Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/641 E. 2021/226 K. 16.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/641 Esas
KARAR NO : 2021/226

DAVA : Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/10/2019
KARAR TARİHİ : 16/03/2021

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu— tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; davalı ..— müvekkili …———-kendisini ——-ortağı ve imzaya yetkili yöneticisi ve imzaya yetkili yöneticisi olarak tanıttığını,—- acil para ihtiyaçlarının olduğunu belirterek müvekkilinden ———– ödünç ara aldığı ve müvekkilinden parayı fiili ortağı ———– hesabına aktarmasını istediğini, müvekkilinin bu parayı 22/01/2016 tarihinde davalı ..—– hesabına aktardığını, müvekkili …’ ün 01/04/2016 tarihinden 08/04/2016 tarihine kadar davalının eşi …—- borç talebi üzerine …—– hesabına toplam —- daha para yatırdığını, —— müvekkilin vereceği paraya ilişkin teminat —- boş teminat senedi imzalayarak verdiğini, 06/04/2016 tarihinde davacı ——huzurda görülen davaya konu ———— mesken niteliğindeki taşınmazını en geniş yetkilerle daha önce tanımadığı …—- teminat olarak verdiğini, bu şekilde —- arasında hem boş teminat senedine bağlı hem de davalının dava dışı eşinin rızası ile teminat olarak müvekkiline verdiği vekaletnamenin temel alınarak —–işlem oluştuğunu, daha sonra müvekkiline söz konusu borcun ödenmemesi nedeni ile ——- eşinin müvekkili eşi aleyhine tapu iptal davası açtığını beyanla davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 16/03/2021 tarihli duruşmaya mazeret dilekçesi sunarak katılmamıştır.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu —- tarihli cevap dilekçesinde özetle: ———- tarafından imzalandığı iddia edilen senet ile ——- eşinin verdiği iddia edilen vekaletnamenin işbu dava ile ilgisi bulunmadığını, bu sebeple dava konus ile ilgili bulunmayan bu iddia ve belgelerin dikkate alınmaması ve davalı .—- yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu edilen uyuşmazlığa ilişkin olarak taraflar arasında TTK m. 595′ teki şekli sağlayan hukuka uygun olarak akdedilmiş bir devir yahut devir vaadi sözleşmesi mevcut olmadığını, nitekim taraflarının imzaları noterce onaylanmış bir devir sözleşmesi dosyaya ibraz edilmediğini, davacı tarafından müvekkiline yapılan ödemelerin TBK m. 77 kapsamında geçerli olmayan bir nedene dayalı olarak ortaya çıkan iktisap olarak nitelendirilmesi gerektiğini, Yargıtay da şekle aykırılık nedeniyle kesin —– devir sözleşmelerinden doğan taleplerin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istenebileceğini kabul ettiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilerinin davacıya herhangi bir ödeme yükümlülüğü bulunsa dahi bu yükümlülüğün ——- tarihinde zamanaşımına uğradığını, bu nedenle öncelikle zamanaşımı definde bulunduklarını, ——– işlemin yazılı delile ispat edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 16/03/2021 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla —— dava şartı yerine getirilmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde husumet yönünden davanın reddini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davacının davalı ….——- yaptığı havalelerin sebepsiz zenginleşme teşkil edip etmediği ve davalının yatırdığı miktarları ve —— devredilen taşınmazdan dolayı alacaklı olup olmadığı var ise miktarı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak davasıdır.
Dava İstanbul Anadolu —-. Asliye Hukuk Mahkemesi —— Karar sayılı görevsizlik kararı ile gönderilip mahkememiz —-Esas sayılı dosyası esasına kaydı yapılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan yargılama sonunda(Ay. m.141), toplanan/sunulan deliller, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; 6325 sayılı yasanın 18/A maddesinde;” İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde yapılan düzenleme karşısında arabuluculuğun dava şartı olduğu uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmamış olması halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
6102 sayılı TTK’nın 7155 sayılı yasa ile eklenen 5/A maddesinin 1. Fıkrasında; ” Bu kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” ifadelerine yer verilerek ticari davalar bakımından arabuluculuk özel bir dava şartı haline getirilmiştir.
Davanın —–hisse devrine ilişkin işlemin geçersizliğinden kaynaklı sebepsiz zenginleşme davası olması nedeniyle ticari nitelikte olduğu, davacı tarafça dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmadığı, dava tarihi itibarı ile davanın — tabi olduğu anlaşılmıştır.
Davacının davayı açarken —– aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğini dosyaya sunmadığı, bu şekilde arabuluculuk dava şartı yerine getirilmeden eldeki davanın açıldığı anlaşılmakla davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
2-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.024,65 TL karar ve ilam harcından alınması gerekli 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 965,35 TL’nin davacı tarafa iadesine,
3-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —— 7/2. maddesi uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avansından kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davalılar vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.