Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/659 E. 2021/356 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/659 Esas
KARAR NO : 2021/356

DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2020
KARAR TARİHİ : 28/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin—– şirketlerden birisi olduğunu, müvekkilinin —–sağlanması için — yönlendirilmesi ile — gidilmesi yönünde çalışmalar başlattığını—-,– konusunda ——– girdiğini, bu kapsamda dönemin———- —aldığını, alınan — bu dönemde—— başlığı kapsamında — sağladığını, bu kapsamda —–yatırımlarına başlandığını, davalı banka tarafından yapılan yatırımların —– sağlanamayacağını ifade edilerek durdurulduğunu, oysa ki imzalanan sözleşmenin 31. Maddesinde ——–yer aldığını ——- bulunulacak olduğunu gösterir—— bunun yanında —— sözleşme—- ——- dava konusu somut olayda müvekkili ——- sözleşmesinin gereği gibi ifa edilememesi sebebiyle uğradığı zararlar ve mahrum kaldığı ———–gecikme sebebiyle zararın tazmini için yeterli olmayacağını,—— —- konu —- dediği gibi alacaklı tarafından ileri sürülen —-zararın varlığının somut olarak ispatı aranmamış, soyut ispatı dahi yeterli kabul edildiğini, dolayısıyla — zarar alacaklısının mahrum kaldığı kar ve zararını kalem kalem ispat etmesine gerek olmayıp —- — yatırım araçları ile belgeler —-, uzman bilirkişiler tarafından rapor alınmak sureti ile gerçek zararın belirlenmesi için yeterli olacağını belirtmiş ve müvekkilinin meydana gelen 10.000.000,00 TL zararının davalıdan tazminini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı —– — dilekçesinde; “Davacı şirket ve müşterek borçlu/müteselsil kefilleri, — gereğince kullandırılmış kredilerin geri ödemelerinde ——— ihtarnameler tebliğ edilmiş ve borçlu şirket hakkında —– dosyasında — paraya çevrilmesi yoluyla, borçlu şirket ve ipotek malikleri hakkında — ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ve borçlu şirket ve müşterek borçlu/müteselsil kefilleri hakkında—– icra takipleri başlatılmıştır. Borçlu şirket hakkında— çevrilmesi yoluyla takipte— niteliğindeki” taşınmazın satışına karar verilmiş olup — ihalede taşınmaz alacağa mahsuben — dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ——- sayılı dosyasından satışına karar verilmiş—– alacağa mahsuben ——- ihale edilmiştir. Borçlu şirket tarafından satışı yapılan taşınmazların ihalelerin feshi istemiyle ihale tarihinden yaklaşık——– dosyalarında ihalenin feshi davaları açılmış olsa da her iki dava da reddedilmiştir—- dosyasından verilmiş olan karar istinaf incelemesinden de geçmiş —- davacının —- esastan ve KESİN olarak reddine karar verilmiştir. —- feshi davalarıyla ilgili verilmiş ve kesinleşmiş kararları ekte Sayın Mahkeme’ye sunarız. Davacının dava dilekçesinin 13. maddesinde belirtmiş olduğu takibin iptali davasında —-. sayılı dosyasında takibin iptaline karar verilmesi kararı henüz kesinleşmemiş olup, istinaf incelemesindedir. Davacı tarafça da kararın kesinleşmediği bilinmekle—– yanıltmak amacıyla ortada kesinleşmiş bir karar varmış gibi hareket edildiğini düşünmekteyiz. Bunun yanı sıra yine davacı şirket tarafından açılmış, ——-davalı olarak gösterildiği tazminat davası mevcuttur. Bu davada da son bilirkişi raporu davacı şirketin aleyhinde olmakla beraber yargılama devam etmektedir. Bu defa da davacı şirket, alacağını yasal yollarla tahsil etmeye çalışan —- uğratmak ve hakkında devam eden icra takiplerini —- bırakmak amacıyla Sayın Mahkemeniz’de görülen tazminat ve belirsiz alacak davasını ikame etmiştir. —“belki buradan bir şey çıkar” düşüncesiyle ikame ettirilmiştir. Davacının Genel Kredi Sözleşmesindeki — Davacının ——- kullanmış olduğu kredilerin geri ödemelerinde neredeyse kredinin kullandırımından itibaren gecikmeler yaşanmaktadır. Davacı —–ödemelerinde —— ayına kadar gecikmeler yaşansa—— itibaren davacının —– sorunu ortaya çıkmış ve kredi ödemelerindeki gecikmeler süreklilik arz etmeye başlamıştır. Kredi kullandırım dönemlerine ilişkin banka tarafından yapılan incelemelerde davacı şirketin kredilerinin gecikmede olduğu, birçok —- davacı —–olması sebebiyle—— iptal ettikleri öğrenilmiştir. Buna rağmen—–tarafından ——– etmiş, ancak davacıya kullandırılan——davacı ————— ——-belirlenmiştir. Davacı şirketin —-yeri getirememesinin nedeni davacının faaliyetlerini işletme sermayesinden yoksun yürütmeye çalışmasıdır. ——için çok ———– önemli