Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/522 E. 2021/773 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/522 Esas
KARAR NO : 2021/773

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 10/11/2020
KARAR TARİHİ : 26/10/2021

DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu —- ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; dava dışı —- geçirmiş olduğu iş kazası sebebiyle vefatı sonrasında—- mirasçıları tarafından açılan —- dosyası ile karara çıkan davada davalı sıfatıyla yer aldıklarını; anılan mahkeme hükmünün temyiz safhasında onandığını ve kararın tazminat davasının davacıları tarafından —- konulduğunu, tazminat davasının davacıları ile anlaşma sağlanarak sulh ve ibra sözleşmesi imzaladıklarını ve bu kapsamda,—- hesabına ödendiğini, anılan iş kazası davasında hükme esas alınan kusur raporunda müvekkilleri şirket ile davalı şirket ve dava dışı —- için toplamda %85 kusur oranı tespit edildiğini, anılan davadaki davalılar arasındaki iç ilişkide ise kusur oranının %25’inin davalı şirkete, %40’ının—– ve %20’sinin de müvekkilleri —- olduğunun belirlendiğini, anılan iş kazası davası kesinleşmiş olduğundan iş kazası sebebiyle— taraflar açısından bağlayıcı olduğunu, iş kazası davası sebebiyle ödedikleri toplam tutarın kusur oranı doğrultusunda rücu edilmesi amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, ancak davalı şirketin takibe haksız olarak itiraz ettiğini; müteselsil borç ilişkisinde müvekkillerinin TBK m. 167 ve devamı maddeleri uyarınca borcu ödeyerek alacaklının haklarına halef olduğunu belirterek itirazın iptali ile davaya konu icra takibinin kaldığı yerden devamına; alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 26/10/2021 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili —- havale tarihli beyan dilekçesinde özetle: davanın —ve — sonucu vefat eden işçinin yakınlarına ödenen tazminat ödemesinin rücu bedelinden ibaret olduğunu, İş Mahkemeleri’nin görevli olduğunu, davacı şirkete hiçbir borçlarının bulunmadığını, davacı tarafın vefat eden şahsın ailesi ile imzaladıklarını belirttiği sulh ve ibra protokolü hakkında müvekkillerinin görüş ve onayını almadığı gibi anlaşma tutarı ve ödeme yönünden bilgi de vermediğini, anılan ödeme anlaşmasına müvekkil taraf da olmadıklarını, —— onayı alınmayan bir anlaşmadan, ödemeden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacı tarafın hangi hesaplamalara göre ödeme yaptığının da belli olmadığını, rücu konusu tutarın meydana geldiği olayda—–olmadığını, kazanın olduğu——– edildiğinin belirtildiğini, müvekkilleri şirket ile davacı—- kendilerine rücu edilemeyeceğini, rücuya esas alınan kusur oranının da doğru olmadığını, —– dosyasının —- yapılmış olduğunu ve rücu zamanaşımı süresi geçtiğini, davacının ödemiş olduğu tutar ve ödemelerin—— işbu davada —-talepte bulunulduğunu,—davacı şirketin müvekkillerine borcu olduğunun görüleceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı — beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde iş kazası nedeniyle tarafların kusur durumunun ne olduğu, davacının dava dışı— haklı olup olmadığı, haklı ise ne kadarlık kısmını davalıdan talep edebileceği, takibe itirazın haklı olup olmadığı noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, — iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
Celp ve tetkik edilen —- dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından takip talebi ile davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca, ferilerine ve yetkiye karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve/veya takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Celp ve tetkik edilen—sayılı dosyası incelenmiştir.
Bilirkişi ——– iş kazasından kaynaklanan alacak davasına konu olayın meydana gelmesinde; davacı —– kusurlu olduğunu, dava dışı—- % 40 oranında kusurlu olduğunu,—-% 15 oranında kusurlu olduğunu, davalı ….—olmadığı ve atfı kabil kusurunun bulunmadığını, olayın meydana gelmesinde başkaca kusurlu bir kişinin olmadığını, davalı—-. yönünden atfı kabil kusurunun bulunmadığı göz önüne alınarak, davacı— hükme esas alınan bilirkişi raporuna istinaden müteveffa——– yaptığı ödemenin rücuya tabi kısmına dair hesaplamaya yer olmadığını, Aksi yönde kanaat — verilmiş olan karara —- hesaplanmış olan kusur oranlarının dikkate alınması gerektiğini,—–tarafından belirlenen maddi tazminat ve fer’ileri bakımından,—- reddedilmekle oluşan ——- kapsamında, davalının maddi tazminat sorumluluk miktarının belirlenmiş olduğu; yargılamada sulh kapsamında ödeme bulunmasa idi dahi, maddi tazminat———– davacı ve davalı şirketlerin—- manevi tazminat ve fer’ileri yönünden—– manevi tazminat miktarı belirlenmediğinden ve manevi tazminatın meblağı yönünden tüm hukuki takdir—- olduğundan; manevi tazminatın rücu edilmesi bakımından—- davalı şirketin olaydaki kusur oranı üzerinden yapılan hesaplamada, ödemenin 25/85 payının davalıya ait olacağı tetkik edilmekle; buna göre hesaplama yapıldığında, ödeme tarihinden itibaren işlemiş faiz ile birlikte—- olduğunu, icra takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 2/f.2 hükmü uyarınca ticari faiz —- talep edebileceğini, takip tarihi itibariyle alacağın likit mahiyette olup olmadığı ile davacı taraf lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmesi yönünden tüm hukuki takdirin Sayın Mahkeme’ye ait olduğunu, beyan ve rapor etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Davacı tarafça davalı ile — oldukları —– sayılı dosyasında dava dışı—- —- ödeme yapıldığı, ödemenin sebebi olan iş kazasında davalının da kusurlu bulunduğu, bu nedenle yapılan ödeme tutarının davalının kusuruna denk gelen miktarın davalıdan tahsili için icra takibi başlattıklarını, takibe itiraz edilmesi nedeniyle itirazın iptali davasını açtıklarını beyanla itirazın iptaline karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafça süresi içerisinde cevap dilekçesini sunma süresinin uzatılmasının talep edildiği, talebin kabulü ile cevap süresinin uzatılmasına karar verildiği ancak süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafça beyan dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmüş ise de; cevap dilekçesinin süresinde sunulmaması nedeniyle zamanaşımı defi dikkate alınmamıştır.
