Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/653 E. 2022/282 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/653
KARAR NO: 2022/282
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/12/2020
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili —— tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin —tarihinde davalı—- ödeyip, şehir içi hatlarda —–olarak işletmek amacıyla almış olduğunu, araçların kullanıma başlandığı ilk günlerden bu yana düzenli olarak arıza vererek servise girmekte olduğunu ve hatta çoğu zaman yolda kaldığını, —– aralıklarında serviste kaldıklarını, servise gittiği hususlar sadece günlük kullanıma bağlı kalmayıp yaşları ve ergonomik kullanımları gereği ayıplı olmayan bir araçta; ——- nedeniyle araçlardan beklenen verimi hiç bir zaman sağlayamadığını, bunun nedeni olarak otobüsler üzerinde gizli ayıpların olduğunu, işbu otobüslerin hususi araçlara kıyasla arızalara karşı daha dayanıklı — olması gerekirken müvekkilinin bir çok kez mağdur olduğunu, yaklaşık — kişilik olan bu —-yolcu bazında düşünülünce mağduriyetin büyüklüğü net olarak anlaşılacağını, servise başvuru ve serviste kaldığı zaman aralıklarının uzaması üzerine müvekkilinin —– ile araçların arızalarını, ayıplarını ve üretim hatalarını tespit ettirmiş olduğunu, yapılan tespitte, bazı arızaların hali hazırda tespit edilemediği, bazı arızaların üretimden kaynaklı olduğunu bu ve bunun gibi sebeplerle araçların ayıplı olduğu tespit edildiğini, halen garanti süresi içerisinde bulunan araçların bu kadar fazla arıza vererek servise gitmesinin onarım ile bir çözüm bulunamaması ve araçların birçok parçasında, üretimden kaynaklı ayıp bulunması sebebiyle, hakkaniyet gereği seçimlik haklarından TBK 227/4 maddesi gereğince, dava konusu araçların ayıpsız bir misli ile değiştirilmesi gerektiğini, müvekkilinin davalı şirketlerle yaptığı görüşmelerde araçların arızalarını dile getirmiş olmasına rağmen herhangi bir geri dönüş alamamış olduğunu, yapılan araştırmalar neticesinde, dava konusu —-markalı —– için ihale açmış olduğunu, bu marka ve model araçların arızalarının kronik ve fabrikasyon olduğunu, müvekkillerinin araçlarında da radyatör arızası bulunduğunu, müvekkilin ticari amaçla satın aldığı dava konusu araçların yolda ve serviste kaldığı tarihlerde çalıştıramadığını ve bu nedenle müvekkilin kazanç kaybı yaşamış olduğunu, ayrıca müvekkilin —–uyarı ve hat seferlerinin aksatılması sebebiyle de para cezaları kesildiğini, bu nedenle müvekkilinin maddi kayba uğradığı, davalı şirketlerle —tarihinde arabuluculuk süreci başlatılarak anlaşma sağlanamaması sebebiyle — tarihinde son tutanak tutulduğunu, arabuluculuk aşamasında anlaşılamaması sebebiyle davayı açtıklarını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile davanın kabulü ile —- ayıplı olması sebebiyle ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini, araçların kullanılamaması sebebiyle oluşan kazanç kaybına ve kesilen cezalara istinaden her bir araç için — olmak üzere şimdilik toplam —- maddi tazminatın tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesini, alacakların temerrüt tarihlerinden başlanarak ticari faiz uygulatılması ve davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı — havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin —tarihinde satın aldığını, davacının dava ve talep ettiği hak ve alacaklarının TBK. 231 maddesi uyarınca satıştan itibaren —-zamanaşımına olması sebebiyle alacağın zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesinde sıralı olarak bildirilen arızaların; hor kullanma, araç bakımlarını zamanında yaptırmama veya servis dışında bakım yaptırma, talimatlara uygun orijinal ürün —— yedek parça kullanmamaya bağlı davacı kusur ve ihmallerinden kaynaklı olduğundan müvekkilim satıcının bir sorumluluğunun bulunmadığını, iddia edilen ve ileri sürülen ayıpların gizli ayıp niteliğinde olmayıp açık ayıp niteliğinde olduğunu, bu tür ayıpların 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 23/c maddesi uyarınca teslimden itibaren —–içinde satıcıya ihbar zorunluluğunun bulunduğunu, süresinde ve usulüne uygun olarak ayıp ihbarı yapmadığı için davacı satılanı ayıpları ile birlikte kabul ettiği gibi dava hakkını da kaybettiğini, satılandaki ayıpların gizli ayıp olarak kabulü halinde dahi 6102 sayılı TTK.nun 23/c maddesi ve 6098 sayılı TBK .223 maddesi uyarınca, kendilerine süresinde ve usulüne uygun ihbar yapılmamış olduğundan davacı satılanı ayıpla birlikte kabul etmiş sayılacağını, TBK. 227 maddesinde satıcının seçimlik hakları sınırlı olarak sayılmış olup,davacı bunun dışında başka bir talepte bulunamayacağını, işten kalma ile garanti süresinin dolmasından sonra yaptırdığı bakım ve tamir giderlerini satıcıdan istemeye hakkının olmadığını, müvekkilimin satıcı üretici olmadığı gibi garanti de vermediğini, sorumluluğunun 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu 25. Maddesi hükümleri çerçevesinde belirlenmesi gerektiğini, alıcının seçimlik haklarıın, TBK 227 maddesinde sınırlı olarak sayıldığını, bunun dışında başka bir talepte bulunulamayacağını, satılan aracın model farkı nedeniyle misli ile değiştirilmesinin mümkün olmadığını, araç motorunun yenisi ile değiştirilmesi halinde, aracın değer kaybetmek yerine aksine değer kazanacağını, TBK 227 maddesi uyarınca davacının işten