Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/626 E. 2022/561 K. 07.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/626
KARAR NO:2022/561

DAVA :Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:18/12/2020
KARAR TARİHİ:07/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacılar vekili — tevzi tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı şirketin— oranında hissesine sahip olduklarını, davalı şirketin— tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısı çağrısının usulüne uygun yapılmadığını, müvekkillerinin vekaleten temsil edildiklerini, kararların kanuna ve dürüstlük kurallarına aykırı bir şekilde alındığını, muhalefet şerhinin tutanağa geçirildiğini, müvekkili— kuruluşundan beri şirketin yönetiminde yer aldığını, başkan vekili olarak görev yaptığını, ailelerin genişlemesi ile birlikte sorunların ortaya çıktığını,— senesine ilişkin olağan genel kurul toplantısında alınan karar ile yönetimden uzaklaştırıldığını, şirketin—ve ailesinin kontrolüne geçtiğini, bundan sonra karşılıklı suç duyuruları yapıldığını, davalar açıldığını, bu süreç zarfında müvekkillerinin maddi olarak zor durumda kaldıklarını, bunun için sulh görüşmelerine başlanıldığını, davalardan ve suç duyurularından karşılıklı olarak feragat edildiğini, geçmişe yönelik kâr dağıtımı yapıldığını, ancak verilen sözler yerine getirilmediği için uyuşmazlık yeniden nüksettiğini ve müvekkili —- şirket binasına girişinin engellendiğini, müvekkillerinin bilgi alma haklarını kullanmak maksadıyla — tarihinde ihtarname gönderdiklerini, davalının cevabi ihtarnamesinde — yılına ilişkin olanların genel kurul evrakları içinde yer aldığını, diğerlerinin ise yapılacak—yılına ilişkin genel kurul sırasında verileceğinin bildirildiğini, bu şekildeki cevabın işin özüne aykırı olduğunu, bununla birlikte halka açılma ile ilgili olağanüstü genel kurul toplantısı yapılacağının beyan edildiğini, neticede — tarihinde iş bu davaya konu olan tek gündem maddeli olağanüstü genel kurul toplantısının icra edildiğini, gündemin şirket paylarının halka arz edilmesi olduğunu, davalı şirketin—tarihinde gerçekleşen olağanüstü genel kurul toplantısında —oyun halka açılmama için, —-oyun da halka açılma için kullanıldığını, halka açılmama kararının hukuk ve hakkaniyete aykırı olduğu gibi müvekkillerinin de zarar görmesine yol açacağından dürüstlük kuralına da aykırılık teşkil ettiğini, bu kararın iptal edilmesi gerektiğini, müvekkilleri açısından ortaklığın çekilmez hale geldiğini, ayrılmaktan başka çare kalmadığını, ancak ayrılma konusundaki müzakerelerden sonuç alınamadığını, şirket ana sözleşmesinde üçüncü kişilere pay devrinin yönetim kurulunun iznine bağlandığını, bu nedenle şirketten çıkabilmek için—ile anlaşmaktan veya halka arz etmekten başka çare kalmadığını, genel kurulda halka arz etmenin şirketin zarara olacağından bahsedildiğini, oysa halka arzın hiçbir zararının olmadığını, bilakis tanınırlığının artacağını, kurumsallaşacağını, büyümenin sağlanacağını, bu nedenle kararın iptal edilmesinin hak ve nesafet gereği olduğunu, öte yandan genel kurulda gündeme madde eklenmemesine ilişkin kararın da iptali gerektiğini, dava dilekçesinin giriş kısmında da açıklandığı üzere müvekkilinin bilgi alma hakkı için gönderdiği ihtarnameye de yeterli cevap verilmediğini, davalı tarafın —–önceden yatırarak gündeme madde eklenmesini engellediğini, genel kurulda alınan—— atanmaması kararının da hukuka ve dürüstlük kurâalına aykırı bulunduğunu, bu kararın da iptal edilmesi gerektiğini iddia ederek; davalı şirketin—- tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan; şirketin halka arz edilmemesine, gündeme madde eklenmemesine ve — ilişkin kararların iptaline,—- karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili —-havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin bir — olduğunu, diğer grup şirketler ile birlikte bir şirketler topluluğu oluşturduğunu, davacıların şirketin —- sermayesinde —oranında paya sahip olduklarını, davacıların — gönderdikleri ihtarnamede yönetim kurulundan çeşitli bilgiler talep ettiklerini ve sahip oldukları şirket paylarını halka arz etmek üzere ——başvurmayı planladıklarını bildirdiklerini, daha sonra gönderdikleri başka bir ihtarnamede de sahip oldukları payların devrine ilişkin alternatif teklifler sunarak gereğinin yapılmasını talep