etkendir. —– sürdürmeye —— davacı şirket —– dışarıda aramak amacıyla işbu davayı ikame etmiştir. Davacı şirket tarafından limitlerinin iptal edildiğinin bilindiği diğer ———Dışıdır. Davacı/borçlu—— gecikmelerin süreklilik arz etmesi, kullandırılan kredilerin birçoğunun davacı şirketin —— —- kullandırılması ve—- tutarındaki teminat mektubunun —- tarihinde tazmin edilmesine rağmen, — itibaren davacı/borçlu şirkete— kredileri kullandırılarak gecikmeli kredilerin taksit tahsilatları sağlanmış — geciktirilmiştir. Genel kredi sözleşmesindeki en önemli yükümlülüğü olan kredi geri ödemelerini yapmayan/yapamayan davacı şirketin—- kullandırılmasına rağmen ————- açıkça görülmektedir. Davacıya kullandırılan kredilerin—— edildiği ve bu firmaların kredi taksitlerinin ödenmesinde ve —– —- sağlanamadığının ve —- neden başarısız olduğunun—. Dava dilekçesinin 9. maddesinde belirtilen “davalı — içerisinde değerlendirerek ——- kredilendirmesi gerekirken” ifadesi tarafımızca anlaşılamamış olup kabul edilmesi mümkün değildir. Davacı—– edilmiş ve—-bu yana davacı şirket —— nakit; teminat mektubu, —- olmak üzere de —-. Kredi ödemelerindeki gecikmeleri süreklilik arz eden, temerrüde düşmemesi —- ödeyemediği için — mektubu tazmin edilen, hakkında sayısız icra ve haciz kayıtlarının bulunduğu— edilen ————— yönündeki —- muhtaçtır. Söz konusu iddianın itibar edilebilir ve hukuken ciddiye alınabilir nitelikte olmadığı açıktır. Kaldı ki, davacı şirkete kredi kullandırılsa——-kredi taksitlerinin ödenmesi amacıyla kullanmaktadır.—- üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesinde tüm bu hususlar kolaylıkla tespit edilebilecektir.—-tarihinde imzalanan genel kredi sözleşmesi uyarınca limitle belirlenen kredinin tamamının kullandırması gibi bir yükümlülüğü bulunmamaktadır. —- —- 8. maddesi uyarınca dilekçemiz ekinde suretini sunduğumuz—-incelendiğinde görüleceği ———– tümünü veya bir bölümünü —–.” hükmünün bulunduğu görülecektir. —- ilgili maddesi—–gereğince—— belirlenmiş kredinin tamamını kullandırmak—- bulunmadığı açıktır. Davacı————- başlamışken, ———- —–,——- düştüğü ——– tüm yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiğinin iddia edilmesi —–. Dava dilekçesinin 11. ve devamı maddelerinde iddia edilen ——– ihalenin feshi davasında ileri sürülebilecek hususlardır. Davacı—- yapılmakta ——-ihalesinde usulsüzlük olduğu iddiaları ortaya atılmaktadı—–mal olmaları, malların —— verilmesi gerektiği iddiaları huzurda görülen davanın konusu değil, taşınmazların—– feshi davalarının konusudur. Yukarıda da belirtildiği üzere davacı şirket tarafından ikame edilmiş ve satışı yapılan—– reddedilmiştir. Kaldı ki davacının bu hususta ileri sürdüğü iddialar da dava kapsamında ileri sürdüğü tüm iddialar —- dayanaksızdır. Genel kredi sözleşmesinin her iki tarafı da tacir olup,—- yükümlü olan davacının türk medeni kanunu’nun 2. maddesindeki dürüstlük kuralına dayanması hukuken itibar edilebilir nitelikte değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/2 maddesi gereğince —— gerekir.” Yargıtay’ın ———— çeken bu yaklaşımı Türk Borçlar Kanunu’nun—- benimsenmiştir. Hal böyleyken, kredi ödemelerindeki gecikmeleri süreklilik arz etmiş olan, —— —- ettiği teminat mektubu tazmin edilen, hakkında sayısız icra ve haciz kayıtlarının bulunduğu tespit edilen, kullandığ—–havale ederek bu firmaların kredi taksitlerinin ödenmesinde ve —— —– davacının sözleşmenin feshedileceğini her basiretli tacir —–devamı için kendisinden beklenen —- davacının Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesindeki “—– “4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “dürüst davranma” başlıklı 2. maddesine göre; herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına — açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Aynı Kanun’un “iyiniyet” başlığını taşıyan 3. maddesinde; Kanun’un iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, ———– iyiniyetin varlığı olduğu belirtilmiş; ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimsenin iyiniyet iddiasında bulunamayacağı da açıkça vurgulanmıştır. TMK’nın 5. maddesinde ise; TMK ve Türk —- uygun —- ilişkilerine uygulanacağı kuralı getirilmiştir.” belirtilmiştir. Kendisinden beklenen özeni göstermeyen ve kendi kusurlu hareketleriyle sözleşmenin feshine sebebiyet veren — hukuki dinlenirlikten yoksun olduğu açıktır. Davacı şirketin aşkın