan kayıtlı taşınmazın müvekkili adına tesciline, tescilin yapılamaması halinde bedelinin güncellenerek davacı müvekkiline ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamıştır.
Uyuşmazlık Konusu: Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde taraflar arasında yapılan adi yazılı satım sözleşmesine istinaden davacı tarafından davalıya ödendiği iddia edilen bedelin güncel değerinin davacı tarafça talep edilip edilemeyeceği, edilebilecek ise ne kadar talep edebileceği noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, adi yazılı taşınmaz satım sözleşmesinden kaynaklı tapu iptali tescil, olmadığı takdirde bedelin ödenmesi davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 77.maddesindeki; “Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.
Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
—– sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi —- tarihli raporunda özetle; davacı kayıtları uyarınca davacının davalıdan—- alacaklı olduğunun kayıtlı olduğunu, davalının senet iadelerine ilişkin yazısı, senet asılları, taahhütname, senet asılları kapsamında davacı tarafından rapor içerisinde belirtilen şekilde davalı şirkete toplam —- ödeme yapılmış olduğunu, davacının yapmış olduğu ödemelerin dava tarihi itibariyle güncellenmiş değerinin — olarak hesaplandığını beyan ve rapor etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Dava, adi yazılı taşınmaz satım sözleşmesinden kaynaklı tapu iptali tescil, olmadığı takdirde bedelin ödenmesi davasıdır.
Davacı tarafça davalı ile aralarında adi yazılı taşınmaz sözleşmesi yapıldığı, sözleşmenin bedelinin peşin olarak ödendiği, taşınmazın fiili olarak davalıya teslim edildiği, buna rağmen davalının taşınmazı tapuda kendilerine devretmediği gibi 3.kişilere sattığı, bu nedenle taşınmazın kendileri adına tesciline, olmadığı takdirde ödenen bedelin güncel değerinin taraflarına ödenmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan —–tarihli dilekçe ile; taşınmazın—— sayılı dosyası üzerinden cebri icra yoluyla satıldığı, bu nedenle tapu iptal tescilin mümkün olmadığı, bedelin iadesini talep ettiklerini bildirdiği anlaşılmıştır.
——– Karar sayılı ilamında ” Belirtmek gerekir ki, bir hukukî işlemin geçerli ve amacına uygun hukukî sonuçlar doğurabilmesi için o hukukî işlemi yapan kişi veya kişilerin sağlıklı bir şekilde oluşmuş iradelerinin bulunması ve yine bu iradelerinin istenilen hukukî sonuca uygun şekilde açıklanması gerekmektedir. Sözleşmelere egemen olan ilke şekil serbestisidir. Buna göre, kural olarak, kanunda tersine bir açıklık olmadıkça sözleşmeler herhangi bir şekil şartına tabi değildir —– Bununla birlikte, bazı sözleşmelerin geçerli olabilmeleri kanunla belirli bir şekle uygun olarak yapılmaları koşuluna bağlanmıştır. Taraflar da, kanunun herhangi bir şekil koşuluna tabi tutmadığı bir sözleşmenin geçerliliğini, belli bir şekilde yapılmasını hükme bağlayabilirler. İlk belirtilen yasal şekil, ikincisinde ise “taraflarca kararlaştırılan şekil” ——–söz konusudur.
27. Diğer taraftan şekil zorunluluğunun öngörüldüğü sözleşmelerde; kanunun öngördüğü şeklin kural olarak bir geçerlilik (sıhhat) şartı olarak düzenlendiğini, buna uyulmadan yapılan sözleşmelere “geçersizlik” müeyyidesinin bağlandığını, bunun hukukî mahiyet olarak emredici nitelikte olduğunu, bu nedenle de “geçersizlik” müeyyidesine bağlanan şekil eksikliğinin hâkim tarafından, taraflar ileri sürmeseler dahi, yargılamanın her aşamasında re’sen gözönüne alınması gerektiğini belirtmekte yarar vardır.
28. Bu kapsamda, tapulu taşınmazlarda mülkiyetin devrini öngören her türlü sözleşmelerin resmî şekilde yapılması zorunludur. Bu bir geçerlilik koşuludur ———Resmî biçimde yapılmayan sözleşmeler hukuken geçersiz olup, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri isteyebilirler.
29. Bu durumda, sebepsiz zenginleşmenin (haksız iktisabın) temelinin hakkaniyet ilkesine dayandığını belirtmekte yarar vardır. TBK’nın 79. maddesinin birinci fıkrasına göre sebepsiz zenginleşen, zenginleşmenin geri istenmesi sırasında elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği kısmın dışında kalanı geri vermekle yükümlüdür. Ancak maddenin ikinci fıkrasında zenginleşen, zenginleşmeyi iyi niyetli olmaksızın elden çıkarmışsa veya elden çıkarırken geri vermek zorunda kalabileceğini hesaba katması gerekiyorsa, zenginleşmenin tamamını geri vermekle yükümlü olduğu düzenleme altına alınmıştır.