ettiklerini, müvekkili şirketin de halka arz konusunu görüşmek üzere —- tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısı düzenlediğini ve ilanın — tarihli —yayımlandığını, — tarihinde de tüm pay sahiplerine davet mektubu gönderildiğini, genel kurulda —oranında nisap sağlandığını, yapılan görüşmeler neticesinde şirketin halka arz edilmemesine, gündeme madde eklenmemesine, —atanmamasına oy çokluğuyla karar verildiğini, davacıların bu kararların iptalini talep ettiklerini savunarak; davanın reddine, —- davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin — tarihinde yapılan olağan üstü genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkin olup, TTK 445 vd.maddelerine dayanmaktadır.Tarafların tüm delilleri celbolunarak dosya ve davalı şirkete ait tüm ticari defter, kayıt ve dayanak belgeler üzerinde—aracılığı ile inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır. Alınan raporun dosyadaki verilere uygun ve denetime açık bulunduğu görülmekle hükme esas alınmıştır.TTK 445 ‘nci maddesi uyarınca genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkin davalar TTK 446 ‘ncı maddede belirtilen kişiler tarafından kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olduğundan bahisle karar tarihinden itibaren — ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde açılabilecektir. Uyuşmazlığa konu davalı şirketin — tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan kararların iptali için iş bu davanın— tarihinde açıldığı, dolayısıyla davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığından davanın esasına girilmiştir.Davalı şirketin celp olunarak incelenen —dosyasına göre; davalı şirketin— tarihinde tescil edilerek kurulduğu, şirketin sermayesinin — bedelli olup, — adet payı olduğu, davacılar— adet ve —adet sermaye payı bulunduğu, toplamda hisse pay oranlarının— olduğu tespit edilmiştir.
Davaya konu — tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısının — gündemi ihtiva edecek şekilde — tarihinde 10199 sayılı —- yayımlandığı, pay sahipleri iade taahhütlü davet yazılarının gönderildiği, böylece çağrı usulüne uyulduğu gibi şirketin tüm ortaklarının— adet pay sahiplerinin asaleten, — adet pay sahiplerinin de temsil/vekaleten olmak üzere tamamının toplantıya katıldığı ve toplantıya—nezaret ettiği, toplantıda verilen ve davacılar tarafından — konularak iş bu davaya konu edilen ve iptalini istedikleri kararların incelenmesinde; ilk olarak davacılardan—- tarihinde keşide edilen ihtarnamede mevcut paylarının halka arza edilmesi hususundaki talebinin değerlendirildiği, yapılan görüşmeler sonucunda şirket paylarının halka arz edilmemesine, vekilleri vasıtasıyla muhalif olduklarını belirterek —- yazdırmış olan pay sahipleri — adet olumsuz oyuna karşılık, diğer pay sahiplerinin toplam — adet olumlu oyu ile olmak üzere oy çokluğu ile karar verildiği, davaya konu edilen diğer bir karar olarak; davacıların yine vekilleri aracılığı ile—-tarihinde keşide edilen ihtarnamede gündeme eklenmesi talep edilen hususların gündeme eklenmemesine muhalif olduklarını belirterek — yazdırdıkları ve davacıların toplam —- olumsuz oyuna karşılık, diğer pay sahiplerinin toplam —- adet olumlu oyu ile olmak üzere oy çokluğu ile karar verildiği, davaya konu edilen bir diğer kararda özel kararda — atanmamasına ilişkin karar olup, yine bu yönde yapılan müzakereler sonucunda davacıların —- yazdırdıkları, — adet olumsuz oya karşılık, diğer pay sahiplerinin toplam— adet olumlu oyu ile olmak üzere oy çokluğu ile karar verildiği tespit edilmiştir. Davaya konu edilen Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı davalı şirketin paylarının halka arz edilip edilmeyeceği hususunun görüşülerek karara bağlanması için yapıldığı ve sonuçta oy çokluğu ile halka arz edilmemesine karar verildiği görülmüştür. Halka arz edilen şirketler— Sermaye Piyasası Kanununa girerler. Bunun için iki hal söz konusudur. Birincisi ortak sayısının —-aşması olup, SPK.nun 16.maddesinde ki hükme göre pay sahibi sayısı—aşan— şirketlerin paylarının halka arz edildiği sayılır ve bu ortaklıklar halka açık —– hükümlerine tabi olurlar. Diğer bir hal ise SPK.nun 3.maddesindeki tanım uyarınca; “Halka Arz” sermaye piyasası araçlarının satın alınması için her türlü yoldan yapılan genel bir çağrıyı ve bu çağrı devamında gerçekleştirilen satışı ifade eder. Payları