Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/593 E. 2022/716 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/593 Esas
KARAR NO : 2022/716

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/06/2020
KARAR TARİHİ : 27/10/2022
DAVA :
Davacı vekili Mahkemeye sunduğu 16/06/2020 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; 07/11/2017 günü sürücü —– sevk ve idaresindeki —– plakalı aracı ile—- üzerinden şehir merkezi istikametinden çevre yolu istikametine seyri esnasında —- önüne geldiğinde, yolun sağından karşıdan karşıya geçmek isteyen davacı yayaya çarpması sonucunda yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, bu nedenlerle sürekli iş göremezlik tazminatı olarak şimdilik 10.000,00 TL, geçici iş göremezlik tazminatı olarak 1.000,00 TL olmak üzere şimdilik toplam 11.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini ve hükmedilecek tazminata davalı tarafa yapılan başvuru tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili Mahkemeye sunduğu 20/07/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: bu davada yetkili mahkemenin—– Asliye Ticaret Mahkemelerinin olduğunu, bu bakımdan yetki itirazının kabulü ile davanın yetki yönünden reddine ve dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde 07/11/2017 tarihli kazada kusur durumunun ne olduğu, kaza nedeniyle davacının maluliyet durumunun ne olduğu, davacının geçici ve kalıcı iş göremezliğinin bulunup bulunmadığı, var ise bu iş göremezlikler nedeniyle zarar miktarının ne kadar olduğu ve zarardan davalının sorumlu olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, geçici ve daimi iş göremezlik, tazminat(maddi tazminat) tazminat davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 49. Maddesindeki “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
—-Karar sayılı ve 12/10/2020 tarihli kararı ile yetkisizlik kararı verilmiş ve dava mahkememize tevzi olunmakla, belirtilen esasa kaydı yapılmıştır.
Celp ve tetkik olunan—–tarafından tanzim edilen —– Poliçesi incelendiğinde; poliçenin 26/05/2017-2018 tarihleri arasında geçerli olduğu, sigortalısının—– sigortalanan aracın—–plakalı kamyonet olduğu anlaşılmıştır—— davaya konu soruşturma dosyası celp edilmiş ve dosya arasına alınmıştır.——— davacının tedavi evrakları celp edilmiş ve dosya arasına alınmıştır.—— ve 05/10/2021 tarihli raporunda özetle:” ——oğlu 06.09.2003 doğumlu —— 07.11.2017 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının , 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı —–yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmelik dikkate alındığında;I-Kas iskelet Sistemi, Alt esktremiteye ait sorunlar, Tablo 3.3’e göre; Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %3(yüzdeüç) olduğu, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa olunur.” şeklinde rapor sunulmuştur—– karar sayılı ve 10/02/2022 tarihli raporunda özetle: “30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı —— yayımlanan “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” —–ile —-bünyesindeki kuruluşlar için düzenlenmiş olup—— bünyesinde maluliyet ve özürlülük üzerine mütalaa düzenleyen ihtisas kurulları,——Kanunu ve —– Kanunu Uygulama Yönetmeliği hükümlerini esas almak kaydıyla söz konusu engellilik yönetmeliğinden yararlanarak görüş bildirmektedirler. Bu çerçevede İhtisas Kurullarının mütalaalarında üye imzası açılırken kişide oluşan yaralanmaların niteliği dikkate alınmaktadır. Dolayısıyla mahkemenin istemi doğrultusunda tıbbi belgeler ve dosya muhteviyatı üzerinde yeniden yapılan incelemede Kurulumuzun 24.09.2021 tarih ve 15414 karar sayılı mütalaamıza eklenecek ya da değiştirilecek bir husus bulunmadığı hususu oy birliği ile mütalaa olunur.” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi heyeti 28/09/2022 tarihli raporunda özetle; 07/11/2017 tarihinde meydana gelen olayda; davalı tarafa sigortalı —— plaka sayılı araç sürücüsü —— kusursuz olduğunu, davacı yaya — (Yüzde yüz) oranında kusurlu olduğunu, ilk tespitleri içeren ve kolluk görevlileri tarafından hazırlanan trafik kazası tespit tutanağı ve krokideki aracın ve yayanın çarpışma konumları, aracın sağ yan kısmından ilk darbeyi aldığının işaretlendiği ve yayanın da aracın bu kısmına temas ettiğinin işaretlendiği de dikkate alındığında, ceza dosyası kapsamında hazırlandığı anlaşılan bilirkişi raporundaki sürücü ve yayanın kusur durumu ile tespit edilen kusur durumunun uyumlu olduğunu, somut olayda davacı %100 oranında kusurlu olduğuna göre; zarar görenin kendi kusurundan yararlanarak maddi tazminat talep edemeyeceği ilkesi dikkate alındığından malüliyet maddi tazminatı şartlarının oluşmadığı kanaatine varıldığını, hal böyle olunca yanılgıya sebebiyet vermemek için maddi zarar hesabı yapılmadığı; maddi zarar hesabı yapılsa dahi davacının %100 kusuru oranında kusur indirimi gerekeceğinden, talep edilebilecek maddi tazminatın kalmayacağını beyan ve rapor etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Dava, geçici ve daimi iş göremezlik, tazminat(maddi tazminat) tazminat davasıdır.07/11/2017 tarihinde——plakalı aracın davacı yaya —– çarpmasıyla trafik kazası meydana geldiği, kazanın meydana gelmesinde gelen aracın seyir durumunu ve sesli ikaz tedbirini dikkate almadan korunma tedbirlerine riayet etmeden aracın sağ yan kısımlarına tedbirsizce çarpan davacının kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, yaya aracın sağ yan kısımlarının çarpması, aracın ön kısmında her hangi bir çarpma durumunun bulunmaması, karşısında davalı sigorta şirketine sigortalı —–plakalı aracın sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde her hangi bir kusurunun bulunmadığı, dosya kapsamında alınan rapor ile ——Karar sayılı dosyasında alınan rapor ve ceza mahkemesinin kabulü ile de uyumlu olması karşısında davacının kusur raporuna itirazlarının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Haksız fiil unsurlarından olan kusur şartının somut olayda gerçekleşmediği, bu kapsamda KTK 85.maddesi uyarınca işletenin ve dolayısıyla KTK 97.maddesi uyarınca davalı sigorta şirketinin sorumluluklarının doğmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —–vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu arabuluculuk nedeniyle arabulucuya hazine tarafından ödenen 1.320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avansından kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile——Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.