Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/572 E. 2021/937 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/572
KARAR NO : 2021/937

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İcra Yoluyla Takipten Kaynaklanan Sıra Cetveline İtiraz)
DAVA TARİHİ : 01/10/2015
KARAR TARİHİ : 29/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İcra Yoluyla Takipten Kaynaklanan Sıra Cetveline İtiraz) davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—- sayılı dosyasında 06/08/2015 tarihinde sıra cetveli düzenlendiğini, sıra cetvelinin ve davacının alacağı hakkındaki kararın İİK 223 maddesinde 16/09/2015 tarihinde davacıya tebliğ edildiğini, davacı—– firması olduğunu, alacak kayıt dilekçesi ve eklerindeki faturalar ve diğer belgelerden anlaşılacağı üzere, müflis —– tedarik edilen yakıtlardan kaynaklı ve TTK’nun ilgili maddeleri gereği rüçhanlı olan 454.960,80 TL alacağı bulunduğunu ve müflis şirketin borcunu tahsil amacıyla müvekkiline vermiş olduğu kambiyo evraklarına dayanarak —- dosyaları ile takibe geçtiğini, Davacı —- tamamı kabul edilen alacağının davalı ———- —- ———, onlardan farklı olarak, İİK gereği 4. Sıraya ve TTK gereği 1. Sıraya değil İİKgereği 4. Sıraya ve TTk gereği —- kaydedildiğini; davalı ——- ——olarak muhafaza etmesinden kaynaklı alacağını rüçhanlı alacak olarak kaydedildiğini; davacının sırasının diğer davalılardan daha üstte olması gerektiğini, bu sebeple sıra cetvelinin iptalini ve düzeltilmesini talep ettiğini, davalıların alacaklarına ve sırasına da itiraz ettiğini; şu halde hem davalıların alacaklarına ve sırasına da itiraz ettiğini; şu halde hem hem davalıların alacaklarına ve sırasında hem de davacının kendi sırasına muhalefetin işbu sıra cetveline itiraz davası ile ileri sürüldüğünü; davalıların alacaklarının muvazaalı olduğunu, varlığının ve miktarının davalılarca ispatlanması gerektiğini, kaldı ki bu alacakların TTK m 1326 ve 1327 gereği düşmüş ve zamanaşımına uğramış olduğunu; bu sebeple davalıların alacaklarının sıra cetvelinden terkini veya daha alt sıraya kaydedilmesi ile bu alacaklara düşen payın sıraya bakılmaksızın İİK m235, f.3 gereği davacı müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı —- cevap dilekçesinde özetle; davalı — alacağının muvazaalı olmadığını, haklı ve rüçhanlı olduğunu, nitekim —- aleyhine—- sayılı dosyalar ile takip başlatılıp, bu kapsamda müflise ait —- isimli — bir takım hak ve alacaklara haciz uygulandığını, sıranın İİK m 206 ve 207 ye uygun olarak düzenlendiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının kendi sırasına itirazını 7 gün içerisinde icra mahkemesine şikayet yoluyla yapması gerektiği ve yapmadığı halde huzurdaki davada kendi sırasına itiraz ettiğini, huzurdaki davanın bu yönden reddi gerektiğini, davalı —- yedieminlikten doğan alacağının icra dairesi tutanakları ile sabit olduğunu, bu kapsamda —- tarihli tutanağı ile günlük 600 TL takdir edilen ücret karşılığında — olarak atandığını —- görevini ——- verilen iflas erteleme kararı sonucunda —- teslim etmek zorunda kaldığı 18/02/2015 tarihine kadar sürdürdüğünü, ancak yedieminlikten doğan alacağını alamadığını, alacağının sırasının İİK ve TTK hükümlerine göre doğru olduğunu savunmuştur.
Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, dava dışı olan — —— hakkında —– sayılı dosyasında düzenlenen 06/08/2015 tarihli sıra cetvelinde yer alan davalılara ait sıra cetvellerine ve kaydedilen alacak miktarlarının varlığına yönelik itiraz niteliğinde davalıların sıra cetvelinden kayıtlarının silinmesine ve davacının alacak sırasının değiştirilmesi istemine ilişkin olup, İİK 235. Maddesine dayanmaktadır. Mahkememizce — Esasında kayıtlı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda —— tarihli karar ile;
“Tarafların tüm delilleri celp olunarak, dava dosyası ile tüm taraflara ve müflis şirkete ait ticari defter kayıt ve dayanak belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak kök ve ek rapor alınmıştır. Alınan raporların birbirini tamamlar nitelikte olduğu, dosyadaki delillere uygun olduğu ve gerekçeli olduğu, bu hali ile denetime açık olduğu anlaşılmakla hükme esas alınmıştır.