30. Ancak, bazı durumlarda zenginleşmenin tamamının geri verilmesi durumunda dahi diğer tarafın zararı tamamen karşılanmayabilir. Özellikle para borçlarında aradan geçen uzun zaman nedeniyle paranın değer kaybetmesi nedeniyle bu gibi durumlarla karşılaşılmaktadır. Bu hâlde sebepsiz zenginleşmenin temelinin “hakkaniyeti” sağlamak olduğu göz önüne alındığında paranın aynen iadesi ile adaletin tam olarak sağlanamayacağı açıktır.
31. Bu durumda —— kullanım alanı bulan “denkleştirici adalet ilkesi” gündeme gelmektedir. Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hâle getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.
32. Türk Medeni Kanunu’nun 2/2. maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralı, hâkime özel ve istisnai hâllerde —– hüküm verme olanağı sağlamaktadır. Yargı organları, çıkarlar dengesini ve adalet duygularını gözeterek toplumun gereksinimlerini karşılamakla yükümlüdür.
33. Enflasyon, paranın değerini —– aradan geçen zamana bağlı olarak düşürmektedir. Doğal olarak belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın iade günündeki alım gücü arasında fark edilir ölçüde azalma olabilmektedir.
34. Geçersiz sözleşme gereğince, akdin düzenlendiği tarih itibariyle verilen paranın aynen iadesine karar verilmesi ise, enflasyon nedeniyle büyük adaletsizlikler doğurur. Bu da toplamsal barış ve huzuru engeller.” ifadelerine yer verilmek suretiyle adi yazılı satım sözleşmesi her ne kadar geçersiz ise de; tarafların bu sözleşmeye istinaden vermiş oldukları şeyleri sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre birbirlerinden talep edebilecekleri açıklanmıştır.
Davacı tarafça dava dilekçesinde tapu iptal tescil talep edilmiş ise de; taşınmazın cebri icra yoluyla 3.kişilere satılmış olması nedeniyle tapu iptal tescil kararı verilemeyeceği, nitekim davacı tarafça mahkememize sunulan— tarihli dilekçe ile de; tapu iptal tescilin mümkün olmadığını bildirdiği görülmüş, bu nedenlerle tapu iptal tescil talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafça geçersiz sözleşmeye dayalı olarak davalıya —–ödendiği, sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle geçersiz sözleşmeye istinaden ödenen bedelin güncel halini yukarıda zikredilen —– kararında da açıklandığı gibi davacı tarafça davalıdan talep edilebileceği anlaşılmış, bedelin güncel halinin hesaplanması için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş bilirkişi tarafından bedelin güncel halinin —–olduğu yönünde görüş mütalaa edildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça mahkememize sunulan ——tarihli dilekçede bedelin güncel hali ifadesinden faizi talep ettikleri ifade edilmiş ise de; dava dilekçesi içeriğinde faize ilişkin bir ifade yer almadığı, bedelin güncellenmesinin talep edildiği, güncelleme ile faizin farklı kavramlar olduğu, güncel bedel üzerinden harç yatırılmadığı gibi güncellenmiş bedelin istenmediğinin de belirtilmesi nedeniyle davanın taleple bağlı olarak —– yönünden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafça dava konusu miktara faiz işletilmesi talep edilmiş ise de; dava dilekçesinde faiz talebinin bulunmaması, dava dilekçesinde bulunmayan bir talebin daha sonra beyan dilekçesi ile davaya eklenemeyeceği, hususları göz önüne alınarak davacı tarafın usulüne uygun olarak talep etmediği faiz hususunda bir karar verilmemesi gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davacı tarafın tapu iptal tescil talebinin reddine, terditli talep yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafın tapu iptal tescil talebinin REDDİNE,
2-Terditli talep yönünden DAVANIN KABULÜ ile; —- davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 16.417,08 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 4.104,27 TL’nin mahsubu ile bakiye 12.312,81 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 36.646,48 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yargılama boyunca yapılan 447,40 TL posta ve tebligat gideri ve 27,70 TL başvurma harcı ile 1.200,00 TL bilirkişi masrafından oluşan toplam 1.675,10 TL yargılama gideri ile 4.104,27 TL peşin harç olmak üzere toplam 5.779,37 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Yatırılan avanstan kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile —– Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/09/2022