halka arz edilmiş olan — şirketler halka açık şirket statüsünü kazanmakta ve —- ile bu kanuna dayanılarak hazırlanan diğer düzenlemelere tabi olmaktadırlar. Somut uyuşmazlığa konu edilen husus ikinci hal ile ilgilidir. Davalı şirketin sermayesi her biri —– kıymetinde — adet paydan oluşmakta olup, —- Olağanüstü genel kurul toplantısında —-adet oy halka açılmayı kabul, diğer kalan — adet oyda halka açılmayı ret yönünde kullanılmıştır. Halka açılmayı kabul edenlerin oy oranları —-Özel kanun hükümleri saklı kalmak kaydı ile ana sözleşmede aksi düzenlenmedikçe her çeşidi ile tahviller, finansman bonoları, varlığa dayalı senetler, iskonto esası üzerine düzenlenenler de dahil diğer borçlanma senetleri, alma ve değiştirme hakkını haiz senetler ile her çeşit menkul kıymetlerin ihracı veya bu hususta yönetim kuruluna yetki verilmesine ilişkin genel kurul kararları sermayenin en az —- oluşturan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin katılımı, sermayenin en az — oluşturan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oyu ile alınır. Oysaki davaya konu genel kurulda halka açılmayı kabul yönünde—oranında davacıların temsilcisi tarafından kullanılmış,— çokluğu ile reddedilmiştir. Davalı şirketin halka açılma konusu bir çok açıdan yöntemi tam olarak ortaya konulmamış olmakla, belirsizlik içermektedir. Bu belirsizliğin başında halka arzın ne şekilde yapılacağı gelmektedir. Halka arz için davalı şirketin sermayesi düşüktür. Eğer sadece davacıların sermayesi halka arz edilecek ise, bunun —– olup, sermayenin — oluşturmaktadır. Bunun—-satılacağı, talep görüp görmeyeceği açıklığa kavuşturulmamıştır. Yeterince talep gelmemesi halinde davalı şirketin piyasa itibarının zedeleneceği belirtilmemiştir. Ayrıca sadece davacıların paylarının halka arzı ortaklar arasındaki eşitlik ilkesine aykırılık teşkil edeceği gibi ——- sermayenin halka arzı tartışılır hale gelecektir. Diğer ortakların paylarından da halka arz yapılması halinde mevcut durumda sermaye çoğunluğu kaybedilmiş olacaktır. Oysaki halka arzlarda çoğunluk sermayenin halka arzından kaçınılır. Sermaye artışına gidiler ortakların rüçhan haklarının kısıtlanması ve artırılan sermayenin halka arz edilmesi halinde ise, davacıların şirketten ayrılmaları söz konusu olmayacağı için istedikleri çözüm elde edilemeyecektir. Ayrıca artırılan —– fazla olması halinde mevcut ortakların payları azınlığa dönüşecektir. Davalı şirket — şirketi olup, halka arzda mevcut ortakların çoğunluğu yitirmesi halinde bağlı ortaklıklar içinde aynı durum söz konusu olacaktır. Önce sermaye artırımı yapılması, daha sonra ortakların paylarının bir kısmının halka arz edilmesi makul bir yöntem gibi düşünülse de ilk başta ortakların üstlenecekleri mali yükün nasıl ve ne şekilde karşılanacağı gündeme gelmemiştir. Halka arzda mevcut ortaklar çoğunluğu korumuş olsalar bile, bağımsız yönetim kurulu üyesi seçmek zorunda kalacaklardır. Bunun da yıllar süren aile şirketi yapısına uyum sağlayıp sağlamayacağı dikkate alınmamıştır. Dolayısıyla geri dönüşü olmayan önemli bir karar olan halka arz hususu tüm detayları ile tartışılıp şirketin ve ortakların çoğunluğunun menfaatine uygun olup olmadığı somut bir şekilde ortaya konulması gereklidir. Bunların tamamı sağlanmadan bir günden maddesi ile halka açılmanın oylanması sonucu alınan halka arzın kabul edilmemesine ilişkin kararın iptaline ilişkin talep mahkememizce kabul görmemiştir.Davaya konu edilen genel kurul toplantısında alınan bir diğer karar da; davacıların gündeme madde ilavesi talebinin reddine ilişkindir. TTK.nun 413 ‘ncü maddesi; “(1) Gündem, genel kurulu toplantıya çağıran tarafından belirlenir. (2) Gündemde bulunmayan konular genel kurulda müzakere edilemez ve karara bağlanamaz. Kanuni istisnalar saklıdır. (3) Yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmaları ve yenilerinin seçimi yılsonu finansal tablolarının müzakeresi maddesiyle ilgili sayılır.” hükmü düzenlenmiştir. İş bu yasal düzenleme kapsamında davaya konu genel kurul toplantısı çağrılı olağanüstü genel kurul toplantısı olduğundan daha önceden gündem belirlendiğinden gündemden olmayan konular yasal istisnalar saklı kalmak kaydıyla genel kurulda müzakere edilemez ve karara bağlanamaz. TTK 416 ‘ncı maddesi; “(1) Bütün payların sahipleri veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde, genel