—– dosyasının incelenmesinden; dosyada —- %15 oranında, diğer davalıların %85 oranında kusurlu olduklarının tespit edildiği, —- tazminatın ve 300.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine—- tazminat davası yönünden temyiz istemlerinin reddine karar verildiği, manevi tazminat miktarlarının yüksek belirlendiği gerekçesiyle kararın bozulduğu, mahkemece yeniden esas alınarak yargılama yapıldığı sırada … tarafından 550.000,00 TL ödeme yapıldığı ve bu ödeme nedeniyle davanın konusuz kaldığı, mahkemece de davanın konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verildiği, bu kararın Yargıtay tarafından onandığı anlaşılmıştır.
—–dosyasında davacı .—– Davalı …—- —— alınan bilirkişi raporunda; davacı …’nin %20 oranında, davalı …’nin %40 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, kusur yönünden yapılan temyizin reddedilmesi nedeniyle kusur oranının taraflar bakımından kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda ise; davalı ..— kusurunun bulunmadığı, davacı …’nin %45 oranında kusurunun bulunduğu şeklinde görüş mütalaa edilmiş, iş mahkemesinde alınan bilirkişi raporu ile mahkememiz tarafından alınan bilirkişi raporu arasında çelişki bulunması nedeniyle yeni bir heyetten rapor alınmasına karar verilmiş ise de; davacı tarafça delil avansının yatırılmaması nedeniyle yeni heyetten rapor alınamamıştır, bu kapsamda yeni heyetten rapor alınmaksızın dosyanın mevcut haliyle değerlendirilmesi gerekmiştir.
Dosyamızda alınan rapor ile iş mahkemesi dosyasında alınan raporun kusur yönünden çeliştiği anlaşılmış ise de; mahkememizce alınan raporun itiraza uğramış olması, iş mahkemesinde alınan raporun ise Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş olması nedeniyle iş mahkemesinde alınan bilirkişi raporunun kusur değerlendirmesinin hükme esas alınması gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı tarafından yapılan ödemenin iş mahkemesi dosyasında maddi tazminat miktarı olarak hükmedilen ve — ödemenin yerinde olduğu anlaşılmış, Yargıtay’ca bozma nedeni yapılan manevi tazminat miktarının ise tarafların kazanılmış hakları da göz önünde bulundurularak mahkememizce belirlenmesi gerektiği kanısına ulaşılmıştır. Bu kapsamda — tarafları kazanın meydana gelmesinde— tarafların ekonomik ve sosyal durumları, zararın meydana geliş şekli ve zararın büyüklüğü ile————- talep edebileceği, bu nedenle davacının manevi tazminat talepleri yönünden —- haklı olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Maddi tazminat miktarı yönünden tespit edilen—– davacının davalıdan talep edebileceği, manevi tazminat — davalıdan talep edebileceği, bu nedenle talep edilebilecek toplam tazminat miktarının 81.410,05 TL olacağı, bu miktara— avans faizi işletilmesi gerektiği anlaşılmıştır. İşletilecek avans— yapılmıştır. Buna göre —- tarihine kadar işleyecek faizin —-tarihinden– takip tarihine kadar işleyecek faizin ise; 1.362,60 TL olduğu, bu kapsamda davacının toplam faiz alacağının 45.496,58 TL olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle davacının yaptığı icra takibine davalının 81.410,05 TL asıl alacak ve 45.496,58 TL işlemiş faiz alacağı yönünden yaptığı itirazın haksız olduğu, itirazın iptali gerektiği, her iki tarafın da tacir olması ve davanın ——– ticari faiz uygulanması gerektiği, alacağı miktarı yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin şartlarının oluşmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2-Davalı/takip borçlusunun, —- asıl alacak ve 45.496,58 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 126.906,63 TL yönünden İPTALİNE, kabulüne karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına,
3-Şartları oluşmayan icra inkar tazminatı isteminin REDDİNE,
4-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
5-Harçlar kanunu uyarınca alınması gerekli 8.668,99 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.838,34 TL ile icra peşin harcı olarak alınan— — davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte —- vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —- ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yargılama boyunca yapılan 54,40 TL başvuru harcı, 7.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 63,50 TL posta ve tebligat giderinden oluşan toplam; 7.617,90 TL yargılama giderinden haklılık durumuna göre hesaplanan 4.113,70 TL ile peşin olarak alınan 2.838,34 TL olmak üzere toplam; 6.952,04 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca —— davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
10-Yatırılan avanstan kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.