kalma ve değer kaybı gibi sebeplerle talepte bulunması mümkün olmadığını belirterek haklı olmayan davanın reddi ile yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı — havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının, dava konusu — tarihinde diğer davalı —– ayıptan ari olarak satın ve teslim almış olduğunu, davacının yasal sürede ve yasaya uygun ayıp ihbarında bulunmadığını, söz konusu aracı iş yerinde, mesleki ve ticari amaçlarla satın alan tacir olup müvekkil de tacir olduğundan yargılamanın da TTK. hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğini, TTK. ve TBK hükümlerinin alıcının yasal haklarını koruması için satıcıya ayıp ihbarında bulunmasını zorunlu saydığını, ancak aracı —-tarihinde satın alan davacı aradan uzunca bir süre geçmiş, araç defalarca servise gitmiş garantiden ücretsiz onarılmış olduğu halde yasaya uygun ayıp ihbarında bulunmamış olduğunu, dolayısı ile ihbarda bulunmayan davacının dava açmaya hakkı olmadığını, yasada belirlenen zaman ve şekilde yasaya uygun olarak ayıp ihbarında bulunmayan ve ücretsiz onarım hakkını tercih ederek aşırı kar hırsı ile —- canını çıkarıncaya kadar, —- kullanan davacının dava açmaya hakkı olmadığını, bu nedenle haksız ve yasal dayanaktan yoksun bu davanın reddine talep ettiğini, ücretsiz onarım hakkını kullanan davacının bu tercihini değiştirerek ayıpsız bir misli ile değiştirmeyi talep edemeyeceğini, araçta meydana gelen arızaların ayıpsız bir misli ile değiştirmeyi gerektirecek değerde olmadığını, servis kayıtları incelendiğinde görüleceği gibi meydana gelen arızaların, basınç sensörü arızası, hortum arizası, ön göğüs arızası ve diğer basit arızalar olup, aracın arızalanmasının asıl nedeni de davacının aracı hor kullanması, kalitesiz yakıt ve adblue maddesi kullanımından kaynaklanmakta olduğunu, davacının ücretsiz onarım tercihi nedeniyle tüm arızalar garantiden giderilmiş olduğunu, servis desteğinin sağlanmış olduğunu, olayda temerrüdün söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yüklenmesine, mahkeme aksi kanaatte karar verecekse, gerekçeli kararında dava konusu araçların davalı — teslimi ile mülkiyetin geçmesi için zorunlu olan noter satışı ve tescil işlemlerinin de yapılmasından sonra yeni aracın davacıya teslim edilmesine şeklinde karar verilerek yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, davacı tarafın satın alınan —–plakalı araçların ayıplı olması iddiasıyla misli ile değiştirilmesi ve araçların kullanılamaması sebebiyle kazanç kaybı tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili —–tarihli dilekçesinde özetle; eldeki dava ile ilgili tüm taleplerinden davalı ile anlaşmaları üzerine vazgeçtiklerini, açılan davadan tüm sonuçları ile beraber feragat ettiklerini, ayrıca karşı taraftan herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını beyan etmiştir.
Davacı vekili karar celsesinde feragat beyanını tekrar etmiştir.
Dava—– tarihli dilekçesinde özetle; davacı tarafın görülmekte olan davadan feragat etmiş olduğunu, davacının feragat etmesi nedeniyle davamız sona ereceğinden, davalı olarak lehlerine hükmedilecek yargılama gideri ve avukatlık ücretine ilişkin olan hak ve alacaklarımızdan müvekkili adına feragat ettiklerini beyan etmiştir.
Dava —– tarihli dilekçesinde özetle; davacı tarafın görülmekte olan davadan feragat etmiş olduğunu, davacının feragat etmesi nedeniyle davamız sona ereceğinden, davalı taraf olarak lehimize hükmedilecek yargılama gideri ve avukatlık ücretine ilişkin olan hak ve alacaklarımızdan müvekkil adına feragat ettiklerini beyan etmiştir.
Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir(HMK m.307). Feragat, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği gibi, hüküm ifade edebilmesi de karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir, ancak feragat kayıtsız ve şartsız olmalıdır(HMK m.309). Feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir(HMK m.310) ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur(HMK m.311).
Vekilin davadan feragat etmesi halinde, bu konuda vekaletnamesinde özel yetki bulunmalıdır(HMK m.74).
Feragat beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir(HMK m.312).
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre,—- Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, feragat, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı taraf dilekçe ile kayıtsız ve şartsız olarak yargılama sırasında davasından feragat ettiğini bildirdiğinden, feragat beyanının yasal şartları taşıdığı, ayrıca davalılarca yargılama gideri ve vekalet ücreti talep talep edilmediği görülmekle davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1.Davanın feragat nedeni ile reddine,
2.Başlangıçta peşin olarak alınan 21.526,19 TL karar ve ilam harcının işin hitamında ödenmesi gereken 80,70 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından 492 sayılı Harçlar Kanunun 31. maddesi gereğince fazla alınan 21.445,49 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya ödenmesine,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Talepleri olmaması nedeniyle davalılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu arabuluculuk nedeniyle arabulucuya hazine tarafından ödenen 1.360,00 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——- Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/04/2022