kurula katılmaya ve genel kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın, genel kurul olarak toplanabilir ve bu toplantı nisabı varolduğu sürece karar alabilirler. (2) Çağrısız toplanan genel kurulda, gündeme oybirliği ile madde eklenebilir; aksine esas sözleşme hükmü geçersizdir.” şeklinde düzenlenmiştir. İş bu yasal düzenlemenin somut uyuşmazlıktaki genel kurul toplantısının çağrılı olması nedeniyle uygulanırlığı mümkün değildir. TTK’da gündeme nasıl madde ilave edileceği 411 ‘inci maddede hükme bağlanmıştır. TTK 411’nci maddesi; “(1) Sermayenin— pay sahipleri, yönetim kurulundan, yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya çağırmasını veya genel kurul zaten toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri konuları gündeme koymasını isteyebilirler. Esas sözleşmeyle, çağrı hakkı daha az sayıda paya sahip pay sahiplerine tanınabilir. (2) Gündeme madde konulması istemi, — yayımlanmasına ilişkin ilan ücretinin yatırılması tarihinden önce yönetim kuruluna ulaşmış olmalıdır. (3) Çağrı ve gündeme madde konulması istemi —aracılığıyla yapılır. (4) Yönetim kurulu çağrıyı kabul ettiği takdirde, genel kurul en geç — gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağrılır; aksi hâlde çağrı istem sahiplerince yapılır. ” şeklinde düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta iş bu yasal düzenlemenin gerekleri yerine getirilmediğinden gündeme madde eklenmesi talebi usule uygun olmamıştır. Dolayısıyla davaya konu genel kurul toplantısında oy çokluğu ile alınan gündeme madde ilave edilmeme kararının iptali talebi mahkememizce kabul görmemiştir.Somut uyuşmazlığa konu edilerek iptali istenilen diğer bir karar ise davalı şirkete — ilişkin karardır. TTK 438 ‘inci maddesi; ” (1)Her pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir. (2) Genel kurul istemi onaylarsa, şirket veya her bir pay sahibi otuz gün içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden—– atanmasını isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. İş bu yasal düzenlemeye göre özel denetim talebinde bulunabilmek için iki koşulun gerçekleşmesi gerekir. Birincisi pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olması, ikincisi bilgi alma veya inceleme hakkının daha önce kullanılmış olmasıdır. Koşullardan biri olan pay sahipliği haklarının kullanılması için gerekli olması ile anlatılmak istenilen husus; Yönetim kurulu, kurucular,— aleyhine sorumluluk davası açabilmek, bir genel kurul kararının iptalini isteyebilmek, kar dağıtım kararının butlanını talep edebilmek için bu denetimden elde edilecek sonuçlara ihtiyaç duymaktır. Davacı taraf genel kurulda bilgi alma hakkını kullandığını ancak sorulan sorulara gereği gibi cevap verilmediğini iddia etmiştir. Bilgi alma hakkının ne şekilde ve nasıl kullanılacağı yasada açıkça düzenlenmiştir. Genel kurulda sorulan sorulara yeterince cevap alınamaması tek başına bilgi alma hakkının kullanıldığı anlamına gelmemektedir. Bu durumda yeterli bilgi verilmediğini iddia eden ortak TTK 437/5 maddesi uyarınca bu hakkını kullanmak için Ticaret Mahkemesine başvurması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta TTK 437 ‘inci madde hükmü yerine getirilmediğinden TTK 438 ‘inci maddesi uyarınca yasal koşul oluşmadığından — atanmamasına yönelik kararın iptali istemi mahkememizce kabul görmemiştir.
Yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamında ki tüm deliller, alınan —raporu tüm halinde değerlendirildiğinde davaya konu edilen davalı şirketin — tarihinde yapılan—yılına ilişkin Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan kararların TTK 445 ‘nci maddesi uyarınca iptaline ilişkin yasal koşulların oluşmadığı vicdani kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1.Davanın REDDİNE,
2.Başlangıçta peşin olarak alınan — harcın alınması gerekli olan — harçtan mahsubu ile bakiye —karar ve ilam harcının davacıdan alınarak —
3.Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4.Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca— – avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
5.Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; artan delil avansının davalıya iadesine,Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren— hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile — Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.