zarara uğradığı iddiasında bulunmasının hiçbir yasal dayanağı olmamakla beraber ——-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi gereğince “Alacaklı, —- olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. —–görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” Munzam zarar “borçlu temerrüde düşmeden borcunu zamanında ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüdün sonunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farkın temerrüt faizi ile karşılanmayan, onu asan bölüme tekabül eden zarar” şeklinde tanımlanmaktadır—-sayılı kararında (EK-4) munzam zarar ;” Borçlunun temerrüdü sonucu bir para borcunun vadesinden sonra ödenmesi veya hiç ödenmemesi olgusundan alacaklının zararı gördüğü veya göreceği inkar edilemez. Nitekim yasa koyucu bu gerçeği kabul ederek alacaklının bu yolla oluşacak zararının kural olarak temerrüt faizi ile karşılanabileceğini BK.nun 103. maddesiyle hükme bağlanmıştır. Yine yasa koyucu kuralı böyle koymakla birlikte alacaklının borçlu temerrüdü ile oluşan zararını her zaman temerrüt faizinin karşılamayacağını da gözeterek ———olduğu surette borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bu zararı tanzim ile yükümlüdür.” Hükmünü getirmiştir. ( BK. Madde 105 ).Anılan yasa maddesinde, geçmiş günler faizini aşan zarardan söz edilmiş, zararın türü ve niteliği konusunda bir açıklama yapılmamış ise de; buradaki zararın hukukumuzdaki müsbet ( olumlu ) zarar tanımlamasıyla —– zarar olduğunda duraksanmamalıdır. Böyle olunca da —- “borçlu temerrüde düşmeden borcunu vadesinde ödemiş olsa idi, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda oluşan durum arasındaki farkın temerrüt faizi ile karşılanamayan bölüme isabet eden zarar” olarak tanımlanması mümkündür.” şeklinde tanımlanmıştır. —- düzenlemesi ve içtihat incelendiğinde davacı şirket tarafından TBK’nun 122. maddesine —- bulunulmasının hukuki dayanağı bulunmadığı ve ilgili talebin temelsiz olduğu açıkça anlaşılmaktadır. ——-geciktirerek———– neden olmuştur. Hal böyleyken temerrüde —-nedeniyle zarara —-bir gerçektir. Buna — süresinde yapmayan davacı—–tutarda bir zarara uğratmasına ——bulunmaktadır. İlgili iddia huzurdaki davanın—-en açık göstergesidir.——alacağının tahsili için yürütülen—-süreci —— davacı —– dayanaksız davalar açarak süreci uzatmaya çabalamaktadır. Bu bakımdan aşkın zarar iddiasının ciddiye alınabilir nitelikte olmadığı ortadadır. Yukarıda açıklanan nedenlerle huzurdaki davanın reddine karar verilmesini..” şeklinde davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, müflis—- kredi sözleşmesini haksız feshettiğinden bahisle tazminat alacağına ilişkindir.
Davalı ———- Sayılı dosyasından ——tarafından açılan———–106.maddesi uyarınca müvekil—- açılmasına, —– getirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
—— ve 7101 sayılı İcra ve İflas Kanun’u ve bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 46. Maddesi ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanun’una eklenen geçici 14. Maddesinin 2. Fıkrasının, ” ———– Hakkında Kanun’un 5. Maddesinin 5. Fıkrasındaki Belirleme Yetkisi Kapsamında ——– bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 hafta içinde belirler ” hükmü uyarınca —- uzman—Mahkemelerinin belirlenmesi konusunda —– 7101 sayılı İcra ve —–46. Maddesi ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanun’una eklenen geçici 14. Maddesi uyarınca ” 1) ——- açılıp yargılama sırasında kayıt kabul davasına dönüşen alacak davaları hariç olmak üzere—— İİK 235. Maddesi) …. Hususlarından kaynaklanan davalara —–bulunan yerlerde bir numaralı —— numaralı — ihtisas Mahkemesi olarak belirlenmesine .—— tarihten itibaren açılacak davaların ise anılan mahkemelere tevzii edilmesine karar verildiği açıktır. “
Tüm dosya kapsamı incelenip birlikte değerlendirildiğinde, —— tarihinde verildiği, eldeki iş — tarihinde mahkememize açıldığı, anılan düzenleme karşısında davanın —- Mahkemelerinde açılması gerektiği, mahkememizin eldeki iş bu davaya bakmakta görevli olmadığı anlaşıldığından dava dosyasının —- Mahkemelerine uygun olarak tevzii edilmek üzere ——iadesi gerekmiştir.
KARAR : Yukarıda Ayrıntılı Gerekçesi Yazılı Olmak Üzere;
1———-olarak—– Mahkemelerine) tevzii edilmek üzere dava dosyasının——-GÖNDERİLMESİNE,
2-Mahkememiz esasının bu şekilde kapatılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.