Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/125 E. 2021/918 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/125 Esas
KARAR NO : 2021/918

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/02/2021
KARAR TARİHİ : 23/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişkiden kaynaklı olarak 1.296,141L davalı tarafın borcunun olduğunu, davalı tarafın söz konusu bakiyeyi ödemediğinden dolayı davalı aleyhine ——- tarihinde takip başlatıldığını davalı tarafından da haksız yere itiraz edildiğini, davacının icra takibine itiraz etmesi sonucu ——— başvurulduğunu, arabuluculuk görüşmeleri sonucu asıl alacak ve ferleri konusunda anlaşma sağlanamadığını belirterek itirazın iptali ve takibin devamına, haksız ve yersiz itiraz nedeniyle davalı yanın takip konusu alacağın % 20’inden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, bu miktarın davalıdan tahsili ile alacaklıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Vekili Tarafından —- Dilekçesi Özetle; davacının dava konusu alacağın bulunduğuna dair iddiasını ispat edemediğini, dava konusu alacağa ilişkin taraflarına hizmet sunulmadığını, herhangi bir fatura ibraz edilmediğini, müvekkil şirket kayıtlarının incelenmesi sonucu dava konusu alacağa dayalı hizmetin sunulduğuna dair herhangi bir kayda rastlanmadığından itiraz edildiğini, HMK madde 190’da düzenlenen “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” şeklindeki hüküm gereği, ispat yükünün iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan menfaati olan kişiye ait olduğunu, huzurdaki uyuşmazlık açısından bu yasa maddesi değerlendirilecek olursa, davacı —-.—– sunduğunu ispat etme mükellefiyeti altında olduğunu belirterek davanın reddine, davacı aleyhine % 20 ‘den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına % 20’ az olmamak üzere idari para cezasına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen— sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından 26/02/2020 tarihli takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna tebliğ üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca, faize, ödeme emrine, ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve/veya takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dosyada —- sözleşmesinin incelenmesinde sözleşmenin davacı ile davalı arasında imzalandığı ve sözleşme altında davacı ve davalı —- imzalarının olduğu, sözleşmenin konusunun davacı şirket tarafından davalıya —–malzemelerinin satışına ilişkin olduğu görülmüştür.
Tarafların tüm delilleri celp olunarak davacı ve davalı vekilinin hazır bulunduğu ön inceleme duruşmasında tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılmasına karar verilmiştir.
Mali Müşavir bilirkişi dosyaya sunmuş olduğu raporunda özetle; davacı şirketin inceleme ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu ve icra takibine konu faturaların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu —-alacaklı olduğu rapor edilmiş olup davalının ise ; bilirkişi incelemesine ibraz etmediği defter ve kayıtlarının incelenemediği yönünde rapor düzenlenmiş rapor usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiştir.
HMK 222/1 : Mahkeme ticari davalarda tarafların ticari defterlerine ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
HMK 222/5 : Taraflardan biri tacir olmasa dahil , tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak , karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi —- lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar.—-talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde — kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir——
TBK 89 : Borcun ifa yeri , tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa aşağıdaki hükümler uygulanır.
TBK 89/1 : Para borçları , alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir.
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan inceleme ve yargılama sonunda(Ay. m.141); sunulan deliller, icra takip dosyası , takibe dayanak cari hesabı oluşturan faturalar, taraflar arasında imzalanan servis sözleşmesi iddia ve beyanlar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında—– tarihli —- imzalandığı, davalı tarafından sözleşmedeki davalı şirket kaşesine ve imzaya herhangi bir itirazda bulunulmadığı, davacı tarafından davalı adına düzenlenen fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine cari hesaba dayalı olarak icra takibi yapıldığı, davalının süresi içerisinde takibe itirazı üzerine huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı, alınan bilirkişi raporuna göre davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu ve defter kayıtlarına göre icra takip tarihi itibariyle davalıdan 1296,14 TL alacaklı olduğu, davacının delil olarak davalı ticari defter ve kayıtlarına dayandığı davalının ise ticari defter ve kayıtlarını yapılan ihtara rağmen bilirkişi incelemesine esas olmak üzere ibraz etmeyerek davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekeceği , davalı her ne kadar yetki itirazında bulunmuş ise TBK 89 Maddesi uyarınca para borçlarının götürülecek borçlardan olduğu davacının yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğu anlaşılmakla mahkememizin iş bu davaya bakmakta yetkili olduğu, davalı her ne kadar davacı ile aralarında bir ticari ilişki bulunmadığını iddia etmiş ise de taraflar arasında davalı şirket ve kaşesini —– sözleşmesinin imzalandığı anlaşılmakla taraflar arasında ticari bir ilişki olduğu, alacağının likitle belirlenebilir olduğu icra inkar tazminatı hüküm ve koşullarının oluştuğu sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1.Davanın kabulü ile ; davalının —- sayılı dosyasına vaki itirazının iptaline,
2-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına,
3-Hükmolunan alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Harçlar Kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 88,54 TL harçtan daha önceden ödenen toplam 59,30 TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 29,23 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan — avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvuru harcı, 59,30 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet ücreti, 812,50 TL bilirkişi, tebligat, posta ve diğer masraflar olmak üzere toplam 939,60 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya iadesine,
8-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu —– davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.