Yapılan yargılama sırasında davacı vekili tarafından düzenlenen dilekçe ile davalılar —– yönünden davadan feragat edilmiştir. Davacı vekilinin vekaletnamesinde feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Müflis şirket hakkında—- Esas sayılı dava dosyasında —– karar verildiği, —-sayılı dosyası ile iflas tasfiye işlemlerine başlandığı, ——davacının vekili aracılığı ile 454.960,80 TL alacak talebinde bulunduğu, —- alacak talebinin 4. Sıraya ve TTK gereğince 8. Sıraya kaydının yapıldığı ve alacak talebine ilişkin bu kararın 16/09/2015 tarihinde alacaklı vekiline tebliğ edildiği, işbu davanın 01/10/2015 tarihinde açıldığı, buna göre İİK 235. Maddesinde belirlenen hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamındaki tüm delillere göre; davalılardan —- şirket tarafından satın alınarak sonrasında isminin — olarak değiştirildiği,—–olduğu —— kaynaklanan alacaklarının tahsili için 26/04/2012 tarihinde—-başvurarak — sayılı ihtiyati haciz kararını aldığı, İhtiyati Haciz kararında mahkemenin “İrsaliyeli faturalardan karşı taraf gemiye yakıt tedarik edildiği, yakıt bedeli ödenmediğinden talepte İİK ‘nun 257 ve müteakip maddelerinde yazılı şartlar oluşmakla… Talebinin kabulüne ” karar verildiği, hemen akabinde davalı —–alacağından doğan kanuni rehin hakkına dayanarak —– Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığı, bu şartlar altında —–alacağının yeni TTK 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe girmesinden önce doğmuş bir alacak olduğu ve eski TTK’ya tabi olduğu—- alacakların belli şartlarla özellikle eski TTK’nun 1235/6 maddesi kapsamında zaruret hali —- alacaklısı hakkı verdiği, eski Ticaret Kanunu döneminde Yargıtay içtihatları ile kabul edildiği, dolayısıyla — alacaklılarının rehin hakları alacakları rehin veya ipotekle temin edilmiş veya edilmemiş olan diğer bütün adi ve rehin alacaklardan önce geldiği dolayısıyla davalı——alacağının 06/08/2015 tarihli sıra cetvelinde rüçhanlı alacak olarak kabul edilmesinin doğru olduğu, diğer davalı —- yönünden ise müflis şirkete ait —- haciz tarihi olan 25/11/2013 tarihinden 18/02/2015 tarihine kadar yediemin olarak —- teslim edildiğinin —- Esas ve — tarihli yazısı ile —- tarihli yazısı ile yine aynı icra dairesinin —- tarihli haciz tutanağında açıkça anlaşıldığı, bu belgelere göre davalı —– yedieminlikten kaynaklanan alacağının 18/02/2015 tarihi itibariyle 269.400,00 TL olduğu, bu alacağın somut uyuşmazlıkta rüçhanlı alacak olarak sıra cetveline kaydedildiği, oysa ki —- alacağının 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe gidern 6102 sayılı TTK döneminde doğan bir gemi alacağı olmayıp, TTK gereği birinci sıraya kaydı gereken “Hacizde geçen süre boyunca —- korunması ile —— adamlarının —- paraya çevrilmesinden, satış tutarının paylaştırılmasından doğan giderler ve harcamalar” başka bir deyimle cebri icra giderleri olması itibariyle TTK’nun 1390/1. Fıkra a bendi kapsamında bir alacak olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu alacağın TTK gereği sıra cetveline ” rüçhanlı alacak” olarak değil birinci sıraya kaydedilmesi gerektiği, davacının —— takiplerine konu ettiği —- keşide tarihli ve —- tutarlı çek ile— keşide tarihli ve —- tutarlı çekin davacıya —- ve imzalı faturalara göre ) alacağı karşılığında ciro yolu ile tevdi edildiği, davacının iddiasına dayanak teşkil eden faturaların tamamının yeni TTK yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonrasına ait olduğu, bu durumda faturalardan kaynaklanan alacağın yeni TTK hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, yeni TTK’nun 1352/1 maddesi u bendi uyarınca “— işletilmesi, yönetimi, korunması veya bakımı için sağlanan —- dahil—- bu amaçlarla verilen hizmetler ve aynı maddenin (p) bendi uyarınca gemi için alınmış krediler de dahil olmak üzere — veya malikinin adına yapılmış harcamalar deniz alacağı olarak kabul edildiği ve bu alacaklardan dolayı — ihtiyati haczine karar verilebileceğinin düzenlendiği buna göre davacının yakıt alacağının yeni TTK’nun 1352/1. Fıkra bent (ı) daki —- korunması veya bakımı kavramından hareketle yeni TTK 1390/1 maddesinin a bendi kapsamında değerlendirilerek sıra cetvelinde 1. Sıraya alınması gereken bir alacak olarak değerlendirilmesi gerektiği vicdani kanaatine varılarak davanın kısmen kabulü ile; Davalılar ——- yönünden feragat nedeni ile davanın reddine, davalı —- alacağının —- İflas dosyasında düzenlenen —- tarihli sıra cetvelindeki rüçhanlı kaydının iptali ile alacağının—- kaydedilmesine, davacının alacağının —— düzenlenen —- tarihli sıra cetvelindeki alacağının 1. Sıraya kaydedilmesine, davanın davalı —- yönünden tümden, davalı —-alacağının esasına yönelik davanın da reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkememizin iş bu kararının davacı vekili ile davalı—- istinaf talebi üzerine —- Karar sayılı 12/11/2020 tarihli kararı ile; ” Somut uyuşmazlıkta, davacının alacağının tamamı sıra cetveline kabul edilmiş olup davacı (kendi alacağının) esas ve miktarına değil, diğer alacaklıların alacağının esasına ve sırasına, kendi alacağı bakımından ise sadece alacağına verilen sıraya itiraz etmektedir. Öncelikle çözülmesi gereken mesele, davacının hem kendi sırasına, hemde davalıların sırası ve alacaklarının varlığına ilişkin yaptığı itirazın birlikte genel mahkemelerde görülüp görülemeyeceği hususudur. Bilirkişi raporunda atıfta bulunulan —–. sayılı kararı göz önüne alındığında, usul ekonomisi açısından davaların birlikte görülebileceği anlaşılmaktadır. Davacının kendi sırasına ilişkin itirazında husumetin—- yöneltilmesi zorunludur. Davada husumet eksik gösterilmiştir. Husumet dava şartı olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gereken bir husustur. Davada husumetin yanlış kişiye yönlendirilmesi veya davalı tarafın eksik gösterilmesi halinde dava sıfat yokluğundan hemen reddedilmemeli, belirtilen eksikliğin giderilmesi yönünde bir talebin bulunması ve dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığının anlaşılması halinde, hakim, HMK’nun 124. maddesinin 4. fıkrasında açıklandığı üzere, karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul ederek, davayı diğer kişilere de teşmil ederek, yargılamaya devam etmelidir. Uyuşmazlıkta, davacının kendi sırasına ilişkin itirazında husumetin— gerektiğinden mahkemece, öncelikle davanın kamu düzenine ilişkin niteliği gereği HMK. 124. maddesi dikkate alınmak suretiyle, adı geçen idareye karşı husumet yöneltmesi için davacıya mehil verilmeli, davacının ve davaya dahil edilen —– göstereceği bütün deliller toplanmalı, oluşacak kanaate göre karar verilmelidir. Bu sebeple diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin ilk derce mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile kaldırılarak dava dosyası mahkememize tevzi edilmiştir.
Mahkememizce——kaldırma kararı doğrultusunda —–davaya dahil edilerek dava dilekçesi, cevap dilekçeleri, taraf delil dilekçeleri, duruşma zabıtları, bilirkişi raporları, mahkememizin daha önceki kararı ve—– tebliğ edilerek davaya karşı beyan ve varsa delillerini sunmaları için gerekli imkan ve süre sağlanmış ise de, davalı —– tarafından davaya cevap verilmediği gibi bir delil de sunulmamıştır. Mahkememizce eksiklik tamamlanmış olup, mahkememizin daha önceki kanaatini ve hükmünü değiştirecek nitelikte dava dosyasına bir delil sunulmadığı gibi bir somut olgu da gerçekleşmediğinden önceki mahkememizin önceki kanaati doğrultusunda aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yazıldığı üzere;
1.Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
1.Davalılar—-.— yönünden FERAGAT NEDENİ İLE REDDİNE
2.Davalı —– alacağının —-İflas dosyasında düzenlenen — tarihli sıra cetvelindeki rüçhanlı kaydının iptali ile alacağının —- kaydedilmesine
3.Davacının alacağının—- dosyasında düzenlenen — tarihli sıra cetvelindeki alacağının 1. Sıraya kaydedilmesine,
4.Davanın davalı —yönünden tümden, davalı — alacağının esasına yönelik davanın da REDDİNE,
5.Başlangıçta peşin olarak alınan 27,70 TL harcın alınması gereken 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 31,60 TL harcın dahili davalı—- ile davalı — alınarak hazineye irat kaydına,
6.Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu 27,70 TL başvuru harcı, 27,70 TL peşin harç, 285,75 TL tebligat ve müzekkere gideri ile 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.341,15 TL yargılama masrafının davalı — ile dahili davalı — alınarak davacıya verilmesine,
7. Davacı tarafın davalı– —-.yönünden yapmış olduğu 127,00 TL yargılama masrafının davacı üzerinde bırakılmasına,
8.Davalı—– yargılama sırasında yapmış olduğu 31,75 TL tebligat ve müzekkere gideri yargılama masrafının davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
9.Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan— uyarınca 5.100,00 TL avukatlık ücretinin davalı—- ile dahili davalı —alınarak davacıya verilmesine,
10. Davalılar ——.yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiğinden ve yargılama sırasında kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan — avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalılar —— verilmesine,
11. Davalı—-yönünden davanın tümden, davalı—- yönünden ise alacağın esasına yönelik davanın reddine karar verildiğinden ve bu davalılar yargılama sırasında kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan —- uyarınca 5.100,00 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalılar —- davalı— verilmesine,
12.Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa, artan delil avansının yatıran davalıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı diğer davalıların ve vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.